KARABULUT AİLESİNİN AVUKATI REZAN EPÖZDEMİR CİNAYETİ VE 14 YILLIK SÜRECİ ANLATTI

ASAYİŞ 07.08.2023 - 12:59, Güncelleme: 07.08.2023 - 13:08
 

KARABULUT AİLESİNİN AVUKATI REZAN EPÖZDEMİR CİNAYETİ VE 14 YILLIK SÜRECİ ANLATTI

2009 yılında vahşice katledilen Münevver Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, katil Cem Garipoğlu'nun kız kardeşi Sakine Garipoğlu'nun cinayet yöntemine benzer içeriğe sahip bir fotoğraf paylaşmasının ardından cinayetin ve Garipoğlu ailesinin yeniden gündeme gelmesine ilişkin açıklama yaptı.
Münevver Karabulut cinayetine ilişkin olarak yazılı ve görsel basında, sosyal medya ve kamuoyunda bir süredir bilgi kirliliği oluştuğunu söyleyen Epözdemir, cinayetin üzerinden 14 sene geçmiş olmasına rağmen yapılan tartışmalar üzerine mağdur aile avukatı olarak bu süreci bir kez daha anlatma zorunluluğu doğduğunu belirtti. Sosyal medya adresinden paylaşım yapan Epözdemir şunları yazdı: 1) Münevver Karabulut, 03.03.2009 tarihinde henüz hayatının baharındayken Cem Garipoğlu tarafından adli tıp raporuna göre 5’i münferiden öldürücü 29 bıçak kesisi, boynunda V şeklinde çizikler ve ölmeden önce testere ile kafası bedeninden ayrılmak suretiyle hunharca ve vahşice katledilmiştir. Bu cinayet insanın insan olma vasfına aykırı bir cinayettir. 2) Cinayetin akabinde baba Mehmet Nida Garipoğlu tasarlayarak, canavarca hisle ve eziyet kasten öldürme suçuna iştirakten tutuklanmış, kesinleşen mahkeme kararına göre Cem Garipoğlu ise şirket çalışanları ve amca Hayyam Garipoğlu tarafından cinayet mahallinden kaçırılarak, 197 gün boyunca saklanmıştır. Nitekim Hayyam Garipoğlu, şirket şoförü, genel müdür ve TCK m. 283 uyarınca suçluyu kayırma suçundan ötürü mahkemece alt sınırdan uzaklaşılarak 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmıştır. 3) Anılan davada Mehmet Nida Garipoğlu’nun avukatlığını, Ankara Barosu ve Türkiye Barolar Birliği başkanlığı da yapmış olan KKTC Büyükelçisi Metin Feyzioğlu yapmıştır. Bu hunharca ve vahşice cinayettin işlenme şekli, kullanılan vasıtalar, failin 197 gün boyunca kaçmış olması, kamuoyunun ilgisi, kadın cinayetlerinde fikri takip ve farkındalık yaratma çabası nedeniyle her gün manşetlerde yer almış ve basının ve kamuoyunun önemli ölçüde ilgisine mazhar olmuştur. 4) Soruşturmayı yürüten ve şu an Yargıtay üyesi olarak görev yapan dönemin İstanbul Cumhuriyet Savcısı Faruk Erşen Yılmaz‘ın bu konudaki kararlılığı, göstermiş olduğu hassasiyet ve feraset nedeniyle soruşturma boyunca baba Mehmet Nida Garipoğlu tahliye edilmemiş ve aile babanın cinayete iştirak suçunun faili olmadığını düşündüğü için, 197 gün sonunda Cem Garipoğlu kolluğa teslim edilmek zorunda kalmıştır. 5) Cem Garipoğlu‘nun öncesinde testereyi alıp eve getirmesi, 15:00’da cinayet mahaline maktuleyle gelip arka kapıdan eve girmesi, 18:46'da valiz ve gitar kılıfıyla dışarı çakması ve cesedi yaklaşık 35 kilometre mesafedeki Etiler’de bulunan babaannesinin evinin önündeki çöp konteynırına bırakması, sonrasında arkadaşlarıyla birlikte bir AVM’ye kahve içmeye gitmesi, planlı ve soğukkanlı hareketleri, yakalandığındaki fiziksel görüntüsü nedeniyle yaşının 18 yaşından küçük olamayacağına ilişkin tarafımızda yaygın bir kanaat oluşmuştur. Bu kapsamda, failin kemik yaşı tespiti talep edilmiş ve yaptırılmış, ilkokul kayıtları ve nüfus kayıtları incelenmiş, bu kapsamda resmi belgede sahtecilik suçundan soruşturma yapılmış ve fakat bütün bu süreçlerin sonunda Cem Garipoğlu’nun bu canice cinayeti işlediği sırada, 29 Ekim 2009 doğumlu olması hasebiyle 18 yaşını dolduramadığı tespit edilmiştir. 6) Bu dava Türk hukukunda kurumların iflas ettiği, sistemin sorgulandığı bir dosya olmuştur. Bir dava toplamda 11 davaya dönüşmüştür. Sadece hukuki süreçle değil, aynı zamanda emniyet, Adli Tıp ve yargıda da önemli skandallar yaşanmış ve bu konudaki ısrarlı hukuki takibimiz neticesinde bu kurumdaki sorumlular hakkında mahkumiyet kararları ve tazminat kararları verilmiş ve kanun yolu denetiminden geçerek kesinleşmemiştir. Bu kapsamda Adli Tıp Kurumunda yaşanan sperm skandalı , evde bulunan ve tutanaklara geçmeyerek kayıp olan 700.000 Euro, failleri yakalamaya giden polislerin olay mahaline giderken Cem Garipoğlu ve babasına yol vermesi, cinayetin en önemli delili olan kamera kayıtlarının kırık olmamasına rağmen, kırıktır diye tutanak tutulması ve manuel bir şekilde silinmesi ve bu surette delillerin polislerce karartılması, cinayete iştirakten yargılanan baba Mehmet Nida Garipoğlu’nun, cinayetin en önemli delili olan iki gömlek ve bir içlik adli emanetten getirilmeden ve üzerlerinde inceleme yaptırılmadan mahkeme tarafından tahliye edilmesi ve mahkeme başkanının hileli iflas suçundan daha önce Adana Ceyhan’da aileye beraat kararı vermesi gibi olaylara ilişkin olarak; Adil Tıp kurumu yetkililerine ve polis memurlarına ceza davası açılmış, sorumlular hakkında mahkumiyet kararları verilmiştir. Adli tıp kurumunun bağlı bulunduğu Adalet Bakanlığı aleyhine tazminat davası açılmış ve emsal mahiyette bir tazminat kararı verilip kesinleşmiştir. Hakim hakkında reddi hakim talep edilmiş, mahkeme başkanı dosyadan çekilmek zorunda kalmış ve HSK (eski adıyla HSYK'ya) şikayet edilmiştir. Bütün bu olaylar nedeniyle hukuki süreç sonuna kadar takip edilmiş ve bu davayı manipüle etmeye çalışarak, suç delillerini gizleyen ve yok eden, görevi kötüye kullanan tüm kamu görevlileri ve failler yargı önüne çıkarılarak mahkum edilmiştir. Haber Merkezi    
2009 yılında vahşice katledilen Münevver Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, katil Cem Garipoğlu'nun kız kardeşi Sakine Garipoğlu'nun cinayet yöntemine benzer içeriğe sahip bir fotoğraf paylaşmasının ardından cinayetin ve Garipoğlu ailesinin yeniden gündeme gelmesine ilişkin açıklama yaptı.

Münevver Karabulut cinayetine ilişkin olarak yazılı ve görsel basında, sosyal medya ve kamuoyunda bir süredir bilgi kirliliği oluştuğunu söyleyen Epözdemir, cinayetin üzerinden 14 sene geçmiş olmasına rağmen yapılan tartışmalar üzerine mağdur aile avukatı olarak bu süreci bir kez daha anlatma zorunluluğu doğduğunu belirtti.

Sosyal medya adresinden paylaşım yapan Epözdemir şunları yazdı:

1) Münevver Karabulut, 03.03.2009 tarihinde henüz hayatının baharındayken  Cem Garipoğlu tarafından adli tıp raporuna göre 5’i münferiden öldürücü 29 bıçak kesisi, boynunda V şeklinde çizikler ve ölmeden önce testere ile kafası bedeninden ayrılmak suretiyle hunharca ve vahşice katledilmiştir. Bu cinayet insanın insan olma vasfına aykırı bir cinayettir.

2) Cinayetin akabinde baba Mehmet Nida Garipoğlu tasarlayarak, canavarca hisle ve eziyet kasten öldürme suçuna iştirakten tutuklanmış, kesinleşen mahkeme kararına göre Cem Garipoğlu ise şirket çalışanları ve amca Hayyam Garipoğlu tarafından cinayet mahallinden kaçırılarak, 197 gün boyunca saklanmıştır. Nitekim Hayyam Garipoğlu, şirket şoförü, genel müdür ve TCK m. 283 uyarınca suçluyu kayırma suçundan ötürü mahkemece alt sınırdan uzaklaşılarak 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmıştır.

3) Anılan davada Mehmet Nida Garipoğlu’nun avukatlığını, Ankara Barosu ve Türkiye Barolar Birliği başkanlığı da yapmış olan KKTC Büyükelçisi Metin Feyzioğlu yapmıştır. Bu hunharca ve vahşice cinayettin işlenme şekli, kullanılan vasıtalar, failin 197 gün boyunca kaçmış olması, kamuoyunun ilgisi, kadın cinayetlerinde fikri takip ve farkındalık yaratma çabası nedeniyle her gün manşetlerde yer almış ve basının ve kamuoyunun önemli ölçüde ilgisine mazhar olmuştur.

4) Soruşturmayı yürüten ve şu an Yargıtay üyesi olarak görev yapan dönemin İstanbul Cumhuriyet Savcısı Faruk Erşen Yılmaz‘ın bu konudaki kararlılığı, göstermiş olduğu hassasiyet ve feraset nedeniyle soruşturma boyunca baba Mehmet Nida Garipoğlu tahliye edilmemiş ve aile babanın cinayete iştirak suçunun faili olmadığını düşündüğü için, 197 gün sonunda Cem Garipoğlu kolluğa teslim edilmek zorunda kalmıştır.

5) Cem Garipoğlu‘nun öncesinde testereyi alıp eve getirmesi, 15:00’da cinayet mahaline maktuleyle gelip arka kapıdan eve girmesi, 18:46'da valiz ve gitar kılıfıyla dışarı çakması ve cesedi yaklaşık 35 kilometre mesafedeki Etiler’de bulunan babaannesinin evinin önündeki çöp konteynırına bırakması, sonrasında arkadaşlarıyla birlikte bir AVM’ye kahve içmeye gitmesi, planlı ve soğukkanlı hareketleri, yakalandığındaki fiziksel görüntüsü nedeniyle yaşının 18 yaşından küçük olamayacağına ilişkin tarafımızda yaygın bir kanaat oluşmuştur. Bu kapsamda, failin kemik yaşı tespiti talep edilmiş ve yaptırılmış, ilkokul kayıtları ve nüfus kayıtları incelenmiş, bu kapsamda resmi belgede sahtecilik suçundan soruşturma yapılmış ve fakat bütün bu süreçlerin sonunda Cem Garipoğlu’nun bu canice cinayeti işlediği sırada, 29 Ekim 2009 doğumlu olması hasebiyle 18 yaşını dolduramadığı tespit edilmiştir.

6) Bu dava Türk hukukunda kurumların iflas ettiği, sistemin sorgulandığı bir dosya olmuştur. Bir dava toplamda 11 davaya dönüşmüştür. Sadece hukuki süreçle değil, aynı zamanda emniyet, Adli Tıp ve yargıda da önemli skandallar yaşanmış ve bu konudaki ısrarlı hukuki takibimiz neticesinde bu kurumdaki sorumlular hakkında mahkumiyet kararları ve tazminat kararları verilmiş ve kanun yolu denetiminden geçerek kesinleşmemiştir. Bu kapsamda Adli Tıp Kurumunda yaşanan sperm skandalı , evde bulunan ve tutanaklara geçmeyerek kayıp olan 700.000 Euro, failleri yakalamaya giden polislerin olay mahaline giderken Cem Garipoğlu ve babasına yol vermesi, cinayetin en önemli delili olan kamera kayıtlarının kırık olmamasına rağmen, kırıktır diye tutanak tutulması ve manuel bir şekilde silinmesi ve bu surette delillerin polislerce karartılması, cinayete iştirakten yargılanan baba Mehmet Nida Garipoğlu’nun, cinayetin en önemli delili olan iki gömlek ve bir içlik adli emanetten getirilmeden ve üzerlerinde inceleme yaptırılmadan mahkeme tarafından tahliye edilmesi ve mahkeme başkanının hileli iflas suçundan daha önce Adana Ceyhan’da aileye beraat kararı vermesi gibi olaylara ilişkin olarak; Adil Tıp kurumu yetkililerine ve polis memurlarına ceza davası açılmış, sorumlular hakkında mahkumiyet kararları verilmiştir. Adli tıp kurumunun bağlı bulunduğu Adalet Bakanlığı aleyhine tazminat davası açılmış ve emsal mahiyette bir tazminat kararı verilip kesinleşmiştir. Hakim hakkında reddi hakim talep edilmiş, mahkeme başkanı dosyadan çekilmek zorunda kalmış ve HSK (eski adıyla HSYK'ya) şikayet edilmiştir. Bütün bu olaylar nedeniyle hukuki süreç sonuna kadar takip edilmiş ve bu davayı manipüle etmeye çalışarak, suç delillerini gizleyen ve yok eden, görevi kötüye kullanan tüm kamu görevlileri ve failler yargı önüne çıkarılarak mahkum edilmiştir. Haber Merkezi

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.