ULU ÇINARLAR DİZİMİZDE AKÇALI'YI KONUK ETTİK

ÖZEL RÖPORTAJ (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 15.02.2012 - 08:50, Güncelleme: 15.02.2012 - 08:50
 

ULU ÇINARLAR DİZİMİZDE AKÇALI'YI KONUK ETTİK

O’nu herkes tanıyor. DYP’nin DYP olduğu, Manisa’nın da DYP’nin kalesi olduğu bir dönemde, ilin 3 dönem milletvekilliği, bir dönem de Çevre Bakanlığı görevini yaptı. O Rıza Akçalı. Şimdilerde meslekte 40. yılını kutlamaya hazırlanan Akçalı’yla hem iş, hem aile hem de siyaset hayatını konuştuk.
 Bizlerle bürosunda bir araya gelen Rıza Akçalı, sakin ve vakur yapısıyla sorularımızı cevaplıyor, 63 yılın verdiği olgunlukla iş ve siyasetteki yaşanmışlıkları paylaşıyor. Gençliğinde, üniversite hayatında siyasetle ilgilenmeyen dönemin Çevre Bakanı, aile dostu Dilaver Vardarer’in daveti, ailesi ve  kayınpederinin desteğiyle giriyor siyasete. Milletvekilliği ve bakanlığı dönemi çok yoğun ve hızlı geçiyor. 2002 seçimlerinde partisinin baraj altında kalmasıyla Manisa’ya dönen Çevre eski Bakanı, “Nerede kalmıştık?’ diyerek yeniden işinin başına dönüyor. Rıza Akçalı’ya bizleri kırmayıp sorularımıza içtenlikle cevap verdiği için bir kez daha teşekkür ediyoruz. C. ÖLEKLİ: Aslında Rıza Akçalı’yı iş ve siyaset dünyası çok yakından tanıyor. Özellikle DYP döneminde yaptığınız çalışmalar yakından biliniyor. Ama bir de sizden dinleyebilir miyiz, Rıza Akçalı kimdir? R. AKÇALI: “1949 yılında Manisa’da dünyaya geldim. İlk ve orta öğrenimimi burada tamamladım. 1967 yılında liseyi bitirdim. Üniversite sınavında başarılı olarak İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi’ni kazandım. 1972 yılında inşaat yüksek mühendisliğinden mezun oldum. Okulu bitirdikten sonra Manisa’ya döndüm. Ahmetli’de bir kuruluşta mühendis olarak işe başladım. 1 yıl burada çalıştıktan sonra çalıştığım şirket beni Bursa Gemlik’e şantiye şefi olarak gönderdi. O dönemde Ecevit hükümetleri vardı. Bir süre sonra ekonomik şartların kötüye gitmesi dolayısıyla oradaki işi tasfiye ettik. Sonrasında Manisa’ya döndüm. 1974 yılında burada büro açtım. O dönem Gökhan Demirel Manisa’ya geldi. Daha önce aynı evi paylaşmıştık. Birlikte Demak İnşaatı kurduk. 10 yıl birlikte çalıştık. Bu yıl meslekte 40. yılım. Mezun olduğum üniversiteden meslekte 40. yılım olması dolayısıyla plaket alacağım. 40 yıl bilfiil meslek icra etmek çok güzel ve onur verici. Ben mesleğimi seviyorum. Hala da yapıyorum. Mesleğimi de üniversitemi de bilinçli bir şekilde seçtim” C. ÖLEKLİ: Mesleki örgütlenmede de etkin rol oynadınız. İnşaat Mühendisleri Odası’nın kuruluşu nasıl gerçekleşti? R. AKÇALI: “Manisa’ya geldikten sonra meslekteki eleman sayısında artış yaşandı. Burada bir inşaat mühendisleri odasının kurulmasına ihtiyaç duyduk. Önce bir temsilcilik olarak başladı. İnşaat Mühendisleri odasında temsilci olarak görev aldım. Daha sonra gerçekleştirilen seçimde yönetim olarak görevi aldık. İki yıl boyunca başkanlık görevini yürüttüm” C. ÖLEKLİ: Gelelim siyasete. Dönem milletvekilliği bir dönem de Çevre Bakanlığı yaptınız. Siyasete atılmanız nasıl oldu? R. AKÇALI: “1987 seçimleri sonrasında Doğru Yol Partisi (DYP)’nin yeniden yapılanması söz konusu oldu. Yeni bir il yönetimi kuruldu. Yeni yönetim kongreye gidiyordu. Kongrede il yönetiminden aynı zamanda aile dostumuz rahmetli Dilaver Vardarer benimle birlikte çalışmak istediğini söyledi. Böylelikle siyasete girdim. Okul yıllarımda siyasetle çok ilgilenmedim. Buna kaderin çizdiği yol diyorum. 1988’de DYP’de il yönetim kurulu üyesi oldum. 1989’da yapılan mahalli seçimlerde belediye meclis üyesi oldum. 1991 erken seçimlerinde beraber siyaset yaptığımız arkadaşlar aday olmam gerektiğini söylediler. Önseçime girdik. Youwin Ben liste başı oldum. Böylelikle milletvekilliği dönemim başladı. 41 yaşında milletvekili oldum. Daha sonrası hızlı bir dönem oldu benim için. 1993 yılında Cumhurbaşkanı Özal’ın vefat etmesiyle Sayın Demirel köşke çıktı. DYP’de liderlik arayışı başladı. O zaman ben Tansı Çiller’in değil, Köksal Toptan’ın yanında yer aldım. Sonrasında Çevre Bakanı olarak görev aldım. 50. hükümette görevimi çevre bakanı olarak tamamladım. 1994 ve 1999 seçimlerinde de iki dönem milletvekilliği yaptım. Tabi bu süre içerisinde genel başkan yardımcılığı görevlerim de var. 2002 seçimlerinde 3 milletvekili olarak meclise girme oyumuz vardı. Fakat Türkiye genelinde parti barajı aşamadığı için meclise giremedik” C. ÖLEKLİ: Peki ya siyaset sonrası? R. AKÇALI: “2003’te Manisa’ya döndüm. ‘Nerede kalmıştık?’ diyerek işimin başına geçtim. Oğlumla birlikte inşaat işlerine devam ediyoruz” C. ÖLEKLİ: ‘Her başarılı erkeğin ardında bir kadın vardır’ derler. Eşinizle nasıl tanıştınız? R. AKÇALI: “Şantiye şefi olarak Gemlik’e gittiğimde eşimle tanıştım. Patronumun çalıştığı firmanın sahibiyle kayınpederim arkadaşmış. Oraya ilk gittiğim gece tanıştık. 1976 yılında evlendik. Bir erkek bir de kız babasıyım. Bir de 4 yaşında bir kız torunum var. Ailemle, çocuklarım ve torunumla güzel bir hayat yaşıyoruz. Siyasete girerken hanımla görüştüm. Babası da siyasetle ilgiliydi. DP’de gençlik kollarında çalışmış, belediye meclis üyeliği yapmış. Onun da desteğini gördüm. Siyasette olduğum süre içerisinde eşimden her zaman destek gördüm. O dönemde çocuklarım meclise geliyorlardı beni görmek için. Özellikle bakanlığım dönemi çok yoğundu benim için. Çoğu zaman görüşemiyorduk. Görüşmeye fırsat bulamadıklarında telefonla arıyorlardı. Siyaset güzel ama aile ve yakınlar için oldukça zor. Çünkü onlara yeterince zaman ayıramıyorsunuz. Çocuklarınız büyüyüp gidiyor farkına varamıyorsunuz. Ama diğer taraftan da millete hizmet ediyorsunuz. Eşim o dönemde çocuklara hem annelik hem de babalık yaptı diyebilirim” C. ÖLEKLİ: Rıza Akçalı en çok neye kızar? R. AKÇALI: “En çok yalana kızarım. Yalan güvenilmezlik getirir. Güven elde edilmesi en zor şeydir. Yıkılması ise çok kolay. O nedenle güven vermek istiyorsak karşımızdaki insana yalandan uzak durmalı, dürüst davranmalıyız” C. ÖLEKLİ: Vazgeçemediğiniz hobileriniz var mıdır? R. AKÇALI: “Çok fazla hobim yok. Ama özellikle manevi konularla ilgili kitaplar okumayı severim. İçinde bulunduğumuz şartlardan mutlu olmaya çalışırım. Bardağın hep dolu olan tarafını görmeye özen gösteririm” C. ÖLEKLİ: Torunun çocuklardan daha çok sevildiği rivayet edilir. Peki sizin torununuzla aranız nasıl? R. AKÇALI: “Torun sahibi olmak çok güzel bir duygu. Taptaze bir hayatın gözlerinizin önünde filizlendiğini görüyorsunuz. Onda adeta bir cennet kokusu var. Birlikteyken oyunlar oynuyoruz. Çizgi filmler izliyoruz. Çok iyi anlaşıyoruz. Birlikte vakit geçiriyoruz. Birbirimize de oldukça düşkünüz diyebilirim. Çocuklarımın yetişme döneminde yanlarında fazla olamadım. Ama çocukluklarında her zaman yanlarındaydım. Onlarla da yakından ilgilenir. Oyunlar oynardım”   C. ÖLEKLİ: Yemekle aranız nasıl? R. AKÇALI: “Yemekle aram iyi. Yemek ayırt etmem ama en sevdiğim yemek kuru fasulyedir diyebilirim” C. ÖLEKLİ: Yaşınızı göstermiyorsunuz. Bunun için özel bir şey yapıyor musunuz?  R. AKÇALI: “Düzenli bir yaşantım var. Spor yaptığım söylenemez. Ama işim hareketli bir iş. Yemek konusunda da çok aşırıya kaçmıyorum. Öğün atlamıyorum. Çayın yanında pasta, börek tarzı şeyler tüketmiyorum. Sabah kahvaltısını asla atlamam” C. ÖLEKLİ: Son olarak şunu soralım. Deneyimli bir isim olarak gençlere neler önerirsiniz? R. AKÇALI: “Yeni kuşak sonuca çok çabuk ulaşmak istiyor. Bugün okul bitti yarın zengin olayım, hiçbir şeye ihtiyacım olmasın gibi bir beklenti var. Oysa hayat böyle bir şey değil. Bir sebep-sonuç ilişkisi içerisinde giden bir nizam var. Benim gençlere tavsiyem koydukları hedefe acele etmeden, sebepleri atlamadan ve yapılması gerekenleri yaparak sabırla yollarına devam etmeleridir. Bunu yaparken de dürüstlükten ayrılmamalarıdır. Neyle uğraşıyorlarsa onu en iyi şekilde yapmaya gayret göstersinler”  
O’nu herkes tanıyor. DYP’nin DYP olduğu, Manisa’nın da DYP’nin kalesi olduğu bir dönemde, ilin 3 dönem milletvekilliği, bir dönem de Çevre Bakanlığı görevini yaptı. O Rıza Akçalı. Şimdilerde meslekte 40. yılını kutlamaya hazırlanan Akçalı’yla hem iş, hem aile hem de siyaset hayatını konuştuk.
 Bizlerle bürosunda bir araya gelen Rıza Akçalı, sakin ve vakur yapısıyla sorularımızı cevaplıyor, 63 yılın verdiği olgunlukla iş ve siyasetteki yaşanmışlıkları paylaşıyor. Gençliğinde, üniversite hayatında siyasetle ilgilenmeyen dönemin Çevre Bakanı, aile dostu Dilaver Vardarer’in daveti, ailesi ve  kayınpederinin desteğiyle giriyor siyasete. Milletvekilliği ve bakanlığı dönemi çok yoğun ve hızlı geçiyor.

2002 seçimlerinde partisinin baraj altında kalmasıyla Manisa’ya dönen Çevre eski Bakanı, “Nerede kalmıştık?’ diyerek yeniden işinin başına dönüyor. Rıza Akçalı’ya bizleri kırmayıp sorularımıza içtenlikle cevap verdiği için bir kez daha teşekkür ediyoruz.

C. ÖLEKLİ: Aslında Rıza Akçalı’yı iş ve siyaset dünyası çok yakından tanıyor. Özellikle DYP döneminde yaptığınız çalışmalar yakından biliniyor. Ama bir de sizden dinleyebilir miyiz, Rıza Akçalı kimdir?

R. AKÇALI: “1949 yılında Manisa’da dünyaya geldim. İlk ve orta öğrenimimi burada tamamladım. 1967 yılında liseyi bitirdim. Üniversite sınavında başarılı olarak İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi’ni kazandım. 1972 yılında inşaat yüksek mühendisliğinden mezun oldum. Okulu bitirdikten sonra Manisa’ya döndüm. Ahmetli’de bir kuruluşta mühendis olarak işe başladım. 1 yıl burada çalıştıktan sonra çalıştığım şirket beni Bursa Gemlik’e şantiye şefi olarak gönderdi. O dönemde Ecevit hükümetleri vardı. Bir süre sonra ekonomik şartların kötüye gitmesi dolayısıyla oradaki işi tasfiye ettik. Sonrasında Manisa’ya döndüm. 1974 yılında burada büro açtım. O dönem Gökhan Demirel Manisa’ya geldi. Daha önce aynı evi paylaşmıştık. Birlikte Demak İnşaatı kurduk. 10 yıl birlikte çalıştık. Bu yıl meslekte 40. yılım. Mezun olduğum üniversiteden meslekte 40. yılım olması dolayısıyla plaket alacağım. 40 yıl bilfiil meslek icra etmek çok güzel ve onur verici. Ben mesleğimi seviyorum. Hala da yapıyorum. Mesleğimi de üniversitemi de bilinçli bir şekilde seçtim”

C. ÖLEKLİ: Mesleki örgütlenmede de etkin rol oynadınız. İnşaat Mühendisleri Odası’nın kuruluşu nasıl gerçekleşti?

R. AKÇALI: “Manisa’ya geldikten sonra meslekteki eleman sayısında artış yaşandı. Burada bir inşaat mühendisleri odasının kurulmasına ihtiyaç duyduk. Önce bir temsilcilik olarak başladı. İnşaat Mühendisleri odasında temsilci olarak görev aldım. Daha sonra gerçekleştirilen seçimde yönetim olarak görevi aldık. İki yıl boyunca başkanlık görevini yürüttüm”

C. ÖLEKLİ: Gelelim siyasete. Dönem milletvekilliği bir dönem de Çevre Bakanlığı yaptınız. Siyasete atılmanız nasıl oldu?

R. AKÇALI: “1987 seçimleri sonrasında Doğru Yol Partisi (DYP)’nin yeniden yapılanması söz konusu oldu. Yeni bir il yönetimi kuruldu. Yeni yönetim kongreye gidiyordu. Kongrede il yönetiminden aynı zamanda aile dostumuz rahmetli Dilaver Vardarer benimle birlikte çalışmak istediğini söyledi. Böylelikle siyasete girdim. Okul yıllarımda siyasetle çok ilgilenmedim. Buna kaderin çizdiği yol diyorum. 1988’de DYP’de il yönetim kurulu üyesi oldum. 1989’da yapılan mahalli seçimlerde belediye meclis üyesi oldum. 1991 erken seçimlerinde beraber siyaset yaptığımız arkadaşlar aday olmam gerektiğini söylediler. Önseçime girdik. Youwin Ben liste başı oldum. Böylelikle milletvekilliği dönemim başladı. 41 yaşında milletvekili oldum. Daha sonrası hızlı bir dönem oldu benim için. 1993 yılında Cumhurbaşkanı Özal’ın vefat etmesiyle Sayın Demirel köşke çıktı. DYP’de liderlik arayışı başladı. O zaman ben Tansı Çiller’in değil, Köksal Toptan’ın yanında yer aldım. Sonrasında Çevre Bakanı olarak görev aldım. 50. hükümette görevimi çevre bakanı olarak tamamladım. 1994 ve 1999 seçimlerinde de iki dönem milletvekilliği yaptım. Tabi bu süre içerisinde genel başkan yardımcılığı görevlerim de var. 2002 seçimlerinde 3 milletvekili olarak meclise girme oyumuz vardı. Fakat Türkiye genelinde parti barajı aşamadığı için meclise giremedik”

C. ÖLEKLİ: Peki ya siyaset sonrası?

R. AKÇALI: “2003’te Manisa’ya döndüm. ‘Nerede kalmıştık?’ diyerek işimin başına geçtim. Oğlumla birlikte inşaat işlerine devam ediyoruz”

C. ÖLEKLİ: ‘Her başarılı erkeğin ardında bir kadın vardır’ derler. Eşinizle nasıl tanıştınız?

R. AKÇALI: “Şantiye şefi olarak Gemlik’e gittiğimde eşimle tanıştım. Patronumun çalıştığı firmanın sahibiyle kayınpederim arkadaşmış. Oraya ilk gittiğim gece tanıştık. 1976 yılında evlendik. Bir erkek bir de kız babasıyım. Bir de 4 yaşında bir kız torunum var. Ailemle, çocuklarım ve torunumla güzel bir hayat yaşıyoruz. Siyasete girerken hanımla görüştüm. Babası da siyasetle ilgiliydi. DP’de gençlik kollarında çalışmış, belediye meclis üyeliği yapmış. Onun da desteğini gördüm. Siyasette olduğum süre içerisinde eşimden her zaman destek gördüm. O dönemde çocuklarım meclise geliyorlardı beni görmek için. Özellikle bakanlığım dönemi çok yoğundu benim için. Çoğu zaman görüşemiyorduk. Görüşmeye fırsat bulamadıklarında telefonla arıyorlardı. Siyaset güzel ama aile ve yakınlar için oldukça zor. Çünkü onlara yeterince zaman ayıramıyorsunuz. Çocuklarınız büyüyüp gidiyor farkına varamıyorsunuz. Ama diğer taraftan da millete hizmet ediyorsunuz. Eşim o dönemde çocuklara hem annelik hem de babalık yaptı diyebilirim”

C. ÖLEKLİ: Rıza Akçalı en çok neye kızar?

R. AKÇALI: “En çok yalana kızarım. Yalan güvenilmezlik getirir. Güven elde edilmesi en zor şeydir. Yıkılması ise çok kolay. O nedenle güven vermek istiyorsak karşımızdaki insana yalandan uzak durmalı, dürüst davranmalıyız”

C. ÖLEKLİ: Vazgeçemediğiniz hobileriniz var mıdır?

R. AKÇALI: “Çok fazla hobim yok. Ama özellikle manevi konularla ilgili kitaplar okumayı severim. İçinde bulunduğumuz şartlardan mutlu olmaya çalışırım. Bardağın hep dolu olan tarafını görmeye özen gösteririm”

C. ÖLEKLİ: Torunun çocuklardan daha çok sevildiği rivayet edilir. Peki sizin torununuzla aranız nasıl?

R. AKÇALI: “Torun sahibi olmak çok güzel bir duygu. Taptaze bir hayatın gözlerinizin önünde filizlendiğini görüyorsunuz. Onda adeta bir cennet kokusu var. Birlikteyken oyunlar oynuyoruz. Çizgi filmler izliyoruz. Çok iyi anlaşıyoruz. Birlikte vakit geçiriyoruz. Birbirimize de oldukça düşkünüz diyebilirim. Çocuklarımın yetişme döneminde yanlarında fazla olamadım. Ama çocukluklarında her zaman yanlarındaydım. Onlarla da yakından ilgilenir. Oyunlar oynardım”  

C. ÖLEKLİ: Yemekle aranız nasıl?

R. AKÇALI: “Yemekle aram iyi. Yemek ayırt etmem ama en sevdiğim yemek kuru fasulyedir diyebilirim”

C. ÖLEKLİ: Yaşınızı göstermiyorsunuz. Bunun için özel bir şey yapıyor musunuz? 

R. AKÇALI: “Düzenli bir yaşantım var. Spor yaptığım söylenemez. Ama işim hareketli bir iş. Yemek konusunda da çok aşırıya kaçmıyorum. Öğün atlamıyorum. Çayın yanında pasta, börek tarzı şeyler tüketmiyorum. Sabah kahvaltısını asla atlamam”

C. ÖLEKLİ: Son olarak şunu soralım. Deneyimli bir isim olarak gençlere neler önerirsiniz?

R. AKÇALI: “Yeni kuşak sonuca çok çabuk ulaşmak istiyor. Bugün okul bitti yarın zengin olayım, hiçbir şeye ihtiyacım olmasın gibi bir beklenti var. Oysa hayat böyle bir şey değil. Bir sebep-sonuç ilişkisi içerisinde giden bir nizam var. Benim gençlere tavsiyem koydukları hedefe acele etmeden, sebepleri atlamadan ve yapılması gerekenleri yaparak sabırla yollarına devam etmeleridir. Bunu yaparken de dürüstlükten ayrılmamalarıdır. Neyle uğraşıyorlarsa onu en iyi şekilde yapmaya gayret göstersinler”

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.