MİLLÎ VE YERLİ OLMAK

ÖZEL RÖPORTAJ (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 28.02.2016 - 17:15, Güncelleme: 28.02.2016 - 17:15
 

MİLLÎ VE YERLİ OLMAK

Ankara’daki patlama. Öncesi ve sonrasında gelen şehit haberleri. Sivil halkın hedef alınması. Türkiye’nin iç savaşın orta göbeğine çekilmesine çalışılmasının nedenleri. Siyasal ve silah gücü olan ülkelerin, Türkiye üzerindeki hesapları…
 Son Günlerde Türkiye’nin gündemine bomba gibi düşen ve “Türkiye iç savaşa doğru mu gidiyor?” sorularını sordurtan Ankara’daki patlama… Öncesinde ve sonrasında gelen şehit haberleri.  Sivil halkın da hedefte olduğu terör olaylarını, bir bilene sorduk. Siyaset Bilimci ve Siyasal İletişim Uzmanı Ozan Erdem;  tarihten bugüne terör olaylarını sebep sonuç ilişkilerini yorumladı. Türkiye’nin neden terörist örgütlerin hedefinde olduğunu anlattı. İşte çok konuşulacak o röportaj… Nurgül Yılmaz : Çok fazla da geriye gitmeden 10 yıl öncesinden başlayalım isterseniz. Ozan Erdem : Ülkemiz içinde planlanan olaylarla başlayalım o halde. Önce, kumpas davaları ile Milli Ordumuz çökertilmeye çalışıldı. Darbe teşebbüsünde bulunan kişiler bahane edilerek, kurunun yanında yaş da yok edilmeye çalışıldı. Devletin mahrem odalarına girildi paralel savcılar tarafından ve FETÖ bu bilgilerin hepsini, kendisini koruyan CIA ile paylaştı. Milli ve yerli olan Deniz Baykal kaset şantajıyla gönderildi. CHP’de kuşatma altına alınarak bugünkü yapıya getirildi. 12 Haziran 2011 seçimlerinden önce, yine milli gücün diğer önemli bir gücü olan MHP’nin de genel başkan yardımcıları kaset şantajıyla yok edildi ve MHP’de silinmek istendi. Akabinde, 7 Şubat 2012’de bu gayr-ı milli paralel örgütlenmeye karşı devlet aklı ile devleti korumaya alan Hakan Fidan göz altına alınmaya çalışıldı. Asıl amaç Fidan üzerinden Başbakan Erdoğan’ı düşürmekti. Olmadı, bu sefer Haziran 2013’te Gezi Ayaklanması ile iç karışıklık çıkartıldı. Yine olmadı bu sefer 17-25 Aralık 2013’te, yıllardan beri planladıkları hamleyi yaptılar. Tuzak kuranların en hayırlısı şüphesiz Allah’tır. Yine başaramadılar. 7 Haziran seçimleri öncesi “Cici Çocuk Selo” diyerek Demirtaş’ın eline saz vererek, espriler yaptırtarak, ılımlı ve güler yüzlü göstererek, kurda koyun postu giydirip, parlattılar ve ülkeyi koalisyona ve kaosa götürmeye çalıştılar ve başarılı da oldular. Erdoğan ve devlet aklı bu oyunu görerek, erken seçim dedi ve buna karşılık olarak da en son 20 Temmuz’da PKK konsept değiştirerek şehir savaşlarına yöneldi. Nurgül Yılmaz: Son bir haftadır yoğun gündem Deniz Baykal’ın Kılıçdaroğlu ve CHP’nin, “HDP’lileşerek gayr-ı milli bir yapıya kaydığı çıkışı oldu.  Baykal, neden böyle bir çıkış yaptı size göre? Ozan Erdem: Deniz Baykal’ın; “AK Parti’ye karşı olmakla, Türkiye’ye sahip çıkmak arasındaki ayrımı yapabilmek devlet adamı olmanın gereğidir” deyişi. Bir milli reflekstir. Sünni Halep’in, Şii’lere bırakılamayacağını söylemesi de, CHP’nin HDP’lileşmesinden duyduğu kaygıyı dile getirmesi de. Aynı şekilde, Bahçeli’nin de Putin’e karşı Erdoğan’a sahip çıkması, şahıs olarak Erdoğan’a değil, milli ve yerli bir refleksle, devletine ve onu temsil eden cumhurbaşkanına sahip çıkıştır.  Nurgül Yılmaz: Deniz Baykal’ın çıkışını nasıl okuyorsunuz? Ozan Erdem: CHP teşkilatlarının ve ideolojisinin omurgasını Misak-ı Millîci yapı oluşturur. Bu yapı alenî bir şekilde diskalifiye edilip, yerine HDP söyleminde bir parti geliyor. Adeta ulusalcı duruş sergileyen Baykal başta olmak üzere, Birgül Ayman Güler gibi ulusalcı duruşuyla parti içindeki sembol kişiler partiden tasfiye ediliyor. Başta Almanya olmak üzere Avrupa lobileri tarafından desteklenen Kılıçdaroğlu üzerinden CHP, Alevilik üzerinden, tek mezhebin hakimiyetindeymiş algısı oluşturuluyor. Baykal hem bir millî çıkış yaptı hem de Sünni sahiplenmesi yaparak, yapılmaya çalışılanların farkında olduğunu belirtti. Nurgül Yılmaz: bu Kılıçdaroğlu’nun diskalifiye edilmesi harekatı mıdır? Ozan Erdem: Avrupa’nın, özellikle de Almanya ile Fransa’nın Ortadoğu ve Türkiye üzerindeki müdahale alanlarına karşı şuanda ABD el atmış durumda. Bu da demektir ki, yakın zaman içinde Kılıçdaroğlu’na karşı ABD ile daha sıkı ilişkide olan ama yine gayr-ı milli olan kişi ve kişilerin parlatılarak, Kılıçdaroğlu’nun diskalifiye edilmesi demektir. Burada vatandaş olarak yapmamız gereken hangi parti olursa olsun, yerli ve milli olana destek olmaktır. Bahçeli’nin, Baykal’ın ve diğer oluşumlardaki milli ve yerli duran kişilerin üzerinde oynanan oyunların farkında olmamız gerekiyor. Nurgül Yılmaz: CHP, Baykal’ın bu eleştirisini hak edecek ne yaptı?  Ozan Erdem: CHP’nin Erdoğan karşıtlığı artık hezeyan boyutunu geçmiş durumda. Bazı CHP’li vekillerin yaptıkları açıklamaların özü şuna çıkıyor: “Erdoğan, PKK karşıtı, o halde ben PKK söyleminde olayım.” 24 Temmuz 2015’te TSK, PKK’ya karşı operasyonları başlattığında ne dedi CHP? “Erdoğan ve AK Parti, dağları taşları mahsus bombalıyor. Bu 1 Kasım seçimine kadar sürecek. Amaç Erdoğan’a oy toplamak, seçimden sonra bitecek bu operasyonlar” dediler. Milli bir konuda, bağımsızlığımızla ilgili bir konuda, şehitler üzerinden, akan kan üzerinden siyaset yapılmaya çalışıldı. Ne oldu? Olayın hiç de öyle olmadığını bugün görüyoruz. PKK vekaletiyle, birden fazla devletin istihbarat örgütünün desteklediği bir savaşın içindeyiz. Bu söylemler ise maalesef, PKK’nın ve onu destekleyen emperyalist ülkelerin ekmeğine yağ sürmektir. Nurgül Yılmaz: Stratejik ortağımız dediğimiz ve NATO’da müttefikimiz ABD neden Türkiye karşıtı politika uyguluyor? Ozan Erdem: ABD, Türkiye’den istediği taşeron hizmeti alamayınca gidip PYD ile anlaştı. Ortadoğu üzerine yapılan planda Almanya, ABD’nin istediğini yapmadı ve Volkswagen skandalı ile milyarlarca dolar zarara uğratıldı. Fransa’ya önce Charlie Hebdo, ardından da Paris saldırısı ile uyarı yapıldı. Rusya, Kırım’ı adeta işgal etti ve ABD tarafından petrol fiyatları düşürülerek iflasın eşiğine getirildi şuan. Ama, çıkarlar önemli büyük devletler için. Başka bir coğrafi alanda, aynı devletle çatışabilir ama Suriye konusunda çıkar birliğine vardılar ve şuanda da birlikte hareket ediyorlar. ABD, Ortadoğu’nun yeni yüzyıl dizaynında Şii politikasının yürütücülüğünü Rusya’ya bıraktı. Şimdi her iki devlet de, PKK (PYD- YPG) üzerinden planlarını ilerletmeye çalışıyorlar. Her türlü silah, mühimmat, para, gıda, insan gücü vs. desteği veriyorlar. Nurgül Yılmaz: Adeta bir Haçlı kuşatması altındayız o halde. Öyle mi? Ozan Erdem: Oynanan oyun çok büyük. Bir İstiklal ve İstikbal mücadelesi veriyoruz. Yok olma veya dirilerek daha da büyük olma mücadelesi bu. Bir devlete, iki devlete karşı değil, yedi düvele karşı bu savaşın içerisindeyiz. Hiç düşünür müydünüz parelelin medyası ile kartel medya, HDP, CHP, Kandil yan yana, aynı ağızla konuşup, propaganda yapacağını. Nurgül Yılmaz: Henüz ABD-Rusya bu kadar yakınlaşmamışken, daha önce sizinle yaptığımız röportajlarda iki ülkenin anlaştığını söylemiştiniz. Bugün bunu artık görebiliyoruz. Neden iki karşıt ülke olarak bildiğimiz ABD-Rusya bir planda birleşiyorlar? Ozan Erdem: Uluslararası diplomasinin en tanınmış ismi, 92 yaşındaki Yahudi kökenli ABD’li eski diplomat Henry Kissenger, şubat başında sessiz sedasız Moskova’da eski dostu Putin ile görüştü. Bu ilk görüşmesi değil, son da olmayacak. Defalarca kez görüştüler. Yeni bir stratejik konsept belirlendi ABD ve Rusya arasında. 1945’te iki kutuplu bir dünya inşa ederek tüm dünyayı nasıl yönettilerse, şimdi de Çin’e ve yükselen Avrupa’ya karşı tekrar iki kutuplu bir dünya planlaması yapıyorlar. Çünkü, tek kutuplu bir dünya düzenini hiçbir devlet kuramaz. Zira, iki kutuplu bir denge olmazsa, tek devletin kontrol edemediği bölge sayısı artar. Devletler iktidarlarını kaybederler. Bu sebepten de Yeni Dünya Düzeni tekrar dizayn edilirken, bu bölgede ABD-Rusya’nın anlaştığını görüyoruz. Sayın Başbakan Davutoğlu’nun da şubat başında Halep’e ilk saldırdıklarında söylediği sözleri unutmayalım: “Ne zaman ABD ile Rusya arasında bir görüşme olsa, devamında Rusların ağır hava saldırıları başlıyor” dedi. Bu sözlerin adresi aslında Washington’du. Nurgül Yılmaz: O halde, ABD-Rusya-Şam ortak mı? Ozan Erdem: Bu sana çok güveniyorum, çok seviyorum ortak olalım şeklinde değil tabi ki. Şuan için çıkarları bu yönde ve bu şekilde hareket ediyorlar. Yarın değişir, farklı hareket ederler. Senatör McCain: “Rusya’nın Suriye’ye girmesine öncülük eden ABD’dir” diyor. Aslında, Rusya yıllardan beri Suriye’yi Akdeniz’e açılan kapısı olarak zaten ilişkideydi. Esat sülalesi de gücünü Rusya’dan alıyordu. Rusya, bu savaşlar başlamadan önceden Suriye’ye milyarlarca dolarlık silah satıyordu. Suriye’nin hava savunma sistemini Ruslar kurdu. Rusya’ya rağmen zaten Suriye’de istenilen paylaşım yapılamazdı. Ama Rusya’da ekonomik krizle boğuşurken, Suriye’nin de tek sahibi olamayacaktır. Zaten, petrol fiyatlarını da düşürüp Rusya’yı ekonomik krize sokan da ABD’dir. Güç dengesi diyebiliriz. Ama ABD isteseydi, Suriye’de Rusya’yı olağanüstü zorlayarak Afganistan’da yaptığı gibi bataklıkta boğabilirdi. Ama yapmadı. Nurgül Yılmaz: Neden yapmadı? Ozan Erdem: Çünkü, esas tehlike Rusya değil ABD için. Bu yüzyılın ABD için korkulu rüyası Çin. Çin’e karşı Rusya’yı Balkanlar’da, Ortadoğu’da, Hazar’da, Orta Asya’da yanına çekmesi gerekiyor ABD’nin. Bu yüzden küresel bir paylaşımın sac ayaklarından en merkezi ve önemlisi Ortadoğu. Ama bu kaosu bu şekilde planlamaları bu şekilde gidecek anlamına gelmiyor. Sonuçta, kulun hesabı varsa, Allah’ın da bir hesabı vardır. Burada denklemi bozacak ülke Türkiye’dir. Zira, bize rağmen yapılacak hiçbir plan ilelebet sürmeyecektir. Bu yüzden de Gezi ayaklanmaları, paralelcilerin ihaneti, koalisyon çabaları, başkanlık sistemine karşı çıkmalar, AK Parti içindeki muhalifler, CHP’nin millilikten uzaklaştırılma çabaları, Bahçeli’yi diskalifiye çabaları vs. hepsi aynı üst akıl tarafından yönetilen ve buralarla bağlantılı, asla tesadüf olmayan zincirin halkaları. Lakin; Ne yapsalar boş, göklerden gelen bir karar vardır.                                                      
Ankara’daki patlama. Öncesi ve sonrasında gelen şehit haberleri. Sivil halkın hedef alınması. Türkiye’nin iç savaşın orta göbeğine çekilmesine çalışılmasının nedenleri. Siyasal ve silah gücü olan ülkelerin, Türkiye üzerindeki hesapları…
 Son Günlerde Türkiye’nin gündemine bomba gibi düşen ve “Türkiye iç savaşa doğru mu gidiyor?” sorularını sordurtan Ankara’daki patlama… Öncesinde ve sonrasında gelen şehit haberleri.  Sivil halkın da hedefte olduğu terör olaylarını, bir bilene sorduk. Siyaset Bilimci ve Siyasal İletişim Uzmanı Ozan Erdem;  tarihten bugüne terör olaylarını sebep sonuç ilişkilerini yorumladı. Türkiye’nin neden terörist örgütlerin hedefinde olduğunu anlattı. İşte çok konuşulacak o röportaj…

Nurgül Yılmaz : Çok fazla da geriye gitmeden 10 yıl öncesinden başlayalım isterseniz.

Ozan Erdem : Ülkemiz içinde planlanan olaylarla başlayalım o halde. Önce, kumpas davaları ile Milli Ordumuz çökertilmeye çalışıldı. Darbe teşebbüsünde bulunan kişiler bahane edilerek, kurunun yanında yaş da yok edilmeye çalışıldı. Devletin mahrem odalarına girildi paralel savcılar tarafından ve FETÖ bu bilgilerin hepsini, kendisini koruyan CIA ile paylaştı. Milli ve yerli olan Deniz Baykal kaset şantajıyla gönderildi. CHP’de kuşatma altına alınarak bugünkü yapıya getirildi. 12 Haziran 2011 seçimlerinden önce, yine milli gücün diğer önemli bir gücü olan MHP’nin de genel başkan yardımcıları kaset şantajıyla yok edildi ve MHP’de silinmek istendi. Akabinde, 7 Şubat 2012’de bu gayr-ı milli paralel örgütlenmeye karşı devlet aklı ile devleti korumaya alan Hakan Fidan göz altına alınmaya çalışıldı. Asıl amaç Fidan üzerinden Başbakan Erdoğan’ı düşürmekti. Olmadı, bu sefer Haziran 2013’te Gezi Ayaklanması ile iç karışıklık çıkartıldı. Yine olmadı bu sefer 17-25 Aralık 2013’te, yıllardan beri planladıkları hamleyi yaptılar. Tuzak kuranların en hayırlısı şüphesiz Allah’tır. Yine başaramadılar. 7 Haziran seçimleri öncesi “Cici Çocuk Selo” diyerek Demirtaş’ın eline saz vererek, espriler yaptırtarak, ılımlı ve güler yüzlü göstererek, kurda koyun postu giydirip, parlattılar ve ülkeyi koalisyona ve kaosa götürmeye çalıştılar ve başarılı da oldular. Erdoğan ve devlet aklı bu oyunu görerek, erken seçim dedi ve buna karşılık olarak da en son 20 Temmuz’da PKK konsept değiştirerek şehir savaşlarına yöneldi.

Nurgül Yılmaz: Son bir haftadır yoğun gündem Deniz Baykal’ın Kılıçdaroğlu ve CHP’nin, “HDP’lileşerek gayr-ı milli bir yapıya kaydığı çıkışı oldu.  Baykal, neden böyle bir çıkış yaptı size göre?

Ozan Erdem: Deniz Baykal’ın; “AK Parti’ye karşı olmakla, Türkiye’ye sahip çıkmak arasındaki ayrımı yapabilmek devlet adamı olmanın gereğidir” deyişi. Bir milli reflekstir. Sünni Halep’in, Şii’lere bırakılamayacağını söylemesi de, CHP’nin HDP’lileşmesinden duyduğu kaygıyı dile getirmesi de.

Aynı şekilde, Bahçeli’nin de Putin’e karşı Erdoğan’a sahip çıkması, şahıs olarak Erdoğan’a değil, milli ve yerli bir refleksle, devletine ve onu temsil eden cumhurbaşkanına sahip çıkıştır. 

Nurgül Yılmaz: Deniz Baykal’ın çıkışını nasıl okuyorsunuz?

Ozan Erdem: CHP teşkilatlarının ve ideolojisinin omurgasını Misak-ı Millîci yapı oluşturur. Bu yapı alenî bir şekilde diskalifiye edilip, yerine HDP söyleminde bir parti geliyor. Adeta ulusalcı duruş sergileyen Baykal başta olmak üzere, Birgül Ayman Güler gibi ulusalcı duruşuyla parti içindeki sembol kişiler partiden tasfiye ediliyor. Başta Almanya olmak üzere Avrupa lobileri tarafından desteklenen Kılıçdaroğlu üzerinden CHP, Alevilik üzerinden, tek mezhebin hakimiyetindeymiş algısı oluşturuluyor. Baykal hem bir millî çıkış yaptı hem de Sünni sahiplenmesi yaparak, yapılmaya çalışılanların farkında olduğunu belirtti.

Nurgül Yılmaz: bu Kılıçdaroğlu’nun diskalifiye edilmesi harekatı mıdır?

Ozan Erdem: Avrupa’nın, özellikle de Almanya ile Fransa’nın Ortadoğu ve Türkiye üzerindeki müdahale alanlarına karşı şuanda ABD el atmış durumda. Bu da demektir ki, yakın zaman içinde Kılıçdaroğlu’na karşı ABD ile daha sıkı ilişkide olan ama yine gayr-ı milli olan kişi ve kişilerin parlatılarak, Kılıçdaroğlu’nun diskalifiye edilmesi demektir. Burada vatandaş olarak yapmamız gereken hangi parti olursa olsun, yerli ve milli olana destek olmaktır. Bahçeli’nin, Baykal’ın ve diğer oluşumlardaki milli ve yerli duran kişilerin üzerinde oynanan oyunların farkında olmamız gerekiyor.

Nurgül Yılmaz: CHP, Baykal’ın bu eleştirisini hak edecek ne yaptı? 

Ozan Erdem: CHP’nin Erdoğan karşıtlığı artık hezeyan boyutunu geçmiş durumda. Bazı CHP’li vekillerin yaptıkları açıklamaların özü şuna çıkıyor: “Erdoğan, PKK karşıtı, o halde ben PKK söyleminde olayım.”

24 Temmuz 2015’te TSK, PKK’ya karşı operasyonları başlattığında ne dedi CHP? “Erdoğan ve AK Parti, dağları taşları mahsus bombalıyor. Bu 1 Kasım seçimine kadar sürecek. Amaç Erdoğan’a oy toplamak, seçimden sonra bitecek bu operasyonlar” dediler. Milli bir konuda, bağımsızlığımızla ilgili bir konuda, şehitler üzerinden, akan kan üzerinden siyaset yapılmaya çalışıldı. Ne oldu? Olayın hiç de öyle olmadığını bugün görüyoruz. PKK vekaletiyle, birden fazla devletin istihbarat örgütünün desteklediği bir savaşın içindeyiz. Bu söylemler ise maalesef, PKK’nın ve onu destekleyen emperyalist ülkelerin ekmeğine yağ sürmektir.

Nurgül Yılmaz: Stratejik ortağımız dediğimiz ve NATO’da müttefikimiz ABD neden Türkiye karşıtı politika uyguluyor?

Ozan Erdem: ABD, Türkiye’den istediği taşeron hizmeti alamayınca gidip PYD ile anlaştı. Ortadoğu üzerine yapılan planda Almanya, ABD’nin istediğini yapmadı ve Volkswagen skandalı ile milyarlarca dolar zarara uğratıldı. Fransa’ya önce Charlie Hebdo, ardından da Paris saldırısı ile uyarı yapıldı. Rusya, Kırım’ı adeta işgal etti ve ABD tarafından petrol fiyatları düşürülerek iflasın eşiğine getirildi şuan. Ama, çıkarlar önemli büyük devletler için. Başka bir coğrafi alanda, aynı devletle çatışabilir ama Suriye konusunda çıkar birliğine vardılar ve şuanda da birlikte hareket ediyorlar. ABD, Ortadoğu’nun yeni yüzyıl dizaynında Şii politikasının yürütücülüğünü Rusya’ya bıraktı. Şimdi her iki devlet de, PKK (PYD- YPG) üzerinden planlarını ilerletmeye çalışıyorlar. Her türlü silah, mühimmat, para, gıda, insan gücü vs. desteği veriyorlar.

Nurgül Yılmaz: Adeta bir Haçlı kuşatması altındayız o halde. Öyle mi?

Ozan Erdem: Oynanan oyun çok büyük. Bir İstiklal ve İstikbal mücadelesi veriyoruz. Yok olma veya dirilerek daha da büyük olma mücadelesi bu. Bir devlete, iki devlete karşı değil, yedi düvele karşı bu savaşın içerisindeyiz.

Hiç düşünür müydünüz parelelin medyası ile kartel medya, HDP, CHP, Kandil yan yana, aynı ağızla konuşup, propaganda yapacağını.

Nurgül Yılmaz: Henüz ABD-Rusya bu kadar yakınlaşmamışken, daha önce sizinle yaptığımız röportajlarda iki ülkenin anlaştığını söylemiştiniz. Bugün bunu artık görebiliyoruz. Neden iki karşıt ülke olarak bildiğimiz ABD-Rusya bir planda birleşiyorlar?

Ozan Erdem: Uluslararası diplomasinin en tanınmış ismi, 92 yaşındaki Yahudi kökenli ABD’li eski diplomat Henry Kissenger, şubat başında sessiz sedasız Moskova’da eski dostu Putin ile görüştü. Bu ilk görüşmesi değil, son da olmayacak. Defalarca kez görüştüler. Yeni bir stratejik konsept belirlendi ABD ve Rusya arasında. 1945’te iki kutuplu bir dünya inşa ederek tüm dünyayı nasıl yönettilerse, şimdi de Çin’e ve yükselen Avrupa’ya karşı tekrar iki kutuplu bir dünya planlaması yapıyorlar. Çünkü, tek kutuplu bir dünya düzenini hiçbir devlet kuramaz. Zira, iki kutuplu bir denge olmazsa, tek devletin kontrol edemediği bölge sayısı artar. Devletler iktidarlarını kaybederler. Bu sebepten de Yeni Dünya Düzeni tekrar dizayn edilirken, bu bölgede ABD-Rusya’nın anlaştığını görüyoruz. Sayın Başbakan Davutoğlu’nun da şubat başında Halep’e ilk saldırdıklarında söylediği sözleri unutmayalım: “Ne zaman ABD ile Rusya arasında bir görüşme olsa, devamında Rusların ağır hava saldırıları başlıyor” dedi. Bu sözlerin adresi aslında Washington’du.

Nurgül Yılmaz: O halde, ABD-Rusya-Şam ortak mı?

Ozan Erdem: Bu sana çok güveniyorum, çok seviyorum ortak olalım şeklinde değil tabi ki. Şuan için çıkarları bu yönde ve bu şekilde hareket ediyorlar. Yarın değişir, farklı hareket ederler. Senatör McCain: “Rusya’nın Suriye’ye girmesine öncülük eden ABD’dir” diyor. Aslında, Rusya yıllardan beri Suriye’yi Akdeniz’e açılan kapısı olarak zaten ilişkideydi. Esat sülalesi de gücünü Rusya’dan alıyordu. Rusya, bu savaşlar başlamadan önceden Suriye’ye milyarlarca dolarlık silah satıyordu. Suriye’nin hava savunma sistemini Ruslar kurdu. Rusya’ya rağmen zaten Suriye’de istenilen paylaşım yapılamazdı. Ama Rusya’da ekonomik krizle boğuşurken, Suriye’nin de tek sahibi olamayacaktır. Zaten, petrol fiyatlarını da düşürüp Rusya’yı ekonomik krize sokan da ABD’dir. Güç dengesi diyebiliriz. Ama ABD isteseydi, Suriye’de Rusya’yı olağanüstü zorlayarak Afganistan’da yaptığı gibi bataklıkta boğabilirdi. Ama yapmadı.

Nurgül Yılmaz: Neden yapmadı?

Ozan Erdem: Çünkü, esas tehlike Rusya değil ABD için. Bu yüzyılın ABD için korkulu rüyası Çin. Çin’e karşı Rusya’yı Balkanlar’da, Ortadoğu’da, Hazar’da, Orta Asya’da yanına çekmesi gerekiyor ABD’nin. Bu yüzden küresel bir paylaşımın sac ayaklarından en merkezi ve önemlisi Ortadoğu. Ama bu kaosu bu şekilde planlamaları bu şekilde gidecek anlamına gelmiyor. Sonuçta, kulun hesabı varsa, Allah’ın da bir hesabı vardır. Burada denklemi bozacak ülke Türkiye’dir. Zira, bize rağmen yapılacak hiçbir plan ilelebet sürmeyecektir. Bu yüzden de Gezi ayaklanmaları, paralelcilerin ihaneti, koalisyon çabaları, başkanlık sistemine karşı çıkmalar, AK Parti içindeki muhalifler, CHP’nin millilikten uzaklaştırılma çabaları, Bahçeli’yi diskalifiye çabaları vs. hepsi aynı üst akıl tarafından yönetilen ve buralarla bağlantılı, asla tesadüf olmayan zincirin halkaları. Lakin; Ne yapsalar boş, göklerden gelen bir karar vardır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.