GÖZ GÖRE GÖRE GÖZÜNÜZDEN OLMAYIN !

ÖZEL HABER (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 27.09.2016 - 10:04, Güncelleme: 27.09.2016 - 10:04
 

GÖZ GÖRE GÖRE GÖZÜNÜZDEN OLMAYIN !

Günümüzde yaşam konforunu en çok etkileyen hastalıklar arasına giren göz rahatsızlıkları, kişinin hem iş hem de özel hayatındaki süreci olumsuz etkiliyor. Teknolojinin artması ile birlikte maruz kalınan ışınlar ilk önce gözleri zedeliyor. Tıp Bilimi de artan hastalıklar ve şikayetler üzerine kendini geliştirerek ilerliyor. Son günlerde en çok rastlanan ve tedavisi çok zor olan ‘Glokom’ yani göz tansiyonu sorununu branşında uzman bir isim Batıgöz Hastanesi uzman hekimlerinden Operatör Doktor İlker Biçer’e sorduk.
Asude ONAR Batıgöz Hastanesi uzman hekimlerinden Operatör Doktor İlker Biçer göz tansiyonu rahatsızlığının tedavisine zamanında başlanılmaması halinde önüne geçilemeyecek sorunlara yol açabileceğine vurgu yaparak; “Göz tansiyonu kelimesi aslında glokom hastalığını tam olarak tanımlamıyor diyerek sözlerine başlayan Biçer;  ‘Göz tansiyonu en önemli risk faktörümüz, göz içerisindeki basınç arttığı zaman, arkadaki görme sinirine, baskı uygulayarak görme duyumuzda harabiyete sebep olur “dedi. TEDAVİ  EDİLMEZSE KÖRLÜKLE SONUÇLANIR Operatör Doktor İlker Biçer  rahatsızlığın tedavi edilmemesi durumunda körlüğe neden olabileceğine önemle dikkat çekerek; “Glokom hastalığı geri dönüşü olmayan tedavi edilmezse körlüğe sebep olan ciddi bir hastalıktır. Normalde göz içi basıncı 16 mm civarında  olmalıdır , 11-21 mm değerleri normal kabul ediyoruz. Bunun üzerine çıktığı zaman glokom açısından şüphe duyulması gerekiyor. Normal göz muayenesinde göz basıncına rutin olarak bakılır. 21 mm’nin üzerinde değerler bulursak bu sefer hastalarımız da  daha ayrıntılı testler yapıyoruz. Görme analizi, görme alanı tetkiki gibi yöntemler ile hekim göz tansiyonu ya da glokom teşhisini koyar” diye konuştu. GEÇEN HER 10 YIL %2 RİSK ARTTIRIR Göz tansiyonunun ilerleyen yaşlarda daha sık görüldüğünü belirten Batıgöz Hastanesi Uzman Hekimi Op. Dr. İlker Biçer;  “Glokomun her yaşta görülmesi de mümkün. 40 yaşını geçen her bireyde %2 risk var. Her 10 dekatta yani 50-60 yaşına ilerledikçe bu %2’lik dilim katlanmaktadır. Gözü kısa olanlar yani hipermetrop olanlar göz tansiyonu açısından risk altındadır. Çocuklarda da doğuştan olan göz tansiyonu görülebilir. Görülme yaşına göre doğuştan ya da ileri yaşta gözüken diye ayırabileceğimiz gibi ortaya çıkma nedenine göre de ayırabiliriz. Göz tansiyonunu da anatomik olarak ayırabiliyoruz. Açık açılı glokom bizim en çok karşılaştığımız çeşit. Bir de çocuklarda gördüğümüz konjenital glokom çeşidi var.” dedi. GÖZ ANATOMİSİNDE DENGE BOZULURSA… Göz  içerisinde bulunan sıvının dengesinin bozulması üzerine sorunlar yaşandığını belirten İlker Biçer; “Glokom göz içerisinde bir sıvı salımıdır, biz buna hümöraközist diyoruz. Bu şeffaf bir sıvıdır, damarlarda gezen kanın kırmızı olmasının aksine, göz içerisinde gezen sıvı  şeffaftır. Görmemizi engellememesi için. Bu sıvının görevi göz içerisindeki korneamızı,  irisimizi ve dokularımızı beslemek. Onlara oksijen temin ediyor. Bu sıvının geri üretimi ve emilimi arasında bir denge olmalıdır, bu denge bozulursa üretim artarsa ya da geri emilim azalırsa o zaman göz içerisindeki olması gereken basınç yükselir buna bağlı olarak da görme sinirinde çanaklaşma çukurlaşma meydana gelir görme sinirlerinde harabiyet meydana gelir” görüşlerine yer verdi. HASTA GÖZ TANSİYONUNU KENDİSİ ANLAYAMAZ İlker Biçer; “Glokomun en can alıcı kısmı bu ; hastamız göz tansiyonu olduğunu kendisi anlayamaz. Göz hekiminin yaptığı testlerle tanısı konulabilir. En sık gördüğümüz açık açılı glokomdan bahsedersek, anne yada babalarını getirdiklerinde hasta yakınlarımız annem ya da babam çok sakarlaştı, babam yürürken tökezliyor gibi yakınmalarda geliyor. Buna neden olan şey glokom hastası ise görme alanındaki bir efektten oluşur. Hastamız karşısını net görürken yanlarda da alan efekti oluşur. Hastamızın görme alanı kenarlardan ortaya doğru daralmaya başlıyor, hastamız görmesinin azaldığı şikayeti ile geldiğinde maalesef artık ciddi bir hasar olmuş oluyor. Hastamız geldiğinde görme alanı testi yapıyoruz, görme sinirimizde normalde 1 milyon 300 sinir lifi bulunmakta. Burada %30 oranında bir görme hasarı varsa biz bunu yakalayabiliyoruz.  Bizim bünyemizde bulunan cihazlarla yapılan testlerde neredeyse 5 yıl öncesinden hastamızda glokom rahatsızlığı olacak mı bunu anlayabiliyoruz. Bu bize büyük bir avantaj tedavi aşamasında” diyerek erken tanı için hastaları Batıgöz Hastanesi’ne davet etti. DOĞUM SANCISI KADAR ŞİDDETLİDİR Hastalarda en çok görülen rahatsızlığın açık açılı glokom olduğundan bahseden Biçer sonuçlarının şiddetini anlattı;  “Bunun yanında çok daha az gördüğümüz dar açılı glokom var, bu çocuklarda karşılaştığımız bir şeydir. Dar açılı glokomda tablo biraz gürültülü başlar, gözlerde ağrı, baş ağrısı, bulantı, kusma, ışıklar etrafında hare görme gibi yakınmalar olur. Bunlar doğum ağrısından sonra en büyük ağrılar arasındadır. Bunun teşhisini koymak daha kolaydır.” GÖZÜMÜZÜ BİR TOP GİBİ DÜŞÜNÜRSEK Göz tansiyonunu ölçmek için gözü kapalı bir top gibi düşündüklerini belirterek;  ‘Topun içerisindeki basıncı anlamak için üzerine baskı uygularız. Bizde buna yakın yöntemler kullanıyoruz, en sık kullandığımız tarama amacı ile kullandığımız bir cihaz var. Bu cihaz göze bir hava üflemek suretiyle gözün ön kısmını düzleştirme etkisine sahip. Bu yöntem ile göz içindeki basıncı tahmin etmeye çalışır. Farklı bir yöntemde cihazda bulunan ucu göz içine değdirerek hekimimiz bunu ölçmeye çalışır. ‘ diye konuştu. LAZER KALICI BİR TEDAVİ DEĞİL Hastamız çeşitli şikayetlerle göz hastanesine geldiğinde yapılan tetkikler sonucu göz basıncı yüksek çıktığında; “Damla ile tedavi, lazer ile tedavi veya cerrahi tedavi olarak sınıflandırabiliriz. Göz içerisindeki sıvı üretimini azaltmaya çalışıyoruz veya dışa akımı kolaylaştıran damla tedavilerimiz var. Hastamızın görme alanındaki hasarları dikkate alarak, göz içerisindeki basıncı dikkate alarak, tedavimizi başlatıyoruz. Tedavimiz tek bir damla ile başlayabileceği gibi bazen ikili bazen de kombinli tedaviler şeklinde devam edebiliyor. Tüm analizleri yaptıktan sonra hastamız için göz basıncı hedefliyoruz.  Bazen göz basıncını 2-3 mm daha aşağıda tutmak istediğimizde lazer tedavisi uygulayabiliyoruz. Lazer kalıcı bir tedavi değil, tekrar tekrar uygulanabiliyor. Etkinliği bir yılda bitebiliyor. Bunu damla tedavisine ilave bir tedavi olarak uyguluyoruz. Bazen tüm çalışmalara rağmen göz basıncını düşüremiyoruz o zaman da cerrahi seçeneklerimiz kaçınılmaz oluyor. Cerrahi açıdan da son yıllarda bir sürü teknik gelişmekte, kanaloplastik dediğimiz tedavi yöntemi var. İnpilantlar söz konusu, göz içerisinde sıvı akışını devamlı duruma getirmek için inpilantlar yerleştiriyoruz. Glokom ameliyatları 1970’lerden beri yapılır, bu ameliyatında ortalama 5 yıl ömrü var.  Göz içerisindeki sıvıyı, gözün ön kısmını örten dokunun altına doğru açıklık sağlıyoruz, pencere sağlıyoruz.” diyerek göz problemi olan kişilerin tedavilerini ihmal etmemeleri gerektiğini vurguladı.        
Günümüzde yaşam konforunu en çok etkileyen hastalıklar arasına giren göz rahatsızlıkları, kişinin hem iş hem de özel hayatındaki süreci olumsuz etkiliyor. Teknolojinin artması ile birlikte maruz kalınan ışınlar ilk önce gözleri zedeliyor. Tıp Bilimi de artan hastalıklar ve şikayetler üzerine kendini geliştirerek ilerliyor. Son günlerde en çok rastlanan ve tedavisi çok zor olan ‘Glokom’ yani göz tansiyonu sorununu branşında uzman bir isim Batıgöz Hastanesi uzman hekimlerinden Operatör Doktor İlker Biçer’e sorduk.
Asude ONAR
Batıgöz Hastanesi uzman hekimlerinden Operatör Doktor İlker Biçer göz tansiyonu rahatsızlığının tedavisine zamanında başlanılmaması halinde önüne geçilemeyecek sorunlara yol açabileceğine vurgu yaparak; “Göz tansiyonu kelimesi aslında glokom hastalığını tam olarak tanımlamıyor diyerek sözlerine başlayan Biçer;  ‘Göz tansiyonu en önemli risk faktörümüz, göz içerisindeki basınç arttığı zaman, arkadaki görme sinirine, baskı uygulayarak görme duyumuzda harabiyete sebep olur “dedi.

TEDAVİ  EDİLMEZSE KÖRLÜKLE SONUÇLANIR
Operatör Doktor İlker Biçer  rahatsızlığın tedavi edilmemesi durumunda körlüğe neden olabileceğine önemle dikkat çekerek; “Glokom hastalığı geri dönüşü olmayan tedavi edilmezse körlüğe sebep olan ciddi bir hastalıktır. Normalde göz içi basıncı 16 mm civarında  olmalıdır , 11-21 mm değerleri normal kabul ediyoruz. Bunun üzerine çıktığı zaman glokom açısından şüphe duyulması gerekiyor. Normal göz muayenesinde göz basıncına rutin olarak bakılır. 21 mm’nin üzerinde değerler bulursak bu sefer hastalarımız da  daha ayrıntılı testler yapıyoruz. Görme analizi, görme alanı tetkiki gibi yöntemler ile hekim göz tansiyonu ya da glokom teşhisini koyar” diye konuştu.

GEÇEN HER 10 YIL %2 RİSK ARTTIRIR
Göz tansiyonunun ilerleyen yaşlarda daha sık görüldüğünü belirten Batıgöz Hastanesi Uzman Hekimi Op. Dr. İlker Biçer;  “Glokomun her yaşta görülmesi de mümkün. 40 yaşını geçen her bireyde %2 risk var. Her 10 dekatta yani 50-60 yaşına ilerledikçe bu %2’lik dilim katlanmaktadır. Gözü kısa olanlar yani hipermetrop olanlar göz tansiyonu açısından risk altındadır. Çocuklarda da doğuştan olan göz tansiyonu görülebilir. Görülme yaşına göre doğuştan ya da ileri yaşta gözüken diye ayırabileceğimiz gibi ortaya çıkma nedenine göre de ayırabiliriz. Göz tansiyonunu da anatomik olarak ayırabiliyoruz. Açık açılı glokom bizim en çok karşılaştığımız çeşit. Bir de çocuklarda gördüğümüz konjenital glokom çeşidi var.” dedi.

GÖZ ANATOMİSİNDE DENGE BOZULURSA…
Göz  içerisinde bulunan sıvının dengesinin bozulması üzerine sorunlar yaşandığını belirten İlker Biçer; “Glokom göz içerisinde bir sıvı salımıdır, biz buna hümöraközist diyoruz. Bu şeffaf bir sıvıdır, damarlarda gezen kanın kırmızı olmasının aksine, göz içerisinde gezen sıvı  şeffaftır. Görmemizi engellememesi için. Bu sıvının görevi göz içerisindeki korneamızı,  irisimizi ve dokularımızı beslemek. Onlara oksijen temin ediyor. Bu sıvının geri üretimi ve emilimi arasında bir denge olmalıdır, bu denge bozulursa üretim artarsa ya da geri emilim azalırsa o zaman göz içerisindeki olması gereken basınç yükselir buna bağlı olarak da görme sinirinde çanaklaşma çukurlaşma meydana gelir görme sinirlerinde harabiyet meydana gelir” görüşlerine yer verdi.

HASTA GÖZ TANSİYONUNU KENDİSİ ANLAYAMAZ
İlker Biçer; “Glokomun en can alıcı kısmı bu ; hastamız göz tansiyonu olduğunu kendisi anlayamaz. Göz hekiminin yaptığı testlerle tanısı konulabilir. En sık gördüğümüz açık açılı glokomdan bahsedersek, anne yada babalarını getirdiklerinde hasta yakınlarımız annem ya da babam çok sakarlaştı, babam yürürken tökezliyor gibi yakınmalarda geliyor. Buna neden olan şey glokom hastası ise görme alanındaki bir efektten oluşur. Hastamız karşısını net görürken yanlarda da alan efekti oluşur. Hastamızın görme alanı kenarlardan ortaya doğru daralmaya başlıyor, hastamız görmesinin azaldığı şikayeti ile geldiğinde maalesef artık ciddi bir hasar olmuş oluyor. Hastamız geldiğinde görme alanı testi yapıyoruz, görme sinirimizde normalde 1 milyon 300 sinir lifi bulunmakta. Burada %30 oranında bir görme hasarı varsa biz bunu yakalayabiliyoruz.  Bizim bünyemizde bulunan cihazlarla yapılan testlerde neredeyse 5 yıl öncesinden hastamızda glokom rahatsızlığı olacak mı bunu anlayabiliyoruz. Bu bize büyük bir avantaj tedavi aşamasında” diyerek erken tanı için hastaları Batıgöz Hastanesi’ne davet etti.

DOĞUM SANCISI KADAR ŞİDDETLİDİR
Hastalarda en çok görülen rahatsızlığın açık açılı glokom olduğundan bahseden Biçer sonuçlarının şiddetini anlattı;  “Bunun yanında çok daha az gördüğümüz dar açılı glokom var, bu çocuklarda karşılaştığımız bir şeydir. Dar açılı glokomda tablo biraz gürültülü başlar, gözlerde ağrı, baş ağrısı, bulantı, kusma, ışıklar etrafında hare görme gibi yakınmalar olur. Bunlar doğum ağrısından sonra en büyük ağrılar arasındadır. Bunun teşhisini koymak daha kolaydır.”

GÖZÜMÜZÜ BİR TOP GİBİ DÜŞÜNÜRSEK
Göz tansiyonunu ölçmek için gözü kapalı bir top gibi düşündüklerini belirterek;  ‘Topun içerisindeki basıncı anlamak için üzerine baskı uygularız. Bizde buna yakın yöntemler kullanıyoruz, en sık kullandığımız tarama amacı ile kullandığımız bir cihaz var. Bu cihaz göze bir hava üflemek suretiyle gözün ön kısmını düzleştirme etkisine sahip. Bu yöntem ile göz içindeki basıncı tahmin etmeye çalışır. Farklı bir yöntemde cihazda bulunan ucu göz içine değdirerek hekimimiz bunu ölçmeye çalışır. ‘ diye konuştu.

LAZER KALICI BİR TEDAVİ DEĞİL
Hastamız çeşitli şikayetlerle göz hastanesine geldiğinde yapılan tetkikler sonucu göz basıncı yüksek çıktığında; “Damla ile tedavi, lazer ile tedavi veya cerrahi tedavi olarak sınıflandırabiliriz. Göz içerisindeki sıvı üretimini azaltmaya çalışıyoruz veya dışa akımı kolaylaştıran damla tedavilerimiz var. Hastamızın görme alanındaki hasarları dikkate alarak, göz içerisindeki basıncı dikkate alarak, tedavimizi başlatıyoruz. Tedavimiz tek bir damla ile başlayabileceği gibi bazen ikili bazen de kombinli tedaviler şeklinde devam edebiliyor. Tüm analizleri yaptıktan sonra hastamız için göz basıncı hedefliyoruz.  Bazen göz basıncını 2-3 mm daha aşağıda tutmak istediğimizde lazer tedavisi uygulayabiliyoruz. Lazer kalıcı bir tedavi değil, tekrar tekrar uygulanabiliyor. Etkinliği bir yılda bitebiliyor. Bunu damla tedavisine ilave bir tedavi olarak uyguluyoruz. Bazen tüm çalışmalara rağmen göz basıncını düşüremiyoruz o zaman da cerrahi seçeneklerimiz kaçınılmaz oluyor. Cerrahi açıdan da son yıllarda bir sürü teknik gelişmekte, kanaloplastik dediğimiz tedavi yöntemi var. İnpilantlar söz konusu, göz içerisinde sıvı akışını devamlı duruma getirmek için inpilantlar yerleştiriyoruz. Glokom ameliyatları 1970’lerden beri yapılır, bu ameliyatında ortalama 5 yıl ömrü var.  Göz içerisindeki sıvıyı, gözün ön kısmını örten dokunun altına doğru açıklık sağlıyoruz, pencere sağlıyoruz.” diyerek göz problemi olan kişilerin tedavilerini ihmal etmemeleri gerektiğini vurguladı.
 
 

 
 
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.