ARİTMİ VE KALP DAMAR SORUNLARI

SAĞLIK (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 18.02.2017 - 08:51, Güncelleme: 18.02.2017 - 08:51
 

ARİTMİ VE KALP DAMAR SORUNLARI

Sigara kullanımı ve aşırı stres kalp ve damar hastalıklarını tetikliyor. Bir de şeker hastalığı, hipertansiyon gibi rahatsızlıklarınız mevcutsa kalp krizi geçirme olasılığınız daha da artıyor. Kalp ve damar hastalıklarına karşı korunmak için hastalıklara neden olacak mevcut potansiyelleri mümkün olduğunca aza indirmek gerekiyor.
Maalesef ülkemizde oldukça fazla kalp-damar hastası bulunuyor. Bu konuda Avrupa’nın 30-40 yıl kadar gerisindeyiz. Kalp-damar hastalıkları Türkiye’de ölüm sebeplerinin başında geliyor. Kalp-damar hastalıklarının temelinde halk arasında yağlanma diye tabir edilen durum bulunuyor. Damarlarda insanda doğduğu andan itibaren yağlı çizgilenmeler dediğimiz bir süreç başlar. Bu herkeste olan kaçınılmaz bir durumdur. Bu sürecin ilerleyişi ile beraber kalp damarlarımızın içinde plak dediğimiz yağ tabakaları birikmeye başlıyor. Bu plaklar kişinin metabolizmasına göre değişik oranlarda oluşuyor. Tabi ki herkes de kalp krizi geçirmiyor neticede. Kalp krizi geçirilmesindeki sebep ise bu plakların çatlayabilir hale gelmesini kolaylaştırıcı sebeplere maruz kalmaktır. Bunun başında da tabi ki sigara yer alıyor. Avrupa’da insanlar artık daha az sigara kullandıkları için bu konuda da bizden çok daha iyi yerdeler. Ülkemizde ise çok küçük yaşlarda tütün tüketimine başlanılıyor. Bu durum da kalp-damar hastalıklarını ciddi şekilde tetikliyor. Sigaranın yanı sıra stres, altta yatan başka hastalıklar(diyabet, hipertansiyon vb.) da kalp krizine sebep olabiliyor. Burada dikkat edilmesi gerekilen konu kalp krizine neden olacak mevcut potansiyelleri mümkün olduğunca aza indirmektir. Önemli olan şey yağlı çizgiyi tehdit aşamasına gelmeden yavaşlatmak ve durdurmaktır. Bunun için de sigara kullanıyorsak, bırakmalıyız. Mevcut başka hastalıklarımız varsa(en önemlisi şeker hastalığı)bunlarla iyi mücadele etmeliyiz, ilaçlarımızı düzenli bir şekilde kullanmalıyız! Yiyip içtiklerimiz konusunda dikkatli olmalıyız! Bu saydıklarıma dikkat edersek ‘kalp krizi geçirmeyiz’ diyemem ama ihtimalimizi minimuma indirebiliriz. “Erkeklerde daha sık görülüyor” Kalp-damar hastalıkları normalde erkeklerde 45, kadınlarda ise 55 yaşında yaygın olarak görülür. Fakat bu oranlar ne yazık ki ülkemiz için geçerli değil. Türkiye’de bu yaşların altında epey kalp-damar hastası bulunuyor. Kalp- damar hastalıkları erkeklerde daha fazla görülüyor. Bunun sebebi de kadınlarda salgılanan östrojen hormonunun koruyucu etkisinin bulunmasıdır. Ama menopozdan sonra kadın ve erkeklerde görülme oranı birbirine yaklaşıyor. Hatta 70’li yaşlardan sonra kadınlarda görülme oranı erkeklerdeki görülme oranının birazcık üzerine çıkıyor. “Genellikle  bypass tedavisi uyguluyoruz” Kalp damarları iki türlü tıkanır. Birincisi akut dediğimiz, aniden ve gürültülü bir şekilde geçirdiğimiz kalp krizi, ikincisi ise süreç şeklinde, yavaş yavaş daralarak tıkanan damarlar… Bu durumlarda hastaya anjiyografi yapıyoruz. Yani küçücük borucuklarla hastanın kalbine ulaşıp, oradaki damarların için boyayıp damarlardaki tıkanıklıkları açmaya çalışıyoruz. Tedavi aşamasında genel olarak önümüzde üç seçenek oluyor; ilaçlarla tedavi, anjiyoplasti dediğimiz balon ve stent tekniği ile daralma ve tıkanıklıkları açma üçüncüsü de bypass dediğimiz cerrahi yöntemle darlıkları açmayarak, oralara yeni damarlar eklemek. Çoklu damar hastalığında genel olarak bypass yöntemini tercih ediyoruz. Ama gelişen balon anjiyoplasti stent teknolojisi ile çoğu zaman hastaları bypass yapmadan da kurtarabiliyoruz. “Yaşam tarzınızı değiştirin” Kalp-damar hastalıklarına yakalanmamak için yapmamız gereken en önemli iş yaşam tarzımızı değiştirmektir. Bu, işin yüzde 60’lık kısmını oluşturur. Tekrar altını çiziyorum; sigara içiyorsak kesinlikle bırakmalıyız. Beslenme çok önemli; fastfood yiyeceklerden uzak durarak ev yemekleri yemeliyiz. Balık tüketimini arttırmalıyız. Posalı yemekleri tercih etmeliyiz. Haftada en az beş gün yarım saatlik periyotlarla spor ve egzersiz yapmak gerekiyor. Orta tempoda yapılan yürüyüş bile spor açısından yeterli. Bunları uygulayarak riski sıfıra indiremeyiz fakat minimum düzeye çekebiliriz. Kalp hastalıkları olasılığı herkeste var. Bu olasılığı arttıran sebeplerden uzak durmamız gerekiyor. “Ani ölüme sebep olan Aritmi gençlerde daha sık görülüyor” Kalbimizde sadece damarsal bir sistem yoktur, elektriksel bir sistem de bulunmaktadır. Aritmi, bu elektrik sistemindeki bir takım bozukluklardan kaynaklanan bir durumdur. Kalbin ‘saat gibi çalışan sisteminin’ bozulmuş halidir diyebiliriz. Bu durum iki türlü gerçekleşir; birincisi, bizim çok korktuğumuz, ani ölümlere sebep olan, gençlerde daha sık gördüğümüz ölümcül ritim bozukluğudur. İkincisi ise çoğu zaman ölüme sebebiyet vermeyen fakat yaşam kalitesini düşüren, sık sık tekrarlayan daha iyimser olan ritim bozukluklarıdır. Genellikle 70 yaşından sonra aritmi(ritim bozukluğu)görülüyor. Etrafta gördüğümüz felci hastaların yaklaşık yarısında bu tür ritim bozuklukları vardır. Ritim bozukları çoğunlukla tedavi edilebilir. Tedavi edilemeyen ritim bozuklukları da var. Burada en önemli olan şey tespit etmek. Tanının ardından gerekli tedavi yöntemlerini uygulamaya başlıyoruz.    
Sigara kullanımı ve aşırı stres kalp ve damar hastalıklarını tetikliyor. Bir de şeker hastalığı, hipertansiyon gibi rahatsızlıklarınız mevcutsa kalp krizi geçirme olasılığınız daha da artıyor. Kalp ve damar hastalıklarına karşı korunmak için hastalıklara neden olacak mevcut potansiyelleri mümkün olduğunca aza indirmek gerekiyor.
Maalesef ülkemizde oldukça fazla kalp-damar hastası bulunuyor. Bu konuda Avrupa’nın 30-40 yıl kadar gerisindeyiz. Kalp-damar hastalıkları Türkiye’de ölüm sebeplerinin başında geliyor. Kalp-damar hastalıklarının temelinde halk arasında yağlanma diye tabir edilen durum bulunuyor. Damarlarda insanda doğduğu andan itibaren yağlı çizgilenmeler dediğimiz bir süreç başlar. Bu herkeste olan kaçınılmaz bir durumdur. Bu sürecin ilerleyişi ile beraber kalp damarlarımızın içinde plak dediğimiz yağ tabakaları birikmeye başlıyor. Bu plaklar kişinin metabolizmasına göre değişik oranlarda oluşuyor. Tabi ki herkes de kalp krizi geçirmiyor neticede. Kalp krizi geçirilmesindeki sebep ise bu plakların çatlayabilir hale gelmesini kolaylaştırıcı sebeplere maruz kalmaktır. Bunun başında da tabi ki sigara yer alıyor. Avrupa’da insanlar artık daha az sigara kullandıkları için bu konuda da bizden çok daha iyi yerdeler. Ülkemizde ise çok küçük yaşlarda tütün tüketimine başlanılıyor. Bu durum da kalp-damar hastalıklarını ciddi şekilde tetikliyor. Sigaranın yanı sıra stres, altta yatan başka hastalıklar(diyabet, hipertansiyon vb.) da kalp krizine sebep olabiliyor. Burada dikkat edilmesi gerekilen konu kalp krizine neden olacak mevcut potansiyelleri mümkün olduğunca aza indirmektir. Önemli olan şey yağlı çizgiyi tehdit aşamasına gelmeden yavaşlatmak ve durdurmaktır. Bunun için de sigara kullanıyorsak, bırakmalıyız. Mevcut başka hastalıklarımız varsa(en önemlisi şeker hastalığı)bunlarla iyi mücadele etmeliyiz, ilaçlarımızı düzenli bir şekilde kullanmalıyız! Yiyip içtiklerimiz konusunda dikkatli olmalıyız! Bu saydıklarıma dikkat edersek ‘kalp krizi geçirmeyiz’ diyemem ama ihtimalimizi minimuma indirebiliriz.

“Erkeklerde daha sık görülüyor”
Kalp-damar hastalıkları normalde erkeklerde 45, kadınlarda ise 55 yaşında yaygın olarak görülür. Fakat bu oranlar ne yazık ki ülkemiz için geçerli değil. Türkiye’de bu yaşların altında epey kalp-damar hastası bulunuyor. Kalp- damar hastalıkları erkeklerde daha fazla görülüyor. Bunun sebebi de kadınlarda salgılanan östrojen hormonunun koruyucu etkisinin bulunmasıdır. Ama menopozdan sonra kadın ve erkeklerde görülme oranı birbirine yaklaşıyor. Hatta 70’li yaşlardan sonra kadınlarda görülme oranı erkeklerdeki görülme oranının birazcık üzerine çıkıyor.

“Genellikle  bypass tedavisi uyguluyoruz”
Kalp damarları iki türlü tıkanır. Birincisi akut dediğimiz, aniden ve gürültülü bir şekilde geçirdiğimiz kalp krizi, ikincisi ise süreç şeklinde, yavaş yavaş daralarak tıkanan damarlar… Bu durumlarda hastaya anjiyografi yapıyoruz. Yani küçücük borucuklarla hastanın kalbine ulaşıp, oradaki damarların için boyayıp damarlardaki tıkanıklıkları açmaya çalışıyoruz. Tedavi aşamasında genel olarak önümüzde üç seçenek oluyor; ilaçlarla tedavi, anjiyoplasti dediğimiz balon ve stent tekniği ile daralma ve tıkanıklıkları açma üçüncüsü de bypass dediğimiz cerrahi yöntemle darlıkları açmayarak, oralara yeni damarlar eklemek. Çoklu damar hastalığında genel olarak bypass yöntemini tercih ediyoruz. Ama gelişen balon anjiyoplasti stent teknolojisi ile çoğu zaman hastaları bypass yapmadan da kurtarabiliyoruz.

“Yaşam tarzınızı değiştirin”
Kalp-damar hastalıklarına yakalanmamak için yapmamız gereken en önemli iş yaşam tarzımızı değiştirmektir. Bu, işin yüzde 60’lık kısmını oluşturur. Tekrar altını çiziyorum; sigara içiyorsak kesinlikle bırakmalıyız. Beslenme çok önemli; fastfood yiyeceklerden uzak durarak ev yemekleri yemeliyiz. Balık tüketimini arttırmalıyız. Posalı yemekleri tercih etmeliyiz. Haftada en az beş gün yarım saatlik periyotlarla spor ve egzersiz yapmak gerekiyor. Orta tempoda yapılan yürüyüş bile spor açısından yeterli. Bunları uygulayarak riski sıfıra indiremeyiz fakat minimum düzeye çekebiliriz. Kalp hastalıkları olasılığı herkeste var. Bu olasılığı arttıran sebeplerden uzak durmamız gerekiyor.

“Ani ölüme sebep olan Aritmi gençlerde daha sık görülüyor”
Kalbimizde sadece damarsal bir sistem yoktur, elektriksel bir sistem de bulunmaktadır. Aritmi, bu elektrik sistemindeki bir takım bozukluklardan kaynaklanan bir durumdur. Kalbin ‘saat gibi çalışan sisteminin’ bozulmuş halidir diyebiliriz. Bu durum iki türlü gerçekleşir; birincisi, bizim çok korktuğumuz, ani ölümlere sebep olan, gençlerde daha sık gördüğümüz ölümcül ritim bozukluğudur. İkincisi ise çoğu zaman ölüme sebebiyet vermeyen fakat yaşam kalitesini düşüren, sık sık tekrarlayan daha iyimser olan ritim bozukluklarıdır. Genellikle 70 yaşından sonra aritmi(ritim bozukluğu)görülüyor. Etrafta gördüğümüz felci hastaların yaklaşık yarısında bu tür ritim bozuklukları vardır. Ritim bozukları çoğunlukla tedavi edilebilir. Tedavi edilemeyen ritim bozuklukları da var. Burada en önemli olan şey tespit etmek. Tanının ardından gerekli tedavi yöntemlerini uygulamaya başlıyoruz.
 
 
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (1 )

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Ogün ÇAKAR
(24.06.2019 10:41 - #1787)
Ellerinize sağlık sayın hocam teşekkürler verdiğiniz bilgiler için
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.