"BU ANAYASA FRENSİZ BİR ARABADIR"

SİYASET (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 18.03.2017 - 20:10, Güncelleme: 18.03.2017 - 20:10
 

"BU ANAYASA FRENSİZ BİR ARABADIR"

CHP eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, 16 Nisan'da yapılacak olan referandum için ‘hayır’ kampanyası gerçekleştirmek üzere Manisa’ya geldi. 15 Temmuz Demokrasi Meydanı'nda Manisalılara seslenen Deniz Baykal, “Dünyanın hiç bir yerinde böyle bir Anayasa yok. Bu anayasa, frensiz bir arabadır” dedi.
Yaklaşan referandum öncesinde hayır kampanyası yürüten CHP eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, Manisa’da miting düzenledi. 15 Temmuz Demokrasi Meydanı’nda Manisalı vatandaşlarla bir araya gelen Deniz Baykal’a partililer ve vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi. Türk bayrakları ve ‘hayır’ şarkılarıyla başlayan mitingde sahneye çıkan CHP Grup Başkanvekili ve Manisa Milletvekili Özgür Özel, CHP Manisa Milletvekili Tur Yıldız Biçer CHP’li Deniz Baykal'ın Manisalılara önemli mesajlarının olduğunu söyleyerek gösterilen ilgiye teşekkür etti. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'da Baykal'ın Manisa programına eşlik etti. "Gün bugündür, bugün hep birlikte Türkiye’yi konuşacağız"  CHP eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, “Ülke olarak bir siyasi parti seçimine gitmiyoruz. Bu nedenle sizinle partili olarak konuşmayacağım. Elbette bir siyasi kimliğim var ve bundan onur duyuyorum. Bugün Cumhuriyet Halk Partisi konuşmaya gelmedim. Şu anda mitingte olan her siyasi partiden arkadaşlarım vardır. Her partiden insan vardır, olacaktır. Gün bugündür. Bugün hep birlikte Türkiye’yi konuşacağız. Partilerin hepsi Türkiye’nin bir parçası. Ancak hepsi bir arada olursa Türkiye olur” dedi. “Bu vatan kendiliğinden ortaya çıkmadı“ Deniz Baykal, “Bu vatan kendiliğinden ortaya çıkmadı. Bu vatanı vatan haline dedelerimiz kanlarıyla, canlarıyla getirdi. Mustafa Kemal Paşa, İzmir işgal edildikten sonra 19 Mayıs 1919’da Samsun’da kaleye çıkmış. Silah toplayıp savaşa mı gitmiş? Hayır. Ülkenin yönetimi kimde, belli değil. Önce bunu bulacağız demiş. Sen diyenlere ‘bir dakika’ demiş. Ben beni kumanda edebilecek bir kaynak arıyorum demiş. Milletin istiklalini, milletin azmi kurtaracaktır demiş. Bu söz millete boş bir şekilde söylenmemiştir. İktidar kaynağı, milletin kendisi demektir. Bu sözleriyle Mustafa Kemal saltanata meydan okumuştur. Kendisini kumanda edecek otoriteyi millet olarak görmüştür. Erzurum ve Sivas’ta kongreleri toplayıp, meclisi bir araya getirmiştir. Türkiye’nin sözünü söyleyecek birisi lazımdı. 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi inşa edildi. Bütün komutanlar, ‘üstün irade burası’ dediler. Dünyada ilk kez bir savaşı, milli mücadeleyi bir meclis yönetti. Milletvekilleri el ele verdiler ve düşmanı Anadolu’dan çıkardılar” diye konuştu.  "İmza sahipleri boş kağıda imza atmış"  Anayasa tasarısıyla ilgili açıklamalar yapan CHP’li Baykal, “Bunların hepsinde milletin egemenliği, 80 milyonun egemenliği esas oldu. Herkes haddini bildi. Meclisin kapısına da ‘egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ dediler. Bütün anayasalar böyle yapıldı. 12 Eylül anayasası 17 defa değişti. O değişikliklerin hiçbirisinde bir derin çatışma ortaya çıkmadı. Partiler hemen uzlaştılar. Demokrasi güçlendi, katılım arttırıldı. Hukuk devletini güçlendiren düzenlemeler oy birliğiyle geçti. Şimdi 18. Değişiklik gündeme geldi. Bütün anayasalarda esas aynı. Egemenlik milletindi. Şimdi ilk kez bir tasarı geldi ki, aman Allah'ım. Bu tasarının sahibi kim diye baktım, tasarıyı göremedim. İmza sahipleri, boş kağıda imza atmış. Belki milletvekilleri ‘bu nasıl olur’ diye düşünürler deyip önceden imzaları almışlar. Kim doldurdu, göster yüzünü, tarih kimden hesap soracak bilelim diyoruz. Sahibi yok” dedi. “Gümrükten mal kaçırır gibi alelacele yaptılar"  Baykal, “Tarihten korkup tasarıya sahip çıkamıyorlar. İmza attıkları içeriği bilmiyorlar. Meclisteki konuşmaları halktan kaçırmak için ne mümkünse yaptılar. Televizyonlar kapalı, halk öğrenmesin dediler. Sen anayasana güveniyorsan, iftiharla çık ve söyle. Eğer yanlış bir şey söylüyorsan cevabını ver. Gümrükten mal kaçırır gibi alelacele yaptılar. 2019’a iki yıl var, neden acele ediyorsunuz dedik. Çözüm süreci diyorlardı. O açılım sürecini hayata geçirmek için izleyecekleri politikayı millete anlatmak için akil adamlar ekipleri kurdular. Peki bunu niye anlatmadılar? Senin bu anayasa tasarını üniversiteler biliyor mu? Baroların haberi var mı? STK’ların haberi var mı? Gelip il il dolaşıp anlattın mı? Yaptığın iş asır boyunca yürürlükte kalacak. Alelacele bunu geçirmeye çalıştılar. Bir baktık, iç yüzünü gördük” dedi. “Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir anayasa yok” Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nde hiçbir güvence olmadığını ifade eden CHP’li Deniz Baykal, “Böyle bir anayasa dünyanın hiçbir ülkesinde yok. Kitapta yeri var mı bu anayasanın? O da yok. Anayasa kitabını anlıyorsan aç, başka kitabı anlıyorsan onu da aç. Başkanlık rejimi diyorlar. Hiç ilgisi yok. Başkanlık rejimi derli toplu bir rejimdir, frenler vardır, organların yetkileri vardır, denetim vardır, sorumluluk vardır, ceza vardır. Bunlarda hiç birisi yok. Bu tek adam anayasasıdır. Milletin anayasası değil, tek adamın anayasasıdır. Bunu biz söyledikçe Cumhurbaşkanı kızıyor. Gerçek bu. Meclis anayasası diyebilir miyiz buna? Meclis dediğin kanun koyar, bütçeyi oluşturur ve yürütmeyi denetler. İcrayı, hükümeti denetler. Bunun kanun koyma yetkisinin çok önemli bir kısmı Cumhurbaşkanı’nın eline geçecek. İlk kez kanun yapacaklar. Bu kanun Cumhurbaşkanlığı kararnamesi olarak yapılacak. Meclisin tekelinde olan bu faaliyeti Cumhurbaşkanı tek başına yapıyor. Bakanlıkları tek başına kapatabilir, tek başına yepyeni bakanlıklar kurabilir. Bakanlıkta çalışacak olanları o belirler, özlük haklarını kendisi koyar. Hiçbir güvence yok. Onun iki dudağı arasında. Bildiğimiz bakanlıkları kapatıp yepyeni bakanlık kurabilir. Bütçe milletin en temel hakkıdır. Böyle bir bütçe olayı ortadan kalkıyor. Bütçeyi istediği gibi harcar. Ben Suriyelilere harcayacağım, onları seçmen yapacağım diyebilir. Ya da bu parayı gösteriş için harcayabilir, saraylar yapabilir. Bir milletvekili de çıkıp da ‘olur mu öyle şey?’ diyemez” diye konuştu. "Güney Kore’de başkanı Anayasa Mahkemesi azletti" Amerika’da uygulanan Başkanlık sistemini anlatan Deniz Baykal, “Kanunu çıkarma hakkını meclisle paylaşacak. Tüm bunları yaparken de ‘ya ne yapıyorsun’ diyemeyecek. Bakanlar kurulu kalkıyor, Başbakan kalkıyor. Gel diyor Bakan oluyor, git diyor Bakan olmaktan çıkıyor. O Cumhurbaşkanı Yardımcısı, hastalık ya da izin durumunda tüm yetkilerini kullanabilecek. Siz kime elbise dikiyorsunuz? Senin bir hesabın var da, Allah’ın da hesabı var. Soru soracak bir muhatap yok. ‘Sınırsız başkan yardımcısı atayabilir’ diyoruz, ‘yok öyle bir şey’ diyorlar. Peki o zaman bu anayasada neden yazmıyor? Yetki sahibi organ, meclise bilgi verir. Böyle bir şeyi söyleme imkanı bile yok. Bilgi verme gereği yok. Amerika’da büyükelçi, kongre onayı olmadan atanamıyor. Güney Kore’de başkanlık rejimi var. Güney Kore Başkanı, arkadaşının adı yolsuzluk adına karıştığı için ‘senden güç aldı’ dediler. Güney Kore’de başkanı Anayasa Mahkemesi azletti. Bizdeki anayasanın bununla bir ilgisi var mı? Soru sorulmayan, ne yapılacağı konusunda hesap vermesi gerekmeyen bir yetki veriliyor” dedi.   “Bu anayasa frensiz arabadır” Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ni frensiz arabaya benzeten eski genel Başkan Baykal, şöyle devam etti; “Egemenliği milletten alıp bir kişiye verecekler. Olmaz, olmamalı. İnsan beşer, şaşar. Herkes hata yapabilir. Hata olduğu zaman ne olacak? Anayasalar, yetki sahiplerinin hata yapmasına karşı tedbir sahibidirler. Bizde var mı böyle bir şey? Bu anayasa frensiz arabadır. Gaza basacaklar, fren de yok, stepne de yok. Lastik patladığında her şey bitti. Anayasalar aslında bir hukuk metni değil, medeniyet tercihidir. Anayasada sen ne olmak istediğini söylersin. Milletin egemenliği lafı bizi bir anda uçurdu. Almanya’da hitler faşizmi hakim oldu. Değerli profesörler orada hayatlarını tehlikede hissettiler. Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye’sine koşup geldiler. ‘Sizin yaşam hakkınız var’ dediler. "Habur’da PKK kıyafetiyle gelenleri davul zurnayla karşılayanlar kimler?" Eğer bu anayasa çıkarsa biz dünya liginden yerel lige düşeceğiz. İşbaşındakilerin ‘dediğim dedik, çaldığım düdük’ diyemediği ülkeler birinci ligler. Biz onların içerisindeydik. Eğer bu anayasa çıkarsa biz Ortadoğu ligine düşeriz. Biz dünya liginde oynamak istemiyor muyuz? Mustafa Kemal’in açtığı yoldan yürüdüğümüz için dünya ligine geldik. Bir arkadaş geliyor, 80 milyona ‘siz kenara çekilin’ diyorlar. ‘benim her dediğim olsun’ diyor. Hayır, olmasın, 80 milyonun dediği olsun. 15 yılda ülkenin karşı karşıya geldiği sorunlarla ilgili olarak hangi sorunlarla başa çıktılar ki halkı geri çektiriyorlar? “PKK’yla uzlaşma işine girenler, Oslo’da anlaşma yapanlar, Güneydoğu’yu onlara teslim edenler, silahları istediği gibi yerleştirme fırsatı tanıyanlar, duvarları yıktırıp evleri kontrol altına alanlar, güvenlik güçlerine ‘dokunmayın bunlara’ diyenler, Habur’da PKK kıyafetiyle gelenleri davul zurnayla karşılayanlar kimler? Böylece Güneydoğu’ya yerleştirdiler. Türkiye, Güneydoğu ile iç savaş yaşamak zorunda kaldı. Orada yüzlerce evladımızı şehit veriyoruz. O ölümlere ne sebep oluyor, kim sebep oluyor? "Terörle mücadele edilir müzakere edilmez dedim"  PKK’yla uzlaşma politikası, bunun altında yatan sebep değil mi? Bu iş bırakıldı gitti. Dünyanın herhangi bir demokrasisinde böyle bir olay yaşasa, bunu yaşatanlara göz yumanlar mı? Bize bunu yaşatanlar, yeni anayasa ile karşı karşıya” “Bana mektup yazdı. Terörle mücadele edilir, müzakere edilmez dedim. Eğer sen onlara kendini beğendirme içine girersen kürt kardeşlerimiz de acı çeker. Bu şekilde cevap verdim. Ne oldu? Manzara ortada. FETÖ işi ne oldu? Kim besledi büyüttü bunları? Nereden geldi bunlar? Beraber yürümediler mi bu yollarda? Bir ayrım gayrım var mı? Bir çelişki var mı? El ele yürümediler mi yıllarca? Birden iş bozuldu. ‘Senin Bank Asya’da hesabın var’ dediler, aldılar. ‘Çocuğunu dershaneye götürdün değil mi’ dediler, aldılar. "Bir gecede 200'ün üzerinde hakim ve savcının işine son verildi"  Dün gece bir kararname çıktı. 200’ün üzerinde hakim ve savcının işine son verildi. 4 bine yakın hakim ve savcı işten atıldı. 12 bin küsur hakim ve savcımız var, 4 bini işten atıldı. Bunlar düne kadar hüküm veriyorlardı. Devleti bunlar işletiyordu. Ne biçim iş bu? 1 yıla doğru gidiyoruz, hala aynı çark dönüyor. Bu olur mu? Bu işin hakim ayağı var, öğretmen ayağı var, iş adamı ayağı var, ama siyasetin yok öyle mi? 300’den fazla şirket kayyuma teslim edildi. Alıyorlar kararı, atıyorlar. 1 ayı geçti, hala daha komisyon kuramadılar” “Bu ülkenin Genelkurmay Başkanı’nın terör örgütü yöneticisi diye 5 yıl tutukladılar. Bu davayı ilk duyduğum zaman ‘bu bir siyasi hesaplaşma’ dedim. Uydurma deliller, uydurma gizli tanıklar, CD’ler vardı. Polis bürolara gidip CD bıraktı, adamların haberi yoktu. İntihar edenler, perişan olan insanlar, parlak bir geleceği olan insanlar bu dönemde perişan edildi. Ben bunları söylediğim zaman Başbakan ‘CD’ler de, deliller de doğrudur. Ben bu davanın savcısıyım’ dedi. Ben de ‘eğer sen bu davanın savcısıysan, ben de avukatıyım’ dedi. Şimdi savcı mı kaybetti, avukat mı? Ergenekon’da herkesi perişan etti, ‘yeni anayasa’ dedi. Şimdi de FETÖ sonrası ‘yeni anayasa diyor’. Suriye’de mayınlı araziyi temizleteceğim dedi, burayı İsrailli bir firmaya teslim etti. Aşağıda Müslüman Araplar, yukarıda Müslüman Türkler, araya da İsraillileri yerleştireceklerdi. Anayasa Mahkemesi’nden oy birliğiyle ‘yapamazsın’ kararı çıkarttılar. Şimdi bunu yapabilir misin? Koskoca ülkede, çocukların geleceğinden bahsediyoruz. Yapılır mı bu? "2010 referandumunda evet dediniz ve neler olduğunu gördünüz" 15 Temmuz’da bir darbe oldu. Biz referanduma gidiyoruz. 2010 yılında da bir referandum vardı. O referandumun konusu 2 madde etrafında buluştu. Tatlı şekere bulanmış anayasa tasarısını acı ilaçla ortaya koydu. Anayasa Mahkemesi’ni değiştiriyordu. Biz ‘bunu yapmayın, hakime dokunmayın’ dedik. CHP olarak biz hayır kampanyası götürdük. Millet evet dedi. Milletimizin çıkaracağı bir ders var. Evet verildiğinde ne oldu? Bu meydan demokrasi meydanı oldu, çünkü darbe kalkışması oldu. Eğer Anayasa Mahkemesi’ni o cemaate teslim etmeselerdi, millet hayır deseydi ne ayaklanma, ne de darbe olabilirdi. O referandumla devleti ele geçirmeye başladılar. Devletin zirvesini, hukuku aldılar. O güçle bütün devlet kurumları bunların eline geçti. 7 yıl sonra darbeyle karşı karşıya kaldık. İşte bu siyasettir. Sen bilememek için mi ordasın? Eğer bilmiyorsan çekil kenara, bilen gelsin. Şimdi rektör ‘evet diyeceğim’ diyor. Rektör bey, sana soran mı var? Sen neyin peşindesin? Kaymakam çıkıyor, evet vereceğim diyor. Senin kaymakam olduğun ilçeden evet de hayır da diyecek var. Sen kime dilekçe veriyorsun? Bir de savcı çıktı. O da evet diyecekmiş. Bir sen eksiktin savcı bey. Savcısı, kaymakamı, rektörü, Cumhurbaşkanı evet diyor. Bütün devlet evet diyor. Devlet evet diyor, millet de hayır diyor. Siz hayır diyerek bir yere dilekçe mi veriyorsunuz? Bir kazancınız mı olacak? Hayır demek yürek işi. Kendine güveneceksin, dürüst olacaksın, hiç kimseden korkmayacaksın ki ‘hayır’ diyesin. Daha şimdiden milleti böldüler. Onları konuşturuyor. Kendisi devletin uçaklarına biniyor, devletin parasıyla, devletin memurlarıyla toplantı hazırlıyor. Devletin araçlarıyla çeviriyor. Sonra da kamu çalışanlarına ‘mitinge gidin’ diyor. Nutuk atıyor. Gel de Manisa’ya şu halkın içerisinde kendiliğinde nutuk at da göreyim. Devletin parasıyla millete karşı kampanya yapıyor, sonra da milletin hayır diyecek yarısına terörist diyerek hakaret ediyor. Bu olabilir mi? Yakışır mı? Var mı böyle bir şey? Üzülüyoruz değil mi? Bu eşitlik mi, adalet mi? Devletin parasıyla miting yapacaksın, 24 televizyon kanalında millete hakaretini dinleteceksin. Bu iyi bir tablo değil. Devlet ve millet karşı karşıya geliyor. İnşallah hayır çıkacak. Hayır çıkarsa devlet bir yanda millet bir yanda karşı karşıya mı olacak? Ben size ne olacağını söylüyorum. Eğer 16 Nisan’da hayır çıkarsa, ‘evet’ diyen kaymakamlar, rektörler ve savcılar milletin önünde diz çökecek. Milletin etrafında devlet millet ortaklığı yapılacak. Devlet, ‘sen ne dersen o’ diyecek. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir lafı devam edecek. ‘‘Korku yaratmaya çalışıyorlar‘‘ Korku yaratmaya çalışıyorlar. Hayır çıkarsa kargaşa olur diyorlar. Evet çıkarsa ortalık karışır. Neden biliyor musunuz? 7 bin farklı kanun çıkacak. Kimse yarınından emin olamayacak. Evet çıkarsa herkesin fark etmediği Cumhurbaşkanı’na verilen yetkilerden biri eyalet kurma yetkisi. Cumhurbaşkanı 18 maddeyi değiştiriyoruz diyor. 56 maddeyi sadece torba madde değiştiriyoruz. İçlerinde çok önemli maddeler var. Bir madde 123. Maddede ‘cumhurbaşkanı’ ibaresi ekleniyor. Bu anayasada evet diyenler Cumhurbaşkanı’na eyalet anahtarı verecek. ‘Hayır, kullanmaz’ diyecek birisi varsa çıksın da söylesin. Evet çıkarsa devlet memurlarının önemli bir kısmı sözleşmeli personele dönüşecek. Zannetmeyin ki ‘ben devlet memuru oldum, emeklilik hakkım var’. Hiçbir şey yok. Her şey yeniden düzenlenir hale gelecek. İşçilerin kıdem tazminatı ortadan kalkacak. Bir uyanacaksınız ki kararname çıkacak. İşçiler bir kalkacak,’kıdem tazminatı varlık fonuna gitti’ denecek. Bir telaş topluma hakim olacak. ‘Evet’e belirsizlik, korku hakim olacak. Eğer ‘hayır’ verilirse Cumhurbaşkanı, Başbakan, Meclis, kanun, hukuk yerinde olacak. Allak bullak etme, oynama diyecek. Kimseyi rahatsız edecek bir şey çıkmayacak. ‘Hayır’ rahattır, huzurdur. Eğer ‘hayır’ derseniz yeter diyeceksiniz. Sen Başbakan oldun, Cumhurbaşkanı oldun. Çek elini milletin üzerinden. Bunu siz söyleyeceksiniz. Söylemek zorunludur. ‘Hayır’dan korkanlara korkmayın diyorum. Ülkemiz huzur içerisinde devam edecek. ‘Hayır’ çıkarsa olacak bir şey var. Hayır çıkarsa 1 hafta sonraki 23 Nisan günü hepiniz sanki 1920 Nisan’ı gibi kutlayacaksınız. Sanki Mustafa Kemal Paşa meclisin açılışını ilk kez yapıyormuş gibi heyecanını hep birlikte yaşacağız. Bu sevinci sadece ‘hayır’ diyenler olarak bizler yaşamayacağız. Biz o sevince giderken ‘evet’ diyenlerin de elini alıp hep birlikte yürüyeceğiz." ​-Mustafa ATADİL    
CHP eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, 16 Nisan'da yapılacak olan referandum için ‘hayır’ kampanyası gerçekleştirmek üzere Manisa’ya geldi. 15 Temmuz Demokrasi Meydanı'nda Manisalılara seslenen Deniz Baykal, “Dünyanın hiç bir yerinde böyle bir Anayasa yok. Bu anayasa, frensiz bir arabadır” dedi.
Yaklaşan referandum öncesinde hayır kampanyası yürüten CHP eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, Manisa’da miting düzenledi. 15 Temmuz Demokrasi Meydanı’nda Manisalı vatandaşlarla bir araya gelen Deniz Baykal’a partililer ve vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi. Türk bayrakları ve ‘hayır’ şarkılarıyla başlayan mitingde sahneye çıkan CHP Grup Başkanvekili ve Manisa Milletvekili Özgür Özel, CHP Manisa Milletvekili Tur Yıldız Biçer CHP’li Deniz Baykal'ın Manisalılara önemli mesajlarının olduğunu söyleyerek gösterilen ilgiye teşekkür etti. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'da Baykal'ın Manisa programına eşlik etti.

"Gün bugündür, bugün hep birlikte Türkiye’yi konuşacağız"
 CHP eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, “Ülke olarak bir siyasi parti seçimine gitmiyoruz. Bu nedenle sizinle partili olarak konuşmayacağım. Elbette bir siyasi kimliğim var ve bundan onur duyuyorum. Bugün Cumhuriyet Halk Partisi konuşmaya gelmedim. Şu anda mitingte olan her siyasi partiden arkadaşlarım vardır. Her partiden insan vardır, olacaktır. Gün bugündür. Bugün hep birlikte Türkiye’yi konuşacağız. Partilerin hepsi Türkiye’nin bir parçası. Ancak hepsi bir arada olursa Türkiye olur” dedi.

“Bu vatan kendiliğinden ortaya çıkmadı“
Deniz Baykal, “Bu vatan kendiliğinden ortaya çıkmadı. Bu vatanı vatan haline dedelerimiz kanlarıyla, canlarıyla getirdi. Mustafa Kemal Paşa, İzmir işgal edildikten sonra 19 Mayıs 1919’da Samsun’da kaleye çıkmış. Silah toplayıp savaşa mı gitmiş? Hayır. Ülkenin yönetimi kimde, belli değil. Önce bunu bulacağız demiş. Sen diyenlere ‘bir dakika’ demiş. Ben beni kumanda edebilecek bir kaynak arıyorum demiş. Milletin istiklalini, milletin azmi kurtaracaktır demiş. Bu söz millete boş bir şekilde söylenmemiştir. İktidar kaynağı, milletin kendisi demektir. Bu sözleriyle Mustafa Kemal saltanata meydan okumuştur. Kendisini kumanda edecek otoriteyi millet olarak görmüştür. Erzurum ve Sivas’ta kongreleri toplayıp, meclisi bir araya getirmiştir. Türkiye’nin sözünü söyleyecek birisi lazımdı. 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi inşa edildi. Bütün komutanlar, ‘üstün irade burası’ dediler. Dünyada ilk kez bir savaşı, milli mücadeleyi bir meclis yönetti. Milletvekilleri el ele verdiler ve düşmanı Anadolu’dan çıkardılar” diye konuştu.

 "İmza sahipleri boş kağıda imza atmış"
 Anayasa tasarısıyla ilgili açıklamalar yapan CHP’li Baykal, “Bunların hepsinde milletin egemenliği, 80 milyonun egemenliği esas oldu. Herkes haddini bildi. Meclisin kapısına da ‘egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ dediler. Bütün anayasalar böyle yapıldı. 12 Eylül anayasası 17 defa değişti. O değişikliklerin hiçbirisinde bir derin çatışma ortaya çıkmadı. Partiler hemen uzlaştılar. Demokrasi güçlendi, katılım arttırıldı. Hukuk devletini güçlendiren düzenlemeler oy birliğiyle geçti. Şimdi 18. Değişiklik gündeme geldi. Bütün anayasalarda esas aynı. Egemenlik milletindi. Şimdi ilk kez bir tasarı geldi ki, aman Allah'ım. Bu tasarının sahibi kim diye baktım, tasarıyı göremedim. İmza sahipleri, boş kağıda imza atmış. Belki milletvekilleri ‘bu nasıl olur’ diye düşünürler deyip önceden imzaları almışlar. Kim doldurdu, göster yüzünü, tarih kimden hesap soracak bilelim diyoruz. Sahibi yok” dedi.

“Gümrükten mal kaçırır gibi alelacele yaptılar"
 Baykal, “Tarihten korkup tasarıya sahip çıkamıyorlar. İmza attıkları içeriği bilmiyorlar. Meclisteki konuşmaları halktan kaçırmak için ne mümkünse yaptılar. Televizyonlar kapalı, halk öğrenmesin dediler. Sen anayasana güveniyorsan, iftiharla çık ve söyle. Eğer yanlış bir şey söylüyorsan cevabını ver. Gümrükten mal kaçırır gibi alelacele yaptılar. 2019’a iki yıl var, neden acele ediyorsunuz dedik. Çözüm süreci diyorlardı. O açılım sürecini hayata geçirmek için izleyecekleri politikayı millete anlatmak için akil adamlar ekipleri kurdular. Peki bunu niye anlatmadılar? Senin bu anayasa tasarını üniversiteler biliyor mu? Baroların haberi var mı? STK’ların haberi var mı? Gelip il il dolaşıp anlattın mı? Yaptığın iş asır boyunca yürürlükte kalacak. Alelacele bunu geçirmeye çalıştılar. Bir baktık, iç yüzünü gördük” dedi.

“Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir anayasa yok”
Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nde hiçbir güvence olmadığını ifade eden CHP’li Deniz Baykal, “Böyle bir anayasa dünyanın hiçbir ülkesinde yok. Kitapta yeri var mı bu anayasanın? O da yok. Anayasa kitabını anlıyorsan aç, başka kitabı anlıyorsan onu da aç. Başkanlık rejimi diyorlar. Hiç ilgisi yok. Başkanlık rejimi derli toplu bir rejimdir, frenler vardır, organların yetkileri vardır, denetim vardır, sorumluluk vardır, ceza vardır. Bunlarda hiç birisi yok. Bu tek adam anayasasıdır. Milletin anayasası değil, tek adamın anayasasıdır. Bunu biz söyledikçe Cumhurbaşkanı kızıyor. Gerçek bu. Meclis anayasası diyebilir miyiz buna? Meclis dediğin kanun koyar, bütçeyi oluşturur ve yürütmeyi denetler. İcrayı, hükümeti denetler. Bunun kanun koyma yetkisinin çok önemli bir kısmı Cumhurbaşkanı’nın eline geçecek. İlk kez kanun yapacaklar. Bu kanun Cumhurbaşkanlığı kararnamesi olarak yapılacak. Meclisin tekelinde olan bu faaliyeti Cumhurbaşkanı tek başına yapıyor. Bakanlıkları tek başına kapatabilir, tek başına yepyeni bakanlıklar kurabilir. Bakanlıkta çalışacak olanları o belirler, özlük haklarını kendisi koyar. Hiçbir güvence yok. Onun iki dudağı arasında. Bildiğimiz bakanlıkları kapatıp yepyeni bakanlık kurabilir. Bütçe milletin en temel hakkıdır. Böyle bir bütçe olayı ortadan kalkıyor. Bütçeyi istediği gibi harcar. Ben Suriyelilere harcayacağım, onları seçmen yapacağım diyebilir. Ya da bu parayı gösteriş için harcayabilir, saraylar yapabilir. Bir milletvekili de çıkıp da ‘olur mu öyle şey?’ diyemez” diye konuştu.

"Güney Kore’de başkanı Anayasa Mahkemesi azletti"
Amerika’da uygulanan Başkanlık sistemini anlatan Deniz Baykal, “Kanunu çıkarma hakkını meclisle paylaşacak. Tüm bunları yaparken de ‘ya ne yapıyorsun’ diyemeyecek. Bakanlar kurulu kalkıyor, Başbakan kalkıyor. Gel diyor Bakan oluyor, git diyor Bakan olmaktan çıkıyor. O Cumhurbaşkanı Yardımcısı, hastalık ya da izin durumunda tüm yetkilerini kullanabilecek. Siz kime elbise dikiyorsunuz? Senin bir hesabın var da, Allah’ın da hesabı var. Soru soracak bir muhatap yok. ‘Sınırsız başkan yardımcısı atayabilir’ diyoruz, ‘yok öyle bir şey’ diyorlar. Peki o zaman bu anayasada neden yazmıyor? Yetki sahibi organ, meclise bilgi verir. Böyle bir şeyi söyleme imkanı bile yok. Bilgi verme gereği yok. Amerika’da büyükelçi, kongre onayı olmadan atanamıyor. Güney Kore’de başkanlık rejimi var. Güney Kore Başkanı, arkadaşının adı yolsuzluk adına karıştığı için ‘senden güç aldı’ dediler. Güney Kore’de başkanı Anayasa Mahkemesi azletti. Bizdeki anayasanın bununla bir ilgisi var mı? Soru sorulmayan, ne yapılacağı konusunda hesap vermesi gerekmeyen bir yetki veriliyor” dedi.
 
“Bu anayasa frensiz arabadır”

Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ni frensiz arabaya benzeten eski genel Başkan Baykal, şöyle devam etti; “Egemenliği milletten alıp bir kişiye verecekler. Olmaz, olmamalı. İnsan beşer, şaşar. Herkes hata yapabilir. Hata olduğu zaman ne olacak? Anayasalar, yetki sahiplerinin hata yapmasına karşı tedbir sahibidirler. Bizde var mı böyle bir şey? Bu anayasa frensiz arabadır. Gaza basacaklar, fren de yok, stepne de yok. Lastik patladığında her şey bitti. Anayasalar aslında bir hukuk metni değil, medeniyet tercihidir. Anayasada sen ne olmak istediğini söylersin. Milletin egemenliği lafı bizi bir anda uçurdu. Almanya’da hitler faşizmi hakim oldu. Değerli profesörler orada hayatlarını tehlikede hissettiler. Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye’sine koşup geldiler. ‘Sizin yaşam hakkınız var’ dediler.

"Habur’da PKK kıyafetiyle gelenleri davul zurnayla karşılayanlar kimler?"
Eğer bu anayasa çıkarsa biz dünya liginden yerel lige düşeceğiz. İşbaşındakilerin ‘dediğim dedik, çaldığım düdük’ diyemediği ülkeler birinci ligler. Biz onların içerisindeydik. Eğer bu anayasa çıkarsa biz Ortadoğu ligine düşeriz. Biz dünya liginde oynamak istemiyor muyuz? Mustafa Kemal’in açtığı yoldan yürüdüğümüz için dünya ligine geldik. Bir arkadaş geliyor, 80 milyona ‘siz kenara çekilin’ diyorlar. ‘benim her dediğim olsun’ diyor. Hayır, olmasın, 80 milyonun dediği olsun. 15 yılda ülkenin karşı karşıya geldiği sorunlarla ilgili olarak hangi sorunlarla başa çıktılar ki halkı geri çektiriyorlar? “PKK’yla uzlaşma işine girenler, Oslo’da anlaşma yapanlar, Güneydoğu’yu onlara teslim edenler, silahları istediği gibi yerleştirme fırsatı tanıyanlar, duvarları yıktırıp evleri kontrol altına alanlar, güvenlik güçlerine ‘dokunmayın bunlara’ diyenler, Habur’da PKK kıyafetiyle gelenleri davul zurnayla karşılayanlar kimler? Böylece Güneydoğu’ya yerleştirdiler. Türkiye, Güneydoğu ile iç savaş yaşamak zorunda kaldı. Orada yüzlerce evladımızı şehit veriyoruz. O ölümlere ne sebep oluyor, kim sebep oluyor?

"Terörle mücadele edilir müzakere edilmez dedim"
 PKK’yla uzlaşma politikası, bunun altında yatan sebep değil mi? Bu iş bırakıldı gitti. Dünyanın herhangi bir demokrasisinde böyle bir olay yaşasa, bunu yaşatanlara göz yumanlar mı? Bize bunu yaşatanlar, yeni anayasa ile karşı karşıya” “Bana mektup yazdı. Terörle mücadele edilir, müzakere edilmez dedim. Eğer sen onlara kendini beğendirme içine girersen kürt kardeşlerimiz de acı çeker. Bu şekilde cevap verdim. Ne oldu? Manzara ortada. FETÖ işi ne oldu? Kim besledi büyüttü bunları? Nereden geldi bunlar? Beraber yürümediler mi bu yollarda? Bir ayrım gayrım var mı? Bir çelişki var mı? El ele yürümediler mi yıllarca? Birden iş bozuldu. ‘Senin Bank Asya’da hesabın var’ dediler, aldılar. ‘Çocuğunu dershaneye götürdün değil mi’ dediler, aldılar.

"Bir gecede 200'ün üzerinde hakim ve savcının işine son verildi"
 Dün gece bir kararname çıktı. 200’ün üzerinde hakim ve savcının işine son verildi. 4 bine yakın hakim ve savcı işten atıldı. 12 bin küsur hakim ve savcımız var, 4 bini işten atıldı. Bunlar düne kadar hüküm veriyorlardı. Devleti bunlar işletiyordu. Ne biçim iş bu? 1 yıla doğru gidiyoruz, hala aynı çark dönüyor. Bu olur mu? Bu işin hakim ayağı var, öğretmen ayağı var, iş adamı ayağı var, ama siyasetin yok öyle mi? 300’den fazla şirket kayyuma teslim edildi. Alıyorlar kararı, atıyorlar. 1 ayı geçti, hala daha komisyon kuramadılar” “Bu ülkenin Genelkurmay Başkanı’nın terör örgütü yöneticisi diye 5 yıl tutukladılar. Bu davayı ilk duyduğum zaman ‘bu bir siyasi hesaplaşma’ dedim. Uydurma deliller, uydurma gizli tanıklar, CD’ler vardı. Polis bürolara gidip CD bıraktı, adamların haberi yoktu. İntihar edenler, perişan olan insanlar, parlak bir geleceği olan insanlar bu dönemde perişan edildi. Ben bunları söylediğim zaman Başbakan ‘CD’ler de, deliller de doğrudur. Ben bu davanın savcısıyım’ dedi. Ben de ‘eğer sen bu davanın savcısıysan, ben de avukatıyım’ dedi. Şimdi savcı mı kaybetti, avukat mı? Ergenekon’da herkesi perişan etti, ‘yeni anayasa’ dedi. Şimdi de FETÖ sonrası ‘yeni anayasa diyor’. Suriye’de mayınlı araziyi temizleteceğim dedi, burayı İsrailli bir firmaya teslim etti. Aşağıda Müslüman Araplar, yukarıda Müslüman Türkler, araya da İsraillileri yerleştireceklerdi. Anayasa Mahkemesi’nden oy birliğiyle ‘yapamazsın’ kararı çıkarttılar. Şimdi bunu yapabilir misin? Koskoca ülkede, çocukların geleceğinden bahsediyoruz. Yapılır mı bu?

"2010 referandumunda evet dediniz ve neler olduğunu gördünüz"
15 Temmuz’da bir darbe oldu. Biz referanduma gidiyoruz. 2010 yılında da bir referandum vardı. O referandumun konusu 2 madde etrafında buluştu. Tatlı şekere bulanmış anayasa tasarısını acı ilaçla ortaya koydu. Anayasa Mahkemesi’ni değiştiriyordu. Biz ‘bunu yapmayın, hakime dokunmayın’ dedik. CHP olarak biz hayır kampanyası götürdük. Millet evet dedi. Milletimizin çıkaracağı bir ders var. Evet verildiğinde ne oldu? Bu meydan demokrasi meydanı oldu, çünkü darbe kalkışması oldu. Eğer Anayasa Mahkemesi’ni o cemaate teslim etmeselerdi, millet hayır deseydi ne ayaklanma, ne de darbe olabilirdi. O referandumla devleti ele geçirmeye başladılar. Devletin zirvesini, hukuku aldılar. O güçle bütün devlet kurumları bunların eline geçti. 7 yıl sonra darbeyle karşı karşıya kaldık. İşte bu siyasettir. Sen bilememek için mi ordasın? Eğer bilmiyorsan çekil kenara, bilen gelsin. Şimdi rektör ‘evet diyeceğim’ diyor. Rektör bey, sana soran mı var? Sen neyin peşindesin? Kaymakam çıkıyor, evet vereceğim diyor. Senin kaymakam olduğun ilçeden evet de hayır da diyecek var. Sen kime dilekçe veriyorsun? Bir de savcı çıktı. O da evet diyecekmiş. Bir sen eksiktin savcı bey. Savcısı, kaymakamı, rektörü, Cumhurbaşkanı evet diyor. Bütün devlet evet diyor. Devlet evet diyor, millet de hayır diyor. Siz hayır diyerek bir yere dilekçe mi veriyorsunuz? Bir kazancınız mı olacak? Hayır demek yürek işi. Kendine güveneceksin, dürüst olacaksın, hiç kimseden korkmayacaksın ki ‘hayır’ diyesin. Daha şimdiden milleti böldüler. Onları konuşturuyor. Kendisi devletin uçaklarına biniyor, devletin parasıyla, devletin memurlarıyla toplantı hazırlıyor. Devletin araçlarıyla çeviriyor. Sonra da kamu çalışanlarına ‘mitinge gidin’ diyor. Nutuk atıyor. Gel de Manisa’ya şu halkın içerisinde kendiliğinde nutuk at da göreyim. Devletin parasıyla millete karşı kampanya yapıyor, sonra da milletin hayır diyecek yarısına terörist diyerek hakaret ediyor. Bu olabilir mi? Yakışır mı? Var mı böyle bir şey? Üzülüyoruz değil mi? Bu eşitlik mi, adalet mi? Devletin parasıyla miting yapacaksın, 24 televizyon kanalında millete hakaretini dinleteceksin. Bu iyi bir tablo değil. Devlet ve millet karşı karşıya geliyor. İnşallah hayır çıkacak. Hayır çıkarsa devlet bir yanda millet bir yanda karşı karşıya mı olacak? Ben size ne olacağını söylüyorum. Eğer 16 Nisan’da hayır çıkarsa, ‘evet’ diyen kaymakamlar, rektörler ve savcılar milletin önünde diz çökecek. Milletin etrafında devlet millet ortaklığı yapılacak. Devlet, ‘sen ne dersen o’ diyecek. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir lafı devam edecek.

‘‘Korku yaratmaya çalışıyorlar‘‘
Korku yaratmaya çalışıyorlar. Hayır çıkarsa kargaşa olur diyorlar. Evet çıkarsa ortalık karışır. Neden biliyor musunuz? 7 bin farklı kanun çıkacak. Kimse yarınından emin olamayacak. Evet çıkarsa herkesin fark etmediği Cumhurbaşkanı’na verilen yetkilerden biri eyalet kurma yetkisi. Cumhurbaşkanı 18 maddeyi değiştiriyoruz diyor. 56 maddeyi sadece torba madde değiştiriyoruz. İçlerinde çok önemli maddeler var. Bir madde 123. Maddede ‘cumhurbaşkanı’ ibaresi ekleniyor. Bu anayasada evet diyenler Cumhurbaşkanı’na eyalet anahtarı verecek. ‘Hayır, kullanmaz’ diyecek birisi varsa çıksın da söylesin. Evet çıkarsa devlet memurlarının önemli bir kısmı sözleşmeli personele dönüşecek. Zannetmeyin ki ‘ben devlet memuru oldum, emeklilik hakkım var’. Hiçbir şey yok. Her şey yeniden düzenlenir hale gelecek. İşçilerin kıdem tazminatı ortadan kalkacak. Bir uyanacaksınız ki kararname çıkacak. İşçiler bir kalkacak,’kıdem tazminatı varlık fonuna gitti’ denecek. Bir telaş topluma hakim olacak. ‘Evet’e belirsizlik, korku hakim olacak. Eğer ‘hayır’ verilirse Cumhurbaşkanı, Başbakan, Meclis, kanun, hukuk yerinde olacak. Allak bullak etme, oynama diyecek. Kimseyi rahatsız edecek bir şey çıkmayacak. ‘Hayır’ rahattır, huzurdur. Eğer ‘hayır’ derseniz yeter diyeceksiniz. Sen Başbakan oldun, Cumhurbaşkanı oldun. Çek elini milletin üzerinden. Bunu siz söyleyeceksiniz. Söylemek zorunludur. ‘Hayır’dan korkanlara korkmayın diyorum. Ülkemiz huzur içerisinde devam edecek. ‘Hayır’ çıkarsa olacak bir şey var. Hayır çıkarsa 1 hafta sonraki 23 Nisan günü hepiniz sanki 1920 Nisan’ı gibi kutlayacaksınız. Sanki Mustafa Kemal Paşa meclisin açılışını ilk kez yapıyormuş gibi heyecanını hep birlikte yaşacağız. Bu sevinci sadece ‘hayır’ diyenler olarak bizler yaşamayacağız. Biz o sevince giderken ‘evet’ diyenlerin de elini alıp hep birlikte yürüyeceğiz." ​-Mustafa ATADİL
 
 
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.