Ali GÜLTEKİN
Köşe Yazarı
Ali GÜLTEKİN
 

Gelsin Vali, gitsin Kaymakam

Fransa`da 1789 Devrimi ile yerel yönetimler reformu yapıldı. Napoleon Bonaparte  1799-1815 yılları arasında  yaptığı reformlarda 1789 devrimi yerel yönetimler uygulamasının çoğunluğuna bağlı kaldı. Avrupa konseyi 1957 yılında yerel yönetimler konferansı yaparak yerel yönetimler  arasındaki  ilişkisini bağımsız yargı organlarına bıraktı. Fransa, 1982 reformlarından sonra  yerel yönetimlerde ciddi bir değişim sürecine girdi. M.Ö. 1792 – 1750 yılları  arasında uygulanan, taş sütunlara yazılı Hammurabi Kanunlarını Louve müzesine kaçıran  Fransızların  yerel yönetimler idaresi kanunundan  esinlenerek uyguladığımız yerel yönetimler uygulamamızın kavgası  ve karmaşası bizim ülkemizde hala sürüyor. Yerel yönetim reformu Gelsin Kaymakam, gitsin Vali Peki, ne olacak bu memleketin hali? Bürokratlar atanarak gelir. Görev sürelerinin ilk üç, beş ayı hayrili olsunlara gider. Üç beş ayı iadei ziyaretler ile geçer. Yedi, sekiz ayda  bölge  tanınır.  Geriye ne kaldi? Yeni atama, görevden alma, sürgünler... Şehrini, Kasabasını, bölgesini tanıyan biri  yerel yönetime talip olup seçim ile gelse ne zararımız olur? Hayal dünyamızla bölünme, ayrışma senaryoları geliştirirken dünya ülkeleri bekleyin Türkiye geride kaldı demiyor. Ata erken binen uzaya geçti. Biz hala;  Elimizde çerez, masada kebaplar,  parmaklar dokumatik ekranında, fındık kirarak, Anayasa, seçim sistemi, seçim barajı, şehir planı, yerel yönetimler... kavgası yapıyoruz. Yönetim anlayışımız -Vali iktidarın adamı -Kaymakam  Bakan’nın adamı -Müdür Vali’nin adamı Yerel yönetime bakışımız -Vali iktidar partisinden mi? - Kaymakam milliyetçi mi? -Emniyet Müdürüle Alevi mi? -Milli eğitim Müdürü Sünni mi? -Orman Müdürü Kürt mü? -Maliye Müdürü Tarikatçi mi? -Turizm Müdürü Komünist mi? -Sağlık Müdürü Cumhruyetçi mi? ....Ahali bürokratların bu yönünü ile ilgileniyorlar. Biri gider,  diğeri gelir. Ahali aynı muhabetlere  devam eder. Sonuç: Birinin mutlaka diğerinin adamı olduğu kanısını değiştirmez. Ahali sormaz mı: -Polisler arabamı çekmişler. -Trafikte adamı olan var mı ? Nasil  değişecek Yerel yöneticilerin seçimle  iş başına gelmesinin kime ne zararı olur?.  Atamalar, sürgünler, açığa almalar gibi “hantal yapıdan” kurtulsak ne zararımız olur?. Ahali  bürokratları “kimin nesi”   araştırmaları yerine, bürkrattır, ama aynı zamanda Edebiyatçıdır, Şaairdir, Ressamdır, Müzisyendir...yönlerini öğrense fena mı olur? Bürokratlar; ağır devlet adamlığı görünümünden kurtulup, siyah gözlüklerini çıkarıp, sosyal aktivitelerini öne çıkarıp, ahaliye açık gözü ile sevkatlice baksa ne kayınpeder? Protokol merasimleri ile birbirimizi ağırlamalardan bu güne kadar ne kazanım elde ettik?  Kazanımı olmayan geleneği sürdürmenin, israfın, zaman kaybının...  mantığı ne?  Bürokratlar;  “suya dokunursam sürerler”, “sabuna dokunursam açığa alırlar” korkusu yerine elini su ve sabunla temizleyip; bilgi, birikim, yetenek ve deneyimlerini korkusuzca görev bölgesinde hayata geçirmesi kime ne zarar verir? Sorun  sadece atama mı? Bürokratların; taşınmaları, harçları, yeni görev yerlerindeki uyumları, okulları, geride bıraktıkları arkadaşlıkları, dostlukları, sevgileri, onca masraf  bizim kayıbımız değil mi? Neyin üzerinden ayak dırıyoruz? Değişimlerden korkmayalım.  Bu vatan değişimlerle bölünmez. Demokrasi; vatan, millet sevgisini güçlendirir. Katı yöntemler ile suyun akışı değiştirilirse doğanın dengesi de değişir. Korkularımız  ile değil, sevgi ile yaşayalım. Ayrışarak küçülme yerine bütünleşerek güçlenelim. Ötekileştirme yerine, hoşgörü ve muhabbetle kucaklaşalım. Hadi hayırlısı...
Ekleme Tarihi: 13 Mayıs 2013 - Pazartesi
Ali GÜLTEKİN

Gelsin Vali, gitsin Kaymakam

Fransa`da 1789 Devrimi ile yerel yönetimler reformu yapıldı. Napoleon Bonaparte  1799-1815 yılları arasında  yaptığı reformlarda 1789 devrimi yerel yönetimler uygulamasının çoğunluğuna bağlı kaldı. Avrupa konseyi 1957 yılında yerel yönetimler konferansı yaparak yerel yönetimler  arasındaki  ilişkisini bağımsız yargı organlarına bıraktı. Fransa, 1982 reformlarından sonra  yerel yönetimlerde ciddi bir değişim sürecine girdi.
M.Ö. 1792 – 1750 yılları  arasında uygulanan, taş sütunlara yazılı Hammurabi Kanunlarını Louve müzesine kaçıran  Fransızların  yerel yönetimler idaresi kanunundan  esinlenerek uyguladığımız yerel yönetimler uygulamamızın kavgası  ve karmaşası bizim ülkemizde hala sürüyor.
Yerel yönetim reformu
Gelsin Kaymakam, gitsin Vali
Peki, ne olacak bu memleketin hali?
Bürokratlar atanarak gelir. Görev sürelerinin ilk üç, beş ayı hayrili olsunlara gider. Üç beş ayı iadei ziyaretler ile geçer. Yedi, sekiz ayda  bölge  tanınır.  Geriye ne kaldi? Yeni atama, görevden alma, sürgünler...
Şehrini, Kasabasını, bölgesini tanıyan biri  yerel yönetime talip olup seçim ile gelse ne zararımız olur? Hayal dünyamızla bölünme, ayrışma senaryoları geliştirirken dünya ülkeleri bekleyin Türkiye geride kaldı demiyor. Ata erken binen uzaya geçti. Biz hala;  Elimizde çerez, masada kebaplar,  parmaklar dokumatik ekranında, fındık kirarak, Anayasa, seçim sistemi, seçim barajı, şehir planı, yerel yönetimler... kavgası yapıyoruz.

Yönetim anlayışımız
-Vali iktidarın adamı
-Kaymakam  Bakan’nın adamı
-Müdür Vali’nin adamı
Yerel yönetime bakışımız
-Vali iktidar partisinden mi?
- Kaymakam milliyetçi mi?
-Emniyet Müdürüle Alevi mi?
-Milli eğitim Müdürü Sünni mi?
-Orman Müdürü Kürt mü?
-Maliye Müdürü Tarikatçi mi?
-Turizm Müdürü Komünist mi?
-Sağlık Müdürü Cumhruyetçi mi?

....Ahali bürokratların bu yönünü ile ilgileniyorlar. Biri gider,  diğeri gelir. Ahali aynı muhabetlere  devam eder. Sonuç: Birinin mutlaka diğerinin adamı olduğu kanısını değiştirmez.

Ahali sormaz mı:
-Polisler arabamı çekmişler.
-Trafikte adamı olan var mı ?
Nasil  değişecek

Yerel yöneticilerin seçimle  iş başına gelmesinin kime ne zararı olur?.  Atamalar, sürgünler, açığa almalar gibi “hantal yapıdan” kurtulsak ne zararımız olur?. Ahali  bürokratları “kimin nesi”   araştırmaları yerine, bürkrattır, ama aynı zamanda Edebiyatçıdır, Şaairdir, Ressamdır, Müzisyendir...yönlerini öğrense fena mı olur? Bürokratlar; ağır devlet adamlığı görünümünden kurtulup, siyah gözlüklerini çıkarıp, sosyal aktivitelerini öne çıkarıp, ahaliye açık gözü ile sevkatlice baksa ne kayınpeder? Protokol merasimleri ile birbirimizi ağırlamalardan bu güne kadar ne kazanım elde ettik?  Kazanımı olmayan geleneği sürdürmenin, israfın, zaman kaybının...  mantığı ne? 
Bürokratlar;  “suya dokunursam sürerler”, “sabuna dokunursam açığa alırlar” korkusu yerine elini su ve sabunla temizleyip; bilgi, birikim, yetenek ve deneyimlerini korkusuzca görev bölgesinde hayata geçirmesi kime ne zarar verir?

Sorun  sadece atama mı?
Bürokratların; taşınmaları, harçları, yeni görev yerlerindeki uyumları, okulları, geride bıraktıkları arkadaşlıkları, dostlukları, sevgileri, onca masraf  bizim kayıbımız değil mi?

Neyin üzerinden ayak dırıyoruz?
Değişimlerden korkmayalım.  Bu vatan değişimlerle bölünmez. Demokrasi; vatan, millet sevgisini güçlendirir. Katı yöntemler ile suyun akışı değiştirilirse doğanın dengesi de değişir.
Korkularımız  ile değil, sevgi ile yaşayalım.
Ayrışarak küçülme yerine bütünleşerek güçlenelim.
Ötekileştirme yerine, hoşgörü ve muhabbetle kucaklaşalım.
Hadi hayırlısı...
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.