ABD, PYD/YPG’Yİ NEDEN DESTEKLİYOR?

ÖZEL RÖPORTAJ (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 28.02.2016 - 17:20, Güncelleme: 28.02.2016 - 17:20
 

ABD, PYD/YPG’Yİ NEDEN DESTEKLİYOR?

Son Günlerde Türkiye’nin gündemine bomba gibi düşen ve “Türkiye iç savaşa doğru mu gidiyor?” sorularını sordurtan Ankara’daki patlama… Öncesinde ve sonrasında gelen şehit haberleri. Sivil halkın da hedefte olduğu terör olaylarını, bir bilene sorduk. Siyaset Bilimci ve Siyasal İletişim Uzmanı Ozan Erdem; tarihten bugüne terör olaylarını sebep sonuç ilişkilerini yorumladı. Türkiye’nin neden terörist örgütlerin hedefinde olduğunu anlattı. İşte çok konuşulacak o röportaj…
 Nurgül Yılmaz: ABD, PYD/YPG’yi neden destekliyor? Ozan Erdem: ABD, alenî bir şekilde Türkiye’yi yavaş yavaş Rusya ile bir savaşa itiyor. Kürtler üzerinden 1990 ilk Irak savaşında yapılan plan, 2003 ikinci Irak savaşı devam etti. Şimdi, yine Kürtler üzerinden, ABD, Rusya, Esad ve İran paylaşımlarını yaptılar. Suriye’deki Kürt unsuru, ABD ve Rusya’nın Suriye konusunda yaşadıkları birçok soruna rağmen, iki güç arasında ortak çıkar birliği oldu. 2003’te ABD’nin Irak’ı işgalinde de Barzani ve Talabani stratejik ortağı idi. Şimdi de yine Kürtler ile kantonlar kurmaya çalışıyorlar. Nurgül Yılmaz: ABD’nin PKK’yı desteklediği ap açık ortada. Hatta Şengal Dağı’nda, ABD’nin PKK için neredeyse ikinci Kandil’i kuruyor. Amaç ne? Ozan Erdem: Bu arada ABD, PKK’ya ikinci bir Kandil kuruyor. Şengal Dağı. Kandil, Türkiye’ye 290km mesafede, Şengal ise 30-35 km mesafede. Önce, DAEŞ’e buradaki Ezidileri temizlettirdiler. Sonra da, Kürtleri DAEŞ’in üzerine göndererek, ABD destekli operasyonlarla bölgeyi aldılar. Şengal’in stratejik önemi, DAEŞ’in Suriye ile Irak arasındaki geçişlerini sağlayan hatlardan biri olmasından geliyor.  Böylece, Irak’ta Barzani “Doğu Kürdistan”ı, Suriye’de PYD ise “Batı Kürdistan”ı kuracak. Bir sonraki aşamada kuzeyde kalan Türkiye topraklarından bir devletçik çıkartılacak. Bunun içinde PKK, şehir savaşına döndürdü stratejisini. Ama, devletimiz gerek Sur ve Cizre’de gerekse de Suriye’nin kuzeyinde fırtına obüsleri ile PKK-PYD-YPG mevzilerine şiddetli bir direniş gösterdi. Tabi, bu emperyalist devletlerin planlarının tutup tutmayacağı, Türkiye’nin atacağı adımlara bağlıdır. Ankara’da bîçare olmadığını, Azez’deki PKK (PYD-YPG) mevzilerine yönelik yoğun top atışlarıyla gösterdi. Nurgül Yılmaz: Peki Hocam, bu mücadele nerede bitecek? Ozan Erdem: Bir şekilde bu mücadelede masa başında bitecek. Herkes şuanda saldırılarını artırarak, masa başında daha güçlü olmaya çalışıyor. Avrupa, Türkiye’nin çizgisine yaklaşmaya başladı. AB, Brüksel zirvesinin sonunda Suriye’de güvenli bölge çağrısı yaptı. 28 AB ülkesi, özellikle Halep ve Türkiye sınırı arasında kalan bölgede bombardımanların sona ermesi ve güvenli bölge oluşturulması çağrısında bulundu. Merkel bu kararın lokomotif gücü oldu. Halbuki istemeyenlerin başını Merkel çekiyordu. Ne zamanki, Eylül 2015’te binlerce mülteci yollara döküldü. Bir akıl, Suriyeli mültecileri Edirne sınırına doğru yürüttü ve kapıyı açarız mesajı verdi, Merkel alelacele defalarca Türkiye’ye geldi. Rusya,  AB’nin mülteci krizi ile uğraşmasını ve göç dalgalarından başını kaldıramamasını istiyor. Nurgül Yılmaz: Avrupa, bizim gibi mültecilere kapılarını açmadı ve binlercesinin denizlerde ölmesine göz yumuyor. Ozan Erdem: Avrupa Birliği’ni en çok korkutan şey, bu mülteci akınlarıyla beraber oluşan göç dalgasıdır. Bunu medeniyetlerinin sonu olarak görüyorlar. Dediğimiz gibi, Merkel’in kısa süre içinde, defalarca Türkiye’ye gelmesi ve Türkiye tezi olan güvenlikli tampon bölgeyi savunmasının sebebi budur. Rusya’nın çöküşünü durduracak tek şey, AB’nin çöküşüdür. ABD’de yeni yüzyıl paylaşımında AB’nin zayıflamasını istiyor. Rusya ve Esad, sivilleri vurdukça milyonlarca kişi Türkiye üzerinden ve yine kara ve denizden farklı yollardan Avrupa’ya göç ediyor. Bu da Avrupa’nın devlet yapısını bozuyor. Suriye bombalandıkça milyonlarca insan ülkesinden kaçıyor. Şuan Halep bombalanıyor ve sınır hattımızda 600 bin insan Türkiye’ye giriş yapmak için bekliyor. 4 milyona yakın Suriyeli’nin bugün ülkemizde olduğu söyleniyor. Bizim üzerimizden Avrupa’ya geçmeye çalışanlar var. Gelenlerin içinde masum olmayan özel görevli istihbarat görevlileri de var, taşeron terör örgütlerinin üyeleri de var. Nurgül Yılmaz: Sayın Hocam, peki tekrar PKK ve terör meselesine gelirsek, PKK’yı besleyen, büyüten Avrupa devletleriydi. Şimdiki durum nedir? Ozan Erdem: Bu ittifak şuan değişim gösteriyor. PKK ve HDP, ABD ile yeni dönemde işbirliğini yönetiyor. Son gelişmelerle artık Rusya ile de bu işbirliğini yürütüyor. Suriye-Irak-Yemen’deki sınır ve yönetim değişiklikleri Washington ve Moskova anlaşması ile yürütülüyor. Bu terör örgütleri de bu paylaşımın taşeronları oldu. Nurgül Yılmaz: Türkiye  üzerindeki bu saldırılar devam edecek mi? Ozan Erdem: Hem stratejik hem politik hem tarihi birikim olarak, dünya üzerindeki tek kilit ülke Türkiye. Mezopotamya coğrafyası, savaşların, dinlerin, tarihin ve şuanda da en önemlisi su ve enerjinin merkezi. Bu saldırılar ne ilk ne son olacak. Maalesef daha da artarak devam edecek. Lakin, devlet aklı ilk kez milli bir duruşla elinden gelenin fazlasını yapıyor. Taşeron terör örgütü adı altında birçok büyük devletle savaşıyor. Onların özel eğitimli istihbaratçılarıyla ve onların silah ve para desteği yaptığı ve eğittiği terör örgütleri ile savaşıyor. Mücadele çok sert. Daha da sertleşecek. Sur ve Cizre’den sonra, şimdi sıra İdil ve Nusaybin’de. Nurgül Yılmaz: ABD; PYD ve YPG’yi neden terör örgütü olarak kabul etmiyor? Ozan Erdem: PYD, PKK’nın Suriye’deki örgütlenmesidir. YPG’de silahlı kanadıdır. Bunların terör teşkilatlanması olduğu CIA raporlarında da yer almaktadır. ABD kabul etmiyor değil mevzu. ABD, benim piyonum bunlar ve bana lazım, kullanıyorum şuanda diyor. ABD’nin isteği, İran ile İsrail arasında kanton Kürt devletçikleri kurmaktır. Tabi ABD’nin ve İsrail’in emrinde olan bir devletçiktir bu. Rusya’nın hedefi ise Türkiye’yi doğusundan Ermenistan ile güneyinden de Kürt kantonlarıyla kuşatmaktır. Ve dahi Suriye’deki bu küçük devletçikler üzerinden Akdeniz’e açılmaktır. İkisinin ortak hedefi de; Türkiye ile Sünni Arap ülkeleri arasında yapay bir Kürdistan kurmaktır. Aynen Ermenistan diye suni bir devletçik kurdukları gibi. Osmanlı ile Orta Asya böylece Ermeni duvarı ile örülmüş oldu. Bu yüzden Türkiye’nin top atışları ile buraları vurması, ABD tarafından hoş karşılanmadı. ABD’nin planı bozuluyor çünkü.   Nurgül Yılmaz: Antalya’ da ki  G-20 zirvesinde Putin’in açıklamasını nasıl yorumluyorsunuz? Ozan Erdem: Kasım ayında, G-20 zirvesi için Antalya’da bulunan Putin; “Amerikalılar orayı Kürtlere vermek istiyor” demişti. Kissenger ile görüşmelerden sonra ve ABD-Rusya gizli ittifakından sonra ise şimdi bu planı bize karşı birlikte icra ediyorlar. Dediğimiz gibi ABD ile Rusya, 1945 yılında Yalta Konferansı’nda yaptıkları gibi yeni bir mutabakatla anlaşmaya vardılar. Yalta Konferansı ile 1945-1991 arasında, ABD ve Rusya, kendi hegemonyalarındaki alanlarda, nüfuz ettikleri ülkelerin saf değiştirmemesi için anlaşma yaptılar. İki kutuplu dünya ile iktidarlarını başat güçler olarak sürdürdüler. Nurgül Yılmaz: Rus Uçağını düşürmemize ortam hazırlayacak sebepler bir senaryo muydu sizce? Bir tuzağın içine mi çekildik? Ozan Erdem: Türkiye, ABD ve İsrail’in bu Kürt koridoru projesini Rusya ile karşı karşıya gelmeden bertaraf etmek istedi. Açıkçası Rusya ile bu oyunu bozmak istedik. Ama Rus uçağı düşürüldü. Uçak düşürülme hadisesinden sonra, Rusya adeta askeri üs kurdu orada. Uçağın düşürülmesi ile Türkiye bölgeden uzaklaştırılmaya başlandı. O halde, uçak düşürülmesi konusu Rus uçağının sadece sınırımızı ihlal etmesi meselesi değil. Nasıl bir tuzağın içine çekildik? Devlet aklı tabi ki de atılan her adımı ve verilen her mesajı biliyor. Yıllar sonra belki herkes öğrenir.  Nurgül Yılmaz: Bu bir Haçlı Birliği mi peki? Ozan Erdem: Kesinlikle Haç ve Hilal’in kavgasıdır bu yaşanan hadiseler. 12 Şubat 2016 çok önemli bir tarihtir. Tam 1000 yıl sonra, Hristiyan dünyası birleşerek bir araya geldi. Katolik Papa Franciscus ile Rus Ortodoks Patriği Kirill, Küba-Havana’da ittifak görüşmesi yaptılar. Papa : “Tanrı’nın istediği buluşma” diye bağırdı. Bu ne demek? ABD ve Rusya beraber, 21.yy’da da dünya haritasını beraber çizeceğiz diyor. ABD; evanjelist Hristiyandır. Siyonizmle işbirliği içinde yani. Rusya ise Ortodoks Hristiyandır. İlk anlaştıkları nokta ise: Müslüman Ortadoğu coğrafyası üzerindedir. Adeta Haçlı birlikteliği pekişti. Hilal ile Haç savaşıdır bu savaş dememiz şimdi daha iyi anlaşılıyor. Katolik Papa daha önce: “3. Dünya Savaşı başladı. Ama parça parça” demişti. Daha önce Türkiye’ye geldiğinde, Fener Rum Patrikhanesi Patriği Bartholomeos ile ortak ayin yaptı. Şimdi de Havana’da, Rus Ortodoks patriği ile işbirliği ile ittifak kuruyor. Zaten, Rus Ortodoks Patriği’ne bağlı rahipler de haçlı savaşından bahsedip, Suriyeli Müslümanları katletmek için yola çıkan uçakları, tankları, füzeleri, askerleri takdis ederek gönderiyorlar. Nurgül Yılmaz: Domino taşı diyorsunuz. Bu yıkılması planlanan taşlar (ülkeler) içinde başka hangi ülkeler var? Ozan Erdem: Sırada Yemen var. Suudi Arabistan var. Mekke var. Kabe var. Bunun Suudi Arabistan’da farkında. Bu yüzden bir karşı hamle olarak, 2015 Aralık ayında Riyad’da toplanan İslam ülkeleri, Ortak İslam Ordusu ve Ortak İstihbarat Merkezi kurdu. Bu ittifaka katılan İslam ülkesi sayısı 40’ı geçti. Suudi jetleri İncirlik’e geliyor. Genelkurmay Başkanımız, Suudi Arabistan’a özellikle kamuflaj elbiseyle gidiyor. Basınımızın gayr-ı millî kesimi, olayı Arap Kralı’nın yanında Genelkurmay Başkanı nasıl gider, nasıl oturur diye bakıyor. Aslında, bunlar her şeyin farkında. Bunlar da taşeron silahşör değil de, taşeron “kalemşör”ler. Gayr-ı milli şekilde, toplumun algısını yönetiyorlar. İnanın yazdıkları cümle değil kelime başına emperyalist devletlerin Türkiye masalarındaki sorumlularından para alıyorlar. Kalemi, kalemiyle birlikte vatanını satan hainlerdir maalesef bunlar.  Ama, baksanız sizden, benden daha vatansever gösterirler kendilerini. Suriye meselesi, siyasi partilerin nemalanacağı bir mesele değildir. Hükümetle hesaplaşılacak, iç politikada kullanılacak bir argüman değildir. Biz şuan terörle değil, açıktan bir dış saldırıyla karşı karşıyayız.  
Son Günlerde Türkiye’nin gündemine bomba gibi düşen ve “Türkiye iç savaşa doğru mu gidiyor?” sorularını sordurtan Ankara’daki patlama… Öncesinde ve sonrasında gelen şehit haberleri. Sivil halkın da hedefte olduğu terör olaylarını, bir bilene sorduk. Siyaset Bilimci ve Siyasal İletişim Uzmanı Ozan Erdem; tarihten bugüne terör olaylarını sebep sonuç ilişkilerini yorumladı. Türkiye’nin neden terörist örgütlerin hedefinde olduğunu anlattı. İşte çok konuşulacak o röportaj…
 Nurgül Yılmaz: ABD, PYD/YPG’yi neden destekliyor?

Ozan Erdem: ABD, alenî bir şekilde Türkiye’yi yavaş yavaş Rusya ile bir savaşa itiyor. Kürtler üzerinden 1990 ilk Irak savaşında yapılan plan, 2003 ikinci Irak savaşı devam etti. Şimdi, yine Kürtler üzerinden, ABD, Rusya, Esad ve İran paylaşımlarını yaptılar. Suriye’deki Kürt unsuru, ABD ve Rusya’nın Suriye konusunda yaşadıkları birçok soruna rağmen, iki güç arasında ortak çıkar birliği oldu. 2003’te ABD’nin Irak’ı işgalinde de Barzani ve Talabani stratejik ortağı idi. Şimdi de yine Kürtler ile kantonlar kurmaya çalışıyorlar.

Nurgül Yılmaz: ABD’nin PKK’yı desteklediği ap açık ortada. Hatta Şengal Dağı’nda, ABD’nin PKK için neredeyse ikinci Kandil’i kuruyor. Amaç ne?

Ozan Erdem: Bu arada ABD, PKK’ya ikinci bir Kandil kuruyor. Şengal Dağı. Kandil, Türkiye’ye 290km mesafede, Şengal ise 30-35 km mesafede. Önce, DAEŞ’e buradaki Ezidileri temizlettirdiler. Sonra da, Kürtleri DAEŞ’in üzerine göndererek, ABD destekli operasyonlarla bölgeyi aldılar. Şengal’in stratejik önemi, DAEŞ’in Suriye ile Irak arasındaki geçişlerini sağlayan hatlardan biri olmasından geliyor.  Böylece, Irak’ta Barzani “Doğu Kürdistan”ı, Suriye’de PYD ise “Batı Kürdistan”ı kuracak. Bir sonraki aşamada kuzeyde kalan Türkiye topraklarından bir devletçik çıkartılacak. Bunun içinde PKK, şehir savaşına döndürdü stratejisini. Ama, devletimiz gerek Sur ve Cizre’de gerekse de Suriye’nin kuzeyinde fırtına obüsleri ile PKK-PYD-YPG mevzilerine şiddetli bir direniş gösterdi. Tabi, bu emperyalist devletlerin planlarının tutup tutmayacağı, Türkiye’nin atacağı adımlara bağlıdır. Ankara’da bîçare olmadığını, Azez’deki PKK (PYD-YPG) mevzilerine yönelik yoğun top atışlarıyla gösterdi.

Nurgül Yılmaz: Peki Hocam, bu mücadele nerede bitecek?

Ozan Erdem: Bir şekilde bu mücadelede masa başında bitecek. Herkes şuanda saldırılarını artırarak, masa başında daha güçlü olmaya çalışıyor. Avrupa, Türkiye’nin çizgisine yaklaşmaya başladı. AB, Brüksel zirvesinin sonunda Suriye’de güvenli bölge çağrısı yaptı. 28 AB ülkesi, özellikle Halep ve Türkiye sınırı arasında kalan bölgede bombardımanların sona ermesi ve güvenli bölge oluşturulması çağrısında bulundu. Merkel bu kararın lokomotif gücü oldu. Halbuki istemeyenlerin başını Merkel çekiyordu. Ne zamanki, Eylül 2015’te binlerce mülteci yollara döküldü. Bir akıl, Suriyeli mültecileri Edirne sınırına doğru yürüttü ve kapıyı açarız mesajı verdi, Merkel alelacele defalarca Türkiye’ye geldi. Rusya,  AB’nin mülteci krizi ile uğraşmasını ve göç dalgalarından başını kaldıramamasını istiyor.

Nurgül Yılmaz: Avrupa, bizim gibi mültecilere kapılarını açmadı ve binlercesinin denizlerde ölmesine göz yumuyor.

Ozan Erdem: Avrupa Birliği’ni en çok korkutan şey, bu mülteci akınlarıyla beraber oluşan göç dalgasıdır. Bunu medeniyetlerinin sonu olarak görüyorlar. Dediğimiz gibi, Merkel’in kısa süre içinde, defalarca Türkiye’ye gelmesi ve Türkiye tezi olan güvenlikli tampon bölgeyi savunmasının sebebi budur. Rusya’nın çöküşünü durduracak tek şey, AB’nin çöküşüdür. ABD’de yeni yüzyıl paylaşımında AB’nin zayıflamasını istiyor. Rusya ve Esad, sivilleri vurdukça milyonlarca kişi Türkiye üzerinden ve yine kara ve denizden farklı yollardan Avrupa’ya göç ediyor. Bu da Avrupa’nın devlet yapısını bozuyor. Suriye bombalandıkça milyonlarca insan ülkesinden kaçıyor. Şuan Halep bombalanıyor ve sınır hattımızda 600 bin insan Türkiye’ye giriş yapmak için bekliyor. 4 milyona yakın Suriyeli’nin bugün ülkemizde olduğu söyleniyor. Bizim üzerimizden Avrupa’ya geçmeye çalışanlar var. Gelenlerin içinde masum olmayan özel görevli istihbarat görevlileri de var, taşeron terör örgütlerinin üyeleri de var.

Nurgül Yılmaz: Sayın Hocam, peki tekrar PKK ve terör meselesine gelirsek, PKK’yı besleyen, büyüten Avrupa devletleriydi. Şimdiki durum nedir?

Ozan Erdem: Bu ittifak şuan değişim gösteriyor. PKK ve HDP, ABD ile yeni dönemde işbirliğini yönetiyor. Son gelişmelerle artık Rusya ile de bu işbirliğini yürütüyor. Suriye-Irak-Yemen’deki sınır ve yönetim değişiklikleri Washington ve Moskova anlaşması ile yürütülüyor. Bu terör örgütleri de bu paylaşımın taşeronları oldu.

Nurgül Yılmaz: Türkiye  üzerindeki bu saldırılar devam edecek mi?

Ozan Erdem: Hem stratejik hem politik hem tarihi birikim olarak, dünya üzerindeki tek kilit ülke Türkiye. Mezopotamya coğrafyası, savaşların, dinlerin, tarihin ve şuanda da en önemlisi su ve enerjinin merkezi. Bu saldırılar ne ilk ne son olacak. Maalesef daha da artarak devam edecek. Lakin, devlet aklı ilk kez milli bir duruşla elinden gelenin fazlasını yapıyor. Taşeron terör örgütü adı altında birçok büyük devletle savaşıyor. Onların özel eğitimli istihbaratçılarıyla ve onların silah ve para desteği yaptığı ve eğittiği terör örgütleri ile savaşıyor. Mücadele çok sert. Daha da sertleşecek. Sur ve Cizre’den sonra, şimdi sıra İdil ve Nusaybin’de.

Nurgül Yılmaz: ABD; PYD ve YPG’yi neden terör örgütü olarak kabul etmiyor?

Ozan Erdem: PYD, PKK’nın Suriye’deki örgütlenmesidir. YPG’de silahlı kanadıdır. Bunların terör teşkilatlanması olduğu CIA raporlarında da yer almaktadır. ABD kabul etmiyor değil mevzu. ABD, benim piyonum bunlar ve bana lazım, kullanıyorum şuanda diyor. ABD’nin isteği, İran ile İsrail arasında kanton Kürt devletçikleri kurmaktır. Tabi ABD’nin ve İsrail’in emrinde olan bir devletçiktir bu. Rusya’nın hedefi ise Türkiye’yi doğusundan Ermenistan ile güneyinden de Kürt kantonlarıyla kuşatmaktır. Ve dahi Suriye’deki bu küçük devletçikler üzerinden Akdeniz’e açılmaktır. İkisinin ortak hedefi de; Türkiye ile Sünni Arap ülkeleri arasında yapay bir Kürdistan kurmaktır. Aynen Ermenistan diye suni bir devletçik kurdukları gibi. Osmanlı ile Orta Asya böylece Ermeni duvarı ile örülmüş oldu. Bu yüzden Türkiye’nin top atışları ile buraları vurması, ABD tarafından hoş karşılanmadı. ABD’nin planı bozuluyor çünkü.

 

Nurgül Yılmaz: Antalya’ da ki  G-20 zirvesinde Putin’in açıklamasını nasıl yorumluyorsunuz?

Ozan Erdem: Kasım ayında, G-20 zirvesi için Antalya’da bulunan Putin; “Amerikalılar orayı Kürtlere vermek istiyor” demişti. Kissenger ile görüşmelerden sonra ve ABD-Rusya gizli ittifakından sonra ise şimdi bu planı bize karşı birlikte icra ediyorlar. Dediğimiz gibi ABD ile Rusya, 1945 yılında Yalta Konferansı’nda yaptıkları gibi yeni bir mutabakatla anlaşmaya vardılar. Yalta Konferansı ile 1945-1991 arasında, ABD ve Rusya, kendi hegemonyalarındaki alanlarda, nüfuz ettikleri ülkelerin saf değiştirmemesi için anlaşma yaptılar. İki kutuplu dünya ile iktidarlarını başat güçler olarak sürdürdüler.

Nurgül Yılmaz: Rus Uçağını düşürmemize ortam hazırlayacak sebepler bir senaryo muydu sizce? Bir tuzağın içine mi çekildik?

Ozan Erdem: Türkiye, ABD ve İsrail’in bu Kürt koridoru projesini Rusya ile karşı karşıya gelmeden bertaraf etmek istedi. Açıkçası Rusya ile bu oyunu bozmak istedik. Ama Rus uçağı düşürüldü. Uçak düşürülme hadisesinden sonra, Rusya adeta askeri üs kurdu orada. Uçağın düşürülmesi ile Türkiye bölgeden uzaklaştırılmaya başlandı. O halde, uçak düşürülmesi konusu Rus uçağının sadece sınırımızı ihlal etmesi meselesi değil. Nasıl bir tuzağın içine çekildik? Devlet aklı tabi ki de atılan her adımı ve verilen her mesajı biliyor. Yıllar sonra belki herkes öğrenir. 

Nurgül Yılmaz: Bu bir Haçlı Birliği mi peki?

Ozan Erdem: Kesinlikle Haç ve Hilal’in kavgasıdır bu yaşanan hadiseler. 12 Şubat 2016 çok önemli bir tarihtir. Tam 1000 yıl sonra, Hristiyan dünyası birleşerek bir araya geldi. Katolik Papa Franciscus ile Rus Ortodoks Patriği Kirill, Küba-Havana’da ittifak görüşmesi yaptılar. Papa : “Tanrı’nın istediği buluşma” diye bağırdı. Bu ne demek? ABD ve Rusya beraber, 21.yy’da da dünya haritasını beraber çizeceğiz diyor. ABD; evanjelist Hristiyandır. Siyonizmle işbirliği içinde yani. Rusya ise Ortodoks Hristiyandır. İlk anlaştıkları nokta ise: Müslüman Ortadoğu coğrafyası üzerindedir. Adeta Haçlı birlikteliği pekişti. Hilal ile Haç savaşıdır bu savaş dememiz şimdi daha iyi anlaşılıyor. Katolik Papa daha önce: “3. Dünya Savaşı başladı. Ama parça parça” demişti. Daha önce Türkiye’ye geldiğinde, Fener Rum Patrikhanesi Patriği Bartholomeos ile ortak ayin yaptı. Şimdi de Havana’da, Rus Ortodoks patriği ile işbirliği ile ittifak kuruyor. Zaten, Rus Ortodoks Patriği’ne bağlı rahipler de haçlı savaşından bahsedip, Suriyeli Müslümanları katletmek için yola çıkan uçakları, tankları, füzeleri, askerleri takdis ederek gönderiyorlar.

Nurgül Yılmaz: Domino taşı diyorsunuz. Bu yıkılması planlanan taşlar (ülkeler) içinde başka hangi ülkeler var?

Ozan Erdem: Sırada Yemen var. Suudi Arabistan var. Mekke var. Kabe var. Bunun Suudi Arabistan’da farkında. Bu yüzden bir karşı hamle olarak, 2015 Aralık ayında Riyad’da toplanan İslam ülkeleri, Ortak İslam Ordusu ve Ortak İstihbarat Merkezi kurdu. Bu ittifaka katılan İslam ülkesi sayısı 40’ı geçti. Suudi jetleri İncirlik’e geliyor. Genelkurmay Başkanımız, Suudi Arabistan’a özellikle kamuflaj elbiseyle gidiyor. Basınımızın gayr-ı millî kesimi, olayı Arap Kralı’nın yanında Genelkurmay Başkanı nasıl gider, nasıl oturur diye bakıyor. Aslında, bunlar her şeyin farkında. Bunlar da taşeron silahşör değil de, taşeron “kalemşör”ler. Gayr-ı milli şekilde, toplumun algısını yönetiyorlar. İnanın yazdıkları cümle değil kelime başına emperyalist devletlerin Türkiye masalarındaki sorumlularından para alıyorlar. Kalemi, kalemiyle birlikte vatanını satan hainlerdir maalesef bunlar.  Ama, baksanız sizden, benden daha vatansever gösterirler kendilerini. Suriye meselesi, siyasi partilerin nemalanacağı bir mesele değildir. Hükümetle hesaplaşılacak, iç politikada kullanılacak bir argüman değildir. Biz şuan terörle değil, açıktan bir dış saldırıyla karşı karşıyayız.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (1 )

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Mehmet kaya
(04.03.2017 21:34 - #299)
Bu toprak bölünmez bir millet ve terk edemiyecek toprağın altındaki binlerce şehit ama u uma yanlışın içinde doğrudan gider bizi güldüren için tek laf söyleşiler öldürürüm bizi güldürürler kardeş ben bir ķürdüm bu toprağı başkasına hiç niyetim yok
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.