KONUŞAN HALILARI YAŞATMAYA ÇALIŞIYOR

ÖZEL HABER (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 19.06.2018 - 06:56, Güncelleme: 19.06.2018 - 06:56
 

KONUŞAN HALILARI YAŞATMAYA ÇALIŞIYOR

Yarım asırdır Manisa’da halı dokumacılığı yapan Ömer Tüz, mesleğinin önemine değinerek, Türk kültürünün yaşatılması için hükümetin de bu işe el atması gerektiğini belirtti. Tüz, dokuma halıların manevi değerinin çok yüksek olduğunu söyleyerek, “İnsanlar bütün yaşantılarını, anılarını, geleceğini, ahiretini, sevgilisini, aşkını hepsini bu halılara ilmek ilmek dokuyor. Aslına bakarsanız, bu halılar birçok şeyi konuşuyor.” dedi.
HABER ÖZLEM ŞAHİN Dededen kalma dokumacılık mesleğini yaklaşık 50 yıl boyunca Manisa’da devam ettiren Ömer Tüz, artık halı dokumasa da, çarşıda bulunan Ömer Can El Sanatı Halı ve Kilim Satışı dükkanında bir çok yöreye ve ülkeye ait dokuma halı ve kilimlerin satışını yapıyor. Bu mesleği ‘aşk’ olarak tanımlayan Tüz,Türk kültürüne ait halıların hükümetçe eskisi gibi desteklenmediğini; bu yüzden hayat hikayeleri anlatan bu kültürün unutulmaya yüz tuttuğunu, kendi çocuklarının bile artık bu işe ilgisi olmadığını dile getirdi. Tüz, ünlü İngiliz Bilim Adamı Charlin Darvin’in  “Bilim ve sanat, bir kuşun iki kanadı gibidir. Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar uçar ve özgür olurlar. Uçamayanlar ise tavuk olur... Tavuk, önüne atılan bir avuç yemi gagalarken, arkadan yumurtalarının alındığının farkında bile olmaz!" sözünü hatırlatarak, yetkililerin bu sanata tekrardan destek vermelerini istedi. EKONOMİYİ KALKINDIRMAK VE KÜLTÜRÜ SÜRDÜRMEK İÇİN İYİ BİR İŞ Sadece öğretim görevlileri, iş adamları, zengin kesimin bu halıları alabildiğini söyleyen Tüz, bunun sebebinin ise pahalı olmasına bağladı. Tüz, “Bu durum devlet desteklemesiyle değişebilecek bir durum.Daha önce burada bir girişim yapmıştım. Kurs açmıştık ancak, çok ilgi olmadığı için kapatmak zorunda kaldım. Eskiden Kültür Bakanlığı’nın satış mağazaları vardı.Bizden halı alıyor ve bu mağazalarda satıyorlardı. Artık almamaya başladılar. Ürünlerimiz, yurt genelinde uygun fiyatla satılıyordu. Bu mağazalarda el dokuması halılarını sattığı için zarar ettiği hiç de duyulmamıştır. Ankara’da vardı, kapandı. Şimdi İstanbul Sirkeci’de var. O da kapanmak üzere sanırım. Devlet bu işe bir el atsa, tezgâh kursa, hem kültürümüzü devam ettiririz hem de fabrikada vasıfsız çalışan dolusuyla insan var, onları vasıflı bir işe yönlendirmiş oluruz.  Bu İran’da bir iş sektörü mesela.  Orada devlet destek veriyor. Bizde bu işin seri üretimi kalmadı artık. Koyunları olan, dağda yaşan birkaç Yörük bu işi yapıyor. Manisa merkezde dokuyan yok. Demirci, Gördes’te var. Eskiden 3 bin 4 bin kişi dokuyordu. İnsanlara halı dokutturmakta ayrı bir mesele. Çünkü; işçilik pahalı, malzeme pahalı. Mesela bazı halılarımız için Yeni Zellanda’dan ithal yün alıyoruz. Orada koyunların yün uzunluğu 20-25 cm oluyor. Bizim çok ince halılarımız için iyi geliyor o yünler.  Bunu Dolar bazında ithal ediyoruz. Dolarda yükseldiği için maliyette yükseliyor. Yüzde 80 bitkilerden elde edilen kök boya kullanıyoruz. Bir halıdan en az 10 kişi ekmek yer. Ürünün yıkanması, örülmesi, boyanması, satılması gibi işleri yapan farklı farklı insanlar var.” dedi. BİZİM İNSANLARIMIZ BİLMİYOR AMA AMERİKALILAR BİLİYOR Tüz, Türkiye’nin ekonomik açıdan kalkınması içinde bu işe önem verilmesi gerektiğini belirterek,  “Eskiden turistin parasını üç sektör alıyordu. Halı, deri, kuyum. Şimdi bu durum söz konusu değil. Büyük otellerde halı köyleri var. Ne olduğu belli değil. Bireysel gezen, özgürce alışverişini yapan turistte kalmadı. Çok nadiren dışarıdan bilim adamları gelirse araştırıp buluyorlar. Balıkesir’de Eşmedere diye bir köyümüz var mesela. Amerikalılar oraya gidip bu yağcılar halılarından alıyor. Bizim insanlarımız bilmiyor ama onlar biliyor.” diye konuştu. İNSANLAR ANILARINI İLMEK İLMEK BU HALILARA DOKUYOR El dokuması halıların, birbirinden farklı motifleri ve hikayeleri olduğunu söyleyen Tüzel; “İnsanlar bütün yaşantılarını anılarını, geleceğini, ahiretini, sevgilisini, aşkını hepsini bu halılar irmik irmikişliyor. Osmanlı’ya yay yapan Yörük aşireti Yaycı Bedir’ler adaleti, barışı, huzuru seven insanlar olduğu için adaletin simgesi teraziyi, halılara işlemişler. Halıların ismi de Yağcı Bedir’e dönmüş. Sivas Zara yöresine ait bir halımızın üzerindeki motifler, su yollarını, köy okulları, kardeşliği anlatan motifler kullanılmıştır. Halı dokumacılığı işini yapan son insanlarız. Geleceğe aktaramayacağız. Bu beni üzüyor. Önceden saraylarda kullanılan madalyon motifli halıların bir örneği elimde. Ve bu meslek öldüğü için belki de bu son madalyon motifli halının son örneğidir bu.” diye konuştu.   YILAN VE AKREPLER BU HALILARA YAKLAŞAMIYOR Dokuma halıların çok yüksek santigrat derecede iplerinin kaynatıldığını bu yüzden bakteri diye bir şey bulundurmadıklarını söyleyen Tüz, hijyen ve sağlık açısından bu halıların tercih edilmesi gerektiğini belirtti. Tüz, dokuma halıların hijyenik olmasının yanı sıra eski insanların bu halılar sayesinde korunduklarını “Yörüklerin kendi elleriyle yaptığı yün halılar, kilimler çadırlarını yılanlardan ve Akreplerden koruyor. Yörükler çadırlara bunları serdikleri zaman yılanlar ve akrepler halıların tüylerinden dolayı üzerinde yürüyemez.” sözleriyle anlattı.          
Yarım asırdır Manisa’da halı dokumacılığı yapan Ömer Tüz, mesleğinin önemine değinerek, Türk kültürünün yaşatılması için hükümetin de bu işe el atması gerektiğini belirtti. Tüz, dokuma halıların manevi değerinin çok yüksek olduğunu söyleyerek, “İnsanlar bütün yaşantılarını, anılarını, geleceğini, ahiretini, sevgilisini, aşkını hepsini bu halılara ilmek ilmek dokuyor. Aslına bakarsanız, bu halılar birçok şeyi konuşuyor.” dedi.
HABER
ÖZLEM ŞAHİN


Dededen kalma dokumacılık mesleğini yaklaşık 50 yıl boyunca Manisa’da devam ettiren Ömer Tüz, artık halı dokumasa da, çarşıda bulunan Ömer Can El Sanatı Halı ve Kilim Satışı dükkanında bir çok yöreye ve ülkeye ait dokuma halı ve kilimlerin satışını yapıyor. Bu mesleği ‘aşk’ olarak tanımlayan Tüz,Türk kültürüne ait halıların hükümetçe eskisi gibi desteklenmediğini; bu yüzden hayat hikayeleri anlatan bu kültürün unutulmaya yüz tuttuğunu, kendi çocuklarının bile artık bu işe ilgisi olmadığını dile getirdi. Tüz, ünlü İngiliz Bilim Adamı Charlin Darvin’in  “Bilim ve sanat, bir kuşun iki kanadı gibidir. Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar uçar ve özgür olurlar. Uçamayanlar ise tavuk olur... Tavuk, önüne atılan bir avuç yemi gagalarken, arkadan yumurtalarının alındığının farkında bile olmaz!" sözünü hatırlatarak, yetkililerin bu sanata tekrardan destek vermelerini istedi.



EKONOMİYİ KALKINDIRMAK VE KÜLTÜRÜ SÜRDÜRMEK İÇİN İYİ BİR İŞ
Sadece öğretim görevlileri, iş adamları, zengin kesimin bu halıları alabildiğini söyleyen Tüz, bunun sebebinin ise pahalı olmasına bağladı. Tüz, “Bu durum devlet desteklemesiyle değişebilecek bir durum.Daha önce burada bir girişim yapmıştım. Kurs açmıştık ancak, çok ilgi olmadığı için kapatmak zorunda kaldım. Eskiden Kültür Bakanlığı’nın satış mağazaları vardı.Bizden halı alıyor ve bu mağazalarda satıyorlardı. Artık almamaya başladılar. Ürünlerimiz, yurt genelinde uygun fiyatla satılıyordu. Bu mağazalarda el dokuması halılarını sattığı için zarar ettiği hiç de duyulmamıştır. Ankara’da vardı, kapandı. Şimdi İstanbul Sirkeci’de var. O da kapanmak üzere sanırım. Devlet bu işe bir el atsa, tezgâh kursa, hem kültürümüzü devam ettiririz hem de fabrikada vasıfsız çalışan dolusuyla insan var, onları vasıflı bir işe yönlendirmiş oluruz.  Bu İran’da bir iş sektörü mesela.  Orada devlet destek veriyor. Bizde bu işin seri üretimi kalmadı artık. Koyunları olan, dağda yaşan birkaç Yörük bu işi yapıyor. Manisa merkezde dokuyan yok. Demirci, Gördes’te var. Eskiden 3 bin 4 bin kişi dokuyordu. İnsanlara halı dokutturmakta ayrı bir mesele. Çünkü; işçilik pahalı, malzeme pahalı. Mesela bazı halılarımız için Yeni Zellanda’dan ithal yün alıyoruz. Orada koyunların yün uzunluğu 20-25 cm oluyor. Bizim çok ince halılarımız için iyi geliyor o yünler.  Bunu Dolar bazında ithal ediyoruz. Dolarda yükseldiği için maliyette yükseliyor. Yüzde 80 bitkilerden elde edilen kök boya kullanıyoruz. Bir halıdan en az 10 kişi ekmek yer. Ürünün yıkanması, örülmesi, boyanması, satılması gibi işleri yapan farklı farklı insanlar var.” dedi.



BİZİM İNSANLARIMIZ BİLMİYOR AMA AMERİKALILAR BİLİYOR
Tüz, Türkiye’nin ekonomik açıdan kalkınması içinde bu işe önem verilmesi gerektiğini belirterek,  “Eskiden turistin parasını üç sektör alıyordu. Halı, deri, kuyum. Şimdi bu durum söz konusu değil. Büyük otellerde halı köyleri var. Ne olduğu belli değil. Bireysel gezen, özgürce alışverişini yapan turistte kalmadı. Çok nadiren dışarıdan bilim adamları gelirse araştırıp buluyorlar. Balıkesir’de Eşmedere diye bir köyümüz var mesela. Amerikalılar oraya gidip bu yağcılar halılarından alıyor. Bizim insanlarımız bilmiyor ama onlar biliyor.” diye konuştu.

İNSANLAR ANILARINI İLMEK İLMEK BU HALILARA DOKUYOR
El dokuması halıların, birbirinden farklı motifleri ve hikayeleri olduğunu söyleyen Tüzel; “İnsanlar bütün yaşantılarını anılarını, geleceğini, ahiretini, sevgilisini, aşkını hepsini bu halılar irmik irmikişliyor. Osmanlı’ya yay yapan Yörük aşireti Yaycı Bedir’ler adaleti, barışı, huzuru seven insanlar olduğu için adaletin simgesi teraziyi, halılara işlemişler. Halıların ismi de Yağcı Bedir’e dönmüş. Sivas Zara yöresine ait bir halımızın üzerindeki motifler, su yollarını, köy okulları, kardeşliği anlatan motifler kullanılmıştır. Halı dokumacılığı işini yapan son insanlarız. Geleceğe aktaramayacağız. Bu beni üzüyor. Önceden saraylarda kullanılan madalyon motifli halıların bir örneği elimde. Ve bu meslek öldüğü için belki de bu son madalyon motifli halının son örneğidir bu.” diye konuştu.
 

YILAN VE AKREPLER BU HALILARA YAKLAŞAMIYOR
Dokuma halıların çok yüksek santigrat derecede iplerinin kaynatıldığını bu yüzden bakteri diye bir şey bulundurmadıklarını söyleyen Tüz, hijyen ve sağlık açısından bu halıların tercih edilmesi gerektiğini belirtti. Tüz, dokuma halıların hijyenik olmasının yanı sıra eski insanların bu halılar sayesinde korunduklarını “Yörüklerin kendi elleriyle yaptığı yün halılar, kilimler çadırlarını yılanlardan ve Akreplerden koruyor. Yörükler çadırlara bunları serdikleri zaman yılanlar ve akrepler halıların tüylerinden dolayı üzerinde yürüyemez.” sözleriyle anlattı.
 
 
 
 
 
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.