GÜNEŞTEN KORUNMAK İÇİN KOYU RENKLİ KIYAFETLER TERCİH EDİLMELİ!

ÖZEL HABER (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 07.06.2018 - 06:47, Güncelleme: 07.06.2018 - 06:47
 

GÜNEŞTEN KORUNMAK İÇİN KOYU RENKLİ KIYAFETLER TERCİH EDİLMELİ!

Ülkemizde cilt kanserinin birinci sıralarda olduğunu söyleyen uzmanlar, bu hastalığa en büyük etkenin ise güneşin zararlı ışınları olduğunu vurguluyor. Gazetemiz Denge’ye konuşan Prof. Dr. Gülsüm Geçoğlan, cildi güneşe karşı korumak için önemli uyarılarda bulundu.
Tıpta gelinen son nokta, yaz mevsiminde beyaz giyilmesi yönündeki bilginin pabucunu dama attı. Dermatologlar, artık güneş ışığının zararlarından korunulması için yazın koyu renk elbise giyilmesini ve vücudun çıplak bırakılmamasını öneriyor. Yaz mevsimiyle beraber, güneşin zararlı ışınları da cildi etkilemeye başladı. Vücudumuza D vitaminini en iyi şekilde güneşten alırız, ancak güneşin yararlarının yanı sıra, UltraviyoleUV ışınlarına fazla maruz kalmak da zararlı etkilere yol açıyor.İşte tam da bu noktada, Manisa Celal Bayar Üniversitesi (MCBÜ) Dermatoloji Ana Bilim Dalı Prof. Dr. Gülsüm Gençoğlan, önemli uyarlılarda bulundu. Gençoğlan, “Güneşin zararlı ışınlarına maruz kalmak cilt kanserine ve cilt lekelerine neden oluyor. Cilt lekeleri de ciltte erken yaşlanmaya neden oluyor. Bu yüzden yazın yapacağımız en önemli ödevimiz; güneşten iyi korunmak.” diyerek güneşin olumsuz etkilerinden korunmanın yollarını anlattı. BRONZLAŞMAK DEYİP GEÇMEYİN! Derinin,UV ışınlarının zararlı etkilerinden korunabilmesi için yaptığı adaptasyon mekanizmasının bronzlaşmak olduğunu ifade eden Prof. Dr. Gülsüm Gençoğlan, güneş lekelerinin nedenini şu sözlerle açıkladı;“Derimizde bulunan melanosit denilen deriye renk veren hücrelerin aşırı faaliyeti nedeniyle, fazla  pigment üretmeleri fazlaca melanin sentez etmelerinden dolayı cilt lekeleri  ortaya çıkıyor. Güneş ışınları derimize temas ettiğinde derimiz bu hasardan kendini koruyabilmek için bir miktar koyulaştırmaya çalışıyor. Bronzlaşma bu şekilde meydana geliyor.Ama bazen güneş ışınlarının özellikle deriye dik olarak gelmesiyle, bu bölgede ki hücreler abartılı faaliyet gösterebiliyorlar.” “50 FAKTÖRÜ YAĞLI CİLTLERE ÖNERMİYORUZ” Gençoğlan, cilt kanserinin ülkemizde 1. sıralarda olduğunu, bu hastalığa en büyük etkenin ise güneşin zararlı ışınlarından korunmamak olduğunu hatırlattı. Gençoğlan, deri sağlığı için en çok önemsedikleri şeyin güneş koruyucuların doğru kullanılması olduğunu dile getirdi. Prof. Dr. Gülsüm Gençoğlan, “Yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte deniz, havuz mevsimi de açıldı. Hepimiz bu aktivitelerde bulunmak istiyoruz ama bir taraftan da derimizin sağlığını korumayı gözden kaçırmamız gerekiyor. 30 faktör ve üzeri koruyucuların efektif yaptığını biliyoruz. Biz genelde 50 faktör olanları tercih ediyoruz. Fakat güneş koruyucuları içinde yağ bulundurduğu için 50 faktörü yağlı ciltlere önermiyoruz. Yağlı ciltlere 30 faktörlü biraz daha az yağ bulunan güneş kremlerini öneriyoruz. Güneş kremini, güneşe çıkmadan 15 -20 dakika önce sürmeliyiz. Plajda güneşin altında güneş koruyucu sürmemizin pek anlamı yok. 2-3 saate bir tazelemek gerekiyor. Güneş kremlerinin üzerinde ‘suya dayanıklı’ yazsa bile kesinlikle suya dayanıklı değillerdir. Suya girip çıktıktan sonra kurulanmanın ardından mutlaka tekrar koruyucuları sürmek gerekiyor. Bunlara dikkat edersek, cilt bakımı adına önemli bir aşamayı gerçekleştirmiş oluyoruz.” dedi. “CİLT KANSERİNİN EN ÇOK GÖRÜNDÜĞÜ YERLER; ERKEKLERDE SIRTTA,KADINLARDA ALT BACAKTA” Güneş kremi kullanmak dışında yapılması gerekenleri anlatanProf. Dr. Gülsüm Gençoğlan, “Güneş ışınlarından korunmak için insanların, güneşin ışınlarının dik geldiği vakitte olabildiğince dışarı çıkmamaları gerek. Açık alanda çalışmak zorunda olan insanlar var; o saatlerde dışarıda işi olan bireyler var. Peki, onlar ne yapsınlar? Güneş dik olarak geliyor. Bu yüzden en çok burun üzeri, yanaklar, alın çıkıntılarına etki ediyor. Özellikle erkeklerde kısa saç kullananlarda yada kel olanlarda direk kafa derisinin üzerine dik vuruyor ve güneş ışınları daha fazla hasara neden oluyor. O yüzden UV’li güneş şapkaları kullansınlar. Erkeklerde deri kanserini en çok sırt bölgesinde görüyoruz. Kadınlarda ise alt bacakta görüyoruz. Etek ve şort giyiminden dolayı. Dolayısıyla bunların atlanmaması gerekir. İnce ve açık renkli kumaşlardan kaçınmalıyız. Koyu renkli kumaşlar güneşten korunmak için tercih edilmeli.” diye konuştu.   KULLANDIĞINIZ İLAÇLARA DİKKAT Bazı antibiyotiklerin, kalp ve tansiyon ilaçlarının, güneşe duyarlılık oluşturabildiği ya da ciltte doğrudan leke yapabildiği konusunda uyarı bulunan Prof. Dr. Gülsüm Gençoğlan; “ Hormonlar, doğum kontrol ilaçları, bazı antibiyotikler, bazı tansiyon ilaçları, bazı hastalıklar nedeniyle alınan ilaçlar cildimizde UV hassasiyetini arttırıyor. Yaz aylarında aslında biz hekimler olarak bu tür UV hassasiyetine neden olan ilaçlar konusunda reçetelerken hastalarımızı,güneş koruyucu kullanmak konusunda ve lekelenebilecekleri konusunda uyarmamız gerek.” diye konuştu. GÜNEŞLENME SONRASI HEMEN SUYA TEMAS ETMEYİN! Vücudumuz için gerekli olan D vitamini sentezi için güneş kremini kullanmadığımız bazı aralıkların yeterli olduğunu dile getiren Prof. Dr. Gülsüm Gençoğlan, şu bilgilere yer verdi; “Güneşlenme süresinden sonra vücuda su değmesi halinde D vitamini sentezi olmaz. D vitamini vücudumuzda nasıl sentezlenir?  Saat 10-11 gibi 10 dakikalık güneş maruziyeti sonrası tenimize bir saat boyunca su değmemesi gerekiyor. Eğer su ile temas edersek, ne yazık ki d vitamini sentezi derimizde gerçekleşemiyor. Bunun için plajlarda güneşlendikten sonra suya girip çıkmak periyodunda d vitamini sentezlenmiyor.  Yani 10 dakika güneşlenelim ve sonrasında ıslanmayalım.”  
Ülkemizde cilt kanserinin birinci sıralarda olduğunu söyleyen uzmanlar, bu hastalığa en büyük etkenin ise güneşin zararlı ışınları olduğunu vurguluyor. Gazetemiz Denge’ye konuşan Prof. Dr. Gülsüm Geçoğlan, cildi güneşe karşı korumak için önemli uyarılarda bulundu.
Tıpta gelinen son nokta, yaz mevsiminde beyaz giyilmesi yönündeki bilginin pabucunu dama attı. Dermatologlar, artık güneş ışığının zararlarından korunulması için yazın koyu renk elbise giyilmesini ve vücudun çıplak bırakılmamasını öneriyor.
Yaz mevsimiyle beraber, güneşin zararlı ışınları da cildi etkilemeye başladı. Vücudumuza D vitaminini en iyi şekilde güneşten alırız, ancak güneşin yararlarının yanı sıra, UltraviyoleUV ışınlarına fazla maruz kalmak da zararlı etkilere yol açıyor.İşte tam da bu noktada, Manisa Celal Bayar Üniversitesi (MCBÜ) Dermatoloji Ana Bilim Dalı Prof. Dr. Gülsüm Gençoğlan, önemli uyarlılarda bulundu. Gençoğlan, “Güneşin zararlı ışınlarına maruz kalmak cilt kanserine ve cilt lekelerine neden oluyor. Cilt lekeleri de ciltte erken yaşlanmaya neden oluyor. Bu yüzden yazın yapacağımız en önemli ödevimiz; güneşten iyi korunmak.” diyerek güneşin olumsuz etkilerinden korunmanın yollarını anlattı.

BRONZLAŞMAK DEYİP GEÇMEYİN!
Derinin,UV ışınlarının zararlı etkilerinden korunabilmesi için yaptığı adaptasyon mekanizmasının bronzlaşmak olduğunu ifade eden Prof. Dr. Gülsüm Gençoğlan, güneş lekelerinin nedenini şu sözlerle açıkladı;“Derimizde bulunan melanosit denilen deriye renk veren hücrelerin aşırı faaliyeti nedeniyle, fazla  pigment üretmeleri fazlaca melanin sentez etmelerinden dolayı cilt lekeleri  ortaya çıkıyor. Güneş ışınları derimize temas ettiğinde derimiz bu hasardan kendini koruyabilmek için bir miktar koyulaştırmaya çalışıyor. Bronzlaşma bu şekilde meydana geliyor.Ama bazen güneş ışınlarının özellikle deriye dik olarak gelmesiyle, bu bölgede ki hücreler abartılı faaliyet gösterebiliyorlar.”

“50 FAKTÖRÜ YAĞLI CİLTLERE ÖNERMİYORUZ”
Gençoğlan, cilt kanserinin ülkemizde 1. sıralarda olduğunu, bu hastalığa en büyük etkenin ise güneşin zararlı ışınlarından korunmamak olduğunu hatırlattı. Gençoğlan, deri sağlığı için en çok önemsedikleri şeyin güneş koruyucuların doğru kullanılması olduğunu dile getirdi. Prof. Dr. Gülsüm Gençoğlan, “Yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte deniz, havuz mevsimi de açıldı. Hepimiz bu aktivitelerde bulunmak istiyoruz ama bir taraftan da derimizin sağlığını korumayı gözden kaçırmamız gerekiyor. 30 faktör ve üzeri koruyucuların efektif yaptığını biliyoruz. Biz genelde 50 faktör olanları tercih ediyoruz. Fakat güneş koruyucuları içinde yağ bulundurduğu için 50 faktörü yağlı ciltlere önermiyoruz. Yağlı ciltlere 30 faktörlü biraz daha az yağ bulunan güneş kremlerini öneriyoruz. Güneş kremini, güneşe çıkmadan 15 -20 dakika önce sürmeliyiz. Plajda güneşin altında güneş koruyucu sürmemizin pek anlamı yok. 2-3 saate bir tazelemek gerekiyor. Güneş kremlerinin üzerinde ‘suya dayanıklı’ yazsa bile kesinlikle suya dayanıklı değillerdir. Suya girip çıktıktan sonra kurulanmanın ardından mutlaka tekrar koruyucuları sürmek gerekiyor. Bunlara dikkat edersek, cilt bakımı adına önemli bir aşamayı gerçekleştirmiş oluyoruz.” dedi.

“CİLT KANSERİNİN EN ÇOK GÖRÜNDÜĞÜ YERLER; ERKEKLERDE SIRTTA,KADINLARDA ALT BACAKTA”
Güneş kremi kullanmak dışında yapılması gerekenleri anlatanProf. Dr. Gülsüm Gençoğlan, “Güneş ışınlarından korunmak için insanların, güneşin ışınlarının dik geldiği vakitte olabildiğince dışarı çıkmamaları gerek. Açık alanda çalışmak zorunda olan insanlar var; o saatlerde dışarıda işi olan bireyler var. Peki, onlar ne yapsınlar? Güneş dik olarak geliyor. Bu yüzden en çok burun üzeri, yanaklar, alın çıkıntılarına etki ediyor. Özellikle erkeklerde kısa saç kullananlarda yada kel olanlarda direk kafa derisinin üzerine dik vuruyor ve güneş ışınları daha fazla hasara neden oluyor. O yüzden UV’li güneş şapkaları kullansınlar. Erkeklerde deri kanserini en çok sırt bölgesinde görüyoruz. Kadınlarda ise alt bacakta görüyoruz. Etek ve şort giyiminden dolayı. Dolayısıyla bunların atlanmaması gerekir. İnce ve açık renkli kumaşlardan kaçınmalıyız. Koyu renkli kumaşlar güneşten korunmak için tercih edilmeli.” diye konuştu.
 

KULLANDIĞINIZ İLAÇLARA DİKKAT
Bazı antibiyotiklerin, kalp ve tansiyon ilaçlarının, güneşe duyarlılık oluşturabildiği ya da ciltte doğrudan leke yapabildiği konusunda uyarı bulunan Prof. Dr. Gülsüm Gençoğlan; “ Hormonlar, doğum kontrol ilaçları, bazı antibiyotikler, bazı tansiyon ilaçları, bazı hastalıklar nedeniyle alınan ilaçlar cildimizde UV hassasiyetini arttırıyor. Yaz aylarında aslında biz hekimler olarak bu tür UV hassasiyetine neden olan ilaçlar konusunda reçetelerken hastalarımızı,güneş koruyucu kullanmak konusunda ve lekelenebilecekleri konusunda uyarmamız gerek.” diye konuştu.


GÜNEŞLENME SONRASI HEMEN SUYA TEMAS ETMEYİN!
Vücudumuz için gerekli olan D vitamini sentezi için güneş kremini kullanmadığımız bazı aralıkların yeterli olduğunu dile getiren Prof. Dr. Gülsüm Gençoğlan, şu bilgilere yer verdi; “Güneşlenme süresinden sonra vücuda su değmesi halinde D vitamini sentezi olmaz. D vitamini vücudumuzda nasıl sentezlenir?  Saat 10-11 gibi 10 dakikalık güneş maruziyeti sonrası tenimize bir saat boyunca su değmemesi gerekiyor. Eğer su ile temas edersek, ne yazık ki d vitamini sentezi derimizde gerçekleşemiyor. Bunun için plajlarda güneşlendikten sonra suya girip çıkmak periyodunda d vitamini sentezlenmiyor.  Yani 10 dakika güneşlenelim ve sonrasında ıslanmayalım.”
 
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.