Ali GÜLTEKİN
Köşe Yazarı
Ali GÜLTEKİN
 

İNSAN OLMAK!

Her birimiz masumane duygular içerisinde Dünya’ya gözlerimizi açarız. Emeklerken dokunduğumuz, yürüme aşamasında ilk elini tutuğumuz çocukların dinini, ulusunu bilmeyiz. Oynar, koşar, güler eğleniriz. Konuşmaya başladığımızda dilleri, şiveleri, inançları, ulusları fark ederiz. Görürüz ki hepimiz insanız. Bütün bunlar bizi neden düşmanlaştırsın ki? Bütün bunlar bizim sevgimizi neden yok etsin ki? ·  İçinde sevgi barınan için, bütün dünya tek bir ailedir. Gautama Buddha ·  Çiçekler sevdikleri topraklarda büyürler. Hz. Muhammed (sav) ·  Biz muhabbet ve sevgi fedaileriyiz. Husumete vaktimiz yok. Bediüzzaman Said Nursi ·  İnsanların en acizi, insanlardan kardeş edinemeyenidir; ondan daha acziyse kardeş edindikten sonra onu yitirenidir. Hz. Ali  VAMPİRLER KANA DOYMUYOR Ortadoğu’yu din, mezhep, ulus, aşiret çatışmaları içerisine çeken politikalara mühendislik yapan kan emiciler çatışma ve savaşlardan yarattıkları ekonomi ile beslenmeye devam ediyorlar. Aynı zamanda, toplumsal tepkiye karşı barışçı görüntü vererek umut olma algısı yaratıyorlar. NEDEN MÜSLÜMAN ÜLKELER? Yan yana büyüyerek ekmeğimizi evimizi paylaştığımız can arkadaşımızın alevi- Sünni olduğunu yıllar sonra öğreniyoruz. Kürt, Arap, Laz dili konuşan gelinimizden, damatlarımızdan kültürlerini tanıyoruz. Arap, Yunan, Fransız, İtalyan’ı tanımak için bütçeler ayırarak kültür turlarına çıkıyoruz. Dillerini öğreniyoruz. Dinlerini araştırıp okuyoruz. Bu birikimlerimiz sevgimizi güçlendirirken nasıl oluyor da birileri tarafından nefrete dönüştürülebiliniyor? ORTADOĞU NEDEN ORTA OYUN SAHASI? Bir litre petrolü olmayan ülkeler sanayisini geliştirerek, arabalar, uçaklar teknoloji üretiyorlar.  Ortadoğu küresel sermayenin kan damarı.  Küresel güçlerin işbirlikçi yöneticileri, saraylar,  yatlar, saltanat kurup İslam inancının kabul etmediği bir yaşam tarzı ile “Allahın kulu” olma yerine küresel güçlerin uşağı olma becerisini sürdürdüğü kadar tahtında kalıyorlar. Yaşam tarzları ile İslam inancını kaybeden diktatörler İslam adına “şeriat kanunları” ile ülkelerindeki halkları kölelik koşullarında yönetiyorlar. SOKAKLARA DİKKAT! “Faili meçhul cinayetler” ardı ardına çeşitli bölgelerde hortladı. Halkların barış, kardeşlik, birlikte yaşam istemlerine karşı “sivil kuvvetler” adı altında uluslar arası çetelerin ülkemizdeki işbirlikçisi kontrgerillanın yedeklediği çeteler (Devlet Bahçeli’nin sağduyu çağırısına rağmen) Kürt - Türk çatışması için MHP bayrağı taşıyan, simgesi yapanları, inanç boyutunda Hizbullah’ı sokaklara çıkararak çatışmaların içine çekmesi bir rastlantı değil. Yakılan binalar, araçlar, bayraklar, yağmalamalar, 90 lı yılların görüntülerini geri sarmaya başladı. Bize düşen görev; Din, mezhep, ulus ayrışmaları ve çatışmalarına karşı farklılıklarımıza karşı hoşgörüyü öne çıkararak halkların kardeşliğini inatla savunup bu oyun boşa çıkarmak olmalı.   Farabi: Sevginin kurduğu devleti adalet devam ettirir. Halklar olarak bir birimizi sevmediğimizde bu ülkeden nasıl bir yasa uygularsanız uygulayınız insanları düşmanlaşmaktan, çatışmaktan, ayrışmaktan, parçalanmaktan kurtaramazsınız. KOALİSYON DEĞİL ÇIKAR BİLEŞENLERİ. Masumane çocukluk duygularımız ile büyürken büyükler tarafından çirkin oyunların içine çekiliyoruz. Uyuşturucu, Fuhuş, kumar, çeteleşme, şiddet, ulus, inanç ayrışması, sermayeye sahip olanlar tarafından köleleştirilenler, yoksul zengin semtlerinin oluşmasını sevgi ayrışması ortaya çıkarıyor. Milliyetçi, kökten dinci, mezhepçi akımlar oluşturularak halklar arasında düşmanlık körükleniyor. Biz böyle yetişirken insanlık âlemi çocuklara yeterince önem veriyor mu? Birleşmiş Milletler (BM), Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) gibi örgütler bile çocuklarla ilgili konulara maalesef yeterince duyarlı değiller. Eğer yeterince duyarlı olsalardı Dünyada bu kadar çocuk açlıktan, kıtlıktan, savaştan dolayı ölmez, ölenlerin birkaç katı kadarı sakat kalmaz, bedensel ve ruhsal sorun yaşamazdı. Irkçı, milliyetçi, köktendinci, mezhepçi eğilimlerden etkilenmezdi. Filistin, Irak, Suriye’de ölen çocuk sayısını tespit ederek sahip çıkarlardı. BU GENÇLERİ KİM YÖNLENDİRİYOR? Alman iç istihbarat örgütünün başkanının açıkladığına göre, Avrupa’dan IŞİD saflarına 30 yaşının altında olup katılan 3 bin kişi var. Bunların neredeyse tümü Türkiye üzerinden Irak ve Suriye’ye giriş yapmış. Bu gençlerin, güçlü istihbarat örgütlerine sahip adeta polis devletleri olan Almanya, Fransa, Amerika, İngiltere’den 'Allahu ekber' diyerek insan kafası kesen, örgüte katılmasının alt yapılarının nasıl oluşturulduğu sorusunu birlikte düşünelim. Kim hangi sonucu çıkaracak? Hadi hayırlısı…
Ekleme Tarihi: 10 Ekim 2014 - Cuma
Ali GÜLTEKİN

İNSAN OLMAK!

Her birimiz masumane duygular içerisinde Dünya’ya gözlerimizi açarız. Emeklerken dokunduğumuz, yürüme aşamasında ilk elini tutuğumuz çocukların dinini, ulusunu bilmeyiz. Oynar, koşar, güler eğleniriz.

Konuşmaya başladığımızda dilleri, şiveleri, inançları, ulusları fark ederiz. Görürüz ki hepimiz insanız. Bütün bunlar bizi neden düşmanlaştırsın ki? Bütün bunlar bizim sevgimizi neden yok etsin ki?
·  İçinde sevgi barınan için, bütün dünya tek bir ailedir. Gautama Buddha
·  Çiçekler sevdikleri topraklarda büyürler. Hz. Muhammed (sav)
·  Biz muhabbet ve sevgi fedaileriyiz. Husumete vaktimiz yok. Bediüzzaman Said Nursi
·  İnsanların en acizi, insanlardan kardeş edinemeyenidir; ondan daha acziyse kardeş edindikten sonra onu yitirenidir. Hz. Ali

 VAMPİRLER KANA DOYMUYOR

Ortadoğu’yu din, mezhep, ulus, aşiret çatışmaları içerisine çeken politikalara mühendislik yapan kan emiciler çatışma ve savaşlardan yarattıkları ekonomi ile beslenmeye devam ediyorlar. Aynı zamanda, toplumsal tepkiye karşı barışçı görüntü vererek umut olma algısı yaratıyorlar.

NEDEN MÜSLÜMAN ÜLKELER?

Yan yana büyüyerek ekmeğimizi evimizi paylaştığımız can arkadaşımızın alevi- Sünni olduğunu yıllar sonra öğreniyoruz. Kürt, Arap, Laz dili konuşan gelinimizden, damatlarımızdan kültürlerini tanıyoruz. Arap, Yunan, Fransız, İtalyan’ı tanımak için bütçeler ayırarak kültür turlarına çıkıyoruz. Dillerini öğreniyoruz. Dinlerini araştırıp okuyoruz. Bu birikimlerimiz sevgimizi güçlendirirken nasıl oluyor da birileri tarafından nefrete dönüştürülebiliniyor?

ORTADOĞU NEDEN ORTA OYUN SAHASI?

Bir litre petrolü olmayan ülkeler sanayisini geliştirerek, arabalar, uçaklar teknoloji üretiyorlar.  Ortadoğu küresel sermayenin kan damarı.  Küresel güçlerin işbirlikçi yöneticileri, saraylar,  yatlar, saltanat kurup İslam inancının kabul etmediği bir yaşam tarzı ile “Allahın kulu” olma yerine küresel güçlerin uşağı olma becerisini sürdürdüğü kadar tahtında kalıyorlar. Yaşam tarzları ile İslam inancını kaybeden diktatörler İslam adına “şeriat kanunları” ile ülkelerindeki halkları kölelik koşullarında yönetiyorlar.

SOKAKLARA DİKKAT!

“Faili meçhul cinayetler” ardı ardına çeşitli bölgelerde hortladı. Halkların barış, kardeşlik, birlikte yaşam istemlerine karşı “sivil kuvvetler” adı altında uluslar arası çetelerin ülkemizdeki işbirlikçisi kontrgerillanın yedeklediği çeteler (Devlet Bahçeli’nin sağduyu çağırısına rağmen) Kürt - Türk çatışması için MHP bayrağı taşıyan, simgesi yapanları, inanç boyutunda Hizbullah’ı sokaklara çıkararak çatışmaların içine çekmesi bir rastlantı değil. Yakılan binalar, araçlar, bayraklar, yağmalamalar, 90 lı yılların görüntülerini geri sarmaya başladı. Bize düşen görev; Din, mezhep, ulus ayrışmaları ve çatışmalarına karşı farklılıklarımıza karşı hoşgörüyü öne çıkararak halkların kardeşliğini inatla savunup bu oyun boşa çıkarmak olmalı.  

Farabi: Sevginin kurduğu devleti adalet devam ettirir. Halklar olarak bir birimizi sevmediğimizde bu ülkeden nasıl bir yasa uygularsanız uygulayınız insanları düşmanlaşmaktan, çatışmaktan, ayrışmaktan, parçalanmaktan kurtaramazsınız.

KOALİSYON DEĞİL ÇIKAR BİLEŞENLERİ.

Masumane çocukluk duygularımız ile büyürken büyükler tarafından çirkin oyunların içine çekiliyoruz. Uyuşturucu, Fuhuş, kumar, çeteleşme, şiddet, ulus, inanç ayrışması, sermayeye sahip olanlar tarafından köleleştirilenler, yoksul zengin semtlerinin oluşmasını sevgi ayrışması ortaya çıkarıyor. Milliyetçi, kökten dinci, mezhepçi akımlar oluşturularak halklar arasında düşmanlık körükleniyor. Biz böyle yetişirken insanlık âlemi çocuklara yeterince önem veriyor mu? Birleşmiş Milletler (BM), Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) gibi örgütler bile çocuklarla ilgili konulara maalesef yeterince duyarlı değiller. Eğer yeterince duyarlı olsalardı Dünyada bu kadar çocuk açlıktan, kıtlıktan, savaştan dolayı ölmez, ölenlerin birkaç katı kadarı sakat kalmaz, bedensel ve ruhsal sorun yaşamazdı. Irkçı, milliyetçi, köktendinci, mezhepçi eğilimlerden etkilenmezdi. Filistin, Irak, Suriye’de ölen çocuk sayısını tespit ederek sahip çıkarlardı.

BU GENÇLERİ KİM YÖNLENDİRİYOR?

Alman iç istihbarat örgütünün başkanının açıkladığına göre, Avrupa’dan IŞİD saflarına 30 yaşının altında olup katılan 3 bin kişi var. Bunların neredeyse tümü Türkiye üzerinden Irak ve Suriye’ye giriş yapmış. Bu gençlerin, güçlü istihbarat örgütlerine sahip adeta polis devletleri olan Almanya, Fransa, Amerika, İngiltere’den 'Allahu ekberdiyerek insan kafası kesen, örgüte katılmasının alt yapılarının nasıl oluşturulduğu sorusunu birlikte düşünelim. Kim hangi sonucu çıkaracak?

Hadi hayırlısı…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.