Hipnoz İle İdeal Kiloya Ulaşmak Mümkün Mü?

SAĞLIK (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 26.04.2021 - 11:54, Güncelleme: 26.04.2021 - 11:54
 

Hipnoz İle İdeal Kiloya Ulaşmak Mümkün Mü?

ETV ekranlarında yayınlanan “Sağlıklı Yaşam ve Güzellik” programına konuk olan Hipnoterapist-NLP, Quantum Eğitmeni Dr. Yamin Yavuz, son dönemde ilgi çeken hipnoz ile tedavi konusundaki kafa karışıklıklarına dikkat çekti ve hipnoz konusunda hastaların endişelerini giderdi.
Ülkemizde alternatif tıp olarak kabul edilen hipnoz ile ilgili Sağlık Bakanlığı’nın büyük atılımlar yaptığını ve kurslar açtığını belirten Dr. Yamin Yavuz; “Hipnoz yapacak olan kişilerin tıp doktoru veya klinik psikolog olması çok önemli. Piyasada uzmanı olmadan bu işi yapan çok kişi var ve bizim daha önce hipnoz olmuş ama fayda görememiş danışanlarımız var. Bu danışanlarımızın sorunları hipnoz ile rahatlıkla tedavi edilebilecekken, yanlış tekniklerden dolayı kişi artık tedavi olamayacağına inanıyor” dedi. “ÇOCUKLAR VE YETİŞKİNLERİN TRANS SÜRESİ FARKLIDIR” Çok eski çağlardan günümüze gelen hipnozun bir uyku durumu olmadığını, sadece beynin alfa dalgasına geçiş sağlanıp dikkatin tek bir noktada toplanmasıyla telkin alma düzeyinin artırıldığını belirten Yavuz, bu konuda kişilerin çocukluk döneminin önemine dikkat çekti. Yavuz,“Kişi hipnoza girdikten sonra bizim onlara söylediğimiz kelimelerin hepsine telkin diyoruz. ‘Trans’ kelimesini hepimiz biliyoruz, güzel bir anda zaman akıp gider ancak cenazeye katıldığınızda zaman geçmek bilmez. Buna ‘zaman transı’ diyoruz. Bu transı insanlar, gün içinde kendileri yaşar. Transı biz kontrol ederek süresini uzatıp derinliğini arttırdığımızda buna hipnoz diyoruz. Genelde yetişkinler günde üç saat kadar transta kalırlar, çocuklar ise nerdeyse günün tamamında transtadır. Transa girmiş bir insana verdiğiniz telkinler emirdir, yerine getirilir” şeklinde konuştu. “BİLİNÇALTIMIZ ÇOCUKLUKTA ŞEKİLLENİR” Çocuk yaşlarda yaşanan anıların, söylenen sözlerin bilinçaltı tarafından telkin olarak alınıp yetişkinlikte hayatı zorlaştıran davranış kalıpları haline gelme durumu olduğuna dikkat çeken Yavuz; “Hayatımızın %90’ından fazlasını yöneten bilinçaltımız küçük yaşlarda şekillenir. Bilinçaltımızın amacı bizi korumaktır. Bilinçaltı çocukluk sürecinde bizim için koruyucu- kollayıcı olarak bir görev yapar ancak koruyucu kollayıcı olarak yaptığı o görev, yetişkin hale geldiğinizde size faydası olmayan bir işlev haline gelebilir. Örneğin, çocukken ebeveynlerinizden işittiğiniz ‘tabağını bitir arkandan ağlar’ telkini, sizin o yaşlarda yemek yiyerek gelişmenize ve büyümenize katkı sağlarken; yetişkin bir birey olduğunuzda ise bu davranış kalıbı size kilo aldırır” dedi. Belli bir süre sonra bu çekirdek inanç sisteminin kişiye yanlış telkinler verdiğini belirterek sözlerine devam eden Yavuz; “ Biz hipnoz ile anne babaların yaptığı o yanlış telkinleri adeta onların üstünü örterek yeni telkinlerle kişinin yaşam kalitesini arttırıyoruz” ifadelerini kullandı. “KİŞİLER KENDİLERİNİ GENETİK KODLAMA İLE HİPNOZ EDİYOR” Son dönemde çok gündemde olan ve atalardan gelen aktarımlarla alakalı olduğu kanıtlanan “Epigenetik Bilimi”ne dikkat çeken Yavuz; “DNA zincirleri arasındaki bağlarda enerjisel olarak atalardan gelen alışkanlıkları sürdürüyoruz. Atasözlerimizde de geçen ‘bir şey yedi nesil sürer’, ‘dedesi koruk yer torunun dişi kamaşır’ gibi söylemler aslında epigenetikten bahseder ve bilimsel olarak da doğrudur. 1. ve 2. Dünya Savaşı’na şahit olan ve belirli bir kıtlık döneminden geçen atalarımızdan bize kıtlık bilinci miras kaldı. Kıtlık bilinci; siz sabah kahvaltıya oturduğunuzda, otomatik olarak öğlen yemek bulamam deyip iki kişilik yiyorsunuz. Öğlen ise akşam yemek bulamam diyip iki kişilik yiyorsunuz. Akşam gece acıkırım diyip iki kişilik yiyorsunuz ve hiç farkına varmadan normalden iki kat yemek yediğiniz için de kilo almaya başlıyorsunuz. Bir de vücuda “yediğimiz yiyecekleri depola” emri veriyoruz. İnsanlar aslında kendi kendilerini bu şekilde hipnoz yapıyor” diye konuştu. “BİLİNÇALTINDAKİ FIRTINAYI DİNDİRMEDEN KİLO VEREMEZSİNİZ” Bilinçaltını bir okyanus gibi düşünürsek, çocukluk döneminde bilinçaltımıza işlenen sorunların kilo olarak geri döndüğünü belirten Yavuz, kilonun bir kader olmadığını ve kişilerin yaptırdığı tüp mide ameliyatlarının bazen olumsuz sonuçlandığına dikkat çekerek şöyle konuştu; “Kişilerin düşünce sistemini değiştirmeden ameliyat olması kalıcı sonuçlar getirmiyor. Bilinçaltını bir okyanus gibi düşünün ve biz bir gemiyiz. Okyanusta fırtınalar koptuğunda gemi sığınacağı bir liman arayacak ve bu limanlar yemek yeme limanı, alkollü madde limanı veya sigara limanı olabilir. Bilinçaltındaki o fırtınayı dindirmeden sigara limanını kapattırsanız bu hızla yeme limanına gider. Yani bilinçaltı çalışmaları yapılmadan sigarayı bırakırsanız hızla kilo alırsınız. Oysa bilinçaltınızdaki o denizdeki fırtınayı dindirirseniz geminin hiçbir limana gitmesine gerek kalmaz.” “ENDOKTİN HASTALIKLARDA HİPNOZ TEK ÇARE DEĞİLDİR” Etrafımızdaki insanlardan duyduğumuz negatif telkinlerin de bilinçaltımızı etkilediğine dikkat çeken Yavuz; “‘Menopozdan sonra hızla kilo alınır, sigarayı bırakınca hızla kilo alınır, anne olursan hızla kilo alırsın’ gibi sözleri de etkileşim yaratıyor. Hipnoz ile tedavi aşamasında klinik psikolog yada doktorla çalışılmasının önemi burada belli oluyor. Kilo almanın psikolojik kısmı hipnozla çözülürken, diğer kilo alma parametreleri olan endokrin hastalıklarda, örneğin tiroit hastalığında çözüm için hipnoz tek çare değildir.” dedi. “ZAYIFLAMADA BİLİNÇALTINA POSTHİPNOTİK MESAJLAR VERİYORUZ” Kişinin diğer sağlık sorunları ortadan kaldırıldıktan sonraki tedavi süreci hakkında bilgi veren Yavuz; “Verdiğimiz telkinlerle kişiye su içme, yavaş yeme, spor yapma gibi alışkanlıklar kazandırarak yaşam standartlarını değiştirip ideal kilosuna kavuşmasını sağlıyoruz. Hipnozda en önemli etken imajinasyon ancak hiç ideal kilosunda olmamış biri kendini aynada ideal kilosunda imajine edemez. Hipnoz ile bunu mümkün kılıp bilinçaltına posthipnotik mesajlar da vererek, hipnoz sonrası yine kendini ideal kiloda hayal edebilmesini sağlıyoruz. Kişiye evde dinlenirken de sıkı kıyafetler giymesini öneriyoruz çünkü beden giydiği kıyafeti doldurmak ister. Hipnoz sadece kilo ile alakalı değil, hayatımızın her alanında bize istenilen değişimi sunabilecek bir yöntemdir.” dedi.
ETV ekranlarında yayınlanan “Sağlıklı Yaşam ve Güzellik” programına konuk olan Hipnoterapist-NLP, Quantum Eğitmeni Dr. Yamin Yavuz, son dönemde ilgi çeken hipnoz ile tedavi konusundaki kafa karışıklıklarına dikkat çekti ve hipnoz konusunda hastaların endişelerini giderdi.

Ülkemizde alternatif tıp olarak kabul edilen hipnoz ile ilgili Sağlık Bakanlığı’nın büyük atılımlar yaptığını ve kurslar açtığını belirten Dr. Yamin Yavuz; “Hipnoz yapacak olan kişilerin tıp doktoru veya klinik psikolog olması çok önemli. Piyasada uzmanı olmadan bu işi yapan çok kişi var ve bizim daha önce hipnoz olmuş ama fayda görememiş danışanlarımız var. Bu danışanlarımızın sorunları hipnoz ile rahatlıkla tedavi edilebilecekken, yanlış tekniklerden dolayı kişi artık tedavi olamayacağına inanıyor” dedi.

ÇOCUKLAR VE YETİŞKİNLERİN TRANS SÜRESİ FARKLIDIR”

Çok eski çağlardan günümüze gelen hipnozun bir uyku durumu olmadığını, sadece beynin alfa dalgasına geçiş sağlanıp dikkatin tek bir noktada toplanmasıyla telkin alma düzeyinin artırıldığını belirten Yavuz, bu konuda kişilerin çocukluk döneminin önemine dikkat çekti. Yavuz,“Kişi hipnoza girdikten sonra bizim onlara söylediğimiz kelimelerin hepsine telkin diyoruz. ‘Trans’ kelimesini hepimiz biliyoruz, güzel bir anda zaman akıp gider ancak cenazeye katıldığınızda zaman geçmek bilmez. Buna ‘zaman transı’ diyoruz. Bu transı insanlar, gün içinde kendileri yaşar. Transı biz kontrol ederek süresini uzatıp derinliğini arttırdığımızda buna hipnoz diyoruz. Genelde yetişkinler günde üç saat kadar transta kalırlar, çocuklar ise nerdeyse günün tamamında transtadır. Transa girmiş bir insana verdiğiniz telkinler emirdir, yerine getirilir” şeklinde konuştu.

BİLİNÇALTIMIZ ÇOCUKLUKTA ŞEKİLLENİR”

Çocuk yaşlarda yaşanan anıların, söylenen sözlerin bilinçaltı tarafından telkin olarak alınıp yetişkinlikte hayatı zorlaştıran davranış kalıpları haline gelme durumu olduğuna dikkat çeken Yavuz; “Hayatımızın %90’ından fazlasını yöneten bilinçaltımız küçük yaşlarda şekillenir. Bilinçaltımızın amacı bizi korumaktır. Bilinçaltı çocukluk sürecinde bizim için koruyucu- kollayıcı olarak bir görev yapar ancak koruyucu kollayıcı olarak yaptığı o görev, yetişkin hale geldiğinizde size faydası olmayan bir işlev haline gelebilir. Örneğin, çocukken ebeveynlerinizden işittiğiniz ‘tabağını bitir arkandan ağlar’ telkini, sizin o yaşlarda yemek yiyerek gelişmenize ve büyümenize katkı sağlarken; yetişkin bir birey olduğunuzda ise bu davranış kalıbı size kilo aldırır” dedi. Belli bir süre sonra bu çekirdek inanç sisteminin kişiye yanlış telkinler verdiğini belirterek sözlerine devam eden Yavuz; “ Biz hipnoz ile anne babaların yaptığı o yanlış telkinleri adeta onların üstünü örterek yeni telkinlerle kişinin yaşam kalitesini arttırıyoruz” ifadelerini kullandı.

KİŞİLER KENDİLERİNİ GENETİK KODLAMA İLE HİPNOZ EDİYOR”

Son dönemde çok gündemde olan ve atalardan gelen aktarımlarla alakalı olduğu kanıtlanan “Epigenetik Bilimi”ne dikkat çeken Yavuz; “DNA zincirleri arasındaki bağlarda enerjisel olarak atalardan gelen alışkanlıkları sürdürüyoruz. Atasözlerimizde de geçen ‘bir şey yedi nesil sürer’, ‘dedesi koruk yer torunun dişi kamaşır’ gibi söylemler aslında epigenetikten bahseder ve bilimsel olarak da doğrudur. 1. ve 2. Dünya Savaşı’na şahit olan ve belirli bir kıtlık döneminden geçen atalarımızdan bize kıtlık bilinci miras kaldı. Kıtlık bilinci; siz sabah kahvaltıya oturduğunuzda, otomatik olarak öğlen yemek bulamam deyip iki kişilik yiyorsunuz. Öğlen ise akşam yemek bulamam diyip iki kişilik yiyorsunuz. Akşam gece acıkırım diyip iki kişilik yiyorsunuz ve hiç farkına varmadan normalden iki kat yemek yediğiniz için de kilo almaya başlıyorsunuz. Bir de vücuda “yediğimiz yiyecekleri depola” emri veriyoruz. İnsanlar aslında kendi kendilerini bu şekilde hipnoz yapıyor” diye konuştu.

BİLİNÇALTINDAKİ FIRTINAYI DİNDİRMEDEN KİLO VEREMEZSİNİZ”

Bilinçaltını bir okyanus gibi düşünürsek, çocukluk döneminde bilinçaltımıza işlenen sorunların kilo olarak geri döndüğünü belirten Yavuz, kilonun bir kader olmadığını ve kişilerin yaptırdığı tüp mide ameliyatlarının bazen olumsuz sonuçlandığına dikkat çekerek şöyle konuştu; “Kişilerin düşünce sistemini değiştirmeden ameliyat olması kalıcı sonuçlar getirmiyor. Bilinçaltını bir okyanus gibi düşünün ve biz bir gemiyiz. Okyanusta fırtınalar koptuğunda gemi sığınacağı bir liman arayacak ve bu limanlar yemek yeme limanı, alkollü madde limanı veya sigara limanı olabilir. Bilinçaltındaki o fırtınayı dindirmeden sigara limanını kapattırsanız bu hızla yeme limanına gider. Yani bilinçaltı çalışmaları yapılmadan sigarayı bırakırsanız hızla kilo alırsınız. Oysa bilinçaltınızdaki o denizdeki fırtınayı dindirirseniz geminin hiçbir limana gitmesine gerek kalmaz.”

ENDOKTİN HASTALIKLARDA HİPNOZ TEK ÇARE DEĞİLDİR”

Etrafımızdaki insanlardan duyduğumuz negatif telkinlerin de bilinçaltımızı etkilediğine dikkat çeken Yavuz; “‘Menopozdan sonra hızla kilo alınır, sigarayı bırakınca hızla kilo alınır, anne olursan hızla kilo alırsın’ gibi sözleri de etkileşim yaratıyor. Hipnoz ile tedavi aşamasında klinik psikolog yada doktorla çalışılmasının önemi burada belli oluyor. Kilo almanın psikolojik kısmı hipnozla çözülürken, diğer kilo alma parametreleri olan endokrin hastalıklarda, örneğin tiroit hastalığında çözüm için hipnoz tek çare değildir.” dedi.

ZAYIFLAMADA BİLİNÇALTINA POSTHİPNOTİK MESAJLAR VERİYORUZ”

Kişinin diğer sağlık sorunları ortadan kaldırıldıktan sonraki tedavi süreci hakkında bilgi veren Yavuz; “Verdiğimiz telkinlerle kişiye su içme, yavaş yeme, spor yapma gibi alışkanlıklar kazandırarak yaşam standartlarını değiştirip ideal kilosuna kavuşmasını sağlıyoruz. Hipnozda en önemli etken imajinasyon ancak hiç ideal kilosunda olmamış biri kendini aynada ideal kilosunda imajine edemez. Hipnoz ile bunu mümkün kılıp bilinçaltına posthipnotik mesajlar da vererek, hipnoz sonrası yine kendini ideal kiloda hayal edebilmesini sağlıyoruz. Kişiye evde dinlenirken de sıkı kıyafetler giymesini öneriyoruz çünkü beden giydiği kıyafeti doldurmak ister. Hipnoz sadece kilo ile alakalı değil, hayatımızın her alanında bize istenilen değişimi sunabilecek bir yöntemdir.” dedi.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.