“NE MUHAFAZAKARIZ NE DE LAİK”

MANİSA GÜNDEMİ (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 16.11.2020 - 11:03, Güncelleme: 16.11.2020 - 11:03
 

“NE MUHAFAZAKARIZ NE DE LAİK”

Partisinin Manisa’daki teşkilatlanma çalışmalarını anlatan Başkan Keskin, teşkilatlanma aşamasında insan kaynağı noktasında zorluklar yaşadıklarını belirtti. Kendilerine gönülden bağlı olan insanların, çevrelerindeki baskılar nedeniyle fiziken partiye katılamadıklarını savunan Başkan Keskin, bu durumu bir korku toplumu yaratılmasına bağladı. Manisa’da partisinin büyükşehir adayının Selçuk Özdağ olacağını söyleyen Gelecek Partisi İl Başkanı Mustafa Keskin’in gündeme dair çok konuşulacak röportajı…
MUSTAFA KESKİN KİMDİR? *Sizi tanıyabilir miyiz? Mustafa Keskin Kimdir? Kısaca kendinizi tanıtabilir misiniz? -1978 İzmir doğumluyum. Liseye kadar öğrenimimi Manisa’da tamamladım. Sonrasında Trakya Üniversitesi’ne gittim. Daha sonra askerlik, evlilik, iş hayatı ile Manisa’da yaşamımı sürdürdüm. Şuanda ticaret ile uğraşıyorum. Bunun yanı sırada siyaset yapıyorum. “SİYASETLE SELÇUK ÖZDAĞ VASITASIYLA TANIŞTIM” *Siyaset ile tanışmanız nasıl ve ne zaman oldu? -Sayın Selçuk Özdağ vasıtasıyla siyasetle tanıştım. Kendisi iş yerime ziyarete gelmişti, orada tanıştık. Bu ülkenin çok büyük sorunlarının olduğu ve bu sorunların çözümü noktasında taşın altına elimizi koymamız gerektiği ile ilgili kendisiyle istişarelerde bulunduk. Bu konuşmalarımız ardından Gelecek Partisi’nin kurulması için ülkenin her bir noktasına tohumlar saçılmaya başlandı. Partinin kurulma aşamasında Türkiye’de ilk önce ‘Dostlar Platformu’ adı altında bir yapılanma başladı. Bizlerde Manisa Dostlar Platformu olarak bu yapılanmanın içerisinde yer aldık. Bu sırada halkın nabzını yoklamaya başladık; ‘halk ne istiyor?’, ‘nasıl bir siyaset bekliyor?’ bunların araştırmalarına başlamıştık. İlerleyen süreçte 18 Ekim tarihinde Genel Başkanımızı Manisa’ya davet ettik. Burada kendisinin güzel açıklamaları oldu. Çok geniş bir katılım gerçekleşti. Partimizin Manifestosunu da Manisa’dan yayınlamıştık hatta, Etv aracılığıyla. 12 Aralık 2019’da partimiz kuruldu, 13 Aralık’ta da resmileşti. 23 Ocak’ta da teşkilat ve genel başkanımızın davetiyle Ankara’ya davet edildim. Orada, tarafıma kurucu il başkanlığı tevdi edildi. “MANİSA’DA ‘BİZ GELECEĞİZ’ VE GELİYORUZ” *Gelecek Partisi’nin Manisa’daki teşkilatlanması ne durumda şuanda? -Kısa bir süre sonra ilçelerimizi atamaya başladık. İlçe kongrelerimizi tamamladıktan sonra 13 Eylül’de il kongresini yaptık ve seçilmiş il başkanı olarak tekrar görevime devam ettim. İl kongremiz sonrası 3 ilçe başkanı atamasını gerçekleştirdik. Şuan görüştüğümüz ilçe başkanları adaylarımız var. Onların da çalışmalarını bir an önce tamamlayacağız. Manisa’da biz geleceğiz ve biz geliyoruz. “FİZİKEN YANIMIZDA OLAMAYANLAR BİZİ GÖNÜLEN DESTEKLİYOR” *İl başkanlığınızın kuruluşu ve teşkilatlanma aşamasında engellerle veya zorluklarla karşılaştınız mı? -Manisa’da zorluklarla karşılaşmadık. Bunda, Manisa’nın siması olmamızın da büyük bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Ancak, karşılaştığımız sıkıntılardan biri şudur; teşkilatlanmadaki insan kaynağında sıkıntılar yaşadık. Şöyle ki birçok kişi ya kızı, ya oğlu, ya yakın akrabası, eşi, dostunun malum parti ile (AK Parti) bir göbekten bağlantısı var. Böyle olunca da ‘bana zarar gelebilir mi?’ düşüncesiyle bu partiden resmi anlamda uzak kalma gereği duydular. Bu insanların bizlere gönülden bağlı olduklarını biliyorum ama fiziki olarak içlerimizde değiller. Biz, bu anlamda zorluk çekiyoruz. Örneğin; yeni bir ilçe başkanı için çalışma gerçekleştiriyoruz sonrasında bu kişiler vazgeçtirilebiliyor. Bu durum aslında çok ahlak dışı bir davranış. Herkes kendi savunduğu yerde olabilmeli. Ama şuanda bir korku toplumu yarattıklarından dolayı insanlar düşüncelerini, fikirlerini hiçbir zaman dile getiremiyorlar. Siyasi etik ve ahlak burada devreye giriyor. “İNSANLAR İKİ YERDE KORKMAZLAR; SANDIK BAŞINDA VE TELEVİZYON BAŞINDA” *Peki bu karşılaştığınızı söylediğiniz sıkıntıları nasıl aşacaksınız? -Ülkenin durumunu gördükçe içim kan ağlıyor. Biz bu sorunları çözmeye talibiz. Bu ülkenin geleceği için bizlere sahip çıkmalılar ve bizleri desteklemeliler. Şuan teveccüh büyük o konuda endişem yok. Şu anki oy potansiyelimiz de çok iyi konumlarda. Ankette çıkan rakamlar değil, onlarında daha da üstündeyiz biz. Sayın Selçuk Özdağ Vekilimizin çok güzel bir lafı var; insanlar iki yerde korkmazlar biri sandık başı diğeri ise televizyon başında. İşte o gönülden bağlı olanların korkmadıkları açığa çıkacak. Biz de iktidar başına geçeceğiz. “ÜLKE, O ENKAZ HALİNE GELDİ ŞUANDA” -İzmir depremini gördük. O görüntüler Türkiye’nin haliydi aslında. Burada belediyelerle alakalı bir şey söylemiyorum. Ülke, o enkaz haline geldi şuanda. Biz, içeriden kurtarabileceğimiz bir can var mı diye uğraşıyoruz. “SİYASETİMİZİN TEMELİ İNSAN ONURUNU KORUMAK VE YÜCELTMEKTİR” *Siyasette olmazsa olmazınız nedir peki? En çok önem verdiğiniz ilke nedir? - Siyaset hayatımızda da, Fikir hayatımızda da bütün davranışlarımızı şekillendiren, söylemlerimize yön veren bazı ilkeler vardır. Herhangi bir fikir ya da siyasi hareketin meşru olabilmesi için etnik, mezhebi, dini herhangi bir ayrım gözetmeden insanoğlunun onurunun canının, aklının, malının, neslinin, düşünce ve inanç özgürlüğünün korunması esastır. Bu ilkelerin korunmadığı gözetlenmediği hiçbir kurumsal yapı kalıcı olmaz. Varoluşumuzu anlamlı kılan da, siyasetimizi anlamlı kılan da ilkelerdir. Bu yüzden partimizin programı; ‘siyasetimizin temeli insan onurunu korumak ve yüceltmektir’ cümlesi ile başlar. “TÜRKİYE 18 YILLIK KAZANIMLARINI KAYBEDERKEN SEYİRCİ KALMAYI DOĞRU GÖRMEDİK” *Neden Gelecek Partisi? Gelecek Partisi hangi ihtiyaçtan doğdu? - Türkiye’de, dünyada kritik bir eşikten geçiyor. İktidar Partisi yola çıkmış olduğu ilkeler hususundaki hassasiyetlerini kaybetmiş gözüküyor. Hatta dün neye karşı çıktı ise bugün ısrarla o karşı çıktıklarını korumaya, hayata geçirmeye çalışan politikalar izliyor. Yolsuzlukları neredeyse meşru görüp destekleye, yolsuzlukları neredeyse meşru görüp destekleyen, yolsuzlukları görmezden gelen, yoksulluğun yayılmasını kolaylaştıran, akılcı olmayan ekonomi politikalarını ısrarla uygulama çalışan bir tutum sergiliyor. Yasaklara karşı mücadele eden bir yapı olmaktan hızla uzaklaşıp, muhalif gördüğü bütün unsurlar için her gün yeni yasaklar icat etmeye kalkışan bir parti hüviyetine bürünmüş durumda. Kısacası yolsuzluk, yoksulluk, yasaklarla mücadele etme takatini kaybetmiş yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar üreten bir yapıya dönüşmüş durumda. Eski Türkiye’nin bilindik aktörleri ile kol kola yürümekte bir sakınca görmüyor. Üstelik eski Türkiye’nin eski aktörlerini yeni Türkiye’yi inşa etmek için beraberce yola çıktıkları, yol arkadaşlarına karşı tehdit unsuru olarak kullanmaktan çekinmiyor. Türkiye’nin 90‘lı yıllarının aktörleri bir bir siyaset sahnesine dönüp eski Türkiye’yi canlandırmaya çalışırken, Türkiye 18 yıllık kazanımlarını teker teker kaybederken, Dünya ve Tarih nehri akarken bu akışa dışarıdan seyirci kalmayı doğru görmediğimiz için siyaset yapıyoruz. “ÖZGÜRLÜKÇÜ TÜRKİYE İÇİN YOLA ÇIKIYORUZ” -Yerleşik Statükolara karşı mücadele yürüterek yönetime gelmiş iktidar partisinin önündeki tehditleri görmediğini, yeni statükolar ürettiğini bu yüzden gerçekleşmesi muhtemel tehlikelerden milleti koruyamayacağını gördüğümüz için sahaya iniyoruz. Sorumluluğu üzerimize almaktan çekinmiyoruz. Milletin hiçbir derdine derman olamamış sözüm ona sağcı, solcu, darbeci eski aktörlerin Türkiye’yi tekrar kamplaştırıcı, kutuplaştırıcı bir zemine taşımak istediklerini, iktidar partisini bu zemine taşımak istedikleri, iktidar partisini bu emellerin için kullan niyeti içinde olduklarını ve kullandıklarını görüyoruz. Milletimizde az gidip uz gidip gelinen bu noktanın farkında. Aziz Milletimizle birlikte bu gidişe dur diyeceğiz. 28 Şubatı hasretle anan zihniyete fırsat vermeyeceğiz. Özgürlükçü, kapsayıcı demokratik bir Türkiye için yola çıkıyoruz. Bütün yurt sathında yaygın bir dip dalganın gelmekte olduğunu görüyor Gelecek Partisi’nin bu dip dalganın amir gemisi olacağını öngörüyoruz. Tarihin arkasından koşulmayacağına içinde koşulup önüne geçileceğine inanıyoruz. Ama tarihin önüne geçip öncü olacak olanların önce kendileri ile barışık olması gerektiğini söylüyoruz. Kendisi ile barışık olabilmenin birinci şartı ise yola çıkarken uymaya söz verdiğiniz ilkeleriniz ile tutarlı olmaya gerektiriyor. “NE MUHAFAZAKARIZ NE DE LAİK” *Şuanda hedef kitleniz nedir? (Muhafazakar, demokrat, sol, sağ vs.) - Kurucularımıza baktığımızda, içerisinde her etnik kökenden insan var. Muhafazakar ya da laik değiliz. Bu iki kavramın ortasındayız. Sağcı değiliz solcu da değiliz. Hepsine eşit yaklaşıyoruz. Bunları bir diyagram üzerinde çizdiğinizde tam ortada biz varız. Herhangi bir şeye yönelmemiş, hepsini tek bir noktada toplayan bir parti konumundayız. Biz, merkezdeyiz; kutuplaşmada değiliz. Türkiye’nin şartları siyasi anlamda da bunu gerektiriyor. Daha önceki yıllarda, kutuplaşmalardan kaynaklı yaşanan olaylarda bu ülkede çok gözyaşı döküldü. Şuanda vatandaşlar arasında bu keskin kutuplaşmayı görmüyorum ancak tabii ki partilerin politikaları noktasında bu var. “GENEL BAŞKANIMIZ SARAY DARBESİ İLE GÖREVDEN UZAKLAŞTIRILDI” *Genel Başkanınız “İçinden çıktığı hareketin birliğine ve beraberliğine zarar verilmesi asla izin vermem “ demişti. Ancak yeni bir parti kurdu ve sizde o partide görev alıyorsunuz buna ne diyeceksiniz? -Genel Başkanımız Başkanlık ettiği son meclis grup toplantısında ‘’Makamları elimizin tersi ile iter ama bu milleti mahzun bırakmaz, bu hareketin birlik ve beraberliğine zarar vermeyiz’’ demiştir. Bu sözün gereğini de yerine getirmiş, Başbakanlığı bırakmıştır. Sadece bu davranışı bile verdiği sözü tuttuğunu gösterir. Terörle mücadeleyi yerinde incelemek için Ankara dışındayken usulsüz ve uygunsuz yöntemlerle bir imza kampanyası başlatılıp yetkilerinin budanmaya çalışılmasını, bir ‘’ Saray Darbesi’’ ile görevden uzaklaştırılmasını, “Yeter ki bir kriz çıkmasın’’ diye olgun bir davranış sergilemesine, bir devlet adamı sorumluluğu ile bağırıp çağırarak kamuoyu ile paylaşmamasını bir zaaf olarak nitelemeğe çalışanlar var. Genel Başkanımız maruz bırakıldığı bu uygunsuz davranışların baş sorumlusu olduğunu bildiği halde yine bozgunculuk yapmamak adına Başbakanlığı bıraktığını açıkladığı basın toplantısında Cumhurbaşkanının ve ailesini hukukunu koruma sözü de vermiştir. Bütün bunları hareketin birlik ve beraberliğine zarar vermemek verdiği sözü yerine getirmek adına yapmıştır. Kendisi bu kişisel hukuklara riayet etme sözü vermesine rağmen Başbakanlıktan ayrıldıktan sonra kesin ihraç istemi ile disipline verilip partiden ayrılmak zorunda bırakıldığı 3 yıllık süre içinde kendine sosyal medyada çeşitli trol ve troliçeler tarafından yapılan hakaret, iftira ve bir sürü asılsız suçlamaya da cevap vermemiş hukuklarını koruma sözü verdiği kişiler tarafından da bir koruma kollama görmemiştir. Aksine Genel Başkanımıza yapılan bu çirkin muameleleri yapanlar hukuklarını koruma sözü verdikleri tarafından korunmuş, kollanmış üstelik sırtları sıvazlanmıştır. Niçin kendisine sosyal medyadaki saldırılara cevap vermediği yolundaki eleştirilere; “Benim için önemli olan sosyal medya ortamında oluşturulmaya çalışılan tezviratlar değil ülkemizin her bir sokağına çıktığımızda anlımız açık bir şekilde milletimizin gözleri içine bakarak hakikatleri ifade etmek önemli olmuştur. Bizim için bundan daha üstün daha yüce bir makam yoktur.’’ cevabını vermiştir. Bizde milletimize hakikatleri açıkça ifade etmekten daha üstün bir makam tanımıyoruz. Bu yüzden Genel Başkanımızın verdiği sözü yerine getirmediği iddiaları asılsızdır. “GENEL BAŞKANIMIZ SUSSA DA KONUŞSA DA SUÇLANDI” *Genel Başkanınız Sayın Davutoğlu’nun, ülke yönetiminde sorumluluk mevkiindeyken gereken eleştirileri zamanında yapmadığı dolayısıyla sonradan konuşmasının bir anlam ifade etmediği yönünde eleştiriler var. Bu eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz? -Bu iddiaların bir kısmı parayla tutulmuş, maaşa bağlanmış, her devrin insanı bir takım kalemşorlar ile trol çeteleri tarafından dillendirilmektedir. Genel Başkanımızın bunlara cevap verme tenezzülünde bulunması zaten düşünülemez. İlginç olan, Genel Başkanımızın hem çok etkili olduğu için( Suriye Politikası), hem de etkili olamadığı için (Niçin Başkanlık sistemine engel olamadın?) diye suçlanabilmesidir. Genel Başkanımızın ve yol arkadaşlarının partiden ihraç edilmelerinin; yaptıkları uyarı ve ikazları yapmaktan geri durmamaları, dolaylı ve dolaysız tehditlere kulak asmayarak bildikleri doğruları ısrarla dile getirmeleri yüzünden olduğunu kamuoyu açıkça görmekte ve bilmektedir. Bütün bu ifadeler cep telefonu kullanan bilgisayarı olan herkese bir tık kadar yakındır. Dolasıyla Genel Başkanımızı ve yol arkadaşlarını bir vesile ile suçlamak isteyenler; sustukları için mi yoksa susmadıkları için mi suçlayacaklarına bir karar verseler iyi olur. BÜYÜKŞEHİR’E SELÇUK ÖZDAĞ ADAY OLACAK! *Manisa’nın çözüm bekleyen en önemli sorunları nelerdir? Gelecek Partisi Manisa teşkilatı olarak bu sorunların çözümünde nasıl bir rol oynayacaksınız? -İlerleyen dönemlerde Sayın Selçuk Özdağ, Büyükşehir’e adaylığını koyacak. Kendisi, Manisa ile alakalı çok geniş bilgiye sahip birisi. Manisa’da yapılması gereken projeler ile ilgili bütün notlar vardır. Ben genel anlamda baktığımda acil olarak çözülmesi gereken iki şey olduğunu görüyorum; kentsel dönüşüm ve trafik. “ŞEHRİMİZİN KALBİNİN ATTIĞI NOKTADA TOPRAK YOLLAR VAR” -Mahallelerimizde hizmet bekleyen noktalar var. Gazetelerde okuyorum; ‘şu kadar asfalt yaptık’ deniliyor. Böyle bir durum söz konusu değil. Organize sanayi bölgesinde yani şehrimizin kalbinin attığı noktada halen daha asfaltı olmayan, toprak yollar var. Burada belediyeleri veya direk bir kurumu suçlamıyorum. Bürokratik anlamda sıkıntılar olduğunu düşünüyorum. “ERKEN SEÇİM OLACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM” *Erken Seçim bekliyor musunuz? -Tabii ki düşünüyorum. Ülkenin hali ortada. Ekonomik anlamda çok zor günler geçiriyoruz... Bu röportajın tamamını ETV facebook adresinden izleyebilirsiniz…
Partisinin Manisa’daki teşkilatlanma çalışmalarını anlatan Başkan Keskin, teşkilatlanma aşamasında insan kaynağı noktasında zorluklar yaşadıklarını belirtti. Kendilerine gönülden bağlı olan insanların, çevrelerindeki baskılar nedeniyle fiziken partiye katılamadıklarını savunan Başkan Keskin, bu durumu bir korku toplumu yaratılmasına bağladı. Manisa’da partisinin büyükşehir adayının Selçuk Özdağ olacağını söyleyen Gelecek Partisi İl Başkanı Mustafa Keskin’in gündeme dair çok konuşulacak röportajı…

MUSTAFA KESKİN KİMDİR?

*Sizi tanıyabilir miyiz? Mustafa Keskin Kimdir? Kısaca kendinizi tanıtabilir misiniz?

-1978 İzmir doğumluyum. Liseye kadar öğrenimimi Manisa’da tamamladım. Sonrasında Trakya Üniversitesi’ne gittim. Daha sonra askerlik, evlilik, iş hayatı ile Manisa’da yaşamımı sürdürdüm. Şuanda ticaret ile uğraşıyorum. Bunun yanı sırada siyaset yapıyorum.

SİYASETLE SELÇUK ÖZDAĞ VASITASIYLA TANIŞTIM”

*Siyaset ile tanışmanız nasıl ve ne zaman oldu?

-Sayın Selçuk Özdağ vasıtasıyla siyasetle tanıştım. Kendisi iş yerime ziyarete gelmişti, orada tanıştık. Bu ülkenin çok büyük sorunlarının olduğu ve bu sorunların çözümü noktasında taşın altına elimizi koymamız gerektiği ile ilgili kendisiyle istişarelerde bulunduk. Bu konuşmalarımız ardından Gelecek Partisi’nin kurulması için ülkenin her bir noktasına tohumlar saçılmaya başlandı. Partinin kurulma aşamasında Türkiye’de ilk önce ‘Dostlar Platformu’ adı altında bir yapılanma başladı. Bizlerde Manisa Dostlar Platformu olarak bu yapılanmanın içerisinde yer aldık. Bu sırada halkın nabzını yoklamaya başladık; ‘halk ne istiyor?’, ‘nasıl bir siyaset bekliyor?’ bunların araştırmalarına başlamıştık. İlerleyen süreçte 18 Ekim tarihinde Genel Başkanımızı Manisa’ya davet ettik. Burada kendisinin güzel açıklamaları oldu. Çok geniş bir katılım gerçekleşti. Partimizin Manifestosunu da Manisa’dan yayınlamıştık hatta, Etv aracılığıyla. 12 Aralık 2019’da partimiz kuruldu, 13 Aralık’ta da resmileşti. 23 Ocak’ta da teşkilat ve genel başkanımızın davetiyle Ankara’ya davet edildim. Orada, tarafıma kurucu il başkanlığı tevdi edildi.

MANİSA’DA ‘BİZ GELECEĞİZ’ VE GELİYORUZ”

*Gelecek Partisi’nin Manisa’daki teşkilatlanması ne durumda şuanda?

-Kısa bir süre sonra ilçelerimizi atamaya başladık. İlçe kongrelerimizi tamamladıktan sonra 13 Eylül’de il kongresini yaptık ve seçilmiş il başkanı olarak tekrar görevime devam ettim. İl kongremiz sonrası 3 ilçe başkanı atamasını gerçekleştirdik. Şuan görüştüğümüz ilçe başkanları adaylarımız var. Onların da çalışmalarını bir an önce tamamlayacağız. Manisa’da biz geleceğiz ve biz geliyoruz.

FİZİKEN YANIMIZDA OLAMAYANLAR BİZİ GÖNÜLEN DESTEKLİYOR”

*İl başkanlığınızın kuruluşu ve teşkilatlanma aşamasında engellerle veya zorluklarla karşılaştınız mı?

-Manisa’da zorluklarla karşılaşmadık. Bunda, Manisa’nın siması olmamızın da büyük bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Ancak, karşılaştığımız sıkıntılardan biri şudur; teşkilatlanmadaki insan kaynağında sıkıntılar yaşadık. Şöyle ki birçok kişi ya kızı, ya oğlu, ya yakın akrabası, eşi, dostunun malum parti ile (AK Parti) bir göbekten bağlantısı var. Böyle olunca da ‘bana zarar gelebilir mi?’ düşüncesiyle bu partiden resmi anlamda uzak kalma gereği duydular. Bu insanların bizlere gönülden bağlı olduklarını biliyorum ama fiziki olarak içlerimizde değiller. Biz, bu anlamda zorluk çekiyoruz. Örneğin; yeni bir ilçe başkanı için çalışma gerçekleştiriyoruz sonrasında bu kişiler vazgeçtirilebiliyor. Bu durum aslında çok ahlak dışı bir davranış. Herkes kendi savunduğu yerde olabilmeli. Ama şuanda bir korku toplumu yarattıklarından dolayı insanlar düşüncelerini, fikirlerini hiçbir zaman dile getiremiyorlar. Siyasi etik ve ahlak burada devreye giriyor.

İNSANLAR İKİ YERDE KORKMAZLAR; SANDIK BAŞINDA VE TELEVİZYON BAŞINDA”

*Peki bu karşılaştığınızı söylediğiniz sıkıntıları nasıl aşacaksınız?

-Ülkenin durumunu gördükçe içim kan ağlıyor. Biz bu sorunları çözmeye talibiz. Bu ülkenin geleceği için bizlere sahip çıkmalılar ve bizleri desteklemeliler. Şuan teveccüh büyük o konuda endişem yok. Şu anki oy potansiyelimiz de çok iyi konumlarda. Ankette çıkan rakamlar değil, onlarında daha da üstündeyiz biz. Sayın Selçuk Özdağ Vekilimizin çok güzel bir lafı var; insanlar iki yerde korkmazlar biri sandık başı diğeri ise televizyon başında. İşte o gönülden bağlı olanların korkmadıkları açığa çıkacak. Biz de iktidar başına geçeceğiz.

ÜLKE, O ENKAZ HALİNE GELDİ ŞUANDA”

-İzmir depremini gördük. O görüntüler Türkiye’nin haliydi aslında. Burada belediyelerle alakalı bir şey söylemiyorum. Ülke, o enkaz haline geldi şuanda. Biz, içeriden kurtarabileceğimiz bir can var mı diye uğraşıyoruz.

SİYASETİMİZİN TEMELİ İNSAN ONURUNU KORUMAK VE YÜCELTMEKTİR”

*Siyasette olmazsa olmazınız nedir peki? En çok önem verdiğiniz ilke nedir?

- Siyaset hayatımızda da, Fikir hayatımızda da bütün davranışlarımızı şekillendiren, söylemlerimize yön veren bazı ilkeler vardır. Herhangi bir fikir ya da siyasi hareketin meşru olabilmesi için etnik, mezhebi, dini herhangi bir ayrım gözetmeden insanoğlunun onurunun canının, aklının, malının, neslinin, düşünce ve inanç özgürlüğünün korunması esastır. Bu ilkelerin korunmadığı gözetlenmediği hiçbir kurumsal yapı kalıcı olmaz. Varoluşumuzu anlamlı kılan da, siyasetimizi anlamlı kılan da ilkelerdir. Bu yüzden partimizin programı; ‘siyasetimizin temeli insan onurunu korumak ve yüceltmektir’ cümlesi ile başlar.

TÜRKİYE 18 YILLIK KAZANIMLARINI KAYBEDERKEN SEYİRCİ KALMAYI DOĞRU GÖRMEDİK”

*Neden Gelecek Partisi? Gelecek Partisi hangi ihtiyaçtan doğdu?

- Türkiye’de, dünyada kritik bir eşikten geçiyor. İktidar Partisi yola çıkmış olduğu ilkeler hususundaki hassasiyetlerini kaybetmiş gözüküyor. Hatta dün neye karşı çıktı ise bugün ısrarla o karşı çıktıklarını korumaya, hayata geçirmeye çalışan politikalar izliyor. Yolsuzlukları neredeyse meşru görüp destekleye, yolsuzlukları neredeyse meşru görüp destekleyen, yolsuzlukları görmezden gelen, yoksulluğun yayılmasını kolaylaştıran, akılcı olmayan ekonomi politikalarını ısrarla uygulama çalışan bir tutum sergiliyor. Yasaklara karşı mücadele eden bir yapı olmaktan hızla uzaklaşıp, muhalif gördüğü bütün unsurlar için her gün yeni yasaklar icat etmeye kalkışan bir parti hüviyetine bürünmüş durumda. Kısacası yolsuzluk, yoksulluk, yasaklarla mücadele etme takatini kaybetmiş yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar üreten bir yapıya dönüşmüş durumda. Eski Türkiye’nin bilindik aktörleri ile kol kola yürümekte bir sakınca görmüyor. Üstelik eski Türkiye’nin eski aktörlerini yeni Türkiye’yi inşa etmek için beraberce yola çıktıkları, yol arkadaşlarına karşı tehdit unsuru olarak kullanmaktan çekinmiyor. Türkiye’nin 90‘lı yıllarının aktörleri bir bir siyaset sahnesine dönüp eski Türkiye’yi canlandırmaya çalışırken, Türkiye 18 yıllık kazanımlarını teker teker kaybederken, Dünya ve Tarih nehri akarken bu akışa dışarıdan seyirci kalmayı doğru görmediğimiz için siyaset yapıyoruz.

ÖZGÜRLÜKÇÜ TÜRKİYE İÇİN YOLA ÇIKIYORUZ”

-Yerleşik Statükolara karşı mücadele yürüterek yönetime gelmiş iktidar partisinin önündeki tehditleri görmediğini, yeni statükolar ürettiğini bu yüzden gerçekleşmesi muhtemel tehlikelerden milleti koruyamayacağını gördüğümüz için sahaya iniyoruz. Sorumluluğu üzerimize almaktan çekinmiyoruz. Milletin hiçbir derdine derman olamamış sözüm ona sağcı, solcu, darbeci eski aktörlerin Türkiye’yi tekrar kamplaştırıcı, kutuplaştırıcı bir zemine taşımak istediklerini, iktidar partisini bu zemine taşımak istedikleri, iktidar partisini bu emellerin için kullan niyeti içinde olduklarını ve kullandıklarını görüyoruz. Milletimizde az gidip uz gidip gelinen bu noktanın farkında. Aziz Milletimizle birlikte bu gidişe dur diyeceğiz. 28 Şubatı hasretle anan zihniyete fırsat vermeyeceğiz. Özgürlükçü, kapsayıcı demokratik bir Türkiye için yola çıkıyoruz. Bütün yurt sathında yaygın bir dip dalganın gelmekte olduğunu görüyor Gelecek Partisi’nin bu dip dalganın amir gemisi olacağını öngörüyoruz. Tarihin arkasından koşulmayacağına içinde koşulup önüne geçileceğine inanıyoruz. Ama tarihin önüne geçip öncü olacak olanların önce kendileri ile barışık olması gerektiğini söylüyoruz. Kendisi ile barışık olabilmenin birinci şartı ise yola çıkarken uymaya söz verdiğiniz ilkeleriniz ile tutarlı olmaya gerektiriyor.

NE MUHAFAZAKARIZ NE DE LAİK”

*Şuanda hedef kitleniz nedir? (Muhafazakar, demokrat, sol, sağ vs.)

- Kurucularımıza baktığımızda, içerisinde her etnik kökenden insan var. Muhafazakar ya da laik değiliz. Bu iki kavramın ortasındayız. Sağcı değiliz solcu da değiliz. Hepsine eşit yaklaşıyoruz. Bunları bir diyagram üzerinde çizdiğinizde tam ortada biz varız. Herhangi bir şeye yönelmemiş, hepsini tek bir noktada toplayan bir parti konumundayız. Biz, merkezdeyiz; kutuplaşmada değiliz. Türkiye’nin şartları siyasi anlamda da bunu gerektiriyor. Daha önceki yıllarda, kutuplaşmalardan kaynaklı yaşanan olaylarda bu ülkede çok gözyaşı döküldü. Şuanda vatandaşlar arasında bu keskin kutuplaşmayı görmüyorum ancak tabii ki partilerin politikaları noktasında bu var.

GENEL BAŞKANIMIZ SARAY DARBESİ İLE GÖREVDEN UZAKLAŞTIRILDI”

*Genel Başkanınız “İçinden çıktığı hareketin birliğine ve beraberliğine zarar verilmesi asla izin vermem “ demişti. Ancak yeni bir parti kurdu ve sizde o partide görev alıyorsunuz buna ne diyeceksiniz?

-Genel Başkanımız Başkanlık ettiği son meclis grup toplantısında ‘’Makamları elimizin tersi ile iter ama bu milleti mahzun bırakmaz, bu hareketin birlik ve beraberliğine zarar vermeyiz’’ demiştir. Bu sözün gereğini de yerine getirmiş, Başbakanlığı bırakmıştır. Sadece bu davranışı bile verdiği sözü tuttuğunu gösterir. Terörle mücadeleyi yerinde incelemek için Ankara dışındayken usulsüz ve uygunsuz yöntemlerle bir imza kampanyası başlatılıp yetkilerinin budanmaya çalışılmasını, bir ‘’ Saray Darbesi’’ ile görevden uzaklaştırılmasını, “Yeter ki bir kriz çıkmasın’’ diye olgun bir davranış sergilemesine, bir devlet adamı sorumluluğu ile bağırıp çağırarak kamuoyu ile paylaşmamasını bir zaaf olarak nitelemeğe çalışanlar var. Genel Başkanımız maruz bırakıldığı bu uygunsuz davranışların baş sorumlusu olduğunu bildiği halde yine bozgunculuk yapmamak adına Başbakanlığı bıraktığını açıkladığı basın toplantısında Cumhurbaşkanının ve ailesini hukukunu koruma sözü de vermiştir. Bütün bunları hareketin birlik ve beraberliğine zarar vermemek verdiği sözü yerine getirmek adına yapmıştır. Kendisi bu kişisel hukuklara riayet etme sözü vermesine rağmen Başbakanlıktan ayrıldıktan sonra kesin ihraç istemi ile disipline verilip partiden ayrılmak zorunda bırakıldığı 3 yıllık süre içinde kendine sosyal medyada çeşitli trol ve troliçeler tarafından yapılan hakaret, iftira ve bir sürü asılsız suçlamaya da cevap vermemiş hukuklarını koruma sözü verdiği kişiler tarafından da bir koruma kollama görmemiştir. Aksine Genel Başkanımıza yapılan bu çirkin muameleleri yapanlar hukuklarını koruma sözü verdikleri tarafından korunmuş, kollanmış üstelik sırtları sıvazlanmıştır. Niçin kendisine sosyal medyadaki saldırılara cevap vermediği yolundaki eleştirilere; “Benim için önemli olan sosyal medya ortamında oluşturulmaya çalışılan tezviratlar değil ülkemizin her bir sokağına çıktığımızda anlımız açık bir şekilde milletimizin gözleri içine bakarak hakikatleri ifade etmek önemli olmuştur. Bizim için bundan daha üstün daha yüce bir makam yoktur.’’ cevabını vermiştir. Bizde milletimize hakikatleri açıkça ifade etmekten daha üstün bir makam tanımıyoruz. Bu yüzden Genel Başkanımızın verdiği sözü yerine getirmediği iddiaları asılsızdır.

GENEL BAŞKANIMIZ SUSSA DA KONUŞSA DA SUÇLANDI”

*Genel Başkanınız Sayın Davutoğlu’nun, ülke yönetiminde sorumluluk mevkiindeyken gereken eleştirileri zamanında yapmadığı dolayısıyla sonradan konuşmasının bir anlam ifade etmediği yönünde eleştiriler var. Bu eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Bu iddiaların bir kısmı parayla tutulmuş, maaşa bağlanmış, her devrin insanı bir takım kalemşorlar ile trol çeteleri tarafından dillendirilmektedir. Genel Başkanımızın bunlara cevap verme tenezzülünde bulunması zaten düşünülemez. İlginç olan, Genel Başkanımızın hem çok etkili olduğu için( Suriye Politikası), hem de etkili olamadığı için (Niçin Başkanlık sistemine engel olamadın?) diye suçlanabilmesidir. Genel Başkanımızın ve yol arkadaşlarının partiden ihraç edilmelerinin; yaptıkları uyarı ve ikazları yapmaktan geri durmamaları, dolaylı ve dolaysız tehditlere kulak asmayarak bildikleri doğruları ısrarla dile getirmeleri yüzünden olduğunu kamuoyu açıkça görmekte ve bilmektedir. Bütün bu ifadeler cep telefonu kullanan bilgisayarı olan herkese bir tık kadar yakındır. Dolasıyla Genel Başkanımızı ve yol arkadaşlarını bir vesile ile suçlamak isteyenler; sustukları için mi yoksa susmadıkları için mi suçlayacaklarına bir karar verseler iyi olur.

BÜYÜKŞEHİR’E SELÇUK ÖZDAĞ ADAY OLACAK!

*Manisa’nın çözüm bekleyen en önemli sorunları nelerdir? Gelecek Partisi Manisa teşkilatı olarak bu sorunların çözümünde nasıl bir rol oynayacaksınız?

-İlerleyen dönemlerde Sayın Selçuk Özdağ, Büyükşehir’e adaylığını koyacak. Kendisi, Manisa ile alakalı çok geniş bilgiye sahip birisi. Manisa’da yapılması gereken projeler ile ilgili bütün notlar vardır. Ben genel anlamda baktığımda acil olarak çözülmesi gereken iki şey olduğunu görüyorum; kentsel dönüşüm ve trafik.

ŞEHRİMİZİN KALBİNİN ATTIĞI NOKTADA TOPRAK YOLLAR VAR”

-Mahallelerimizde hizmet bekleyen noktalar var. Gazetelerde okuyorum; ‘şu kadar asfalt yaptık’ deniliyor. Böyle bir durum söz konusu değil. Organize sanayi bölgesinde yani şehrimizin kalbinin attığı noktada halen daha asfaltı olmayan, toprak yollar var. Burada belediyeleri veya direk bir kurumu suçlamıyorum. Bürokratik anlamda sıkıntılar olduğunu düşünüyorum.

ERKEN SEÇİM OLACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM”

*Erken Seçim bekliyor musunuz?

-Tabii ki düşünüyorum. Ülkenin hali ortada. Ekonomik anlamda çok zor günler geçiriyoruz...

Bu röportajın tamamını ETV facebook adresinden izleyebilirsiniz…

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.