Ali GÜLTEKİN
Köşe Yazarı
Ali GÜLTEKİN
 

VALİ UĞURLADIK, VALİ AĞIRLADIK

Denge gazetesine Mayıs 2013 tarihinde yazdığım yazıyı o günden bu güne ne değişti girişi yaparak olduğu gibi yayınlıyorum. Sorunu çözmek için birlikte olmak yerine sorun yaratmak için ayrışma geleneğimizi sürdürüyoruz. Onca eğitimi, bilgisi, deneyimi ile şehirlere atanan valiler projelerini uygulamaya koyamadan ya merkeze alınırlar veya başka bir ile atanırlar. Bu nasıl gelişir? Kuşkusuz illerin siyasi güçlerinin yönlendirmeleriyle olur. Peki, üzerindeki siyasi bir gücün gölgesinde valiler özgürce kendi düşüncelerini hayata geçirebilirler mi? ÜÇ VALİ ÜÇ PROJE Manisa Valisi Halil İbrahim Daşöz: Kardeş Okul, Kardeş Kurum" projesi hayata geçecek. Manisa Valisi Abdurrahman Savaş: Gediz havzası yönetim heyeti koordinatör ili Manisa seçildi. Başkanlığını valiliğimiz yürütecek. Manisa Valisi Erdoğan Bektaş: Organik tarımda dünyada ilk sırada olacağız   Tarih 2016… Üç Manisa valisinin ortaya koyduğu üç projenin akıbeti nedir? Harcanan onca emek, zaman, para… ve  görevden alınan veya başka illere atanan valilerin ardından arşive indirilen projeler… Mayıs 2013 de ne demişiz?   GELSİN VALİ, GİTSİN KAYMAKAM Fransa`da 1789 Devrimi ile yerel yönetimler reformu yapıldı. Napoleon Bonaparte 1799-1815 yılları arasında yaptığı reformlarda 1789 devrimi yerel yönetimler uygulamasının çoğunluğuna bağlı kaldı. Avrupa konseyi 1957 yılında yerel yönetimler konferansı yaparak yerel yönetimler arasındaki ilişkisini bağımsız yargı organlarına bıraktı. Fransa, 1982 reformlarından sonra yerel yönetimlerde ciddi bir değişim sürecine girdi. M.Ö. 1792 - 1750 yılları arasında uygulanan, taş sütunlara yazılı Hammurabi Kanunlarını Louve müzesine kaçıran Fransızların yerel yönetimler idaresi kanunundan esinlenerek uyguladığımız yerel yönetimler uygulamamızın kavgası ve karmaşası bizim ülkemizde hala sürüyor.   Yerel yönetim reformu Gelsin Kaymakam, gitsin Vali Peki, ne olacak bu memleketin hali? Bürokratlar atanarak gelir. Üç beş ayı iadeyi ziyaretler ile geçer. Yedi, sekiz ayda bölgede tanınır. Geriye ne kaldı? Yeni atama, görevden alma, sürgünler... Şehrini, Kasabasını, bölgesini tanıyan biri yerel yönetime talip olup seçim ile gelse ne zararımız olur? Hayal dünyamızla bölünme, ayrışma senaryoları geliştirirken dünya ülkeleri bekleyin Türkiye geride kaldı demiyor. Ata erken binen uzaya geçti. Biz hala; Elimizde çerez, masada kebaplar, parmaklar dokunmatik ekranında, fındık kırarak, Anayasa, seçim sistemi, seçim barajı, şehir planı, yerel yönetimler... kavgası yapıyoruz.   Yönetim anlayışımız -Vali iktidarın adamı -Kaymakam Bakan'ının adamı -Müdür Vali`nin adamı   Yerel yönetime bakışımız -Vali iktidar partisinden mi? - Kaymakam milliyetçi mi? -Emniyet Müdürü Alevi mi? -Milli eğitim Müdürü Sünni mi? - Orman Müdürü Kürt mü? -Maliye Müdürü Tarikatçı mı? -Turizm Müdürü Komünist mi? -Sağlık Müdürü Cumhuriyetçi mi? ....Ahali bürokratların bu yönünü ile ilgileniyorlar. Biri gider, diğeri gelir. Ahali aynı muhabbetlere devam eder. Sonuç: Birinin mutlaka diğerinin adamı olduğu kanısını değiştirmez.   Ahali sormaz mı? -Polisler arabamı çekmişler. -Trafikte adamı olan var mı?   Nasıl değişecek? Yerel yöneticilerin seçimle is başına gelmesinin kime ne zararı olur?. Atamalar, sürgünler, açığa almalar gibi "hantal yapıdan" kurtulsak ne zararımız olur? Ahali bürokratları "kimin nesi" araştırmaları yerine, bürokrattır, ama aynı zamanda Edebiyatçıdır, Şairdir, Ressamdır, Müzisyendir... yönlerini öğrense fena mı olur? Bürokratlar; ağır devlet adamlığı görünümünden kurtulup, siyah gözlüklerini çıkarıp, sosyal aktivitelerini öne çıkarıp, ahaliye  şefkatlice baksa ne kayıp eder? Protokol merasimleri ile birbirimizi ağırlamalarda bu güne kadar ne kazanım elde ettik? Kazanımı olmayan geleneği sürdürmenin, israfın, zaman kaybının... mantığı ne? Bürokratlar; "suya dokunursam sürerler", "sabuna dokunursam açığa alırlar" korkusu yerine elini su ve sabunla temizleyip; bilgi, birikim, yetenek ve deneyimlerini korkusuzca görev bölgesinde hayata geçirmesi kime ne zarar verir? Sorun sadece atama mı? Bürokratların; taşınmaları, harçları, yeni görev yerlerindeki uyumları, okulları, geride bıraktıkları arkadaşlıkları, dostlukları, sevgileri, onca masraf bizim kaybımız değil mi? Neyin üzerinden ayak diriyoruz? Değişimlerden korkmayalım. Bu vatan değişimlerle bölünmez. Demokrasi; vatan, millet sevgisini güçlendirir. Katı yöntemler ile suyun akışı değiştirilirse doğanın dengesi de değişir. Korkularımız ile değil, sevgi ile yaşayalım. Ayrışarak küçülme yerine bütünleşerek güçlenelim. Ötekileştirme yerine, hoşgörü ve muhabbetle kucaklaşalım. Hadi hayırlısı...
Ekleme Tarihi: 23 Haziran 2016 - Perşembe
Ali GÜLTEKİN

VALİ UĞURLADIK, VALİ AĞIRLADIK

Denge gazetesine Mayıs 2013 tarihinde yazdığım yazıyı o günden bu güne ne değişti girişi yaparak olduğu gibi yayınlıyorum.
Sorunu çözmek için birlikte olmak yerine sorun yaratmak için ayrışma geleneğimizi sürdürüyoruz.
Onca eğitimi, bilgisi, deneyimi ile şehirlere atanan valiler projelerini uygulamaya koyamadan ya merkeze alınırlar veya başka bir ile atanırlar. Bu nasıl gelişir? Kuşkusuz illerin siyasi güçlerinin yönlendirmeleriyle olur. Peki, üzerindeki siyasi bir gücün gölgesinde valiler özgürce kendi düşüncelerini hayata geçirebilirler mi?
ÜÇ VALİ ÜÇ PROJE
Manisa Valisi Halil İbrahim Daşöz: Kardeş Okul, Kardeş Kurum" projesi hayata geçecek.
Manisa Valisi Abdurrahman Savaş: Gediz havzası yönetim heyeti koordinatör ili Manisa seçildi. Başkanlığını valiliğimiz yürütecek.
Manisa Valisi Erdoğan Bektaş: Organik tarımda dünyada ilk sırada olacağız
 
Tarih 2016… Üç Manisa valisinin ortaya koyduğu üç projenin akıbeti nedir? Harcanan onca emek, zaman, para… ve  görevden alınan veya başka illere atanan valilerin ardından arşive indirilen projeler…
Mayıs 2013 de ne demişiz?
 
GELSİN VALİ, GİTSİN KAYMAKAM
Fransa`da 1789 Devrimi ile yerel yönetimler reformu yapıldı. Napoleon Bonaparte 1799-1815 yılları arasında yaptığı reformlarda 1789 devrimi yerel yönetimler uygulamasının çoğunluğuna bağlı kaldı. Avrupa konseyi 1957 yılında yerel yönetimler konferansı yaparak yerel yönetimler arasındaki ilişkisini bağımsız yargı organlarına bıraktı. Fransa, 1982 reformlarından sonra yerel yönetimlerde ciddi bir değişim sürecine girdi.
M.Ö. 1792 - 1750 yılları arasında uygulanan, taş sütunlara yazılı Hammurabi Kanunlarını Louve müzesine kaçıran Fransızların yerel yönetimler idaresi kanunundan esinlenerek uyguladığımız yerel yönetimler uygulamamızın kavgası ve karmaşası bizim ülkemizde hala sürüyor.
 
Yerel yönetim reformu
Gelsin Kaymakam, gitsin Vali
Peki, ne olacak bu memleketin hali?
Bürokratlar atanarak gelir. Üç beş ayı iadeyi ziyaretler ile geçer. Yedi, sekiz ayda bölgede tanınır. Geriye ne kaldı? Yeni atama, görevden alma, sürgünler...
Şehrini, Kasabasını, bölgesini tanıyan biri yerel yönetime talip olup seçim ile gelse ne zararımız olur? Hayal dünyamızla bölünme, ayrışma senaryoları geliştirirken dünya ülkeleri bekleyin Türkiye geride kaldı demiyor. Ata erken binen uzaya geçti. Biz hala; Elimizde çerez, masada kebaplar, parmaklar dokunmatik ekranında, fındık kırarak, Anayasa, seçim sistemi, seçim barajı, şehir planı, yerel yönetimler... kavgası yapıyoruz.
 
Yönetim anlayışımız
-Vali iktidarın adamı
-Kaymakam Bakan'ının adamı
-Müdür Vali`nin adamı
 
Yerel yönetime bakışımız
-Vali iktidar partisinden mi?
- Kaymakam milliyetçi mi?
-Emniyet Müdürü Alevi mi?
-Milli eğitim Müdürü Sünni mi?
- Orman Müdürü Kürt mü?
-Maliye Müdürü Tarikatçı mı?
-Turizm Müdürü Komünist mi?
-Sağlık Müdürü Cumhuriyetçi mi?
....Ahali bürokratların bu yönünü ile ilgileniyorlar. Biri gider, diğeri gelir. Ahali aynı muhabbetlere devam eder.
Sonuç: Birinin mutlaka diğerinin adamı olduğu kanısını değiştirmez.
 
Ahali sormaz mı?
-Polisler arabamı çekmişler.
-Trafikte adamı olan var mı?
 
Nasıl değişecek?
Yerel yöneticilerin seçimle is başına gelmesinin kime ne zararı olur?. Atamalar, sürgünler, açığa almalar gibi "hantal yapıdan" kurtulsak ne zararımız olur? Ahali bürokratları "kimin nesi" araştırmaları yerine, bürokrattır, ama aynı zamanda Edebiyatçıdır, Şairdir, Ressamdır, Müzisyendir... yönlerini öğrense fena mı olur? Bürokratlar; ağır devlet adamlığı görünümünden kurtulup, siyah gözlüklerini çıkarıp, sosyal aktivitelerini öne çıkarıp, ahaliye  şefkatlice baksa ne kayıp eder? Protokol merasimleri ile birbirimizi ağırlamalarda bu güne kadar ne kazanım elde ettik? Kazanımı olmayan geleneği sürdürmenin, israfın, zaman kaybının... mantığı ne?
Bürokratlar; "suya dokunursam sürerler", "sabuna dokunursam açığa alırlar" korkusu yerine elini su ve sabunla temizleyip; bilgi, birikim, yetenek ve deneyimlerini korkusuzca görev bölgesinde hayata geçirmesi kime ne zarar verir?

Sorun sadece atama mı?
Bürokratların; taşınmaları, harçları, yeni görev yerlerindeki uyumları, okulları, geride bıraktıkları arkadaşlıkları, dostlukları, sevgileri, onca masraf bizim kaybımız değil mi?

Neyin üzerinden ayak diriyoruz?
Değişimlerden korkmayalım. Bu vatan değişimlerle bölünmez. Demokrasi; vatan, millet sevgisini güçlendirir. Katı yöntemler ile suyun akışı değiştirilirse doğanın dengesi de değişir.
Korkularımız ile değil, sevgi ile yaşayalım.
Ayrışarak küçülme yerine bütünleşerek güçlenelim.
Ötekileştirme yerine, hoşgörü ve muhabbetle kucaklaşalım.
Hadi hayırlısı...
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.