Ali GÜLTEKİN
Köşe Yazarı
Ali GÜLTEKİN
 

MANİSALILAŞMAK!

Manisa’da yaşayan her bireyin nasıl ki yaşam hakkı varsa, Manisa’yı kollama, koruma, gelişimi için çalışma yürütme, bilgi, birikim ve yeteneklerini Manisa ile bütünleştirme sorumluluğu olmalı. SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI Gelişmiş ülkelerde, STK içerisinde örgütlenme %70 düzeylerinde iken bizim ülkemizde   % 10 civarında emeklemekte. Demokrasinin olduğu ülkelerde; Kent mimarisi, yollar, caddeler, sosyal alanlar, kent meydanları, tarihi yerler,kültürel değerler, kent dokularının korunmasını, düzenlenmesini, geliştirilip yenilenmesinde Sivil Toplum Kuruluşları (STK)  mutlak yer alırlar. STK’LAR VE BİREY STK’lar içinde örgütlenmeyi, harcadığı zamanı, verdiği emeği özel yaşamından çalarak ayırdığı zaman olarak görme gafletine düşenler var. Oysa yaşam biçimi ve insanın kendine saygısı gereği insani bir değerdir. MANİSA’DA STK OLUŞUMU Manisa Türkiye’nin diğer illerine göre STK içinde örgütlenmede çok gerilerinde kalıyor. Bu ihtiyaçtan yola çıkarak Manisa dışında yaşayan; Ankara, İzmir, Bursa, İstanbul, Avrupa Manisa dernekleri ve Manisa’da bulunan kurumların desteği ile Aralık ayı içinde yaptığımız iki günlük çalıştay sonrası Manisam Platformu oluşumu ortaya çıktı. Manisam Platformu olarak Aralık ayında yaktığımız meşalenin ışığında 7 Mart’ta kadar yürüme becerisini gösteremedik. Çalıştay sürecinde belirlediğimiz rotamızı takip edemeyerek; patikalara, tali yollara savrularak pusulamızı şaşırdık. ELEŞTİRİ  VE ÖZELEŞTİRİ  Bu bir yakınma mı? Yılgınlık mı? Kopmamı? Hiç birisi değil. Bu tutum; Özeleştirilerimizi STK ahlakı, insan sorumluluğu gereği toplumun içinde yaparak, yanlışlarımızdan arınıp, doğrularımızı birleştirerek, bütünleşme ve güçlenmenin yaratılması eleştirisidir. Bilgilerimizi tazeleyerek, birikimlerimizi harmanlayarak, yanlışlarımızdan öğrenerek, yolumuza devam etme bilincidir. KİBİR! Özeleştiriyi: “İçimizde kalsın”, “dışa vurmayalım, açıkta tartışmayalım” olarak algılayanlar olabilir.  Kibir, sürekli öğüten tahtakurularını besler.  Uğruna çalıştığımız toplumun önünde öz eleştiri yapmamızın neresi yanlış? Bunu yapabilmek için elbette öncelikle öz eleştiri yapma bilincimizin oluşması gerekir. Öz eleştirinin bu temelde yapılmasının doğruluğu benim tespitim değil. Dünya kamuoyu tarafından kabul gören siyaset bilimcisi filozofların teorileridir. Bu temelde doğru tutum alan STK’lar güçlenerek bugünkü yaptırım güçlerine sahip olmuşlardır. STK ALĞISI STK’lar Birbirleriyle ortak amaçlara sahip insanların oluşturdukları grupların seslerini ve isteklerinin daha fazla duyurabilmenin bir yoludur. Toplumsal sorunlara etkili ve uzun dönemli çözüm bulma sürecine aktif olarak katılan ve bu temelde de siyasi aktörleri bu çözümleri yaşama geçirecek politikalar üretmeye yönlendirmek için çalışan farklı gönüllü kuruluşların devletin direkt müdahalesi dışında oluşturduğu ortak alanlardır.  Albert Camus: Önümden gitme seni izleyemeyebilirim, arkamdan da gelme yol gösteremeyebilirim; yanımda yürü ve yalnızca dostum kal. Filozof çok net bir şekilde ortaya koymuş. Kurnazca, arka ’da, önde, karanlık ’ta, Kuytu’da tilki oyunu yerine karınca olup,  gücümüzü, yeteneğimizi birleştirecek kazanımlarımızı yuvaya taşımalıyız. NEDEN ZAFLARIMIZ OLDU? Desteğini aldığımız, Manisa Valiliği, Odalar, Kurular ile koordineli bütünlük içinde verimli çalışmalar elde etme yerine, 7 Mart imza töreni çalışmalarımızı siyasilerin gönüllerini nasıl hoş tutarız anlayışına heba ettik. Bu beceriksizliğimizin üzüntüsünü hala yaşıyorum. Nihayetinde, siyasiler Manisalıların seçerek görevlendirdiği bu şehrin “sivil memurları” olarak görev yaparlar. STK’lar, siyasileri görevlendirecek, sorgulayacak, eleştirecek, birlikte ortak çalışmalar yapacak…  Biz siyesilerin seçmeniyiz. Siyasilerin bize karşı sorumlulukları var. Siyasilerin böyle istememesine rağmen bizim siyasilerin karşısında “bukalamun-laşmamızın”  izahı nedir? Bunun hala kavramış değilim. NELER OLDU? Biz STK sorumluluğu ile hareket ederek doğru tutumu alamadık.  7 Mart sürecinde: Görev bölümü, karar alma, kararların uygulanması, programım oluşumu, program akışı, konuşma metinleri, konuşmacıların belirlenmesi, dokümanların hazırlanması, TV programları, basın bültenleri, basın demeçleri vb. konularda ortak irademizi ortaya koyacak çalışma, görev paylaşımı sergileyemedik. Çalışa arkadaşlarımızla ekip ruhu yaratmamamızın, çalışmalar içinde görev sorumluluğu dağılımı becerisini göstermememizin, her birimizin Manisa heyecanının üzüntüye dönüşmesinin acısını yaşıyorum. NE YAPMALI? Buradan yola çıkarak her birey kendi öz eleştirisini yapmalı. Katılımcılardan çalışmamızın yorumları alınmalı. Bu çalışmanın değerlendirmesi yapılarak sonucu kamuoyu ile paylaşılmalı.  STK çalışma sorumluluğunu her birimiz bir kez daha gözden geçirerek, yanlışlarımızdan ayıklanıp doğruların ışığında yol almalıyız. Her üyenin bilgisini, yeteneğini dikkate alıp, harmanlayıp ekip çalışmasına dönüştürme becerisini kazanmalıyız. Bencil-bireyci tutumda ayak direyenleri döküldükleri yerde bırakarak genel doğrular üzerinden yol almalıyız. BİRAZ DAHA SORUMLULUK Etkinliğe her arkadaşımız olanca gücü ve öz verisi ile çalıştı. Çalışmalarımızı doğru kanallardan yürüteme becerisini gösteremedik. Profesyonel STK yöneticileri olmadığımız gerçeği sonuçta önemli bir ayrıntı. Bilmediklerimizi öğrenmek, öğrendiklerimizi paylaşmak, paylaştıklarımızı bütünleştirerek hayata geçirmeliyiz. STK VE SİYASET Siyaset ve STK’lar bir birinin karşıtı gibi görme gafletine düşmemeliyiz. Siyaset ile STK’lar ortak çalışma alanı içinde olmalarına rağmen örgütlenme biçimleri, çalışma yöntemleri, uygulama biçimleri farklıdır. Bizim, siyasilerin siyah arabalarının peşinde koşma, siyah elbiselerinin gölgesinde yürüme, siyah gözlüklerini çıkararak işaret etmelerini bekleme tembelliği ve teslimiyeti göstermemiz yerine siyasileri toplumun ışığında yürütecek çalışmalar ortaya koymamız gerekir. İçimizdeki bencil, bireyci tutumunu, gösteriş ve çıkar odaklarımızı öldüremezsek, kendi virüsümüzü Manisa’ya yayarız. Bu nedenle kişilerde STK bilincinin iyi oluşması gerekir. İKİ YOL Farkında olmadan yaşama: Virüsle yaşar mı?  Eğer virüsü hisseden bilgi, çevik ve atılgan bilinç varsa beden virüsü yaşatmaz. Beden bu bilgi ve bilinçten habersizse virüs sağlam bedeni yok edene kadar yaşar. Ya! Pireli yorganın altında kaşınarak insani değerlerin farkında olmadan yaşamaya devam edeceğiz, ya da bir pire için yorgan yakacağız. Manisalılaşma: Farklılıklarımıza hoş görü ile yaklaşarak ortak sorunlarımızı tartışarak birlikte çözümler yaratacak, düşüncelerimizi mesir gibi yoğurarak değer yaratmalıyız. Selçuk Satın türkülerini birlikte söylemek, omuz omuza Harmandalı oynamalıyız. Ahmet Âlim Efendi ve Gördesli Makbule gibi Manisa’yı savunmalı, Tarzan gibi doğayı koruyarak, Spil’e sırtımızı verip, Gediz’in sesini dinleyip, Manisa ovasının bereketi içinde birlikte yaşamalıyız. Hadi hayırlısı…
Ekleme Tarihi: 18 Mart 2014 - Salı
Ali GÜLTEKİN

MANİSALILAŞMAK!

Manisa’da yaşayan her bireyin nasıl ki yaşam hakkı varsa, Manisa’yı kollama, koruma, gelişimi için çalışma yürütme, bilgi, birikim ve yeteneklerini Manisa ile bütünleştirme sorumluluğu olmalı.

SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI

Gelişmiş ülkelerde, STK içerisinde örgütlenme %70 düzeylerinde iken bizim ülkemizde   % 10 civarında emeklemekte.

Demokrasinin olduğu ülkelerde; Kent mimarisi, yollar, caddeler, sosyal alanlar, kent meydanları, tarihi yerler,kültürel değerler, kent dokularının korunmasını, düzenlenmesini, geliştirilip yenilenmesinde Sivil Toplum Kuruluşları (STK)  mutlak yer alırlar.

STK’LAR VE BİREY

STK’lar içinde örgütlenmeyi, harcadığı zamanı, verdiği emeği özel yaşamından çalarak ayırdığı zaman olarak görme gafletine düşenler var. Oysa yaşam biçimi ve insanın kendine saygısı gereği insani bir değerdir.

MANİSA’DA STK OLUŞUMU

Manisa Türkiye’nin diğer illerine göre STK içinde örgütlenmede çok gerilerinde kalıyor. Bu ihtiyaçtan yola çıkarak Manisa dışında yaşayan; Ankara, İzmir, Bursa, İstanbul, Avrupa Manisa dernekleri ve Manisa’da bulunan kurumların desteği ile Aralık ayı içinde yaptığımız iki günlük çalıştay sonrası Manisam Platformu oluşumu ortaya çıktı.

Manisam Platformu olarak Aralık ayında yaktığımız meşalenin ışığında 7 Mart’ta kadar yürüme becerisini gösteremedik. Çalıştay sürecinde belirlediğimiz rotamızı takip edemeyerek; patikalara, tali yollara savrularak pusulamızı şaşırdık.

ELEŞTİRİ  VE ÖZELEŞTİRİ 

Bu bir yakınma mı? Yılgınlık mı? Kopmamı? Hiç birisi değil. Bu tutum; Özeleştirilerimizi STK ahlakı, insan sorumluluğu gereği toplumun içinde yaparak, yanlışlarımızdan arınıp, doğrularımızı birleştirerek, bütünleşme ve güçlenmenin yaratılması eleştirisidir. Bilgilerimizi tazeleyerek, birikimlerimizi harmanlayarak, yanlışlarımızdan öğrenerek, yolumuza devam etme bilincidir.

KİBİR!

Özeleştiriyi: “İçimizde kalsın”, “dışa vurmayalım, açıkta tartışmayalım” olarak algılayanlar olabilir.  Kibir, sürekli öğüten tahtakurularını besler.  Uğruna çalıştığımız toplumun önünde öz eleştiri yapmamızın neresi yanlış? Bunu yapabilmek için elbette öncelikle öz eleştiri yapma bilincimizin oluşması gerekir. Öz eleştirinin bu temelde yapılmasının doğruluğu benim tespitim değil. Dünya kamuoyu tarafından kabul gören siyaset bilimcisi filozofların teorileridir. Bu temelde doğru tutum alan STK’lar güçlenerek bugünkü yaptırım güçlerine sahip olmuşlardır.

STK ALĞISI

STK’lar Birbirleriyle ortak amaçlara sahip insanların oluşturdukları grupların seslerini ve isteklerinin daha fazla duyurabilmenin bir yoludur.

Toplumsal sorunlara etkili ve uzun dönemli çözüm bulma sürecine aktif olarak katılan ve bu temelde de siyasi aktörleri bu çözümleri yaşama geçirecek politikalar üretmeye yönlendirmek için çalışan farklı gönüllü kuruluşların devletin direkt müdahalesi dışında oluşturduğu ortak alanlardır. 

Albert Camus: Önümden gitme seni izleyemeyebilirim, arkamdan da gelme yol gösteremeyebilirim; yanımda yürü ve yalnızca dostum kal.

Filozof çok net bir şekilde ortaya koymuş. Kurnazca, arka ’da, önde, karanlık ’ta, Kuytu’da tilki oyunu yerine karınca olup,  gücümüzü, yeteneğimizi birleştirecek kazanımlarımızı yuvaya taşımalıyız.

NEDEN ZAFLARIMIZ OLDU?

Desteğini aldığımız, Manisa Valiliği, Odalar, Kurular ile koordineli bütünlük içinde verimli çalışmalar elde etme yerine, 7 Mart imza töreni çalışmalarımızı siyasilerin gönüllerini nasıl hoş tutarız anlayışına heba ettik. Bu beceriksizliğimizin üzüntüsünü hala yaşıyorum. Nihayetinde, siyasiler Manisalıların seçerek görevlendirdiği bu şehrin “sivil memurları” olarak görev yaparlar. STK’lar, siyasileri görevlendirecek, sorgulayacak, eleştirecek, birlikte ortak çalışmalar yapacak…  Biz siyesilerin seçmeniyiz. Siyasilerin bize karşı sorumlulukları var. Siyasilerin böyle istememesine rağmen bizim siyasilerin karşısında “bukalamun-laşmamızın”  izahı nedir? Bunun hala kavramış değilim.

NELER OLDU?

Biz STK sorumluluğu ile hareket ederek doğru tutumu alamadık.  7 Mart sürecinde: Görev bölümü, karar alma, kararların uygulanması, programım oluşumu, program akışı, konuşma metinleri, konuşmacıların belirlenmesi, dokümanların hazırlanması, TV programları, basın bültenleri, basın demeçleri vb. konularda ortak irademizi ortaya koyacak çalışma, görev paylaşımı sergileyemedik. Çalışa arkadaşlarımızla ekip ruhu yaratmamamızın, çalışmalar içinde görev sorumluluğu dağılımı becerisini göstermememizin, her birimizin Manisa heyecanının üzüntüye dönüşmesinin acısını yaşıyorum.

NE YAPMALI?

Buradan yola çıkarak her birey kendi öz eleştirisini yapmalı. Katılımcılardan çalışmamızın yorumları alınmalı. Bu çalışmanın değerlendirmesi yapılarak sonucu kamuoyu ile paylaşılmalı.  STK çalışma sorumluluğunu her birimiz bir kez daha gözden geçirerek, yanlışlarımızdan ayıklanıp doğruların ışığında yol almalıyız.

Her üyenin bilgisini, yeteneğini dikkate alıp, harmanlayıp ekip çalışmasına dönüştürme becerisini kazanmalıyız. Bencil-bireyci tutumda ayak direyenleri döküldükleri yerde bırakarak genel doğrular üzerinden yol almalıyız.

BİRAZ DAHA SORUMLULUK

Etkinliğe her arkadaşımız olanca gücü ve öz verisi ile çalıştı. Çalışmalarımızı doğru kanallardan yürüteme becerisini gösteremedik. Profesyonel STK yöneticileri olmadığımız gerçeği sonuçta önemli bir ayrıntı. Bilmediklerimizi öğrenmek, öğrendiklerimizi paylaşmak, paylaştıklarımızı bütünleştirerek hayata geçirmeliyiz.

STK VE SİYASET

Siyaset ve STK’lar bir birinin karşıtı gibi görme gafletine düşmemeliyiz. Siyaset ile STK’lar ortak çalışma alanı içinde olmalarına rağmen örgütlenme biçimleri, çalışma yöntemleri, uygulama biçimleri farklıdır. Bizim, siyasilerin siyah arabalarının peşinde koşma, siyah elbiselerinin gölgesinde yürüme, siyah gözlüklerini çıkararak işaret etmelerini bekleme tembelliği ve teslimiyeti göstermemiz yerine siyasileri toplumun ışığında yürütecek çalışmalar ortaya koymamız gerekir. İçimizdeki bencil, bireyci tutumunu, gösteriş ve çıkar odaklarımızı öldüremezsek, kendi virüsümüzü Manisa’ya yayarız. Bu nedenle kişilerde STK bilincinin iyi oluşması gerekir.

İKİ YOL

Farkında olmadan yaşama: Virüsle yaşar mı?  Eğer virüsü hisseden bilgi, çevik ve atılgan bilinç varsa beden virüsü yaşatmaz. Beden bu bilgi ve bilinçten habersizse virüs sağlam bedeni yok edene kadar yaşar. Ya! Pireli yorganın altında kaşınarak insani değerlerin farkında olmadan yaşamaya devam edeceğiz, ya da bir pire için yorgan yakacağız.

Manisalılaşma: Farklılıklarımıza hoş görü ile yaklaşarak ortak sorunlarımızı tartışarak birlikte çözümler yaratacak, düşüncelerimizi mesir gibi yoğurarak değer yaratmalıyız. Selçuk Satın türkülerini birlikte söylemek, omuz omuza Harmandalı oynamalıyız. Ahmet Âlim Efendi ve Gördesli Makbule gibi Manisa’yı savunmalı, Tarzan gibi doğayı koruyarak, Spil’e sırtımızı verip, Gediz’in sesini dinleyip, Manisa ovasının bereketi içinde birlikte yaşamalıyız.

Hadi hayırlısı…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.