İşte üniversite ve üniversite kenti

EĞİTİM (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 22.06.2022 - 16:05, Güncelleme: 22.06.2022 - 16:05
 

İşte üniversite ve üniversite kenti

Düzce üniversitesi tüm üniversitelerimize örnek oldu. Kısa zamanda Düzce bir üniversite kenti oldu.
Düzce Üniversitesi, Bölgesel Kalkınma Odaklı İhtisaslaşma programı ile bölge halkına gelir getirici faaliyetleri koordine ediyor. 2016 yılında Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından oldukça umut verici bir program başlatıldı. Resmi adı “Üniversitelerimizin Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşma ve İhtisaslaşması” olan bu programda YÖK, programa kabul ettiği üniversitelere tek bir cümle söylüyordu; Bölge halkına gelir getirici faaliyetleri koordine ederek bölgesel kalkınmaya katkıda bulunacaksınız! Zor bir görevdi, ancak başarılı bir örneğine Düzce’de tanıklık etme fırsatı bulduk. Birinci nesil üniversiteler, sadece eğitim-öğretim faaliyeti yürütüyordu. İkinci nesil üniversitelerde bu eğitim-öğretim faaliyetine “Araştırma” faaliyetleri de eklendi. Üçüncü nesil üniversiteler ise, bu ikisine ek olarak çok zorlu ama bir o kadar da değerli bir misyon ekliyordu: Bölgesel Kalkınmaya Katkı. Yani üçüncü nesil bir üniversite, bir yandan eğitim-öğretim ve araştırma faaliyetleri yürütürken bir yandan da bölge halkının gelir elde etmesini sağlayacak faaliyetler yürütmeliydi. Düzce Üniversitesi, bölgesel kalkınmaya katkıda bulunmak için ihtisaslaşma konuları olarak “Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp” ile “Tarımsal Atıkların Endüstriye Geri Kazanımı” konularını seçmiş, Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp alanında Düzce Üniversitesi’nin yürüttüğü faaliyetleri özetlersek şu uzun liste karşımıza çıkıyor: · Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıbbın en önemli hammaddesi olan tıbbi bitkileri bölge halkı ile birlikte yetiştiren Düzce Üniversitesi, çiftçilere fide hibe etmiş, tıbbi bitkilerin ekim, dikim, bakım ve hasatı ile ilgili bölge halkına eğitim vermiş ve hepsinden önemlisi, bölge halkının yetiştirdiği tıbbi bitkiler için satın alım garantisi vermiş, yani hiçbir çiftçinin ürünü tarlada kalmamış. Böylece 50’nin üzerinde çiftçi, 1000 dönümden fazla arazide tıbbi bitki yetiştirerek önemli miktarda gelir elde etmiş. Son yıllarda kullanımı giderek artan safran, salep, aronya, kudret narı, gingko gibi katma değeri yüksek tıbbi bitkiler ve meyveler, bölge halkına çok daha fazla gelir sağlamış. · Bölge halkıyla sadece tıbbi bitki yetiştirmekle yetinmeyen Düzce Üniversitesi, arıcılık ürünlerini de bölge halkıyla yetiştirmiş ve arıcılara da hem eğitim hem de satın alım garantisi vermiş, Arıcılık konusunda en şaşırtıcı olanı, arıcılık ürünü deyince aklına sadece bal gelen bölge halkına, Türkiye’de ilk defa Arı Zehri Eldesi için eğitim vermiş, bölge halkı bal, propolis, polen ve arı sütüne ek olarak Arı Zehrinden de çok önemli miktarda gelir elde etmiş. · Bununla da yetinmeyen Düzce Üniversitesi, bölge halkıyla birlikte tıbbi mantar da yetiştirmiş ve hiç şaşırtıcı olmayan şekilde, tıbbi mantar yetiştiricilerine de satın alım garantisi vermiş. Düzce halkı (özellikle de kadınlar) Şitaki ve Reishi gibi çeşitli tıbbi mantarları, köy evlerinin atıl durumdaki mahzenlerinde ve ahırlarında yetiştirerek hatırı sayılır bir gelir elde etmiş. · Düzce Üniversitesi, değer zincirinin halkalarını tamamlamak için, bölge halkından elde ettiği tıbbi bitkileri, tıbbi mantarları ve arıcılık ürünlerini kullanarak gıda takviyesi ve kozmetik ürünleri üretmek amacıyla, Doğu Marmara Kalkınma Ajansı (MARKA) desteği ile Üretim Merkezi kurmuş ve çok sayıda ürün üretmiş. Bu ürünleri satmak için 4 adet marka tescil etmiş ve bu markalarla satışa başlamış. · Bölge girişimcilerinin kurduğu bir firma Düzce Üniversitesi’ne gelip “bu markaları bize lisanslayın, sizin markanızla sizin denetiminizde ürün üretelim, satalım ve size lisans hakkı verelim” demiş. Düzce Üniversitesi markalarını lisanslamış. Hemen ardından da Univera adıyla yeni bir marka tescillemiş ve şu anda bu markayla çok sayıda ürün satıyor. · Kupa tedavisi (hacamat), sülük tedavisi ve ozonterapi gibi uygulamaların, halk arasında çantacı diye tabir edilen, ehil olmayan, hekim olmayan insanlar tarafından merdiven altında yapılmasını engellemek için, Türkiye’nin en büyük Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Merkezi’ni kurmuş. Bu merkezde uygulamalar, sadece ve sadece sertifikalı hekimler tarafından bilimsel yöntemlerle yapılıyor. Düzce Üniversitesi, diğer bir ihtisaslaşma alanı olan “Tarımsal Atıkların Endüstriye Geri Kazanımı” alanında da yine bölge halkına gelir getirici birçok faaliyet yürütmüş: · Bölgenin en önemli tarım ürün fındık. Ancak çok üzücü bir detay, bölge halkının fındığın içini satıp yumuşak (yeşil) dış kabuğunu tamamen çöpe atması, sert kabuğunu ise ya yakması ya da fındık sobalarının sayısının giderek azalması nedeniyle onu da çöpe atması. Düzce Üniversitesi, çöpe giden bu tarımsal atıkların bölge halkına gelir olarak geri dönmesi için çok şaşırtıcı bir formül üretmiş. Mısırlı bir holdingi Düzce’ye yatırım yapmaya ikna etmiş ve bu holding, şu anda bu tarımsal atıkları bölge halkından satın alarak onlardan elektrik enerjisi, günümüzde iyice popülerleşen ve diş macunlarında dahi kullanımı yaygınlaşan karbon siyahı, bitkiler için besleyici sıvı gübre vasfı teşkil eden odun sirkesi gibi çok sayıda katma değerli ürün üretiyor. Holdingin Düzce’ye yaptığı toplam yatırım bedeli 18 Milyon Dolar! Bölge halkı eskiden çöpe attığı fındık kabuğundan şu anda hatırı sayılır bir gelir elde ediyor. · Bölgede yetiştirilen tarım ürünlerinde ikinci sırada pirinç var ve Konuralp Pirinci coğrafi işarete sahip. Yine üzücü bir detay, pirincin kabuğu maalesef çöpe atılıyor. Ancak pirinç kabuğunun çok şaşırtıcı bir özelliği var: Yanmıyor! Bu nedenle herhangi bir malzemenin yanmazlık niteliği artırılmak isteniyorsa içine pirinç kabuğu katkılanıyor. Düzce Üniversitesi, Konuralp pirincinin kabuğunu inşaat malzemelerine katkılamış ve onların yanmazlık niteliğini artırmış. Tüm bu çalışmalarının da patentini almış. Bölge halkı eskiden çöpe attığı pirinç kabuğundan şimdi para kazanıyor. · Bununla da yetinmeyen Düzce Üniversitesi, bölgedeki tarımsal atıkları toplayarak bunlardan mantarın yetiştirilme ortamı olan kompostu ve peyzaj uygulamalarında yaygın olan malçı üretmiş, paketlemiş ve satışını yapıyor. · En ilgi çekici olanlarından biri de, tarımsal atıklardan yüzlerce yıl dayanabilme niteliği olan sanatsal kağıtlar üretmişler. Bu sanatsal kağıtların üzerine ebru, hat gibi sanat eserleri üretiliyor. Düzce Üniversitesi, sırf bu iş için “Sanatsal Üretim Merkezi” kurmuş. Ebru sanatçıları burada geleneksel Türk el sanatlarının nadide eserlerini üretiyor. Ticarileşen tüm ürünlerinin satış süreçlerini ve özellikle de ihracat süreçlerini kolaylaştırmak için, “Düzce Üniversitesi Araştırma, Teknoloji, Otomasyon ve Mühendislik A.Ş.”yi kuran Düzce Üniversitesi, artık ihracatı hedefliyor. Geleceğe dönük diğer bir hedef de Kenevir yetiştiriciliği yapıp, kenevirden katma değerli ürün elde etmek. Bu süreçte sadece bölge halkına hizmet sağlamakla yetinmeyen Düzce Üniversitesi, aynı zamanda bölge sanayicilerinin ve üreticilerinin test-analiz ihtiyacını karşılamak için çok sayıda laboratuvar kurmuş. Milyonlarca liralık yatırımla kurulan bu laboratuvarlar, bölgedeki tek akredite laboratuvar olma vasfına sahip. Bu laboratuvarların cihaz ve insan gücü altyapısı da her geçen yıl biraz daha zenginleşiyor. Kamu yatırımları yine kamu yararı için kullanılıyor. Düzce Üniversitesi tüm faaliyetlerde hiçbir şekilde kar amacı gütmüyor. Tek amaç bölge halkının gelir elde etmesi. Bölge halkına gelir getirici faaliyet yürütmeye odaklanmış bu model, dilerim diğer üniversitelerimize de örnek olur. Emeği geçen herkesi tebrik ederim.
Düzce üniversitesi tüm üniversitelerimize örnek oldu. Kısa zamanda Düzce bir üniversite kenti oldu.

Düzce Üniversitesi, Bölgesel Kalkınma Odaklı İhtisaslaşma programı ile bölge halkına gelir getirici faaliyetleri koordine ediyor. 2016 yılında Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından oldukça umut verici bir program başlatıldı. Resmi adı “Üniversitelerimizin Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşma ve İhtisaslaşması” olan bu programda YÖK, programa kabul ettiği üniversitelere tek bir cümle söylüyordu; Bölge halkına gelir getirici faaliyetleri koordine ederek bölgesel kalkınmaya katkıda bulunacaksınız! Zor bir görevdi, ancak başarılı bir örneğine Düzce’de tanıklık etme fırsatı bulduk. Birinci nesil üniversiteler, sadece eğitim-öğretim faaliyeti yürütüyordu. İkinci nesil üniversitelerde bu eğitim-öğretim faaliyetine “Araştırma” faaliyetleri de eklendi. Üçüncü nesil üniversiteler ise, bu ikisine ek olarak çok zorlu ama bir o kadar da değerli bir misyon ekliyordu: Bölgesel Kalkınmaya Katkı. Yani üçüncü nesil bir üniversite, bir yandan eğitim-öğretim ve araştırma faaliyetleri yürütürken bir yandan da bölge halkının gelir elde etmesini sağlayacak faaliyetler yürütmeliydi. Düzce Üniversitesi, bölgesel kalkınmaya katkıda bulunmak için ihtisaslaşma konuları olarak “Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp” ile “Tarımsal Atıkların Endüstriye Geri Kazanımı” konularını seçmiş, Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp alanında Düzce Üniversitesi’nin yürüttüğü faaliyetleri özetlersek şu uzun liste karşımıza çıkıyor: · Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıbbın en önemli hammaddesi olan tıbbi bitkileri bölge halkı ile birlikte yetiştiren Düzce Üniversitesi, çiftçilere fide hibe etmiş, tıbbi bitkilerin ekim, dikim, bakım ve hasatı ile ilgili bölge halkına eğitim vermiş ve hepsinden önemlisi, bölge halkının yetiştirdiği tıbbi bitkiler için satın alım garantisi vermiş, yani hiçbir çiftçinin ürünü tarlada kalmamış. Böylece 50’nin üzerinde çiftçi, 1000 dönümden fazla arazide tıbbi bitki yetiştirerek önemli miktarda gelir elde etmiş. Son yıllarda kullanımı giderek artan safran, salep, aronya, kudret narı, gingko gibi katma değeri yüksek tıbbi bitkiler ve meyveler, bölge halkına çok daha fazla gelir sağlamış. · Bölge halkıyla sadece tıbbi bitki yetiştirmekle yetinmeyen Düzce Üniversitesi, arıcılık ürünlerini de bölge halkıyla yetiştirmiş ve arıcılara da hem eğitim hem de satın alım garantisi vermiş, Arıcılık konusunda en şaşırtıcı olanı, arıcılık ürünü deyince aklına sadece bal gelen bölge halkına, Türkiye’de ilk defa Arı Zehri Eldesi için eğitim vermiş, bölge halkı bal, propolis, polen ve arı sütüne ek olarak Arı Zehrinden de çok önemli miktarda gelir elde etmiş. · Bununla da yetinmeyen Düzce Üniversitesi, bölge halkıyla birlikte tıbbi mantar da yetiştirmiş ve hiç şaşırtıcı olmayan şekilde, tıbbi mantar yetiştiricilerine de satın alım garantisi vermiş. Düzce halkı (özellikle de kadınlar) Şitaki ve Reishi gibi çeşitli tıbbi mantarları, köy evlerinin atıl durumdaki mahzenlerinde ve ahırlarında yetiştirerek hatırı sayılır bir gelir elde etmiş. · Düzce Üniversitesi, değer zincirinin halkalarını tamamlamak için, bölge halkından elde ettiği tıbbi bitkileri, tıbbi mantarları ve arıcılık ürünlerini kullanarak gıda takviyesi ve kozmetik ürünleri üretmek amacıyla, Doğu Marmara Kalkınma Ajansı (MARKA) desteği ile Üretim Merkezi kurmuş ve çok sayıda ürün üretmiş. Bu ürünleri satmak için 4 adet marka tescil etmiş ve bu markalarla satışa başlamış. · Bölge girişimcilerinin kurduğu bir firma Düzce Üniversitesi’ne gelip “bu markaları bize lisanslayın, sizin markanızla sizin denetiminizde ürün üretelim, satalım ve size lisans hakkı verelim” demiş. Düzce Üniversitesi markalarını lisanslamış. Hemen ardından da Univera adıyla yeni bir marka tescillemiş ve şu anda bu markayla çok sayıda ürün satıyor. · Kupa tedavisi (hacamat), sülük tedavisi ve ozonterapi gibi uygulamaların, halk arasında çantacı diye tabir edilen, ehil olmayan, hekim olmayan insanlar tarafından merdiven altında yapılmasını engellemek için, Türkiye’nin en büyük Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Merkezi’ni kurmuş. Bu merkezde uygulamalar, sadece ve sadece sertifikalı hekimler tarafından bilimsel yöntemlerle yapılıyor. Düzce Üniversitesi, diğer bir ihtisaslaşma alanı olan “Tarımsal Atıkların Endüstriye Geri Kazanımı” alanında da yine bölge halkına gelir getirici birçok faaliyet yürütmüş: · Bölgenin en önemli tarım ürün fındık. Ancak çok üzücü bir detay, bölge halkının fındığın içini satıp yumuşak (yeşil) dış kabuğunu tamamen çöpe atması, sert kabuğunu ise ya yakması ya da fındık sobalarının sayısının giderek azalması nedeniyle onu da çöpe atması. Düzce Üniversitesi, çöpe giden bu tarımsal atıkların bölge halkına gelir olarak geri dönmesi için çok şaşırtıcı bir formül üretmiş. Mısırlı bir holdingi Düzce’ye yatırım yapmaya ikna etmiş ve bu holding, şu anda bu tarımsal atıkları bölge halkından satın alarak onlardan elektrik enerjisi, günümüzde iyice popülerleşen ve diş macunlarında dahi kullanımı yaygınlaşan karbon siyahı, bitkiler için besleyici sıvı gübre vasfı teşkil eden odun sirkesi gibi çok sayıda katma değerli ürün üretiyor. Holdingin Düzce’ye yaptığı toplam yatırım bedeli 18 Milyon Dolar! Bölge halkı eskiden çöpe attığı fındık kabuğundan şu anda hatırı sayılır bir gelir elde ediyor. · Bölgede yetiştirilen tarım ürünlerinde ikinci sırada pirinç var ve Konuralp Pirinci coğrafi işarete sahip. Yine üzücü bir detay, pirincin kabuğu maalesef çöpe atılıyor. Ancak pirinç kabuğunun çok şaşırtıcı bir özelliği var: Yanmıyor! Bu nedenle herhangi bir malzemenin yanmazlık niteliği artırılmak isteniyorsa içine pirinç kabuğu katkılanıyor. Düzce Üniversitesi, Konuralp pirincinin kabuğunu inşaat malzemelerine katkılamış ve onların yanmazlık niteliğini artırmış. Tüm bu çalışmalarının da patentini almış. Bölge halkı eskiden çöpe attığı pirinç kabuğundan şimdi para kazanıyor. · Bununla da yetinmeyen Düzce Üniversitesi, bölgedeki tarımsal atıkları toplayarak bunlardan mantarın yetiştirilme ortamı olan kompostu ve peyzaj uygulamalarında yaygın olan malçı üretmiş, paketlemiş ve satışını yapıyor. · En ilgi çekici olanlarından biri de, tarımsal atıklardan yüzlerce yıl dayanabilme niteliği olan sanatsal kağıtlar üretmişler. Bu sanatsal kağıtların üzerine ebru, hat gibi sanat eserleri üretiliyor. Düzce Üniversitesi, sırf bu iş için “Sanatsal Üretim Merkezi” kurmuş. Ebru sanatçıları burada geleneksel Türk el sanatlarının nadide eserlerini üretiyor. Ticarileşen tüm ürünlerinin satış süreçlerini ve özellikle de ihracat süreçlerini kolaylaştırmak için, “Düzce Üniversitesi Araştırma, Teknoloji, Otomasyon ve Mühendislik A.Ş.”yi kuran Düzce Üniversitesi, artık ihracatı hedefliyor. Geleceğe dönük diğer bir hedef de Kenevir yetiştiriciliği yapıp, kenevirden katma değerli ürün elde etmek. Bu süreçte sadece bölge halkına hizmet sağlamakla yetinmeyen Düzce Üniversitesi, aynı zamanda bölge sanayicilerinin ve üreticilerinin test-analiz ihtiyacını karşılamak için çok sayıda laboratuvar kurmuş. Milyonlarca liralık yatırımla kurulan bu laboratuvarlar, bölgedeki tek akredite laboratuvar olma vasfına sahip. Bu laboratuvarların cihaz ve insan gücü altyapısı da her geçen yıl biraz daha zenginleşiyor. Kamu yatırımları yine kamu yararı için kullanılıyor. Düzce Üniversitesi tüm faaliyetlerde hiçbir şekilde kar amacı gütmüyor. Tek amaç bölge halkının gelir elde etmesi. Bölge halkına gelir getirici faaliyet yürütmeye odaklanmış bu model, dilerim diğer üniversitelerimize de örnek olur. Emeği geçen herkesi tebrik ederim.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.