Gözyaşına Boğan Hayat Mücadelesi

Etv ekranlarında yayınlanan Manisa Konuşuyor programının sunucusu Caner Kılıç, geçtiğimiz haftalarda pazarcı esnafları ve vatandaşlarla piyasalar hakkında röportajlar gerçekleştirdi. Program çekimlerinin sürdüğü esnada, pazaryerinde balon satan koca yürekli bir çocuk, mikrofona konuşmak istedi. Küçük yaşına rağmen büyük bir yük sırtlayan İsa’nın söyledikleri ve anlattıkları izleyenleri ağlattı. Öte yandan, İsa’nın anlattıklarından etkilenen program ekibi, bir hafta sonra İsa’nın babasına da ulaştı. Başta gururundan konuşmak istemeyen baba, program ekibinin yoğun ısrarlarından sonra hayat hikayesini anlattı. Sizi, önce anlattıklarıyla izleyenleri ağlatan İsa’nın, ardından hastalığına rağmen balon satarak çocuklarına bakmaya çalışan babanın söyledikleriyle baş başa bırakıyoruz.

“OKULA GİDEMİYORUM, PARA KAZANMAK ZORUNDAYIM”

İsa İlhan: “Herkesin durumu bozuk, benim de durumum bozuk. Her gün çok fazla iş olmuyor. Zaten benim annem yok, babam kan hastası. Durumlarımız bozuk. Zaten biliyorsunuz pandemi var ve bundan dolayı da pek kazanamıyorum. Ben okuyorum ama okula gidemiyorum, para kazanmak zorundayım. 3 tane kardeşim var. Onları okutmaya çalışıyorum, ben de okuyacağım ama yani hayat zor ağabey.

"11 YAŞINDAYIM, KARDEŞLERİME, BABAMA BAKMAK İSTİYORUM"

Babam hasta olduğu için pek çalışamıyor. Babamın çok fazla borcu vardı, sosyal yardımlaşmaya gittiğimizde yardım edemeyeceklerini söylüyorlar. Annem öldüğü için hayat şartları zor. Kardeşlerim okula gidiyor ama defter, kalem her şey para yani. 11 yaşındayım, kardeşlerime, babama bakmak istiyorum. Kazandığım para yetmiyor da yettirmeye çalışıyorum diyeyim. Para yetmeyince bazen evde peynir falan oluyor, kardeşlerim onu yiyor, bazen ben yemiyorum.

“BALON SATTIKTAN SONRA PAZARCILARA YARDIM EDİYORUM”

Piyasaya kötü ama yapacak bir şey yok. Bazen işim bittiğinde akşamları bir pazarcının yanına gidiyorum. Akşamları pazarcının mallarını sarıyoruz, tezgahlarını toplamaya yardım ediyorum. Bazen 5, 10 lira para veriyorlar veya bazen yardım etmemin karşılığında peynir satıyorlarsa peynir veriyorlar, domates satıyorlarsa domates veriyorlar.

"40 LİRA FALAN KAZANABİLİYORUM AMA HİÇBİR ŞEYE YETMİYOR"

Günde bazen 3 tane bazen 10 tane balon satıyorum, 40 lira falan kazanabiliyorum ama hiçbir şeye yetmiyor. Mesela bir pazara çıksam, alışveriş yapmak için en azından cebimde 100 lira para olması lazım ama ben günde 100 lira para kazanamıyorum. Bir peynir en ucuzu kilosu 20 lira. E ben ekmek alıyorum. 1 ekmek 1.5 lira, ufacık ekmek zaten. O 250 gram ekmeğin bir tanesini benim kardeşim yiyor, babam yiyor, ben yiyorum, günde 5 tane ekmek her türlü gidiyor. 5 tane ekmek 7.5 lira yapıyor. Ben günde 40 lira kazanıyorum, 30 lira peynire ve ekmeğe verince sadece 10 lira kalıyor. Kardeşim bir şey istiyor, alıyorum o 10 lira da bitiyor. Yarına para yok yani günlük yaşantı. Yarın kalkıyorsun, cebinde para yok ki gidip kardeşine yemek alasın, içecek alasın, gezdiresin dolaşasın. Daha söyleyecek bir şeyim yok abi ya, hayat şartları çok zor.”

“KENDİM HEMOTOLOJİ HASTASIYIM. KÜÇÜK KIZIMIN BİRİSİ YÜKSEK DERECEDE EPİLEPSİ HASTASI”

Küçük İsa’nın anlattıklarından sonra iletişime geçtiğimiz babasının söyledikleri de derinden etkiledi. “Annem öldü” diyen İsa’nın bunu söyleme nedenini de “üzücü ayrılığa” bağlayan ve bundan dolayı İsa’nın küskün olduğunu söyleyen baba şunları anlattı;

“Adım Emrah İlhan ama arkadaşlarım bana Ensar derler. Manisa’nın Yunusemre ilçesinde yaşıyoruz. 5 çocuğum var. Eşimden uzun süreden beri ayrıyız. Yeniden barışma aşamasındayız ama barışır mıyız, barışamaz mıyız bilmiyorum ama şuan durumumuz böyle. Kendim hemotoloji hastasıyım. Küçük kızımın birisi yüksek derecede epilepsi hastası. O hep benim yanımda, yanımdan ayırmıyorum.

BAŞLARINDA ANNE OLMADIĞI İÇİN “ÖLDÜ” DEMİŞ

Kolay bir şey değil. Başlarında anne yok. İsa’nın “annem öldü” demesi, muhtemelen annelerinin olmamasından dolayı söylemek istediği veya düşünmek istediği bir şeydir. Dediğim gibi uzun zamandır ayrıyız. Tabi tek taraflı anneyi suçlamak yanlış, bizde de hatalar vardı. Ya bu benim kan hastalığı bir geldi, bitirdi bizi ağabey, bitirdi ya.

“BİR ANNE GİBİ OLMASA DA ELİMDEN GELDİĞİNCE ÇOCUKLARIMA BAKMAYA ÇALIŞIYORUM”

Küçük kızım epilepsi hastası ve yüzde 99 felç geçirme riski çok fazlaydı. Tam 2 yıl oldu tedavi görüyor. 5-6 ay burada hastanede sabit olarak yattı. Akhisar’dan Manisa merkeze taşınmamızın sebebi de kızım. Daha önceden Akhisar’da yaşıyorduk. Orada alçı boya işi yapıyordum. Hastalıklar bizi bulunca yapamamaya başladık. Eski bir evimiz vardı onu sattık, eski bir arabamız vardı onu sattık. Çalışamadık, yapamadık. Görüyorsunuz, şimdi de güçlükle bir şeyler yapmaya, çocuklarıma bakmaya çalışıyorum. Şimdi yapabildiğim kadar, caddelerde balon satıyorum. Bir anne gibi olmasa da elimden geldiğince çocuklarıma bakmaya çalışıyorum.

“ÇOCUĞUMA İLAÇ VERMEK İÇİN KISA BİR SÜRELİĞİNE EVE GİTMEK İSTEDİM, İŞTEN ÇIKARTILDIM”

Ben burada bir okulda hademe olarak işe başladım. Çocuğuma sabah ve akşam belli saatlerde ilaç vermek zorunda olduğumu söyledim okul müdürüne. Sosyal Yardımlaşma Müdürlüğüne de aynı şeyi söyledim. Okul müdürü gidip çocuğuma ilaç vermem için yarım saatlik bir izin vermedi, bunun için beni işten çıkarttırdı. Oysa mesaim bitse bile çalışmaya devam edeceğimi ve bu zamanı telafi edeceğimi söylemiştim. Ben de artık her şeyi bıraktım. Durumumuz bu.

OĞLUM 11 YAŞINDA, EVİN YÜKÜNÜ SIRTLADI

Görüyorsunuz. Oğlum 11 yaşında, evin yükünü sırtladı, kocaman bir adam gibi. Dopdolu bir çocuk, hayatı dolu dolu yaşamaya çalışan bir çocuk. Belki oda olmasa…. 17 yaşında bir kızım var. Bir zamanlar okula ara vermek zorunda kalmıştı, evde bize destek oluyordu. Artık okula devam etmeye karar verdi. Okula gitmesi en güzel şey, bizim gibi olmasın, en azından okusun. Ben sadece çoluk çocuğuma düzgün bir gelecek istiyorum. Afedersin çöp topluyoruz, topladığımız malı satıyoruz, balon satıyoruz, kimseye muhtaç olmamaya çalışıyoruz. Biz kimseye muhtaç olmamak için çalışıyoruz, biz ne yapıyoruz, biz ne ediyoruz; zabıta oradan kovalıyor buradan kovalıyor. Ben 10 tane 20 tane balon satacağım da çoluk çocuğuma yiyecek bir şeyler götüreceğim. Ben kimseden kendim için bir şey talep etmiyorum, sadece çocuklarımın güzel bir geleceği olsun diye mücadele ediyorum.

BİRİNİ KAYBETTİM BU KIZIMI DA KAYBETMEMEK İÇİN ÇOK UĞRAŞIYORUM””

Ben dışarda balon satarken, küçük kızlarım da yanımda bekliyorlar. Yapacak bir şeyimiz yok. Nereye bırakabilirim, kime bırakabilirim kız çocuğumu. Kızlarımı bırakacağım kimse yok, hayat bizi böyle yoruyor. Çocuğumun birini kaybettim bu kızımı da kaybetmemek için çok uğraşıyorum.

11 YAŞINDA BİR ÇOCUK EVİNE EKMEK ALIP GELİYOR

İsa’nın okula gitmesini candan istiyorum ama o gitmek istemiyor. Aslında istiyor ama okula gittiği zaman durumları görüyor. Ya bu çocuk 10 lira bile para kazansa onunla kardeşlerine ekmek alıyor, 11 yaşında bir çocuk evine ekmek alıp geliyor. Başkaları gibi elindekini avucundakini harcayıp da eve gelmiyor. Durum bu abicim. Şükürler olsun, Allah bu günlerimizi aratmasın.

ELLERİM HASTALIĞIMDAN DOLAYI KANADIĞI HALDE BALON SATIP PARA KAZANMAYA DEVAM EDİYORUM

Ben çok sefil büyüdüm, bu yüzden çocuklarıma elimden geldiği kadar bakmaya çalışıyorum. Bir baba ne kadar bakabilir, bakar abi, onlar benim canım, onlar benim evladım. Sağlığım el verdikçe çalışıyorum, ellerim hastalığımdan dolayı kanadığı halde balon satıp para kazanmaya devam ediyorum. Hiçbir şey diyesim gelmiyor biliyor musunuz? Sadece hayat beni çok yoruyor. Ben çoluğumun çocuğumun başındayım, vatanıma milletime hayırlı evlatlar yetiştireceğim, onlardan da gurur duyacağım ve ben bunları yarın öbür gün gururla anlatacağım.”