Mehmet ÇELİKEL
Köşe Yazarı
Mehmet ÇELİKEL
 

DEPREMLERİN SOSYO EKONOMİK ETKİLERİ...

Depremler insanları her çağda belirsizlikleri ve felaket yaratmaları ile korkutmuşlardır. Her geçen yıl teknolojik gelişim sebebi ile daha çok anlaşılabilir ve beklenilebilir olmuşlardır. Tabi bir felaket senaryosu. Yıkım ve ardından gelen, gerek insan faktörü olarak, gerekse teknik bozulma olarak birçok kötülük ve sorun ardında bırakmakta. Bütün halk seferber olsa bile yine de bazı konular yetersiz olabilmekte. Depremler ardında neler bırakır, şöyle bir irdeleyelim. Mesela doğalgaz varsa hatlarında deformasyon, kaçak ve infilak ihtimali. Hemen gazın kesilmesi gerekir. Elektrik hatlarında kopma ve devrilmeler, elektrik kontakları ve yangın çıkma ihtimali. Hatların kesilmesi gerekir. Su hatlarında hatların kopması, su kaçakları ve lağım şebekesinin temiz suya karışma ihtimali. Hattın kesilmesi gerekir. Sağlık problemleri. Hastanelerin yetersiz kalabilmesi ve hastalık yayılma ihtimali. Kesin tecrit yani karantina gerekir. Yıkılan binaların içinde kalanlar. Bunlar para, altından tutunda, daha önemlisi olan giysi ve özel eşyalar. Hiç unutmam Yalova depreminde bir dostum elinde ne kadar kırık numara ayakkabı varsa bir kamyonetle yolladı idi. Adamın biri ayağında naylon torba, kaç numara giyiyorsun diye sormuşlar. Adam 42 demiş. Demişler ki 42 yok ama 44 var. ver olsun demiş adam, naylon poşetle gezmekten iyidir. Felaketin boyutu böyle daha iyi anlaşılıyor, çünkü belki o adam zengin ve evinde birçok ayakkabısı, eşyası olan biri idi. Ama ulaşıp alabiliyor mu? Bankalardan varsa parasını çekebiliyor mu? Çekse bile yıkılmış bir kentte hangi mağazadan hangi şeyi alabilecek. Bu olayda ayrı bir anekdotta adamın vitrini kırık bir mağazadan bir çift ayakkabı alıp giymemesi. Bal gibi yapabilirdi ama yapmamış. Bu biraz da Türklüğün karakteri. Yağma ve hırsızlık yapmazlar. Depremlerin sosyolojik ve psikolojik çöküntüye yol açtığı kesin. İnsanların morallerinden işlerine, evlerine kadar her düzen bozuluyor. Yaşam duruyor. İnsanlar şaşkınlık içinde bekliyor. Devlet hızır gibi yetişiyor. Yetişiyor da her şeyi hemen yeniden tesis etmek mümkün değil. Zaman ve para ister. Para ikinci plan olsa bile yeniden bir imar ve toparlanma için belli bir zaman geçmesi gerekiyor. Çünkü tüm hatlar kontrol edilecek, yeniden tesisatlar döşenecek ve hizmete sunulacak. Şimdi konut konusunda prefabrik sistem oldukça hızlı bu işlerin bir kısmını çözüyor. Belli bir bölgeye hızlıca inşa edilebilirlik mümkün. Benim depremlerde gördüğüm en hızlı tesis ulaşım hizmetleri. Yani cep telefonu ve taşımacılık. Elektrik olmasa bile jeneratör kurup devam ediyorlar. Son Elazığ- Malatya depremi birçok konuda beni etkiledi. Birçok kent belediyesi 12 saat içinde yardım eli uzattı ve 12 saat sonra devlet tüm desteklerini açtı. Oradaki insanlar ile psikolojilerini birleştirdiler ve ekonomik açıdan sıkıntıların üstüne gittiler. Yalova depreminde de böyle olmuştu. Ama devlet ve kurumları artık 20 yıl öncesine göre daha teknik çalışıyorlar ve bence kayıplar daha azaldı. Buda yeni yapılan binalarda inşaatın noterinin olması. Yapı denetim sistemi. Çünkü imzayı atanlar büyük sorumluluk sahibi ve gördüğüm tüm denetim firmaları en küçük bir şüphe görürse imzalamıyor. Bu tabi ki benim gördüklerim. Özellikle Yalova depreminden sonra bu yapı denetim çok gelişti. Zaten inşaatta en önemli bölüm karkas denilen ve beton ile demirden oluşan iskelet. Yoksa diğer süsleri her kişi istediği gibi yapar ama betonu bir kez döktünüz mü değiştiremezsiniz. Belki şimdiki teknik yapılarda maliyet yüksek ama güvenlik ön planda duruyor. Ülkemizde birçok fay hattı mevcut. Bunlarda bazen harekete geçiyor. Ama tedbirli olursak ve yapılardan çalmaz isek ve çalanı da iyice bir cezalandırıp işten el çektirirsek kayıplar daha az olur veya hiç olmaz. Bu konudaki içimizdeki çürükleri temizlemek gerekiyor. Ben son 5 yılda yapılan inşaatlarda hiç bozuk çürük görmedim. Bildiklerimin hepsi 10 numara. Böyle olmasını diliyor ve halkımıza geçmiş olsun diyorum. Saygılarımla...
Ekleme Tarihi: 26 Ocak 2020 - Pazar
Mehmet ÇELİKEL

DEPREMLERİN SOSYO EKONOMİK ETKİLERİ...

Depremler insanları her çağda belirsizlikleri ve felaket yaratmaları ile korkutmuşlardır. Her geçen yıl teknolojik gelişim sebebi ile daha çok anlaşılabilir ve beklenilebilir olmuşlardır. Tabi bir felaket senaryosu. Yıkım ve ardından gelen, gerek insan faktörü olarak, gerekse teknik bozulma olarak birçok kötülük ve sorun ardında bırakmakta. Bütün halk seferber olsa bile yine de bazı konular yetersiz olabilmekte.

Depremler ardında neler bırakır, şöyle bir irdeleyelim. Mesela doğalgaz varsa hatlarında deformasyon, kaçak ve infilak ihtimali. Hemen gazın kesilmesi gerekir. Elektrik hatlarında kopma ve devrilmeler, elektrik kontakları ve yangın çıkma ihtimali. Hatların kesilmesi gerekir. Su hatlarında hatların kopması, su kaçakları ve lağım şebekesinin temiz suya karışma ihtimali. Hattın kesilmesi gerekir. Sağlık problemleri. Hastanelerin yetersiz kalabilmesi ve hastalık yayılma ihtimali. Kesin tecrit yani karantina gerekir. Yıkılan binaların içinde kalanlar. Bunlar para, altından tutunda, daha önemlisi olan giysi ve özel eşyalar. Hiç unutmam Yalova depreminde bir dostum elinde ne kadar kırık numara ayakkabı varsa bir kamyonetle yolladı idi. Adamın biri ayağında naylon torba, kaç numara giyiyorsun diye sormuşlar. Adam 42 demiş. Demişler ki 42 yok ama 44 var. ver olsun demiş adam, naylon poşetle gezmekten iyidir. Felaketin boyutu böyle daha iyi anlaşılıyor, çünkü belki o adam zengin ve evinde birçok ayakkabısı, eşyası olan biri idi. Ama ulaşıp alabiliyor mu? Bankalardan varsa parasını çekebiliyor mu? Çekse bile yıkılmış bir kentte hangi mağazadan hangi şeyi alabilecek. Bu olayda ayrı bir anekdotta adamın vitrini kırık bir mağazadan bir çift ayakkabı alıp giymemesi. Bal gibi yapabilirdi ama yapmamış. Bu biraz da Türklüğün karakteri. Yağma ve hırsızlık yapmazlar.

Depremlerin sosyolojik ve psikolojik çöküntüye yol açtığı kesin. İnsanların morallerinden işlerine, evlerine kadar her düzen bozuluyor. Yaşam duruyor. İnsanlar şaşkınlık içinde bekliyor. Devlet hızır gibi yetişiyor. Yetişiyor da her şeyi hemen yeniden tesis etmek mümkün değil. Zaman ve para ister. Para ikinci plan olsa bile yeniden bir imar ve toparlanma için belli bir zaman geçmesi gerekiyor. Çünkü tüm hatlar kontrol edilecek, yeniden tesisatlar döşenecek ve hizmete sunulacak. Şimdi konut konusunda prefabrik sistem oldukça hızlı bu işlerin bir kısmını çözüyor. Belli bir bölgeye hızlıca inşa edilebilirlik mümkün. Benim depremlerde gördüğüm en hızlı tesis ulaşım hizmetleri. Yani cep telefonu ve taşımacılık. Elektrik olmasa bile jeneratör kurup devam ediyorlar.

Son Elazığ- Malatya depremi birçok konuda beni etkiledi. Birçok kent belediyesi 12 saat içinde yardım eli uzattı ve 12 saat sonra devlet tüm desteklerini açtı. Oradaki insanlar ile psikolojilerini birleştirdiler ve ekonomik açıdan sıkıntıların üstüne gittiler. Yalova depreminde de böyle olmuştu. Ama devlet ve kurumları artık 20 yıl öncesine göre daha teknik çalışıyorlar ve bence kayıplar daha azaldı. Buda yeni yapılan binalarda inşaatın noterinin olması. Yapı denetim sistemi. Çünkü imzayı atanlar büyük sorumluluk sahibi ve gördüğüm tüm denetim firmaları en küçük bir şüphe görürse imzalamıyor. Bu tabi ki benim gördüklerim. Özellikle Yalova depreminden sonra bu yapı denetim çok gelişti. Zaten inşaatta en önemli bölüm karkas denilen ve beton ile demirden oluşan iskelet. Yoksa diğer süsleri her kişi istediği gibi yapar ama betonu bir kez döktünüz mü değiştiremezsiniz. Belki şimdiki teknik yapılarda maliyet yüksek ama güvenlik ön planda duruyor.

Ülkemizde birçok fay hattı mevcut. Bunlarda bazen harekete geçiyor. Ama tedbirli olursak ve yapılardan çalmaz isek ve çalanı da iyice bir cezalandırıp işten el çektirirsek kayıplar daha az olur veya hiç olmaz. Bu konudaki içimizdeki çürükleri temizlemek gerekiyor. Ben son 5 yılda yapılan inşaatlarda hiç bozuk çürük görmedim. Bildiklerimin hepsi 10 numara. Böyle olmasını diliyor ve halkımıza geçmiş olsun diyorum.

Saygılarımla...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.