EĞİTİM SEN’DEN YENİ SİSTEME TEPKİ

MANİSA GÜNDEMİ (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 06.11.2017 - 16:25, Güncelleme: 06.11.2017 - 16:25
 

EĞİTİM SEN’DEN YENİ SİSTEME TEPKİ

Manisa Eğitim Sen Şube Başkanı Metin Demirel, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz'ın dün açıkladığı liselere geçişte yeni sistemi eleştirdi. Yeni sistemin sadece özel okulları ve emlakçıları sevindirdiğini ifade eden Demirel, "Adrese dayalı bir sistemin öncelikle öğrencilerin seçme hakkını kısıtlamakta, öğrencileri sadece oturduğu mahalle ya da eğitim bölgesine hapsetmektedir." dedi.
HABER  CANER KILIÇ Eğitim Sen'in Manisa şubesinde düzenlenen basın açıklamasında, TEOG'un yerine getirilen yeni sistemin karışık olan zihinleri daha çok karıştırdığı ve öğrenci ile velilerin kaygısını artırdığı belirtildi. 'Eğitim Bölgesi ve Sınavsız Mahalli Yerleştirme Sistemi' adı verilen yeni sistemin detaylarına ilişkin Manisa Eğitim Sen Şube Başkanı Metin Demirel'in yaptığı açıklamada, 'Sınav kalktı' söyleminin büyük bir kandırmaca olduğu ve öğrencilerin önemli bir bölümünün sınava gireceği belirtildi. Ayrıca, "Sınavla öğrenci alan okul sayısının azalması, bu okullara girmek için daha yüksek puan almayı zorunlu hale getireceği için kurs, etüt ve özel derse yönelim daha da fazla olacaktır." ifadelerine yer verildi. "SADECE OTURDUĞU MAHALLE HAPSETMEKTEDİR" Demirel, konuşmasında adrese dayalı kayıt sisteminin sorunları artıracağını vurgulayarak, "Öncelikle belirtmek gerekir ki her öğrencinin istediği okula gitmesi en doğal hakkı olmalıdır. Sınavsız ve her öğrencinin istediği okulda eğitim alması savunulması gereken en temel yaklaşım olmalıdır. Adrese dayalı bir sistemin öncelikle öğrencilerin seçme hakkını kısıtlamakta, öğrencileri sadece oturduğu mahalle ya da eğitim bölgesine hapsetmektedir. Semtlerin ekonomik ve sosyal farklılıkları ve eşitsizlikleri okullara da kaçınılmaz olarak yansımaktadır. Okulların teknolojik donanımlarından, öğrencilere yönelik olarak sunulan olanaklara, velilerin okul yaşantısına katkısına kadar pek çok alanda bu farklılıkları ve eşitsizlikleri görmek mümkündür. Sanki tüm okullar eşit ve aynı olanaklara sahipmiş gibi bir ön kabul ile öğrencileri kendi bölgelerinde/mahallelerinde bulunan okullara gitmeyi zorlamak sınıfsal eşitsizliklerin devamını ve öğrencilerin ait olduğu toplumsal sınıfa göre eğitim almaya zorlamak anlamına gelecektir. Bu durum pek çok velinin, öğrencinin gitmesini istediği okulların bulunduğu bölgeye taşınması veya adresini taşımasına neden olacaktır ki bu durumun yaratacağı sosyal ve ekonomik sorunlar oldukça ciddi sonuçlar üretecektir." dedi. "ÖĞRENCİLER İMAM HATİP VE MESLEK LİSELERİNE ZORLANACAK" Açıklamada öğrencilerin istememesi durumunda bile imam hatip ve meslek liselerine mecbur bırakılacağının altını çizen Demirel, "Pek çok bölgede seçilebilecek 5 okulun bile bulunmaması zorunlu olarak öğrencilerin istemeseler bile bazı okullara gitmelerini zorlamak anlamına gelecektir. Bahsi geçen 5 okul büyük şehirlerde büyük olasılıkla 1 İmam Hatip Lisesi, 2 Meslek Lisesi, 2 Anadolu Lisesi şeklinde olacaktır. Okul başarı puanı düşük olanlar Meslek Lisesine, daha da düşük olanlar İmam Hatip Liselerine (İHL) yerleştirilecektir. Böylece temel eğitimden ortaöğretime geçişte öğrencilerin en az yüzde 25’inin İHL’ye yerleşmesi garanti altına alınacaktır. TEOG sürecinde İHL’ye yerleşme oranının %11-12 civarında olduğu dikkate alındığında, benimsenen modelin kontenjanlarının ancak yüzde 65’ini doldurabilen İHL’lere yönlendirmeyi temel aldığı açıktır. Bu durum öğrenci, tercih, ilgi ve yeteneklerine göre eğitim alma hakkını ortadan kaldırmaktadır. Öğrencilerin hepsinin aynı okulu birince sırada tercih etmesi durumunda o okula yerleştirmenin hangi ölçülere göre yapılacağı da belirsizdir. Örneğin bir bölgede sadece bir lise, bir meslek lisesi ve bir imam hatip lisesi olduğunu varsayalım ve 600 öğrencinin ise adrese dayalı olarak yerleşmesi gerekirse kim hangi ölçüye göre hangi okula yerleşecektir? Zorunlu olarak bu okullardan birine yerleşmek durumunda kalan öğrencinin kendi tercihine göre öğrenim görme hakkı ortadan kalkmış olacaktır." dedi.   "'NİTELİKLİ OKUL' TANIMLAMASI BÜYÜK BİR SKANDAL" "Bakan Yılmaz’ın yeni sistemi açıklarken ‘nitelikli okul’, ‘niteliksiz okul’ ayrımı yapması büyük bir skandaldır" diyen Eğitim Sen Manisa Başkanı, İlk kez bir Milli Eğitim Bakanının, bütün okulların niteliğinden sorumlu olduğunu bile bile devlet okullarına yönelik olarak böylesine tepki çeken bir açıklama yaptığını ifade ederek, şunları söyledi:"Bakan Yılmaz’ın bu söyleminin, ‘Nitelikli okul’ listesine dahil olmayan okulların öğrencileri ve öğretmenlerinin üzerinde yaratacağı olumsuz etkilerin ne kadar yoğun olacağı açıktır.Sınavla öğrenci alacak olan okulların toplam 120 bin öğrenci alması planlanmaktadır. Hangi ‘nitelikli okulların’ sınavla öğrenci alacağı ise Mayıs ayında açıklanacaktır. Bu durum, Mayıs ayına kadar pek çok okulun Bakanlık koridorlarında bu listeye dahil olma çabası içine gireceğini göstermektedir.İkinci olarak sınavla öğrenci alacak olan okulların büyük bir bölümünün imam hatip liseleri olması hiç şaşırtıcı olmayacaktır. Proje okullarının ve önünde hazırlık sınıfı bulunan Anadolu liselerinin öğrenci kontenjanlarının yönetmelikle 5 sınıfla sınırlandırılması, sınava girecek yüzde 10’luk kesimin hangi okullara yönlendirileceği ile ilgili fikir vermektedir." "YENİ SİSTEM SADECE ÖZEL OKULLARI VE EMLAKÇILARI SEVİNDİRDİ" Milli Eğitim Bakanlığının bugüne kadar benimsediği eğitim politikaları ile eğitim sistemini siyasal iktidarın ihtiyaçları ve hedefleri doğrultusunda yap-boz tahtasına çevirmek dışında, eğitimde somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirmediğini ifade eden Demirel, son olarak şu sözlere yer verdi; “Temel eğitimden ortaöğretime geçişte yapılan son değişiklik, bakanlığın asıl amacının sağlıklı, herkesin memnun olacağı bir ortaöğretim sisteminin oluşturulması olmadığını açıkça göstermektedir. Nitekim MEB’in açıkladığı yeni ortaöğretime geçiş sistemi, sadece özel okulları ve emlakçıları sevindirmiştir.Eğitimin hiçbir kademesinde öğrencilere ve dolayısıyla ailelerine dayatmada bulunmamalı, eğitim sisteminin öncelikli sorunu olan “sınav merkezli eğitim” anlayışı derhal terk edilmelidir. Her öğrencinin kendi ilgi ve becerisi doğrultusunda, hangi alanda okuyacağını kendisinin belirleyeceği bir eğitim sistemi oluşturmayı hedeflemeden atılacak her adım, eğitimde yaşanan kaosu derinleştirmekten başka bir işe yaramayacaktır."  
Manisa Eğitim Sen Şube Başkanı Metin Demirel, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz'ın dün açıkladığı liselere geçişte yeni sistemi eleştirdi. Yeni sistemin sadece özel okulları ve emlakçıları sevindirdiğini ifade eden Demirel, "Adrese dayalı bir sistemin öncelikle öğrencilerin seçme hakkını kısıtlamakta, öğrencileri sadece oturduğu mahalle ya da eğitim bölgesine hapsetmektedir." dedi.
HABER 
CANER KILIÇ


Eğitim Sen'in Manisa şubesinde düzenlenen basın açıklamasında, TEOG'un yerine getirilen yeni sistemin karışık olan zihinleri daha çok karıştırdığı ve öğrenci ile velilerin kaygısını artırdığı belirtildi. 'Eğitim Bölgesi ve Sınavsız Mahalli Yerleştirme Sistemi' adı verilen yeni sistemin detaylarına ilişkin Manisa Eğitim Sen Şube Başkanı Metin Demirel'in yaptığı açıklamada, 'Sınav kalktı' söyleminin büyük bir kandırmaca olduğu ve öğrencilerin önemli bir bölümünün sınava gireceği belirtildi. Ayrıca, "Sınavla öğrenci alan okul sayısının azalması, bu okullara girmek için daha yüksek puan almayı zorunlu hale getireceği için kurs, etüt ve özel derse yönelim daha da fazla olacaktır." ifadelerine yer verildi.

"SADECE OTURDUĞU MAHALLE HAPSETMEKTEDİR"
Demirel, konuşmasında adrese dayalı kayıt sisteminin sorunları artıracağını vurgulayarak, "Öncelikle belirtmek gerekir ki her öğrencinin istediği okula gitmesi en doğal hakkı olmalıdır. Sınavsız ve her öğrencinin istediği okulda eğitim alması savunulması gereken en temel yaklaşım olmalıdır. Adrese dayalı bir sistemin öncelikle öğrencilerin seçme hakkını kısıtlamakta, öğrencileri sadece oturduğu mahalle ya da eğitim bölgesine hapsetmektedir. Semtlerin ekonomik ve sosyal farklılıkları ve eşitsizlikleri okullara da kaçınılmaz olarak yansımaktadır. Okulların teknolojik donanımlarından, öğrencilere yönelik olarak sunulan olanaklara, velilerin okul yaşantısına katkısına kadar pek çok alanda bu farklılıkları ve eşitsizlikleri görmek mümkündür. Sanki tüm okullar eşit ve aynı olanaklara sahipmiş gibi bir ön kabul ile öğrencileri kendi bölgelerinde/mahallelerinde bulunan okullara gitmeyi zorlamak sınıfsal eşitsizliklerin devamını ve öğrencilerin ait olduğu toplumsal sınıfa göre eğitim almaya zorlamak anlamına gelecektir. Bu durum pek çok velinin, öğrencinin gitmesini istediği okulların bulunduğu bölgeye taşınması veya adresini taşımasına neden olacaktır ki bu durumun yaratacağı sosyal ve ekonomik sorunlar oldukça ciddi sonuçlar üretecektir." dedi.

"ÖĞRENCİLER İMAM HATİP VE MESLEK LİSELERİNE ZORLANACAK"
Açıklamada öğrencilerin istememesi durumunda bile imam hatip ve meslek liselerine mecbur bırakılacağının altını çizen Demirel, "Pek çok bölgede seçilebilecek 5 okulun bile bulunmaması zorunlu olarak öğrencilerin istemeseler bile bazı okullara gitmelerini zorlamak anlamına gelecektir. Bahsi geçen 5 okul büyük şehirlerde büyük olasılıkla 1 İmam Hatip Lisesi, 2 Meslek Lisesi, 2 Anadolu Lisesi şeklinde olacaktır. Okul başarı puanı düşük olanlar Meslek Lisesine, daha da düşük olanlar İmam Hatip Liselerine (İHL) yerleştirilecektir. Böylece temel eğitimden ortaöğretime geçişte öğrencilerin en az yüzde 25’inin İHL’ye yerleşmesi garanti altına alınacaktır. TEOG sürecinde İHL’ye yerleşme oranının %11-12 civarında olduğu dikkate alındığında, benimsenen modelin kontenjanlarının ancak yüzde 65’ini doldurabilen İHL’lere yönlendirmeyi temel aldığı açıktır. Bu durum öğrenci, tercih, ilgi ve yeteneklerine göre eğitim alma hakkını ortadan kaldırmaktadır. Öğrencilerin hepsinin aynı okulu birince sırada tercih etmesi durumunda o okula yerleştirmenin hangi ölçülere göre yapılacağı da belirsizdir. Örneğin bir bölgede sadece bir lise, bir meslek lisesi ve bir imam hatip lisesi olduğunu varsayalım ve 600 öğrencinin ise adrese dayalı olarak yerleşmesi gerekirse kim hangi ölçüye göre hangi okula yerleşecektir? Zorunlu olarak bu okullardan birine yerleşmek durumunda kalan öğrencinin kendi tercihine göre öğrenim görme hakkı ortadan kalkmış olacaktır." dedi.
 
"'NİTELİKLİ OKUL' TANIMLAMASI BÜYÜK BİR SKANDAL"
"Bakan Yılmaz’ın yeni sistemi açıklarken ‘nitelikli okul’, ‘niteliksiz okul’ ayrımı yapması büyük bir skandaldır" diyen Eğitim Sen Manisa Başkanı, İlk kez bir Milli Eğitim Bakanının, bütün okulların niteliğinden sorumlu olduğunu bile bile devlet okullarına yönelik olarak böylesine tepki çeken bir açıklama yaptığını ifade ederek, şunları söyledi:"Bakan Yılmaz’ın bu söyleminin, ‘Nitelikli okul’ listesine dahil olmayan okulların öğrencileri ve öğretmenlerinin üzerinde yaratacağı olumsuz etkilerin ne kadar yoğun olacağı açıktır.Sınavla öğrenci alacak olan okulların toplam 120 bin öğrenci alması planlanmaktadır. Hangi ‘nitelikli okulların’ sınavla öğrenci alacağı ise Mayıs ayında açıklanacaktır. Bu durum, Mayıs ayına kadar pek çok okulun Bakanlık koridorlarında bu listeye dahil olma çabası içine gireceğini göstermektedir.İkinci olarak sınavla öğrenci alacak olan okulların büyük bir bölümünün imam hatip liseleri olması hiç şaşırtıcı olmayacaktır. Proje okullarının ve önünde hazırlık sınıfı bulunan Anadolu liselerinin öğrenci kontenjanlarının yönetmelikle 5 sınıfla sınırlandırılması, sınava girecek yüzde 10’luk kesimin hangi okullara yönlendirileceği ile ilgili fikir vermektedir."

"YENİ SİSTEM SADECE ÖZEL OKULLARI VE EMLAKÇILARI SEVİNDİRDİ"
Milli Eğitim Bakanlığının bugüne kadar benimsediği eğitim politikaları ile eğitim sistemini siyasal iktidarın ihtiyaçları ve hedefleri doğrultusunda yap-boz tahtasına çevirmek dışında, eğitimde somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirmediğini ifade eden Demirel, son olarak şu sözlere yer verdi; “Temel eğitimden ortaöğretime geçişte yapılan son değişiklik, bakanlığın asıl amacının sağlıklı, herkesin memnun olacağı bir ortaöğretim sisteminin oluşturulması olmadığını açıkça göstermektedir. Nitekim MEB’in açıkladığı yeni ortaöğretime geçiş sistemi, sadece özel okulları ve emlakçıları sevindirmiştir.Eğitimin hiçbir kademesinde öğrencilere ve dolayısıyla ailelerine dayatmada bulunmamalı, eğitim sisteminin öncelikli sorunu olan “sınav merkezli eğitim” anlayışı derhal terk edilmelidir. Her öğrencinin kendi ilgi ve becerisi doğrultusunda, hangi alanda okuyacağını kendisinin belirleyeceği bir eğitim sistemi oluşturmayı hedeflemeden atılacak her adım, eğitimde yaşanan kaosu derinleştirmekten başka bir işe yaramayacaktır."
 
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (1 )

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
R.DEDE
(06.11.2017 19:13 - #717)
Akhisar da orta öğretim okulları imam hatibin dişinda neredeyse bir bölgede.Hangi öğrenci yerleşecek oraya ?
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.