Ali GÜLTEKİN
Köşe Yazarı
Ali GÜLTEKİN
 

İSRAİL AYMAZLIĞI

 Küresel güçler sermayelerini kullanarak az gelişmiş ülkeleri üzerinden dünya’ya yayılarak kendilerini gezegenin efendileri ilan ederler. İş birlikçileri aracılığı ile tutunurlar. Askeri ve silah gücü ile korunur, faşist jargonları aracılığı ile ülkelerin yoksul halklarına yaptıkları zulme ‘meşruiyet’ kazanırlar. Yan sanayi ihtiyaca göre sipariş alır. Bugün Filistin halkının yanında olduklarını açıklarken amalar ile gündemi yumuşatıp sürece yayan anlayışların döktükleri timsah gözyaşları bizi kandıramıyor. Ülke servetlerini ödeyerek özel uçaklarını, arabalarını, yatlarını ABD, AB ve İsrail den alanlar bu ülkelere karşı olabilirler mi? Tüm ülke kaynaklarını küresel güçlere peşkeş çekenler bu ülkelere karşı olabilir mi? İsrail’e karşı olmak İsrail ile tüm anlaşmaları iptal etmekle olur. Örnek mi istiyorsunuz? Küba, Venezüella… Kendi cellâtlarının ürettiği arabalarına binme, marka elbiselerini giyme, uçaklarında, yatlarında seyhat etme karşılığı ülkelerinin yer altı, yer üstü kaynaklarını, ülke topraklarını, ucuz iş güçlerini peşkeş çekerek ülkenin işbirlikçi azınlığının zengin yaşam sürmesi yerine tümden yoksul ama onurlu yaşıyorlar. Türkiye’ye düşen görev Bugün Türkiye’ye düşen görev:  Ik,  mık ederek, yutkunarak kekeme ağızlarla ile ama lı konuşmalar yerine İsrail ile olan (ekonomik, askeri, diplomatik) tüm resmi gayri resmi anlaşmalarını iptal ederek Filistin halkının yanında yer alıp, tüm devlet olanaklarını Filistin halkı için kullanmalıdır. Diplomasiyi tanımayanlar ile diplomatik ilişki kurulmaz. Demokrasiyi tanımayanlar ile demokratik çözüm geliştirilemez. İşgal, sömürüden beslenenler ile barış sağlanamaz. İsrail’i kim cesaretlendiriyor? İsrail’i ABD, AB güçlendirerek cesaretlendirdiğini gazelini okuyor, döşümüze vurulup,  öğünüyor, mağdur ağıtları yakıyoruz. Bugüne kadar bu feryadımızı kim duydu? Bu ağıtlar çözüm getirdi mi? Çözüm ne? Bu iş için tahlil yaparak, yeni yetme kelimeleri sıralayıp, derin sömürü alimlerinden kaynak göstermeye, bilimsel bulgular ile açıklama yapmaya gerek yok. Genleri aynı dokudan olan İsrail, ABD, AB gibi küresel güçlerin ortak amaçları yayılma, sömürme, ayrıştırma, çatıştırma, yönetme, yönlendirme…  Al birini vur ötekine. Sorumluluk aldıkları görevleri yerine getirmek için saç ayağını oluşturan şer cephesinin yayılmacı politikalarına karşı birlikte mücadele etmekten başka çara yok. Müslümanlar bu zulmün suç ortağı değiller mi? Üretimden kopmuş,  çılgınca tüketim toplumu olmuş, eğitimi gereksizleştirmiş, yöneticileri şan şöhret düşkünü olmuş, halkları yoksulluk içinde inim inim inleyen,  tüm enerjisini, mezhep, ulus, kabile… Ayrışması üzerine odaklayarak çatışan, ayrışan Müslüman ülkeler İsrail’e destek vermiş olmuyor mu? Asıl mesele Altın arabalar, uçaklar, yatlar,  tuvaletler, saraylar, saltanatlar köşklere sahip olan Krallar, Sultanlar, Prensler…  bu zulmün suç ortakları değiller mi? Diktatörlerini omuzlarında taşıyan kaderciler suç ortağı değiller mi? İşgal güçlerine alkışlar ile ülke kapılarını sonuna kadar açanlar suç ortağı değiller mi?   Sonuç olarak Bu zulme karşı ülkeler öncelikle kendi diktatörlerini alaşağı ederek özgürleşmeliler. Sömürgeci güçleri ülke topraklarından söküp atarak, tüm utanç anlaşmalarını yırtıp suratlarına çarpmalılar. Filistin’in ülke olarak yanında olmak için, ülkelerin öncelikle kendi kamburlarından kurtulup bağımsız, özgür demokratik ülkeler olması gerek Hadi hayırlısı…
Ekleme Tarihi: 18 Temmuz 2014 - Cuma
Ali GÜLTEKİN

İSRAİL AYMAZLIĞI

 Küresel güçler sermayelerini kullanarak az gelişmiş ülkeleri üzerinden dünya’ya yayılarak kendilerini gezegenin efendileri ilan ederler. İş birlikçileri aracılığı ile tutunurlar. Askeri ve silah gücü ile korunur, faşist jargonları aracılığı ile ülkelerin yoksul halklarına yaptıkları zulme ‘meşruiyet’ kazanırlar.
Yan sanayi ihtiyaca göre sipariş alır.
Bugün Filistin halkının yanında olduklarını açıklarken amalar ile gündemi yumuşatıp sürece yayan anlayışların döktükleri timsah gözyaşları bizi kandıramıyor. Ülke servetlerini ödeyerek özel uçaklarını, arabalarını, yatlarını ABD, AB ve İsrail den alanlar bu ülkelere karşı olabilirler mi? Tüm ülke kaynaklarını küresel güçlere peşkeş çekenler bu ülkelere karşı olabilir mi? İsrail’e karşı olmak İsrail ile tüm anlaşmaları iptal etmekle olur.
Örnek mi istiyorsunuz? Küba, Venezüella… Kendi cellâtlarının ürettiği arabalarına binme, marka elbiselerini giyme, uçaklarında, yatlarında seyhat etme karşılığı ülkelerinin yer altı, yer üstü kaynaklarını, ülke topraklarını, ucuz iş güçlerini peşkeş çekerek ülkenin işbirlikçi azınlığının zengin yaşam sürmesi yerine tümden yoksul ama onurlu yaşıyorlar.
Türkiye’ye düşen görev
Bugün Türkiye’ye düşen görev:  Ik,  mık ederek, yutkunarak kekeme ağızlarla ile ama lı konuşmalar yerine İsrail ile olan (ekonomik, askeri, diplomatik) tüm resmi gayri resmi anlaşmalarını iptal ederek Filistin halkının yanında yer alıp, tüm devlet olanaklarını Filistin halkı için kullanmalıdır.
Diplomasiyi tanımayanlar ile diplomatik ilişki kurulmaz. Demokrasiyi tanımayanlar ile demokratik çözüm geliştirilemez. İşgal, sömürüden beslenenler ile barış sağlanamaz.
İsrail’i kim cesaretlendiriyor?
İsrail’i ABD, AB güçlendirerek cesaretlendirdiğini gazelini okuyor, döşümüze vurulup,  öğünüyor, mağdur ağıtları yakıyoruz. Bugüne kadar bu feryadımızı kim duydu? Bu ağıtlar çözüm getirdi mi?
Çözüm ne? Bu iş için tahlil yaparak, yeni yetme kelimeleri sıralayıp, derin sömürü alimlerinden kaynak göstermeye, bilimsel bulgular ile açıklama yapmaya gerek yok. Genleri aynı dokudan olan İsrail, ABD, AB gibi küresel güçlerin ortak amaçları yayılma, sömürme, ayrıştırma, çatıştırma, yönetme, yönlendirme…  Al birini vur ötekine. Sorumluluk aldıkları görevleri yerine getirmek için saç ayağını oluşturan şer cephesinin yayılmacı politikalarına karşı birlikte mücadele etmekten başka çara yok.
Müslümanlar bu zulmün suç ortağı değiller mi?
Üretimden kopmuş,  çılgınca tüketim toplumu olmuş, eğitimi gereksizleştirmiş, yöneticileri şan şöhret düşkünü olmuş, halkları yoksulluk içinde inim inim inleyen,  tüm enerjisini, mezhep, ulus, kabile… Ayrışması üzerine odaklayarak çatışan, ayrışan Müslüman ülkeler İsrail’e destek vermiş olmuyor mu?
Asıl mesele
Altın arabalar, uçaklar, yatlar,  tuvaletler, saraylar, saltanatlar köşklere sahip olan Krallar, Sultanlar, Prensler…  bu zulmün suç ortakları değiller mi? Diktatörlerini omuzlarında taşıyan kaderciler suç ortağı değiller mi? İşgal güçlerine alkışlar ile ülke kapılarını sonuna kadar açanlar suç ortağı değiller mi?  
Sonuç olarak
Bu zulme karşı ülkeler öncelikle kendi diktatörlerini alaşağı ederek özgürleşmeliler. Sömürgeci güçleri ülke topraklarından söküp atarak, tüm utanç anlaşmalarını yırtıp suratlarına çarpmalılar. Filistin’in ülke olarak yanında olmak için, ülkelerin öncelikle kendi kamburlarından kurtulup bağımsız, özgür demokratik ülkeler olması gerek
Hadi hayırlısı…
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.