DOĞRU BESLENMEYE DİKKAT

SAĞLIK (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 02.08.2017 - 13:42, Güncelleme: 02.08.2017 - 13:42
 

DOĞRU BESLENMEYE DİKKAT

Ağustos ayına girdiğimiz şu günlerde tüm yurtta sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi pek çok riski de beraberinde getirirken, uzmanlar aşırı sıcaklarda sıkça görülen ancak dikkat edilmediğinde ölüme bile yol açabilen besin zehirlenmelerine karşı vatandaşları uyardı.
Meteorolojiye göre önümüzdeki günlerde daha da artması beklenen sıcaklıkların aşırı nemle birlikte Ege'de 38-40, Akdeniz'de 36-39, Güneydoğu Anadolu'da 44-45, Doğu Anadolu'da 38-40 dereceye kadar çıkması öngörülüyor. Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Eylem Ezgi Fadıloğlu, hava sıcaklığının bu denli arttığı günlerde insan sağlığını tehdit eden risklerin başında basit gibi görünen ancak ölüme kadar varabilen besin zehirlenmelerinin geldiğine dikkat çekti. Yrd. Doç. Dr. Fadıloğlu, “Hava sıcaklığında yaşanan dalgalanmalar, birtakım sağlık sorunlarını da beraberinde getiriyor. Sıcak havalarla birlikte artan besin zehirlenmelerine karşı da tedbirli olunmalı. Böyle havalarda yanlış ya da ihmalle oluşan uygulamalar nedeniyle besinlerin bozulma riski artar, mikroorganizmalar da daha çabuk ürer. Bu da besin kaynaklı zehirlenmelere neden olur. Besin zehirlenmeleri çoğunlukla hafif seyirli ve kısa süreli hastalıklar olmalarına karşın zehirlenmeye yol açan besinle ve kişiyle ilgili bazı faktörler hastalığın zaman zaman daha ağır seyretmesine, hatta ölümcül olmasına yol açabilir. Özellikle yaz aylarında dışarıda ve açıkta satılan yiyeceklerin tüketiminden kaçınılmalı; et, balık, yumurta gibi çabuk bozulan potansiyel riskli besinler açıkta bekletilmemeli” diyerek uyarıda bulundu. Sıcak havada mikroorganizmaların hızlı ürediği için gıda zehirlenmesi riskinin de arttığını vurgulayan Fadıloğlu, “Artan hava sıcaklıkları ile birlikte vücutta su ihtiyacı da artar. Besin zehirlenmesine neden olan mikroorganizmalar ise sulu ve sıcak ortamda hızla gelişebilir. Bu nedenle mikroorganizmalar nedeniyle mikrop bulaşan sıvıların içilmesi veya gıdaların tüketilmesi sonucunda genel olarak kusma ve ishal vakaları ile beliren gıda zehirlenmeleri görülebilir. Bağışıklık sistemi zayıf kişiler, hamileler, bebekler, çocuklar ve yaşlılar daha duyarlı olduğu için daha büyük sıkıntılar yaşanabilir” dedi. “Yiyecekler uygun ortamda saklanmalı” Yrd. Doç. Dr. Fadıloğlu, besin zehirlenmesine karşı tedbirler alınması gerektiğini belirterek, şunları söyledi: “Meyve ve sebzeler tüketilmeden önce bol su ile yıkanmalı. Çiğ ve pişirilmiş besinler, birbirine temas etmeyecek şekilde üzeri açık hava ile temas halinde olmadan saklanmalı. Yemekler mümkünse günlük olarak hazırlanmalı, birden çok kez ısıtılmamalı. Uygun saklama ve servis koşulları dışında sunulan dışarıda ve açıkta satılan yiyeceklerin tüketimi kontrol altına alınmalı, besinler güvenilir yerlerden satın alınmalı. Kırık, çatlak, ambalajı zedelenmiş gıdalar satın alınmamalı. Özellikle konserveler satın alınırken kutusu zedelenmiş, kapak kısımları şişme yapmış ürünler seçilmemeli. Her türlü gıda maddesi satın alırken etiket bilgisi okunmalı, üretim ve son kullanma tarihi ve saklama koşullarına dikkat edilmeli. Yiyecekler satın alındıktan sonra açıkta ve oda sıcaklığında bırakılmamalı, tüketilene kadar buzdolabında muhafaza edilmeli. Kurubaklagil ve tahıl gibi kuru gıdalar nemsiz, kuru ve 15C-20C arasındaki sıcaklıklarda muhafaza edilmelidir. Çabuk bozulan, bakterilerin hızlı üreyebildiği yüksek risk grubundaki et, süt, yumurta, balık gibi besinler açıkta uzun süre bekletilmemeli, bu besinlerin hazırlanması ve pişirilmesi sırasında hijyen kurallarına dikkat edilmeli.” Dondurulmuş ürünler satın alınıyorsa paketin içinde ya da alt kısımlarında buz kristallerinin olmamasına dikkat edilmesi gerektiğini belirten Fadıloğlu, “İçme suları güvenilir kaynaklardan alınmalı, damacanaların güneşte bekletilmesinden kaçınılmalı. Mutfakta kullanılan bezler, tutaçlar, bulaşık süngerleri kullanım sonrası iyice dezenfekte edilmeli, nemli ve sıcak ortamda bırakılmamalı. Daha önce et doğranmış bir tahta iyice yıkanmadan kesinlikle salata yapımı için kullanılmamalı, bıçak kesinlikle yıkanmalı ya da değiştirilmeli. Yemek yaparken eldiven kullanılamıyorsa yüzük, künye gibi aksesuarlar çıkarılarak eller sık sık yıkanmalıdır. Çatal, bıçak gibi malzemeler bir kez kullanılıp yıkanmalı” diye konuştu. Doğru beslenmeye dikkat Bunun yanı sıra sıcak havalarda doğru beslenmenin önemini de vurgulayan Eylem Ezgi Fadıloğlu, “Sıcaklıkla beraber artan sıvı ve mineral kaybının önlenmesi için her gün en az 2-2.5 litre (10-12 su bardağı) su içilmeli. Su haricinde süt, ayran, soda, limonata, soğuk bitki çayları, şekersiz kompostolar ve taze sıkılmış meyve suyu gibi içecekler doğru tercihlerdir. Yaz aylarında vücudun iyon ve mineral kaybının oldukça fazla olması nedeniyle öncelikle her gün bir şişe doğal maden suyu içilmeli. Yağlı besinlerin ve yağda kızartmaların tüketiminden kaçınılmalı. Kızartma yerine haşlama, ızgara, kendi suyunda pişirme gibi sağlıklı pişirme yöntemleri uygulanmalı. Ana ve ara öğünler mutlaka tüketilmeli. Vücut direncini artırmak ve yeterli miktarda vitamin ve mineral alınmasını sağlamak için sebze ve meyve çeşitlerinden yararlanılması önemli. Enerjisi yüksek kızartılmış ve hamur tatlıları yerine sütlü tatlılar, meyve tatlıları, dondurma gibi tatlılar tercih etmek doğru seçimlerdir” ifadelerini kullandı.
Ağustos ayına girdiğimiz şu günlerde tüm yurtta sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi pek çok riski de beraberinde getirirken, uzmanlar aşırı sıcaklarda sıkça görülen ancak dikkat edilmediğinde ölüme bile yol açabilen besin zehirlenmelerine karşı vatandaşları uyardı.
Meteorolojiye göre önümüzdeki günlerde daha da artması beklenen sıcaklıkların aşırı nemle birlikte Ege'de 38-40, Akdeniz'de 36-39, Güneydoğu Anadolu'da 44-45, Doğu Anadolu'da 38-40 dereceye kadar çıkması öngörülüyor.
Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Eylem Ezgi Fadıloğlu, hava sıcaklığının bu denli arttığı günlerde insan sağlığını tehdit eden risklerin başında basit gibi görünen ancak ölüme kadar varabilen besin zehirlenmelerinin geldiğine dikkat çekti. Yrd. Doç. Dr. Fadıloğlu, “Hava sıcaklığında yaşanan dalgalanmalar, birtakım sağlık sorunlarını da beraberinde getiriyor. Sıcak havalarla birlikte artan besin zehirlenmelerine karşı da tedbirli olunmalı. Böyle havalarda yanlış ya da ihmalle oluşan uygulamalar nedeniyle besinlerin bozulma riski artar, mikroorganizmalar da daha çabuk ürer. Bu da besin kaynaklı zehirlenmelere neden olur. Besin zehirlenmeleri çoğunlukla hafif seyirli ve kısa süreli hastalıklar olmalarına karşın zehirlenmeye yol açan besinle ve kişiyle ilgili bazı faktörler hastalığın zaman zaman daha ağır seyretmesine, hatta ölümcül olmasına yol açabilir. Özellikle yaz aylarında dışarıda ve açıkta satılan yiyeceklerin tüketiminden kaçınılmalı; et, balık, yumurta gibi çabuk bozulan potansiyel riskli besinler açıkta bekletilmemeli” diyerek uyarıda bulundu.
Sıcak havada mikroorganizmaların hızlı ürediği için gıda zehirlenmesi riskinin de arttığını vurgulayan Fadıloğlu, “Artan hava sıcaklıkları ile birlikte vücutta su ihtiyacı da artar. Besin zehirlenmesine neden olan mikroorganizmalar ise sulu ve sıcak ortamda hızla gelişebilir. Bu nedenle mikroorganizmalar nedeniyle mikrop bulaşan sıvıların içilmesi veya gıdaların tüketilmesi sonucunda genel olarak kusma ve ishal vakaları ile beliren gıda zehirlenmeleri görülebilir. Bağışıklık sistemi zayıf kişiler, hamileler, bebekler, çocuklar ve yaşlılar daha duyarlı olduğu için daha büyük sıkıntılar yaşanabilir” dedi.

“Yiyecekler uygun ortamda saklanmalı”
Yrd. Doç. Dr. Fadıloğlu, besin zehirlenmesine karşı tedbirler alınması gerektiğini belirterek, şunları söyledi:
“Meyve ve sebzeler tüketilmeden önce bol su ile yıkanmalı. Çiğ ve pişirilmiş besinler, birbirine temas etmeyecek şekilde üzeri açık hava ile temas halinde olmadan saklanmalı. Yemekler mümkünse günlük olarak hazırlanmalı, birden çok kez ısıtılmamalı. Uygun saklama ve servis koşulları dışında sunulan dışarıda ve açıkta satılan yiyeceklerin tüketimi kontrol altına alınmalı, besinler güvenilir yerlerden satın alınmalı. Kırık, çatlak, ambalajı zedelenmiş gıdalar satın alınmamalı. Özellikle konserveler satın alınırken kutusu zedelenmiş, kapak kısımları şişme yapmış ürünler seçilmemeli. Her türlü gıda maddesi satın alırken etiket bilgisi okunmalı, üretim ve son kullanma tarihi ve saklama koşullarına dikkat edilmeli. Yiyecekler satın alındıktan sonra açıkta ve oda sıcaklığında bırakılmamalı, tüketilene kadar buzdolabında muhafaza edilmeli. Kurubaklagil ve tahıl gibi kuru gıdalar nemsiz, kuru ve 15C-20C arasındaki sıcaklıklarda muhafaza edilmelidir. Çabuk bozulan, bakterilerin hızlı üreyebildiği yüksek risk grubundaki et, süt, yumurta, balık gibi besinler açıkta uzun süre bekletilmemeli, bu besinlerin hazırlanması ve pişirilmesi sırasında hijyen kurallarına dikkat edilmeli.”
Dondurulmuş ürünler satın alınıyorsa paketin içinde ya da alt kısımlarında buz kristallerinin olmamasına dikkat edilmesi gerektiğini belirten Fadıloğlu, “İçme suları güvenilir kaynaklardan alınmalı, damacanaların güneşte bekletilmesinden kaçınılmalı. Mutfakta kullanılan bezler, tutaçlar, bulaşık süngerleri kullanım sonrası iyice dezenfekte edilmeli, nemli ve sıcak ortamda bırakılmamalı. Daha önce et doğranmış bir tahta iyice yıkanmadan kesinlikle salata yapımı için kullanılmamalı, bıçak kesinlikle yıkanmalı ya da değiştirilmeli. Yemek yaparken eldiven kullanılamıyorsa yüzük, künye gibi aksesuarlar çıkarılarak eller sık sık yıkanmalıdır. Çatal, bıçak gibi malzemeler bir kez kullanılıp yıkanmalı” diye konuştu.

Doğru beslenmeye dikkat
Bunun yanı sıra sıcak havalarda doğru beslenmenin önemini de vurgulayan Eylem Ezgi Fadıloğlu, “Sıcaklıkla beraber artan sıvı ve mineral kaybının önlenmesi için her gün en az 2-2.5 litre (10-12 su bardağı) su içilmeli. Su haricinde süt, ayran, soda, limonata, soğuk bitki çayları, şekersiz kompostolar ve taze sıkılmış meyve suyu gibi içecekler doğru tercihlerdir. Yaz aylarında vücudun iyon ve mineral kaybının oldukça fazla olması nedeniyle öncelikle her gün bir şişe doğal maden suyu içilmeli. Yağlı besinlerin ve yağda kızartmaların tüketiminden kaçınılmalı. Kızartma yerine haşlama, ızgara, kendi suyunda pişirme gibi sağlıklı pişirme yöntemleri uygulanmalı. Ana ve ara öğünler mutlaka tüketilmeli. Vücut direncini artırmak ve yeterli miktarda vitamin ve mineral alınmasını sağlamak için sebze ve meyve çeşitlerinden yararlanılması önemli. Enerjisi yüksek kızartılmış ve hamur tatlıları yerine sütlü tatlılar, meyve tatlıları, dondurma gibi tatlılar tercih etmek doğru seçimlerdir” ifadelerini kullandı.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.