“TÜRKİYE BU DEPREME HAZIR DEĞİL”

ÖZEL HABER (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 06.10.2019 - 18:05, Güncelleme: 06.10.2019 - 18:05
 

“TÜRKİYE BU DEPREME HAZIR DEĞİL”

5,8 büyüklüğündeki İstanbul depreminin ardından çok daha şiddetli bir depremin beklendiğini söyleyen Jeoloji Mühendisi Ali Aykut Ece, bu depremin Ege’yi de etkileyebileceğini belirtti. Ali Aykut Ece; “Türkiye bu büyüklükte bir depreme hazır değil.” dedi.
Geçtiğimiz hafta İstanbul Silivri açıklarında meydana gelen 5,8 büyüklüğündeki deprem, Türkiye’nin gündemine oturdu. Manisa’da görev yapan Jeoloji Mühendisi Ali Aykut Ece, İstanbul depremi ardından merak edilen soruları yanıtladı. İstanbul’daki 5,8’lik depremin Büyük İstanbul depreminin tarihini öne çektiğini ifade eden Ali Aykut Ece, büyük depremin büyüklüğünün 7 ila 7,4 olacağını öngördüklerini ifade etti. Ece, Türkiye’nin depreme hazır olmadığını ifade ederek, “Deprem sonrası yaşanan insan ve altyapı kaynaklı telekomünikasyon sorunları bu konuda yeterli olmadığımızı, hazırlıklı olmadığımızı göstermektedir” şeklinde konuştu. Jeoloji Mühendisi Ali Aykut Ece, İstanbul depreminin dolaylı olarak Ege’yi de etkileyebileceğini ifade etti. ​ "BU DEPREM, BEKLENEN İSTANBUL DEPREMİNİN TARİHİNİ ÖNE ÇEKTİ" Ali Aykut Ece “Geçtiğimiz gün yaşanan İstanbul depremi ve artçıları olasılık sal metotlarla hesaplanan, beklenen İstanbul depremi için bir uyarıdır. Bizlere yaşadığımız ülkenin deprem bölgesi olduğunu hatırlatmaktadır. 5.8’lik deprem ve sonrasında meydana gelen artçı depremler, Marmara deniz tabanının araştırılmasında görev alan ilgili yerli ve yabancı bilim insanları ve kurumların verilerine dayanılarak oluşturulan KAF’ın Marmara kolunun, beklenen İstanbul depremini oluşturacak ana fayın üzerine stres yüklemiş olabilir. Bu da olasılık sal metotlarla hesaplanan söz gelimi 10 yıl sonra olması beklenen İstanbul depremini süre olarak öne çektiği kanaatindeyim. Çünkü; Anadolu levhasının Asya levhasından yılda 2,5 cm civarında batıya doğru hareketi ile oluşan stres haricinde bu son depremler ile ilave stresler binmiş olabilir. Bu streslerin veriler doğrultusunda hesaplanması gerekmektedir.” dedi. "TELEKOMÜNİKASYONDA YAŞANAN SORUNLAR DEPREME HAZIR OLMADIĞIMIZI GÖSTERDİ" Türkiye’nin depreme hazır olmadığını söyleyen Ece sözlerini şöyle sürdürdü: “Deprem sonrası yaşanan insan ve altyapı kaynaklı telekomünikasyon sorunları bu konuda yeterli olmadığımızı hazırlıklı olmadığımızı göstermektedir. Çünkü deprem her an olan bir şey olmadığı için firmalar bu konuda yapacakları veya yapmayı planladıkları alt yapı yatırımlarını ertelediği, önceliklerini başka konulara yönlendirdiği kanaatindeyim. Ama şunu da söylemek lazım; konu ile ilgili kurumlar farklı teknolojiler kullanarak iletişimde bir sorun yaşamadı diye biliyorum. Türkiye depreme hazır mı? Bence hazır değiliz. Yukarıda bahsettiğim gibi, deprem her an olmayan bir doğa olayı olduğu için biz Türkler ‘adam sendeci’ yani ‘bana bir şey olmaz’ mantığında olduğu için ve her şeyi devletten beklediği için bireyler olarak ne deprem bilincimiz var, ne de deprem hazırlığımız… Herkesin birey olarak bu bilince sahip olması için bireysel ve firmalar üzerinden sosyal sorumluluk projesi olarak bu bilinci oluşturabilmek veya katkı sağlamak amacıyla ilgili kurumlarla görüşmeler yapıp bir etkinlik programı hazırlıyoruz. ‘Herkes kendi evinin önünü süpürürse o sokak temiz olur’ sözünü düşünürsek ve çocuklarımızı bu konuda bilinçlendirebilirsek bundan 10–15 sene sonrası deprem bilinci almış çocuklarımız bizlerden daha duyarlı davranacaklardır.”   "BÜYÜK İSTANBUL DEPREMİNDE BEKLENEN BÜYÜKLÜK 7 İLA 7,4" Beklenen Büyük İstanbul depreminin olası büyüklüğüyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Ece, “Büyük İstanbul depremi sonrası oluşması muhtemel zararlar hakkında araştırma verileri ilgili kurumlar tarafından yapılmalıdır ve yapılmaktadır. Ancak depremin nerede, ne büyüklükte ve hangi mekanizma ile olacağı bilinmediği için deprem sonrası oluşabilecek heyelan, tsunami, sel vb. tehlikeler, şu an için yapı stoku etkilenmesi, yani yıkılması vb. durumlar göz önüne alınarak yapılan zarar senaryolarını eksik kalıyor. Bu senaryolar hazırlanırken yapı stoku ile birlikte oluşması muhtemel diğer tehlikeli durumlar göz önüne alınarak sürekli güncellenmelidir. Beklenen depremin büyüklüğü için günümüz teknolojileri kullanılarak elde edilen veriler doğrultusunda hesaplamalar yapılmakta, modellemeler oluşturulmakta olup beklenen depremin 7 – 7,4 büyüklüğünde öngörülmektedir” şeklinde konuştu. "20 YILLIK MESLEK HAYATIMDA İLK DEFA..." Özellikle ev alınırken zemin özelliklerine dikkat edilmesi gerektiğini aktaran Ali Aykut Ece, “Bu günü milat kabul edip bizlerin birey olarak hem kendimiz hem de çocuklarımız için deprem olayını kabul etmek ve eğitmek gerekmektedir. Ülkemizde ve dünyada olan ve olacak depremler üzerinde yaşadığımız dünyanın canlı olduğunun kanıtıdır. Depremler ancak dünyamız durduğunda sona erecektir. Bu bağlamda ilgili kurumlar bu konuda yeterli olmasa da bir şeyler yapmakta. Ama daha önce söylediğim gibi burada görev bizlere düşmekte. Bizler vatandaş olarak kendimizi, yakın çevremizi, eşimizi, dostumuzu bu konuda bilinçlendirmek için çalışmalar yapmalıyız öncelikle. Ayrıca hepimiz evler alıyoruz. Evlerimiz alırken evin; banyosuna, penceresine, mutfağına ve parkesine bakarken bunlardan daha önemli olan o evin üzerine oturduğu zeminin özelliklerini, binanın çözümlenmesinin üzerine oturduğu zemin özelliklerine uygun olup olmadığını sorgulamadığımız sürece ne o binanın yapılmasında ve kontrolünde görev alan ilgili kişileri, firmaları ve kurumları deprem bilincinin yerleşmesi konusunda zorlayabiliriz, ne de bir şeyi değiştirebiliriz. Bu konuda size bir anımdan bahsetmek istiyorum. 20 küsur yıllık jeoloji mühendisiyim ve birçok projede görev aldım. Geçen sene Aralık ayında tanıdığımız bir ev almak istediğini, lakin evi almadan önce bize bu evin bulunduğu binanın ne kadar zemin özelliği dikkate alınarak yapıldığının araştırılması konusunda yardım istedi. Bizler bu konuda gerekli araştırmaları yaparak kendisine bilgi verdik ve o kişi o evi aldı ve içinde yaşıyor. Dediğim gibi 20 küsur yıllık meslek hayatımda bu ilk defa oldu. Önceliğimiz depremi bir yaşamın parçası olarak kabullenmek, ona göre yaşamak zorundayız” dedi. "İSTANBUL DEPREMİ DOLAYLI OLARAK EGE'Yİ ETKİLEYEBİLİR" İstanbul’da yaşanan 5.8’lik depremin dolaylı olarak Ege Bölgesi’ni etkileme ihtimalinin de bulunduğunu ifade eden Jeoloji Mühendisi Ece, sözlerini şöyle sürdürdü: “İstanbul’da yaşanan deprem Ege’yi etkiler mi? Büyük ölçekte düşünmek lazım bunun için. Levha hareketleri sonucu oluşan depremler ve bunların etkileri göz önüne alınmalıdır. İstanbul depremini oluşturan KAF’ın mekanizması ve hareketinden dolayı büyük ölçekte baktığımızda levha hareketleri ile oluşan faylar ve bunlarda oluşan depremler, birbirinden farklı yerlerde olan sistemleri dolaylı olarak etkileyebilir. Ege’de oluşan veya olacak depremler doğrudan İstanbul depremi ile ilgili olmayıp o deprem sonrasında oluşan sistemin ikincil sonuçlarıdır. Ege ve biz Manisa olarak yaşadığımız coğrafyada aktif deprem üreten diri fayların varlığını unutmadan, bu sisteme karşı gelmeden, onu yok saymadan, onun bize anlattıklarını hem kurumlar hem de bireyler olarak dikkate almadan yapı inşa etmemeliyiz. Yapılarımızı yaparken bu hususları göz ardı etmemeliyiz. Bizler her türlü zemine onun bize verdiği özellikler doğrultusunda yapı yapabiliriz.” "DENİZ TABANINDA OLUŞTURULACAK SU ALTI GÖZLEM İSTASYONU ÇOK FAYDALI OLACAKTIR" Jeoloji Mühendisi Ali Aykut Ece son olarak şu ifadeleri kullandı: “Depremi önceden bilmek gibi bir şey şu anki teknolojik donanım ve bilgi ile mümkün değildir. Ancak muhtemel deprem veya depremlerin hareketlerinin, mekanizmasının çözümlenmesi hususunda ortaya çıkan ve Ar-Ge çalışmaları ile geliştirilen cihaz ve yazılımlar bulunmaktadır. İstanbul bu konuda ne yazık ki biraz şanssız, çünkü beklenen depremin oluşacağı fay sistemi denizin içerisinde. Bu sebeple veriler yeteri kadar alınamıyor. Marmara deniz tabanında, haritalanan İstanbul fay segmenti ve ikincil segmentler için, deniz tabanında oluşturulacak su altı gözlem istasyonu sistemi ve ekipmanlarının faydalı olacağını, sürekli güncel veri alınması ile muhtemel depremin oluşmadan fayın veya segmentlerinin takip edilebilir ve anlık veriler ile kontrol edileceğini düşünüyorum. Son olarak ilgili belediyelere seslenmek istiyorum; işin ehli demek, adının başında Prof., Doçent veya Dr. etiketine sahip olmak demek değildir. Acilen yerelde ve genelde işini gerçekten bilen insanlardan oluşan, teknik ve bilim insanlarından oluşan ekipler ile birlikte çalışmanız gerekmektedir. Her mühendis konusunda uzman değildir. Bu 20 yıllık mühendis içinde geçerlidir, yeni mezun mühendis içinde. Bu sebeple mevzuat veya evrak tamamlamak için, daha ucuza mal etmek için işinin ehli olmayan kimselerle çalışmayın, çalıştırmayın. Çünkü işin ehline vereceğiniz ücretler, olan ve olacak felaketlerin telafisinden daha ucuza mal olacaktır.”  
5,8 büyüklüğündeki İstanbul depreminin ardından çok daha şiddetli bir depremin beklendiğini söyleyen Jeoloji Mühendisi Ali Aykut Ece, bu depremin Ege’yi de etkileyebileceğini belirtti. Ali Aykut Ece; “Türkiye bu büyüklükte bir depreme hazır değil.” dedi.
Geçtiğimiz hafta İstanbul Silivri açıklarında meydana gelen 5,8 büyüklüğündeki deprem, Türkiye’nin gündemine oturdu. Manisa’da görev yapan Jeoloji Mühendisi Ali Aykut Ece, İstanbul depremi ardından merak edilen soruları yanıtladı. İstanbul’daki 5,8’lik depremin Büyük İstanbul depreminin tarihini öne çektiğini ifade eden Ali Aykut Ece, büyük depremin büyüklüğünün 7 ila 7,4 olacağını öngördüklerini ifade etti. Ece, Türkiye’nin depreme hazır olmadığını ifade ederek, “Deprem sonrası yaşanan insan ve altyapı kaynaklı telekomünikasyon sorunları bu konuda yeterli olmadığımızı, hazırlıklı olmadığımızı göstermektedir” şeklinde konuştu. Jeoloji Mühendisi Ali Aykut Ece, İstanbul depreminin dolaylı olarak Ege’yi de etkileyebileceğini ifade etti.

"BU DEPREM, BEKLENEN İSTANBUL DEPREMİNİN TARİHİNİ ÖNE ÇEKTİ"
Ali Aykut Ece “Geçtiğimiz gün yaşanan İstanbul depremi ve artçıları olasılık sal metotlarla hesaplanan, beklenen İstanbul depremi için bir uyarıdır. Bizlere yaşadığımız ülkenin deprem bölgesi olduğunu hatırlatmaktadır. 5.8’lik deprem ve sonrasında meydana gelen artçı depremler, Marmara deniz tabanının araştırılmasında görev alan ilgili yerli ve yabancı bilim insanları ve kurumların verilerine dayanılarak oluşturulan KAF’ın Marmara kolunun, beklenen İstanbul depremini oluşturacak ana fayın üzerine stres yüklemiş olabilir. Bu da olasılık sal metotlarla hesaplanan söz gelimi 10 yıl sonra olması beklenen İstanbul depremini süre olarak öne çektiği kanaatindeyim. Çünkü; Anadolu levhasının Asya levhasından yılda 2,5 cm civarında batıya doğru hareketi ile oluşan stres haricinde bu son depremler ile ilave stresler binmiş olabilir. Bu streslerin veriler doğrultusunda hesaplanması gerekmektedir.” dedi.
"TELEKOMÜNİKASYONDA YAŞANAN SORUNLAR DEPREME HAZIR OLMADIĞIMIZI GÖSTERDİ"
Türkiye’nin depreme hazır olmadığını söyleyen Ece sözlerini şöyle sürdürdü: “Deprem sonrası yaşanan insan ve altyapı kaynaklı telekomünikasyon sorunları bu konuda yeterli olmadığımızı hazırlıklı olmadığımızı göstermektedir. Çünkü deprem her an olan bir şey olmadığı için firmalar bu konuda yapacakları veya yapmayı planladıkları alt yapı yatırımlarını ertelediği, önceliklerini başka konulara yönlendirdiği kanaatindeyim. Ama şunu da söylemek lazım; konu ile ilgili kurumlar farklı teknolojiler kullanarak iletişimde bir sorun yaşamadı diye biliyorum. Türkiye depreme hazır mı? Bence hazır değiliz. Yukarıda bahsettiğim gibi, deprem her an olmayan bir doğa olayı olduğu için biz Türkler ‘adam sendeci’ yani ‘bana bir şey olmaz’ mantığında olduğu için ve her şeyi devletten beklediği için bireyler olarak ne deprem bilincimiz var, ne de deprem hazırlığımız… Herkesin birey olarak bu bilince sahip olması için bireysel ve firmalar üzerinden sosyal sorumluluk projesi olarak bu bilinci oluşturabilmek veya katkı sağlamak amacıyla ilgili kurumlarla görüşmeler yapıp bir etkinlik programı hazırlıyoruz. ‘Herkes kendi evinin önünü süpürürse o sokak temiz olur’ sözünü düşünürsek ve çocuklarımızı bu konuda bilinçlendirebilirsek bundan 10–15 sene sonrası deprem bilinci almış çocuklarımız bizlerden daha duyarlı davranacaklardır.”
 
"BÜYÜK İSTANBUL DEPREMİNDE BEKLENEN BÜYÜKLÜK 7 İLA 7,4"
Beklenen Büyük İstanbul depreminin olası büyüklüğüyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Ece, “Büyük İstanbul depremi sonrası oluşması muhtemel zararlar hakkında araştırma verileri ilgili kurumlar tarafından yapılmalıdır ve yapılmaktadır. Ancak depremin nerede, ne büyüklükte ve hangi mekanizma ile olacağı bilinmediği için deprem sonrası oluşabilecek heyelan, tsunami, sel vb. tehlikeler, şu an için yapı stoku etkilenmesi, yani yıkılması vb. durumlar göz önüne alınarak yapılan zarar senaryolarını eksik kalıyor. Bu senaryolar hazırlanırken yapı stoku ile birlikte oluşması muhtemel diğer tehlikeli durumlar göz önüne alınarak sürekli güncellenmelidir. Beklenen depremin büyüklüğü için günümüz teknolojileri kullanılarak elde edilen veriler doğrultusunda hesaplamalar yapılmakta, modellemeler oluşturulmakta olup beklenen depremin 7 – 7,4 büyüklüğünde öngörülmektedir” şeklinde konuştu.
"20 YILLIK MESLEK HAYATIMDA İLK DEFA..."
Özellikle ev alınırken zemin özelliklerine dikkat edilmesi gerektiğini aktaran Ali Aykut Ece, “Bu günü milat kabul edip bizlerin birey olarak hem kendimiz hem de çocuklarımız için deprem olayını kabul etmek ve eğitmek gerekmektedir. Ülkemizde ve dünyada olan ve olacak depremler üzerinde yaşadığımız dünyanın canlı olduğunun kanıtıdır. Depremler ancak dünyamız durduğunda sona erecektir. Bu bağlamda ilgili kurumlar bu konuda yeterli olmasa da bir şeyler yapmakta. Ama daha önce söylediğim gibi burada görev bizlere düşmekte. Bizler vatandaş olarak kendimizi, yakın çevremizi, eşimizi, dostumuzu bu konuda bilinçlendirmek için çalışmalar yapmalıyız öncelikle. Ayrıca hepimiz evler alıyoruz. Evlerimiz alırken evin; banyosuna, penceresine, mutfağına ve parkesine bakarken bunlardan daha önemli olan o evin üzerine oturduğu zeminin özelliklerini, binanın çözümlenmesinin üzerine oturduğu zemin özelliklerine uygun olup olmadığını sorgulamadığımız sürece ne o binanın yapılmasında ve kontrolünde görev alan ilgili kişileri, firmaları ve kurumları deprem bilincinin yerleşmesi konusunda zorlayabiliriz, ne de bir şeyi değiştirebiliriz. Bu konuda size bir anımdan bahsetmek istiyorum. 20 küsur yıllık jeoloji mühendisiyim ve birçok projede görev aldım. Geçen sene Aralık ayında tanıdığımız bir ev almak istediğini, lakin evi almadan önce bize bu evin bulunduğu binanın ne kadar zemin özelliği dikkate alınarak yapıldığının araştırılması konusunda yardım istedi. Bizler bu konuda gerekli araştırmaları yaparak kendisine bilgi verdik ve o kişi o evi aldı ve içinde yaşıyor. Dediğim gibi 20 küsur yıllık meslek hayatımda bu ilk defa oldu. Önceliğimiz depremi bir yaşamın parçası olarak kabullenmek, ona göre yaşamak zorundayız” dedi.
"İSTANBUL DEPREMİ DOLAYLI OLARAK EGE'Yİ ETKİLEYEBİLİR"
İstanbul’da yaşanan 5.8’lik depremin dolaylı olarak Ege Bölgesi’ni etkileme ihtimalinin de bulunduğunu ifade eden Jeoloji Mühendisi Ece, sözlerini şöyle sürdürdü: “İstanbul’da yaşanan deprem Ege’yi etkiler mi? Büyük ölçekte düşünmek lazım bunun için. Levha hareketleri sonucu oluşan depremler ve bunların etkileri göz önüne alınmalıdır. İstanbul depremini oluşturan KAF’ın mekanizması ve hareketinden dolayı büyük ölçekte baktığımızda levha hareketleri ile oluşan faylar ve bunlarda oluşan depremler, birbirinden farklı yerlerde olan sistemleri dolaylı olarak etkileyebilir. Ege’de oluşan veya olacak depremler doğrudan İstanbul depremi ile ilgili olmayıp o deprem sonrasında oluşan sistemin ikincil sonuçlarıdır. Ege ve biz Manisa olarak yaşadığımız coğrafyada aktif deprem üreten diri fayların varlığını unutmadan, bu sisteme karşı gelmeden, onu yok saymadan, onun bize anlattıklarını hem kurumlar hem de bireyler olarak dikkate almadan yapı inşa etmemeliyiz. Yapılarımızı yaparken bu hususları göz ardı etmemeliyiz. Bizler her türlü zemine onun bize verdiği özellikler doğrultusunda yapı yapabiliriz.”
"DENİZ TABANINDA OLUŞTURULACAK SU ALTI GÖZLEM İSTASYONU ÇOK FAYDALI OLACAKTIR"
Jeoloji Mühendisi Ali Aykut Ece son olarak şu ifadeleri kullandı: “Depremi önceden bilmek gibi bir şey şu anki teknolojik donanım ve bilgi ile mümkün değildir. Ancak muhtemel deprem veya depremlerin hareketlerinin, mekanizmasının çözümlenmesi hususunda ortaya çıkan ve Ar-Ge çalışmaları ile geliştirilen cihaz ve yazılımlar bulunmaktadır. İstanbul bu konuda ne yazık ki biraz şanssız, çünkü beklenen depremin oluşacağı fay sistemi denizin içerisinde. Bu sebeple veriler yeteri kadar alınamıyor. Marmara deniz tabanında, haritalanan İstanbul fay segmenti ve ikincil segmentler için, deniz tabanında oluşturulacak su altı gözlem istasyonu sistemi ve ekipmanlarının faydalı olacağını, sürekli güncel veri alınması ile muhtemel depremin oluşmadan fayın veya segmentlerinin takip edilebilir ve anlık veriler ile kontrol edileceğini düşünüyorum. Son olarak ilgili belediyelere seslenmek istiyorum; işin ehli demek, adının başında Prof., Doçent veya Dr. etiketine sahip olmak demek değildir. Acilen yerelde ve genelde işini gerçekten bilen insanlardan oluşan, teknik ve bilim insanlarından oluşan ekipler ile birlikte çalışmanız gerekmektedir. Her mühendis konusunda uzman değildir. Bu 20 yıllık mühendis içinde geçerlidir, yeni mezun mühendis içinde. Bu sebeple mevzuat veya evrak tamamlamak için, daha ucuza mal etmek için işinin ehli olmayan kimselerle çalışmayın, çalıştırmayın. Çünkü işin ehline vereceğiniz ücretler, olan ve olacak felaketlerin telafisinden daha ucuza mal olacaktır.”
 
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.