Şekerle uyumlu yaşayın

SAĞLIK (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 03.10.2011 - 19:20, Güncelleme: 03.10.2011 - 19:20
 

Şekerle uyumlu yaşayın

Çağın hastalığı olarak kabul edilen şeker hastalığının iyi kontrol edilmesi durumunda korkulacak bir hastalık olmadığını anlatan Özel Grandmedical Hospital İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Hayati Ayakta, şekerin ihmal edilmesi durumunda birçok hastalığı tetiklediğine dikkat çekti.
 İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Hayati Ayakta, çağın hastalığı olarak bilinen şeker konusunda uyardı. Ayakta, “Şeker hastalığı yalnızca bir metabolizma hastalığı değil; sosyal bir hastalık. Çevreniz, ruh haliniz, metabolizmanız, işiniz, yaşam biçiminiz önemli. Şeker hastalığı yalnızca kan şekerinin yükselmesiyle bitmiyor. Bunun yanında bir damar hastalığı. Vasküler hasarlar oluşturuyor. Onun için şeker hastalarımızın 6 ayda bir kardiyolojik kontrol yaptırması gerekiyor. Göz kontrolü gerektiriyor. Körlüğün yüzde 90 nedeni diyabettir. Felçlerin büyük kısmı diyabettir. Şeker hastalığı iyi kontrol edilmesi durumunda hiçbir hasar vermeyen hatta yaşam süresini uzatan bir hastalıktır. Hasta hedefine ulaşma konusunda kararlıysa, sağlıklı yaşıyorsa, egzersizini ve kilo kontrolünü iyi yapıyorsa, kontrolümüz altındaysa yaşam süresi de dolayısıyla uzamış oluyor. Ortalama 5 yıl ömrün uzaması söz konusu. Fakat tam tersini düşündüğümüzde kötü kontrol söz konusuysa bu süre eksi 10’a hatta 15’e doğru dönebiliyor. Bunun yanı sıra hastamız kötü hasarlarla beraber yaşamak zorunda kalabiliyor. Onun için iyi kontrol, dengeli yaşam önemli” diye konuştu. İşte şekerin belirtileri   “Şeker hastalığı korkunç bir hastalık değil; sadece uyulması gereken kurallar var” diyen Dr. Ayakta, “Bu tanıyı nasıl koyduğumuza gelirsek. Eğer kişi hasta kilo alıyorsa, bel çevresi genişliyorsa, sık acıkıyorsa, yemek yedikten sonra canınız tatlı istiyorsa, eliniz ayağınız titriyor ve tatlı yemezseniz rahatlayamıyorsanız bunlar belirtileridir. Maalesef kadınlarımızda şekere yakalanma oranı çok fazla. İnsülin direnci, metabolik sendrom. Goldenbahis Bu da büyük oranda kadınlarımızda görülüyor. 2000 yılında hastalığa kadınların yakalanma oranı % 6.5-7 iken 2010 yılında % 13’e çıktı. Gittikçe de artıyor” ifadelerini kullandı.  Aman ihmal etmeyin Şekerin tedavisinin yapılmaması durumunda tehlikeli sonuçlar doğurabileceğine vurgu yapan Dr. Hayati Ayakta açıklamasını şu sözlerle tamamladı: “Yine şeker hastalarımızın üç ayda bir A1C dediğimiz yaptırması gereken testleri bulunuyor. Bu hemoglobin proteininin şekerlenmiş formu. Bu hastalarımızın karne notu gibi. Oldukça önemli. Ona bakarak hastalarımızın tedavilerine uyumunu da değerlendirebiliyoruz. En ufak bir üzüntü stres şekeri 60-80 ml arttırarak istenmeyen noktalara getirebiliyor. Bu da hastamızda hedefimiz olan A1C dediğimiz ortalama şeker hedefinden sapabiliyor. Saptığı zaman da diğer branşlara kontrol amacıyla göndermek zorunda kalabiliyoruz. Göz, kalp, beyin, beyin damarları, böbreklerde hasara yol açabiliyor. Diyalize giren hastalara baktığımızda yüzde 70’in şeker hastası olduğunu görürüz. Şeker hastalığı tanı konduğu andan itibaren kronik bir hastalıktır. Ama bizim ifade ettiğimiz ise gizli şeker. Yani tanısının konmadığı ama ortaya çıkma olasılığı yüksek hasta popülasyonu. Elbette bunu iyi belirlemek gerekiyor. Risk grubundaki hastaların iyi belirlenmesi gerekiyor. Bunları erken tespit ettiğimizde tanı koyduğumuzda program dahilinde değerlendirirsek kronikleşme süresini ya çok uzatır ya da ortadan kaldırabiliyoruz”  
Çağın hastalığı olarak kabul edilen şeker hastalığının iyi kontrol edilmesi durumunda korkulacak bir hastalık olmadığını anlatan Özel Grandmedical Hospital İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Hayati Ayakta, şekerin ihmal edilmesi durumunda birçok hastalığı tetiklediğine dikkat çekti.
 İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Hayati Ayakta, çağın hastalığı olarak bilinen şeker konusunda uyardı. Ayakta, “Şeker hastalığı yalnızca bir metabolizma hastalığı değil; sosyal bir hastalık. Çevreniz, ruh haliniz, metabolizmanız, işiniz, yaşam biçiminiz önemli. Şeker hastalığı yalnızca kan şekerinin yükselmesiyle bitmiyor. Bunun yanında bir damar hastalığı. Vasküler hasarlar oluşturuyor. Onun için şeker hastalarımızın 6 ayda bir kardiyolojik kontrol yaptırması gerekiyor. Göz kontrolü gerektiriyor. Körlüğün yüzde 90 nedeni diyabettir. Felçlerin büyük kısmı diyabettir. Şeker hastalığı iyi kontrol edilmesi durumunda hiçbir hasar vermeyen hatta yaşam süresini uzatan bir hastalıktır. Hasta hedefine ulaşma konusunda kararlıysa, sağlıklı yaşıyorsa, egzersizini ve kilo kontrolünü iyi yapıyorsa, kontrolümüz altındaysa yaşam süresi de dolayısıyla uzamış oluyor. Ortalama 5 yıl ömrün uzaması söz konusu. Fakat tam tersini düşündüğümüzde kötü kontrol söz konusuysa bu süre eksi 10’a hatta 15’e doğru dönebiliyor. Bunun yanı sıra hastamız kötü hasarlarla beraber yaşamak zorunda kalabiliyor. Onun için iyi kontrol, dengeli yaşam önemli” diye konuştu.

İşte şekerin belirtileri

  “Şeker hastalığı korkunç bir hastalık değil; sadece uyulması gereken kurallar var” diyen Dr. Ayakta, “Bu tanıyı nasıl koyduğumuza gelirsek. Eğer kişi hasta kilo alıyorsa, bel çevresi genişliyorsa, sık acıkıyorsa, yemek yedikten sonra canınız tatlı istiyorsa, eliniz ayağınız titriyor ve tatlı yemezseniz rahatlayamıyorsanız bunlar belirtileridir. Maalesef kadınlarımızda şekere yakalanma oranı çok fazla. İnsülin direnci, metabolik sendrom. Goldenbahis Bu da büyük oranda kadınlarımızda görülüyor. 2000 yılında hastalığa kadınların yakalanma oranı % 6.5-7 iken 2010 yılında % 13’e çıktı. Gittikçe de artıyor” ifadelerini kullandı.

 Aman ihmal etmeyin

Şekerin tedavisinin yapılmaması durumunda tehlikeli sonuçlar doğurabileceğine vurgu yapan Dr. Hayati Ayakta açıklamasını şu sözlerle tamamladı: “Yine şeker hastalarımızın üç ayda bir A1C dediğimiz yaptırması gereken testleri bulunuyor. Bu hemoglobin proteininin şekerlenmiş formu. Bu hastalarımızın karne notu gibi. Oldukça önemli. Ona bakarak hastalarımızın tedavilerine uyumunu da değerlendirebiliyoruz. En ufak bir üzüntü stres şekeri 60-80 ml arttırarak istenmeyen noktalara getirebiliyor. Bu da hastamızda hedefimiz olan A1C dediğimiz ortalama şeker hedefinden sapabiliyor. Saptığı zaman da diğer branşlara kontrol amacıyla göndermek zorunda kalabiliyoruz. Göz, kalp, beyin, beyin damarları, böbreklerde hasara yol açabiliyor. Diyalize giren hastalara baktığımızda yüzde 70’in şeker hastası olduğunu görürüz. Şeker hastalığı tanı konduğu andan itibaren kronik bir hastalıktır. Ama bizim ifade ettiğimiz ise gizli şeker. Yani tanısının konmadığı ama ortaya çıkma olasılığı yüksek hasta popülasyonu. Elbette bunu iyi belirlemek gerekiyor. Risk grubundaki hastaların iyi belirlenmesi gerekiyor. Bunları erken tespit ettiğimizde tanı koyduğumuzda program dahilinde değerlendirirsek kronikleşme süresini ya çok uzatır ya da ortadan kaldırabiliyoruz”

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.