Yumurtalık Kistleri ve Tedavi Yöntemleri

SAĞLIK (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 31.03.2017 - 13:03, Güncelleme: 31.03.2017 - 13:03
 

Yumurtalık Kistleri ve Tedavi Yöntemleri

Yumurtalık kistleri, kadınların çoğunda görülen durumlardan biridir. Çoğu kişide oluşan kistlerin basit ve zararsız kistler olduğunu açıklayan uzmanlar, korku ve paniğe kapılmadan bir uzmana başvurulması gerektiğini söylüyor.
Yumurtalık kisti, yumurtalık dokusu içinde yer alan çapları birkaç cm’den 20-30 cm’ye kadar değişen içi sıvı dolu keseciktir. Kontrol amacıyla bize başvuran birçok hastamızda çeşitli boyutlarda oluşmuş kistlerle karşılaşmaktayız. ‘Kist’ dendiğinde çoğu kişi kafasında hastalık canlandırıyor. Hastalar, büyük bir korku ve endişe ile bize geliyorlar. Oysa ki en sık karşılaştığımız durum ‘basit folikül kistleri’ dediğimiz, her adet döneminin ortasında gelişen yumurtanın büyümesi ve çatlayamaması sonucu oluşan basit yumurtalık kistleridir. Bunlar iyi huylu kistlerdir. Tamamen hormonsal fonksiyonlardaki değişiklikler sonucu oluşur ve belli bir süre sonra da kendiliğinden kaybolur. Tabi, bir de kötü huylu dediğimiz kistler vardır. Aylarca geçmeyen, çapları 6 cm’yi aşan, içinde kanamalı alanlar bulunan komplike kistler, bizim hastalık kapsamına soktuğumuz kistlerdir. Gebelik sırasında oluşan kistler Hamileliğin ilk üç ayında kontroller sırasında yumurtalık kistlerine rastlayabiliyoruz. Bunların büyük bir kısmı genellikle tek taraflı oluyor ve hormonsal sebepler neticesinde gelişiyorlar. Özellikle bebeğin ilk sekiz haftada anne karnında tutunabilmesini sağlamak için hormon salgılayan kistler meydana çıkabilmektedir. Bu kistler gebeliğin 12. Haftasından sonra da kaybolur. Kanamalı kistler Özellikle yumurtlama dönemlerinde oluşan bazı fonksiyonel kistler, yumurtlamadan sonra kaybolmayıp içine kanama gösterir ve o kist komplike bir hale gelip büyür. Bu, hastada ağrıya yol açabilir. Dermoid kistler Dermoid kistler, yumurtalık kistlerinde sıklıkla gözlenen iyi huylu kistler arasında yer almaktadır. Diğer basit kistlere göre farkı içinde değişik dokuların örneklerinin olmasıdır. Özellikle operasyonlar sırasında (sezaryen vb.) karşımıza çıktığında içinde kemik, diş, saç, tırnak gibi dokuların görüldüğünü söyleyebiliriz. Fakat iyi huylu bir kisttir, kesinlikle kanserojen bir özelliği yoktur. Çikolata kistleri Bu, yumurtalık hastalıkları arasında çok geniş bir yelpazeye yayılan rahatsızlıktır aslında. ‘Çikolata kisti’ denmesinin altındaki sebep, görüntüsüdür. Kistin görüntüsü, kahverengi erimiş bir çikolata kıvamında olduğu için bu şekilde bir isim verilmiştir. Rahimin içindeki bez doku tabakasından köken alıyor. Adet dönemlerinde nasıl rahim içindeki bez dokularda kanama meydana geliyorsa bu kistlerin içinde yer alan dokularda da aynı şekilde kanama meydana geliyor. Sonrasında da aylar, yıllar içerisinde büyüdükçe kist, büyük çikolata kaplı bir görüntü şeklini alıyor. Bu hastalık için, ‘rahim dışında adet kanaması görmek’ tabiri de kullanabiliriz. Çok uzak organlara dahi bu dokular taşınabiliyor. Örneğin, santral sinir sistemi dediğimiz beyin bölgesine, akciğerlere ya da farklı bölgelerde ameliyat geçirdiyse hastamız, o bölgedeki dokulara yerleşip çok farklı belirtilerle ortaya çıkabiliyor. Çikolata kistinin sebepleri neler? Sorumlu tutulan nedenler arasında ırksal faktör yer alır; beyaz ırktaki bayanlarda daha çok görülmektedir. Uzun boylu ve zayıf kişilerde sıkça rastlanır. Yaş faktörü de oldukça önemlidir. Üreme çağındaki kadınlarda sıklıkla gözlenir. Bunlar dışında yaşam tarzı ve beslenme şekli de nedenler arasında yer alır. Yağlı beslenme, kafein ve alkol kullanımının fazla oluşu… Bir takım genetik faktörler de sebep olabiliyor. Hastanın birinci derece yakınlarında varsa hastalığın artış riski çoğalıyor. Özellikle gebe kalamama öyküsü varsa yine bu hastalığın ortaya çıkma oranı yüksek. Çikolata kistinin oluştuğunu nasıl anlarız? Bize başvurulan sebepler arasında en çok ‘ağrı’ şikâyeti bulunmaktadır. Bu ağrılar çok şiddetli ağrılardır. Hastanın adet dönemlerinde, adet dönemleri dışında da kronik bir pelvik ağrısı olur. Polikliniğe çok sayda hasta ‘ağrı’ şikayeti ile başvurduğu için yapılan ultrason incelemelerinde ve hastadan alınan öyküye göre bu hastalıkta şüphe ortaya çıkabiliyor. Cinsel ilişki sırasında ağrılar olabiliyor; özellikle derin temasta. Hastalığın rahim dışına yerleşmesinden kaynaklı olarak rahimin kalın bağırsağa yapışması ya da rahim duvarları dışında bağlara yerleşmesinden dolayı rahimin hareketleri ağrılı olabiliyor. Bir diğer belirti de hamileliğin gerçekleşememesidir. Çocuk sahibi olamadığı için bize başvuran birçok hastada neden olarak çikolata kistini görebiliyoruz. Bunlar dışında ilginç bir belirti daha vardır. Hastalık göbek deliğine yerleştiyse göbek deliğinden de kanama gelebilir. Nasıl tanı konulur? Hasta bize bu belirtilerle başvurduğunda öyküden yola çıkarak muayene ederiz. Ultrason taramalarında (kist oluşmuşsa özellikle çikolata kisti) çok belirgin bir şekilde görülür. Daha ileri bir inceleme istediğimizde (özellikle MR çekimlerinde) derin dokularda tutulum varsa, bunları gözlemlemekteyiz. Fakat en klasik tanı cerrahi sırasında gözle hastalığın teşhisi ve biyopsi sonucunun gelmesidir. Çikolata kistinde tedavi yöntemi Çikolata kisti, hastanın konforunu düşüren bir rahatsızlıktır. Bu hastalıkta ağrı şiddeti çok fazla olduğu için hastaneye gidecek boyuta gelinir. Bu ağrının azaltılması hastanın konforunu arttırabilmek için çok önemlidir. Tedaviyi gerektiren ikinci durum ise hamile kalınamamasıdır. Üçüncüsü de bu hastalık çok ileri evreye ulaştıysa çok fazla büyüyor ve patlama riski oluşuyor. Karın boşluğuna hastalık yayılabiliyor. Hastayı çok ciddi bir tabloya getirebiliyor. Bu durumlarda öncelikle ilaç tedavisi uyguluyoruz. İlaçlarda amaç, öncelikle ağrıyı gider ve kanamayı durdurabilmektir. Çünkü kanama durursa hastalık da duruyor. Hatta bu süreçte gebe kalınması da hastalığı durduruyor. Ya da verdiğimiz ilaçlarla gebeliği taklit ediyoruz. Adetler azalınca ağrı da azalıyor ve hastamız rahatlamış oluyor. Tedavi ile hamilelik mümkün. Hasta gebe kalamıyorsa yardımcı tedavi yöntemlerine geçmesi gerekiyor. Aşılama ve tüp bebek gibi… Cerrahi gerekirse de daha çok kapalı yöntemleri tercih ediyoruz. Ama kesin çözüm hastanın menopoza girmesidir. Polikistik over Bu durum, kistlerden ziyade yumurtalığın hormonsal, metabolik bir rahatsızlığıdır. İyi huyludur ve kanserojen değildir. Kadınların pek çoğunda kısırlık oluşturabilen bir hastalıktır. Burada sorun olan yumurtalığın içindeki kistler değildir. Sorun, yumurtalığın yapısının neden olduğu hastamızda oluşan metabolik ve hormonal değişikliklerdir. Yumurtalığın görünümü araba tekerliği şeklinde yuvarlak, etrafında küçük küçük kistlerin yer aldığı şekildedir. Bu kistlerin boyutları aslında çok küçüktür. 3-6 mm arasında değişiyor. Bu kistleri buradan çıkarsak dahi hastalık düzelmez. Yani bu sonuçta yumurtalığın yapısıdır. Bir kız çocuğu dünyaya geldiği zaman anneden genetik olarak bunu taşıdığı zaman bunu ömür boyu taşır. Yani ömür boyu bir tedavi alması gerekiyor. “En sık genç kızlarda görülüyor” En sık olarak genç kızlarda bu rahatsızlığı görüyoruz. Çünkü hastalık ergenlikten sonra adet dönemleri başladığında kendini gösteriyor. Genellikle adet düzensizlikleri yaşıyor bu genç kızlar. 2-3 ayda bir az adet görme gibi belirtilerle bizlere sıkça başvuruluyor. Yapılan ultrason incelemelerinde ve hormon testlerinde hastalığın teşhisi konuyor. Hastanın yaş grubu ve şikayetine göre tedavi bir ömür boyu uygulanıyor. Genç kızın uygun kiloyu koruması çok önemlidir. Çünkü insülin direnci başladığı için vücudunda otomatikman şeker hastalığına yatkınlık ve kilo alımı da beraberinde geliyor. O yüzden dengeli beslenme çok çok önemlidir. Sonrasında hekimler tarafından verilen ilaçlarla adet düzensizliği düzene sokulur. “Tedavi yarım bırakılırsa riskler ortaya çıkar” Birçok kişi birkaç ay sonra sıkılıp ilaçlarını kullanmayı bırakabiliyorlar. Sorun da burada başlıyor. Bu hastalarımız düzenli adet görmezlerse, tedavilerini devam ettirmezlerse ileriki yıllarda ‘karşılanmamış östrojen etkisi’ dediğimiz hormonal dengenin bozulmasından dolayı rahim kanserine diğer kişilere göre daha sık yakalanıyorlar. Rahim kalınlaşması da görülebiliyor. Bu hastalıklar 30’lu, 40’lı yaşlardan sonra ortaya çıkmaya başlıyor.  
Yumurtalık kistleri, kadınların çoğunda görülen durumlardan biridir. Çoğu kişide oluşan kistlerin basit ve zararsız kistler olduğunu açıklayan uzmanlar, korku ve paniğe kapılmadan bir uzmana başvurulması gerektiğini söylüyor.
Yumurtalık kisti, yumurtalık dokusu içinde yer alan çapları birkaç cm’den 20-30 cm’ye kadar değişen içi sıvı dolu keseciktir. Kontrol amacıyla bize başvuran birçok hastamızda çeşitli boyutlarda oluşmuş kistlerle karşılaşmaktayız. ‘Kist’ dendiğinde çoğu kişi kafasında hastalık canlandırıyor. Hastalar, büyük bir korku ve endişe ile bize geliyorlar. Oysa ki en sık karşılaştığımız durum ‘basit folikül kistleri’ dediğimiz, her adet döneminin ortasında gelişen yumurtanın büyümesi ve çatlayamaması sonucu oluşan basit yumurtalık kistleridir. Bunlar iyi huylu kistlerdir. Tamamen hormonsal fonksiyonlardaki değişiklikler sonucu oluşur ve belli bir süre sonra da kendiliğinden kaybolur. Tabi, bir de kötü huylu dediğimiz kistler vardır. Aylarca geçmeyen, çapları 6 cm’yi aşan, içinde kanamalı alanlar bulunan komplike kistler, bizim hastalık kapsamına soktuğumuz kistlerdir.

Gebelik sırasında oluşan kistler
Hamileliğin ilk üç ayında kontroller sırasında yumurtalık kistlerine rastlayabiliyoruz. Bunların büyük bir kısmı genellikle tek taraflı oluyor ve hormonsal sebepler neticesinde gelişiyorlar. Özellikle bebeğin ilk sekiz haftada anne karnında tutunabilmesini sağlamak için hormon salgılayan kistler meydana çıkabilmektedir. Bu kistler gebeliğin 12. Haftasından sonra da kaybolur.

Kanamalı kistler
Özellikle yumurtlama dönemlerinde oluşan bazı fonksiyonel kistler, yumurtlamadan sonra kaybolmayıp içine kanama gösterir ve o kist komplike bir hale gelip büyür. Bu, hastada ağrıya yol açabilir.

Dermoid kistler
Dermoid kistler, yumurtalık kistlerinde sıklıkla gözlenen iyi huylu kistler arasında yer almaktadır. Diğer basit kistlere göre farkı içinde değişik dokuların örneklerinin olmasıdır. Özellikle operasyonlar sırasında (sezaryen vb.) karşımıza çıktığında içinde kemik, diş, saç, tırnak gibi dokuların görüldüğünü söyleyebiliriz. Fakat iyi huylu bir kisttir, kesinlikle kanserojen bir özelliği yoktur.

Çikolata kistleri
Bu, yumurtalık hastalıkları arasında çok geniş bir yelpazeye yayılan rahatsızlıktır aslında. ‘Çikolata kisti’ denmesinin altındaki sebep, görüntüsüdür. Kistin görüntüsü, kahverengi erimiş bir çikolata kıvamında olduğu için bu şekilde bir isim verilmiştir. Rahimin içindeki bez doku tabakasından köken alıyor. Adet dönemlerinde nasıl rahim içindeki bez dokularda kanama meydana geliyorsa bu kistlerin içinde yer alan dokularda da aynı şekilde kanama meydana geliyor. Sonrasında da aylar, yıllar içerisinde büyüdükçe kist, büyük çikolata kaplı bir görüntü şeklini alıyor. Bu hastalık için, ‘rahim dışında adet kanaması görmek’ tabiri de kullanabiliriz. Çok uzak organlara dahi bu dokular taşınabiliyor. Örneğin, santral sinir sistemi dediğimiz beyin bölgesine, akciğerlere ya da farklı bölgelerde ameliyat geçirdiyse hastamız, o bölgedeki dokulara yerleşip çok farklı belirtilerle ortaya çıkabiliyor.

Çikolata kistinin sebepleri neler?
Sorumlu tutulan nedenler arasında ırksal faktör yer alır; beyaz ırktaki bayanlarda daha çok görülmektedir. Uzun boylu ve zayıf kişilerde sıkça rastlanır. Yaş faktörü de oldukça önemlidir. Üreme çağındaki kadınlarda sıklıkla gözlenir. Bunlar dışında yaşam tarzı ve beslenme şekli de nedenler arasında yer alır. Yağlı beslenme, kafein ve alkol kullanımının fazla oluşu… Bir takım genetik faktörler de sebep olabiliyor. Hastanın birinci derece yakınlarında varsa hastalığın artış riski çoğalıyor. Özellikle gebe kalamama öyküsü varsa yine bu hastalığın ortaya çıkma oranı yüksek.

Çikolata kistinin oluştuğunu nasıl anlarız?
Bize başvurulan sebepler arasında en çok ‘ağrı’ şikâyeti bulunmaktadır. Bu ağrılar çok şiddetli ağrılardır. Hastanın adet dönemlerinde, adet dönemleri dışında da kronik bir pelvik ağrısı olur. Polikliniğe çok sayda hasta ‘ağrı’ şikayeti ile başvurduğu için yapılan ultrason incelemelerinde ve hastadan alınan öyküye göre bu hastalıkta şüphe ortaya çıkabiliyor. Cinsel ilişki sırasında ağrılar olabiliyor; özellikle derin temasta. Hastalığın rahim dışına yerleşmesinden kaynaklı olarak rahimin kalın bağırsağa yapışması ya da rahim duvarları dışında bağlara yerleşmesinden dolayı rahimin hareketleri ağrılı olabiliyor. Bir diğer belirti de hamileliğin gerçekleşememesidir. Çocuk sahibi olamadığı için bize başvuran birçok hastada neden olarak çikolata kistini görebiliyoruz. Bunlar dışında ilginç bir belirti daha vardır. Hastalık göbek deliğine yerleştiyse göbek deliğinden de kanama gelebilir.

Nasıl tanı konulur?
Hasta bize bu belirtilerle başvurduğunda öyküden yola çıkarak muayene ederiz. Ultrason taramalarında (kist oluşmuşsa özellikle çikolata kisti) çok belirgin bir şekilde görülür. Daha ileri bir inceleme istediğimizde (özellikle MR çekimlerinde) derin dokularda tutulum varsa, bunları gözlemlemekteyiz. Fakat en klasik tanı cerrahi sırasında gözle hastalığın teşhisi ve biyopsi sonucunun gelmesidir.

Çikolata kistinde tedavi yöntemi
Çikolata kisti, hastanın konforunu düşüren bir rahatsızlıktır. Bu hastalıkta ağrı şiddeti çok fazla olduğu için hastaneye gidecek boyuta gelinir. Bu ağrının azaltılması hastanın konforunu arttırabilmek için çok önemlidir. Tedaviyi gerektiren ikinci durum ise hamile kalınamamasıdır. Üçüncüsü de bu hastalık çok ileri evreye ulaştıysa çok fazla büyüyor ve patlama riski oluşuyor. Karın boşluğuna hastalık yayılabiliyor. Hastayı çok ciddi bir tabloya getirebiliyor. Bu durumlarda öncelikle ilaç tedavisi uyguluyoruz. İlaçlarda amaç, öncelikle ağrıyı gider ve kanamayı durdurabilmektir. Çünkü kanama durursa hastalık da duruyor. Hatta bu süreçte gebe kalınması da hastalığı durduruyor. Ya da verdiğimiz ilaçlarla gebeliği taklit ediyoruz. Adetler azalınca ağrı da azalıyor ve hastamız rahatlamış oluyor. Tedavi ile hamilelik mümkün. Hasta gebe kalamıyorsa yardımcı tedavi yöntemlerine geçmesi gerekiyor. Aşılama ve tüp bebek gibi… Cerrahi gerekirse de daha çok kapalı yöntemleri tercih ediyoruz. Ama kesin çözüm hastanın menopoza girmesidir.

Polikistik over
Bu durum, kistlerden ziyade yumurtalığın hormonsal, metabolik bir rahatsızlığıdır. İyi huyludur ve kanserojen değildir. Kadınların pek çoğunda kısırlık oluşturabilen bir hastalıktır. Burada sorun olan yumurtalığın içindeki kistler değildir. Sorun, yumurtalığın yapısının neden olduğu hastamızda oluşan metabolik ve hormonal değişikliklerdir. Yumurtalığın görünümü araba tekerliği şeklinde yuvarlak, etrafında küçük küçük kistlerin yer aldığı şekildedir. Bu kistlerin boyutları aslında çok küçüktür. 3-6 mm arasında değişiyor. Bu kistleri buradan çıkarsak dahi hastalık düzelmez. Yani bu sonuçta yumurtalığın yapısıdır. Bir kız çocuğu dünyaya geldiği zaman anneden genetik olarak bunu taşıdığı zaman bunu ömür boyu taşır. Yani ömür boyu bir tedavi alması gerekiyor.

“En sık genç kızlarda görülüyor”
En sık olarak genç kızlarda bu rahatsızlığı görüyoruz. Çünkü hastalık ergenlikten sonra adet dönemleri başladığında kendini gösteriyor. Genellikle adet düzensizlikleri yaşıyor bu genç kızlar. 2-3 ayda bir az adet görme gibi belirtilerle bizlere sıkça başvuruluyor. Yapılan ultrason incelemelerinde ve hormon testlerinde hastalığın teşhisi konuyor. Hastanın yaş grubu ve şikayetine göre tedavi bir ömür boyu uygulanıyor. Genç kızın uygun kiloyu koruması çok önemlidir. Çünkü insülin direnci başladığı için vücudunda otomatikman şeker hastalığına yatkınlık ve kilo alımı da beraberinde geliyor. O yüzden dengeli beslenme çok çok önemlidir. Sonrasında hekimler tarafından verilen ilaçlarla adet düzensizliği düzene sokulur.

“Tedavi yarım bırakılırsa riskler ortaya çıkar”
Birçok kişi birkaç ay sonra sıkılıp ilaçlarını kullanmayı bırakabiliyorlar. Sorun da burada başlıyor. Bu hastalarımız düzenli adet görmezlerse, tedavilerini devam ettirmezlerse ileriki yıllarda ‘karşılanmamış östrojen etkisi’ dediğimiz hormonal dengenin bozulmasından dolayı rahim kanserine diğer kişilere göre daha sık yakalanıyorlar. Rahim kalınlaşması da görülebiliyor. Bu hastalıklar 30’lu, 40’lı yaşlardan sonra ortaya çıkmaya başlıyor.
 
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (1 )

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
seda
(25.01.2019 17:18 - #1526)
berhaba benin 17yasindayim sag tarafimda 33 30aneik kis gorundu bekarim hocam bu tehlikelimi lutfen yardimci olurmusunuz
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.