Mehmet ÇELİKEL
Köşe Yazarı
Mehmet ÇELİKEL
 

BİLGE KİŞİLİK, YÖNETİM EHLİ VE EŞİTSİZLİK…

En çok Cumhuriyet Türkiyesinde eşitsizlik en alt düzeyde idi. Çünkü kimsede güç yoktu. Sermaye yoktu. Hep bir elden çalıştı insanlar. Özel sektör diye bir şey yıktu veya yok sayılacak kadar azdı. Önemli olan bilge kişilikti. Yani yönetimde ehil olanlar. Yani bir kurumu yönetecek kişiler. Çünkü onlar farklı kişilerdi ama alt kademedekileri de bilgilendirecek kişilerdi. Bunlar Tanzimat döneminde yetişmiş ama hürriyete inanmış kişiliklerdi. Zaten bir baktığınızda bu Cumhuriyeti kuran Osmanlının paşalarıdır ama bir farkları vardır. İşi ehline vermek ve modern, uygar çağiçi bir devlet yaratmak. Hantallıktan kurtulup medeni olmak.  Çünkü bunu aldıkları eğitimden görmüşlerdi.   Yönetim ehli ne demek? Bence ehliyet sahibi olmak demek. Yani siz beceremeyeceğiniz bir işe kalkışmayın, beyniniz buna yetmez demek değil mi? Bence öyle. Kurumları özellikle kamu kurumlarının başında ehliyet sahibi ne kadar insan var? Ben bilmem sizce ne kadar? Aldıkları kararlar doğru mu değil mi? Cevabı siz verin ama bana göre buralara ehliyet sahibi olmayan kişilerin getirilmemesini yüce Kuran da tasvip etmiyor. Adamı eğitirsiniz ama yeteneği elvermez. O zaman ne yapacağız. Buraya koymayacağız. Peki bu kararı kim verecek? İşte yetişmiş ve kariyer sahibi kişiler verecek. Bunlar kimler? Siyasiler değil akademisyenler. Yani kariyer yapmış kişilerden destek almak gerek. Biz laf ile peynir gemisi yürütsek de kaar verecek kişiler belli.   Manisa muhteşem bir şehir olmaya aday ama bir sorunu var. Sokaktaki kişiye sorsan hep şikayeti var. Sanki bu şehri kendi yönetecekmiş gibi oturup konuşuyor ve baştakileri eleştiriyor. Efendim şu bunu yapıyormuş veya şu buraya yakışmıyormuş gibi. Yine böyle bir tartışmada araya girdim ve dedim ki: Siz bu kurumu yönetebilir misiniz? Aman efendim bunun başındaki şöyle yaramaz böyle kötü. Kast edilen kişiyide tanıyorum. Düşünmeden konuşuluyor. Sonunda ben şunu anladım herkesin bir fikri var ama yönetim ehli yok. Yani sözler gelip geçer ama bir eski laf vardır : Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.   Şimdi gelelim eşitsizliğe ki bu ciddi bir sorun ve uzatmaya gerek yok. Bu ehil kişi başta iken alttakinden elbette iş ister ama hakkını adam gibi vermez ise işte o zaman olmaz. Bu o kişiyi ilgilendirir ki kişilerin ona saygısı olsun. Palavra uydurmadan gerçekleri görmeli ve çalıştırdığı kişilerin hakkını fazlası ile vermesi gerekir. Dilenci misali değil. Bu sorumluluğu üstüne alırsa adam gibi adam olur, harcamalar artar ve çarşıya güç gelir. Elemanları da memnun olur.   O zaman ehil iş sahipleri kişilerin başta olan bir ülke olmak dileği ile. Her şeyden önce anlayış sahibi bir ülke olalım ki yolumuzu açalım ve milletimiz refah ve iyi yönetilen bir ülke olsun.   Saygılarımla…  
Ekleme Tarihi: 19 Ocak 2017 - Perşembe
Mehmet ÇELİKEL

BİLGE KİŞİLİK, YÖNETİM EHLİ VE EŞİTSİZLİK…

En çok Cumhuriyet Türkiyesinde eşitsizlik en alt düzeyde idi. Çünkü kimsede güç yoktu. Sermaye yoktu. Hep bir elden çalıştı insanlar. Özel sektör diye bir şey yıktu veya yok sayılacak kadar azdı. Önemli olan bilge kişilikti. Yani yönetimde ehil olanlar. Yani bir kurumu yönetecek kişiler. Çünkü onlar farklı kişilerdi ama alt kademedekileri de bilgilendirecek kişilerdi. Bunlar Tanzimat döneminde yetişmiş ama hürriyete inanmış kişiliklerdi. Zaten bir baktığınızda bu Cumhuriyeti kuran Osmanlının paşalarıdır ama bir farkları vardır. İşi ehline vermek ve modern, uygar çağiçi bir devlet yaratmak. Hantallıktan kurtulup medeni olmak.  Çünkü bunu aldıkları eğitimden görmüşlerdi.

  Yönetim ehli ne demek? Bence ehliyet sahibi olmak demek. Yani siz beceremeyeceğiniz bir işe kalkışmayın, beyniniz buna yetmez demek değil mi? Bence öyle. Kurumları özellikle kamu kurumlarının başında ehliyet sahibi ne kadar insan var? Ben bilmem sizce ne kadar? Aldıkları kararlar doğru mu değil mi? Cevabı siz verin ama bana göre buralara ehliyet sahibi olmayan kişilerin getirilmemesini yüce Kuran da tasvip etmiyor. Adamı eğitirsiniz ama yeteneği elvermez. O zaman ne yapacağız. Buraya koymayacağız. Peki bu kararı kim verecek? İşte yetişmiş ve kariyer sahibi kişiler verecek. Bunlar kimler? Siyasiler değil akademisyenler. Yani kariyer yapmış kişilerden destek almak gerek. Biz laf ile peynir gemisi yürütsek de kaar verecek kişiler belli.

  Manisa muhteşem bir şehir olmaya aday ama bir sorunu var. Sokaktaki kişiye sorsan hep şikayeti var. Sanki bu şehri kendi yönetecekmiş gibi oturup konuşuyor ve baştakileri eleştiriyor. Efendim şu bunu yapıyormuş veya şu buraya yakışmıyormuş gibi. Yine böyle bir tartışmada araya girdim ve dedim ki: Siz bu kurumu yönetebilir misiniz? Aman efendim bunun başındaki şöyle yaramaz böyle kötü. Kast edilen kişiyide tanıyorum. Düşünmeden konuşuluyor. Sonunda ben şunu anladım herkesin bir fikri var ama yönetim ehli yok. Yani sözler gelip geçer ama bir eski laf vardır : Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.
  Şimdi gelelim eşitsizliğe ki bu ciddi bir sorun ve uzatmaya gerek yok. Bu ehil kişi başta iken alttakinden elbette iş ister ama hakkını adam gibi vermez ise işte o zaman olmaz. Bu o kişiyi ilgilendirir ki kişilerin ona saygısı olsun. Palavra uydurmadan gerçekleri görmeli ve çalıştırdığı kişilerin hakkını fazlası ile vermesi gerekir. Dilenci misali değil. Bu sorumluluğu üstüne alırsa adam gibi adam olur, harcamalar artar ve çarşıya güç gelir. Elemanları da memnun olur.

  O zaman ehil iş sahipleri kişilerin başta olan bir ülke olmak dileği ile. Her şeyden önce anlayış sahibi bir ülke olalım ki yolumuzu açalım ve milletimiz refah ve iyi yönetilen bir ülke olsun.
  Saygılarımla…
 
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.