“TERÖR GIDADA, MİLLET DERİN UYKUDA”

Manisa Spil Dağı’nda bulunan Sultan Yaylası’nda 1.5 dönümlük arazinin üstünde topladığı atalık tohumlarla ürün yetiştiren Eyüp Korkmaz, evinin ve bahçesinin kapılarını ETV ekibine açtı. Kimyasal bir madde kullanmadan üretim yaptığını söyleyen Korkmaz, atalarımızdan kalan ‘atalık tohumları’ gelecek nesillere aktarma hedefi olduğunu dile getirdi.

“TOHUM TAKASINA BAŞLADIK”

Diğer insanlarla tohum takası yaptığını söyleyen Eyüp Korkmaz, “24 senedir yaz aylarında bu yaylada yaşıyorum. 2004 yılında domates arayışına çıktım. Şu an elimde aşağı yukarı 300 tane domates çeşidi bulunuyor. Biber, patlıcan, kabak ve salatalık gibi birçok besin bahçemde bulunuyor. Eriğin bile 6-7 çeşidi bahçemde var. 15 çeşit üzüm türü de var ama önümüzdeki sene hedefim bu sayıyı 20'nin üstüne çıkarmaktır. Yıllardır nerede bir tohum ve fidan olduğunu duysam oraya gittim. Tohumların peşinden koşturmaya başladıktan sonra bir yerden sonra tohum takasına başladık. Manisa'da Hacıhaliler'de de bu tohum takası yapıldı ama çoğu insan bunu bilmez.” dedi.

“KİMYASAL KULLANMADAN ÜRETİM YAPIYORUZ”

Eyüp Korkmaz, “Biz bahçemizde bir tane bile kimyasal kullanmadan üretim yapıyoruz. Hastalıklara karşı da aromatik bitkileri bahçenin her yerine yerleştirdim. Her 15 metrekareye fesleğen ve reyhan ekiyorum. Bunun sonucunda da hiçbir zaman kimyasal madde kullanma isteği duymadım. Toprağın altına da hiçbir şekilde kimyasal gübre atmıyoruz. En büyük amacımız, atalarımızdan kalan 'ata tohumları' gelecek nesillere aktarmaktır ve bunun için de canla başla çalışıyoruz. Türkiye'nin birçok yerinde benim gibi arkadaşlarım var. Onlarla çeşitli sosyal medya araçları sayesinde iletişimimizi sürdürüyoruz. Bölgesel olarak da bir araya geldiğimiz zamanlar oluyor. Bu sayede de tohum takasımızı gerçekleştirmiş oluyoruz.” ifadesinde bulundu.

“HER ŞEYİ BURADA ÜRETMEYE ÇALIŞIYORUM”

Bulabildiği her şeyi üretmeye çalıştığını söyleyen Korkmaz, “En son bir araya geldiğimizde 30 yakın çeşit tohum aldım. Tohumlarım 30 çeşit daha artmış oldu. Bu aldığım tohumların içinde 9 tanesi acı biber tohumudur. Dünya'nın sayılı acı biberlerindendir. Tohum alınırken bile çift eldivenle verilir. Doktor kontrolünde yenilebilen acı biberler bile vardır. Bulabildiğim her şeyi burada üretmeye çalışıyorum. Ürettikten sonra da çevreye dağıtıyorum. Bize gelen atalık tohumları iki kez ekiyoruz. Eğer bunlar gerçekten atalık tohum değilse bunları imha ediyoruz. Atalık tohum olduğunu anladığımız zaman bunu yakın çevremizle paylaşıyoruz." dedi.

“ÇEŞİTLİLİĞİ ARTTIRMAYA ÇALIŞIYORUZ”

İnsanların sağlıklarına yatırım yapması gerektiğini söyleyen Korkmaz, "Birçok besin yöresel adlara göre isimlendirilmiş. Elimizden geldiğince çeşitliliği arttırmaya çalışıyoruz. Biz tohumlara evrensel gözle baktığımız için tohumlar insana değil insanoğluna aittir mantığı içerisindeyiz. Neden bu insanlar her şeye yatırım yapıyor da, sağlıklarına yatırım yapmıyorlar? Sağlığa yaptığımız yatırım yetersiz olursa diğer yaptığımız yatırımların hiçbir anlamı kalmaz. Sağlığın olmadıktan sonra, Manisa senin olsa ne yazar?" açıklamasında bulundu.

“İLAÇLARA BOŞUNA PARA ÖDÜYORUZ”

İlaçlara boşuna para ödendiğini vurgulayan Korkmaz, "Eğer yedikleriniz sağlıklıysa ilaca gerek yok, eğer sağlıklı değilse ilaçların hiçbir faydası yok. Hasta edicileri terk etmeden, ilaçlara boşuna para ödüyoruz. Bir yandan hasta edicileri tüketiyoruz bir yandan da ilaçları kullanıyoruz. En büyük terör gıdada, millette derin uykuda." ifadesinde bulundu.

“BİR DAMLA SU KALMADI”

İklim değişikliğinin insanoğlu için büyük tehlike olduğunu dile getiren Korkmaz, "Buradan tüm arkadaşlara damlama sulama tekniğini öneriyorum. İklim değişikliğinden kaynaklanan birçok yerde sulama yetersizliği var. Bu sene bizim de suyumuz çok azdı. Bu yüzden korkudan, fasulye türlerini ekemedim. İyi ki de ekmemişim yoksa fasulyeler ziyan olacaktı. Damlama sulama sayesinde suyu daha az ve zamanında kullanmış oluyoruz. Yaptığımız barajlar kadar göletlerin kurumasına sebep olduk. Göletler kuruyunca, yöresel bulutlar azaldı. Bunu ilk günden beri söylüyorum; iklim değişikliği çok büyük sıkıntılara sebep olacak. İnsanoğlu kendi felaketini kendi hazırlıyor diye düşünüyorum. Çocukluğumda yüzmeyi öğrendiğim derelere şimdi bakıyorum da bir damla su kalmadı." açıklamasında bulundu.

DEVLETE DESTEK ÇAĞRISI

Yerel tohumlara devlet tarafından destek verilmesi gerektiğini söyleyen Korkmaz, "Kamuoyunda yerel tohumlar az verim veriyor diye bir düşünce var. Ben yerel tohumların daha az verimli olduğuna inanmıyorum. Eğer devlette bu yerel tohumlara destek verirse tohuma hiçbir zaman para vermeyiz. Yerel tohumu ektiğimiz zaman ne ektiğimiz ve bize ne vereceğini biliriz.” dedi

“70 CM BOYUNDA PATLICAN ÜRETTİM”

Tohum ve toprağın ihmal edilmemesini söyleyen Korkmaz, "35 cm boyunda acı ve tatlı kıl biber üretebiliyorum. 30 cm'lik toprakta, 70 cm boyunda patlıcan ürettim. Ürettiğim 'Bitlis Karası' adlı üzümün ise bir salkımı bir kilo 860 gram ağırlığında. 15 çeşit üzüm çeşidi de elimde bulunuyor. Yeri geldi bahçeye dışarıdan toprak getirdim. Burada yaşayan birçok arkadaşın yetiştiremediği besinleri titiz çalışma sonrası bahçemde yetiştirebildim. Tohum ve toprak; asla ihmal, inkar ve ihanet etmez. Kendine yapılan ihaneti de asla affetmez." ifadesine yer verdi.

“TOHUMLARI HİÇ KİMSEDEN ESİRGEMİYORUZ”

Manisa’da tarım ile ilgili gerekli faaliyetlerin yapılmadığını ifade eden Korkmaz, "Çevreden bulduğum tohumları, üretim yapacağına inandığım her insana veriyorum. Tek bir isteğim var yeter ki üretsinler. Benden tohum alan insanların tek bir sorumluluğu var, o da üretmek ve ellerindeki tohumları başka insanlara vermektir. Biz tohumları hiç kimseden esirgemiyoruz. Daha çok tohum ekmek istiyorum ama yaşımda ilerlemiş durumda. 2-3 dönümlük arazilere bakıyorum ama ailemde bu fikrime karşı çıkıyorlar. Bu yüzden şu an yaşadığım yerde kalmayı düşünüyorum. Önümüzdeki yıl için daha başka domatesler ekeceğim. Manisa tarım kentidir fakat tarımla ilgili hiçbir faaliyet yok.” diyerek sözlerine son verdi.