CHP Manisa'da iki ilçe adayını ön seçimle belirledi. MHP’nin büyük şehir adayını genel merkez ilan etti. AK Parti temayül yoklaması yaparak oyları Ankara’ya gönderdi.
Ön seçim: Parti ve ülke yönetimi için aday belirlenmesinde parti üyelerinin oyları ile seçilmesi Fransız
Devrimi ile demokratik bir hak olarak ortaya çıktı.
Temayül yoklaması: Bir tarafa eğilme, meyletme… Partiler bu yöntemle sadece aday adaylarının değil aynı zamanda parti yönetimlerini, organlarını, milletvekillerini… denetlerler.
(Nationalsozialistische Deutsche Arbeiterpartei) NSDAP 1933’de başlayarak örgütlerini denetlemek için geliştirdiği ve uyguladığı bir sistem. (National Security Agency) NSA ülkelerde anket ve araştırma çalışmaları için bu yönteme başvurur.
CHP’DE FRANSIZ MODELİ
Cumhuriyet Halk Partisi koptuğu demokratik değerlere, kaybettiği halkçı imajına Manisa’da belediye başkanlığı aday adayları arasında iki ilçede yaptığı ön seçim ile bağ tekrar kurmaya çalışıyor.
AK PARTİ’DE ALMAN EKOLÜ
AK Parti; Üyeler, il yönetimi, Milletvekillerinin eğilimini belirlemek için temayül yoklaması yaptı. Oyları torbalayıp “geri illerin, geri demokrasilerden”, “ileri demokrasinin beşiği” Ankara’ya, AK Parti genel merkezine taşıdı.
MHP’DE OSMANLI İZLERİ
MHP’nin genel merkezce belirlenen büyük şehir adayı mevcut belediye başkanı oldu. İlçe adayları büyük ihtimalle ön seçim yapılmadan atanacak.
NE KADAR DEMOKRASİ?
Köy, Kasaba ve şehir yönetimine aday olanların parti genel merkezlerince belirlenmesi öncelikle köy, kasaba ve şehirlerde yaşayan insanlığa saygısızlık değil midir? Aynı zamanda Anti demokratik bir uygulama olmaz mı? Adayların seçmen damarlarından koparılarak yapay sistemle çalışır duruma getirilmesi ne kadar verimli olur? Bu, adayın seçmeni ve seçildiği yer için çalışması yerine genel merkezin gözüne girmek için sürekli güvercin taklası atması anlamına gelmez mi? Kendi parti içi demokrasi işleyişini kuramayan partiler ülkemiz üzerinde rüzgârın sürüklediği yağmur bulutları gibi dönmeye devam ediyorlar.
YEREL SEÇİMLERE GENE UZANTI
Manisalı seçmenler; Kendi talepleri doğrultusunda yeteneklerine, bilgilerine, donanımlarına, ekibine, projelerine bakarak yerel yönetim adaylarını belirlemeli. Yerel yöneticiler seçildiğinde kime hizmet edecek? Kuşkusuz Manisalılara hizmet edecek. Peki, aday belirlemenin kararını Manisalılar neden vermiyor? Köylerin, kasabaların, şehirlerin başına genel merkezlerin seri üretim yaptığı “mekanik” adayları atadığında Manisalı seçmenler neye göre oy verecekler? Demokrasi değerlerini Ankara yollarında neden heder ediyoruz?
AK PARTİ’NİN YEREL YÖNETİMLER DUYARLILIĞI
AK Parti’nin Ankara ağırlıklı politikaların hantallığı yerine yerel yönetimlerin güçlendirmesi konusunda doğru adımlar attı. Aynı duyarlılığı neden parti çalışmalarımda göstermiyor? AK Parti Manisa yerel yönetim adayları için yaptığı temayül yoklamasının sonucunu neden Ankara’ya taşıyor? Neden, köyler, kasabalar, iller kendi yöneticilerini seçmekte karar ve yetki sahibi olmuyor?
BİZDEN OLSUN!
Bizdeki asıl sorun “Mahmut yapıtı, Mehmet’te yapar” algılayışımız. Kişilerin bilgi, deneyim ve becerilerini dikkate almadan “bizden olsun”, “bizim olsun” anlayışı ile yönetici yaptıklarımızın yerleşim alanlarımızı ne hale getirdiğini görüyoruz. Hala aynı anlayışlar ile seçimlere hazırlanıyoruz. Bu genel bakış açısı ile aday adayları projeler açıklama, açık oturumlar, paneller, halk buluşmaları düzenlemeler yerine lokma dökerek, yatırlar ziyaret ederek, etnik kimlik ve dini duyarlılıklarımız üzerinden aday olma arayışı içindeler. Biz buradan yola çıkarak seçiyor, sonra yakınmaya başlıyoruz.
SEÇİM KONSEPTİMİZ OLMADI
Geçmiş seçimlerden deney kazandıran gelecek seçimlere projeler yaratan kayda değer bir çalışmamız yok. İlk seçim kitabımız Raoul de la Grasserie adlı bir Fransız akademisyenin kitabı, Islahat-ı Maliye Komisyonu üyesi Mehmet Ata tarafından çevrilmiş ve Usul-i İntihap adıyla 1913 yılında yayınlanmıştır. O günden bu güne araştırma şirketlerinin vicdanı ve medyanın “merhameti” arasında yola devam ediyoruz.
SEVGİ YOK!
Öz güveni oluşmamış üyeler, işe girme, işe yerleştirme, iş alma, yönetici olma sevdası içerisinde parti ve yöneticilerinin çıkardığı tüm gazı yutuyor. Köylerimizin, kasabalarımızın, şehirlerimizin irademiz dışında yönetilmesine seyirci kalıyoruz. “Bizden olsun kim olursa olsun”, “bizden olsun kim ne yaparsa yapsın” anlayışı ile seçtiğimiz yöneticilerin yaşam alanlarımızı ne hale getirdiğini birlikte görüyoruz. Bu mudur ülke, bayrak ve millet sevgisi?
Asıl mesele insan olabilmekte…
Hadi hayırlısı…