URANYUM TEDİRGİNLİĞİ NÜKLEER TEHLİKEYLE BURUN BURUNA!

MANİSA GÜNDEMİ (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 31.05.2022 - 18:19, Güncelleme: 31.05.2022 - 18:19
 

URANYUM TEDİRGİNLİĞİ NÜKLEER TEHLİKEYLE BURUN BURUNA!

CHP Manisa Milletvekili ve Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Bekir Başevirgen Manisa’nın Köprübaşı ilçesi yakınlarında, 1970-1982 yılları arasında işletilerek terk edilen uranyum maden ocaklarının Gediz Ovası’nın bereketli tarım şehrini, insan ve çevre yaşamını tehdit ettiğini söyleyerek yaratılan tahribatın araştırılması için Meclis’te Araştırma Komisyonu kurulmasını istedi.
 Meclis Başkanlığına önerge sunan Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen yaptığı açıklamada bölge topraklarının ortalama uranyum içeriğinin çok yüksek oranlara ulaştığını söyleyerek şöyle konuştu ; “Bu ocağın yakınında bulunan Kasar köylüleri, bu bölgede dolaşmakta, yörede hayvanlarını otlatmakta, aynı ocağın da içerisinde bulunduğu dere yatağında açılmış kuyuların sularını kullanıyor. Söz konusu bu kuru dere, yağışlı mevsimlerde akışa geçerek, Köprübaşı ilçesinin mahallelerinden geçip sularını, Gediz nehri üzerinde kurulu Demirköprü barajına boşaltıyor. Bu kirlenmeden, bölgedeki toprakların, yetişen bitkilerin ve su kaynaklarının oldukça fazla etkilendiği, EMO’nun dayandırdığı bilimsel raporlarda ifade ediliyor.” EN AZ 10 KAT DAHA FAZLA KİRLİ SU! Özellikle uranyum yatağının bulunduğu alan ve çevrelerden beslenen suların, uranyum açısından Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre en az 10 kat fazla kirlendiği ifade edildiğini belirten CHP’li Başevirgen, “Bu suların, yöredeki insan ve hayvanlar tarafından içilmesi, sulama amaçlı kullanılması çevre sağlığı açısından önemli bir risk oluşturuyor. Ayrıca, uranyum ocaklarının üst seviyelerindeki serbest hale geçmiş uranyum artıkları ve kontamine olmuş tozlar, uçuşarak havaya karışıyor ve bu hava yöre insanları tarafından solunuyor.” dedi. “BUGÜNE KADAR OLUMSUZ ETKİLERİ ARAŞTIRILMAMIŞ” Artık işletilmeyen uranyum madenlerinin tarım arazileri ve insan sağlığı üzerinde yarattığı olumsuz etkiler ile ilgili bugüne kadar yapılmış bir çalışmaya rastlamadıklarını, yapılmışsa bile sonuca ilişkin herhangi bir raporun kamuoyu ile paylaşılmadığını söyleyen Bekir Başevirgen, “Bölgede yaşayan vatandaşlara da herhangi bir sağlık taraması yapılmamış. Olağanın üzerinde zihinsel ve bedensel engelli olduğu, kanserli hasta sayısının ise hızla arttığı iddia ediliyor. İnsan sağlığının yanı sıra tarımsal üretim de risk altında. Bu madenlerin hava, toprak, yeraltı suları ve bitkileri maruz bıraktığı radyasyonun tarımsal ürünlere etkisi; özellikle Manisa’nın en önemli tarımsal ürünleri olan tütün, zeytin ve çilek için U-238 bozunma döngüsünde açığa çıkan radyoaktif izotoplar açısından birikme değerlendirmesi ile ilgili bir araştırma bulunmuyor.  Bu ürünlerin tüketilmesinin oluşturduğu riskler bilinmiyor. Bu nedenle,  başta insan sağlığı olmak üzere, ekosistemin tüm unsurları açısından yörede bugüne kadar önlem alınıp alınmadığının ve ihmal olup olmadığının araştırılması, varsa ihmali bulunan sorumluların tespiti, uranyum ocaklarının tarım arazilerine ve üretilen tarım ürünlerine olan olumsuz etkilerinin araştırılması, üretilen tütün, çilek, zeytin ve diğer tarla bitkilerinin tüketilmesinin insan sağlığı üzerinde oluşturduğu risklerin belirlenmesi amacıyla Meclis Araştırması açılmasını istedik.” dedi.
CHP Manisa Milletvekili ve Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Bekir Başevirgen Manisa’nın Köprübaşı ilçesi yakınlarında, 1970-1982 yılları arasında işletilerek terk edilen uranyum maden ocaklarının Gediz Ovası’nın bereketli tarım şehrini, insan ve çevre yaşamını tehdit ettiğini söyleyerek yaratılan tahribatın araştırılması için Meclis’te Araştırma Komisyonu kurulmasını istedi.

 Meclis Başkanlığına önerge sunan Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen yaptığı açıklamada bölge topraklarının ortalama uranyum içeriğinin çok yüksek oranlara ulaştığını söyleyerek şöyle konuştu
; “Bu ocağın yakınında bulunan Kasar köylüleri, bu bölgede dolaşmakta, yörede hayvanlarını otlatmakta, aynı ocağın da içerisinde bulunduğu dere yatağında açılmış kuyuların sularını kullanıyor. Söz konusu bu kuru dere, yağışlı mevsimlerde akışa geçerek, Köprübaşı ilçesinin mahallelerinden geçip sularını, Gediz nehri üzerinde kurulu Demirköprü barajına boşaltıyor. Bu kirlenmeden, bölgedeki toprakların, yetişen bitkilerin ve su kaynaklarının oldukça fazla etkilendiği, EMO’nun dayandırdığı bilimsel raporlarda ifade ediliyor.”

EN AZ 10 KAT DAHA FAZLA KİRLİ SU!

Özellikle uranyum yatağının bulunduğu alan ve çevrelerden beslenen suların, uranyum açısından Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre en az 10 kat fazla kirlendiği ifade edildiğini belirten CHP’li Başevirgen, “Bu suların, yöredeki insan ve hayvanlar tarafından içilmesi, sulama amaçlı kullanılması çevre sağlığı açısından önemli bir risk oluşturuyor. Ayrıca, uranyum ocaklarının üst seviyelerindeki serbest hale geçmiş uranyum artıkları ve kontamine olmuş tozlar, uçuşarak havaya karışıyor ve bu hava yöre insanları tarafından solunuyor.” dedi.

“BUGÜNE KADAR OLUMSUZ ETKİLERİ ARAŞTIRILMAMIŞ”

Artık işletilmeyen uranyum madenlerinin tarım arazileri ve insan sağlığı üzerinde yarattığı olumsuz etkiler ile ilgili bugüne kadar yapılmış bir çalışmaya rastlamadıklarını, yapılmışsa bile sonuca ilişkin herhangi bir raporun kamuoyu ile paylaşılmadığını söyleyen Bekir Başevirgen, “Bölgede yaşayan vatandaşlara da herhangi bir sağlık taraması yapılmamış. Olağanın üzerinde zihinsel ve bedensel engelli olduğu, kanserli hasta sayısının ise hızla arttığı iddia ediliyor. İnsan sağlığının yanı sıra tarımsal üretim de risk altında. Bu madenlerin hava, toprak, yeraltı suları ve bitkileri maruz bıraktığı radyasyonun tarımsal ürünlere etkisi; özellikle Manisa’nın en önemli tarımsal ürünleri olan tütün, zeytin ve çilek için U-238 bozunma döngüsünde açığa çıkan radyoaktif izotoplar açısından birikme değerlendirmesi ile ilgili bir araştırma bulunmuyor.  Bu ürünlerin tüketilmesinin oluşturduğu riskler bilinmiyor. Bu nedenle,  başta insan sağlığı olmak üzere, ekosistemin tüm unsurları açısından yörede bugüne kadar önlem alınıp alınmadığının ve ihmal olup olmadığının araştırılması, varsa ihmali bulunan sorumluların tespiti, uranyum ocaklarının tarım arazilerine ve üretilen tarım ürünlerine olan olumsuz etkilerinin araştırılması, üretilen tütün, çilek, zeytin ve diğer tarla bitkilerinin tüketilmesinin insan sağlığı üzerinde oluşturduğu risklerin belirlenmesi amacıyla Meclis Araştırması açılmasını istedik.” dedi.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.