Mehmet ÇELİKEL
Köşe Yazarı
Mehmet ÇELİKEL
 

DİKKAT ENFLASYON VAR: ŞİŞİYORUZ

    Aslen şişme demek. Enflasyon lafı İngilizcede inflation olarak yazılıyor. Ekonomide bir virüs gibi görülse de bazı ekonomileri belli bir zaman aralığında çok hızlı büyütür. Fiyatlar genel seviyesi yukarı seyreder. Aşırı değişken fiyatlar sayesinde ekonomide yapay veya sanal bir hızlanma olur. 90 lı yıllardaki durum. Faiz düzeyi yüzde 100 ama iş var ve piyasalar hareketli. Doyasıyla bu hareket ekonomiyi büyümeye sevk eder. Genelde büyüme ve gelişme karıştırılır. Mesela bir ülke ekonomisindeki üretim araçlarındaki artış gelişme, üretimdeki artış büyümedir. Bunları hızlandırmanın yolu ise enflasyonist baskı yaratmakla olabilir. Yalnız bu arada artan üretim ve gelir ile finansal birikimi sağlamak gerekir. Yani su akarken testiyi doldurmak gerekir. Tasarruf yani. Yoksa işin oku ters tarafa döner. Bu ne zaman zikredilse de iş adamlarının hiç işine gelmedi. Durmadan yatırım ve büyüme bir yerde sorunları da beraberinde getirdi. Bazen stabil kalmak daha faydalıdır. Ama bunu gerçekleştirmek zor. Şu anda hammadde ithal edip mamül madde ihraç eden bir ülke olmamıza rağmen cari açıkları kapatamıyoruz. Geçmişten mi geliyor veya şu andan mı biraz düşünürseniz bulursunuz. Birikim sağlayamadık ki. Böyle demek daha doğru gibi geliyor bana. Şimdi gelelim şu aziz enflasyona. Bizlere neler yapar. İşlere ne yapar. Biraz irdeleyelim.   Bir kere enflasyonist baskı talepten de olur arzdan da. Biri talep enflasyonudur. Biri arz enflasyonu. Yani fazlası. Bizim derdimiz fiyatlar ile. Yabancı paralardaki yükseliş bizi ters etkiler. Dedim ya hammadde ithal eden bir devletin girdi fiyatları yükselir. Firma bazında bakarsak eğer firma ithal ettiği girdiyi ihraç için kullanıyorsa ve para birimi aynı ise pek problem yok. TL bazında zenginleşir. Aslında bununda pek önemi yok. Çünkü esas kriter alınan dolar veya Euro ise onlar açısından bir şey değişmez. Yalnızca TL bazında zenginleşir. Ama artan döviz fiyatları genel piyasada etkisini sürdürüyor olduğu için pek bir şey değişmez. Yani bu kadar lafın sonunda şunu diyebiliriz ki şu andaki enflasyon ortamını yaratan döviz fiyatlarındaki yükseliş. Bağlı bir ekonomi ve habire fiyatlar ister endekse olsun ister olmasın yani bahane ile şişiyor.   Ha birde fizyokrasi etkisi yani doğal etkiler vardır ki bu da önemlidir. Yani afetler, dolu, sel gibi. ters işleyen etkiler. Bu sene üzüm az. Neden. Soğuk ve aşırı sıcak vurdu. Zeytin az. Neden. Dolu vurdu sıcak kavurdu. Doğal olarak fiyatları yukarı çeker. Bu sene zeytinyağının 20 TL olacağı söyleniyor. Geçen sene kaçtı? 10TL. Yüzde yüz. Geçen yıl kıyma 26-27 TL iken bu yıl 36-37 TL. Yüzde 30. Peynir süt vesaire ana gıdalara bakın. Ortalamasını alın. Yüzde 40 enflasyonu görürsünüz.  Memur maaşına bakarsanız yüzde 5. Şeytan bunun neresinde. Valla ben neresinde olduğunu bilemiyorum ama ciddi bir enflasyonist baskı içindeyiz ve yıllar sonra tekrar cepleri kemirmeye başladı. Peki nasıl aşarız. Tasarruflu olmamız gerekiyor. O zaman ülkece bir finansal birikim sağlayabiliriz. Eski laf: İşten artmaz dişten artar. İdareli olmamız gerek. Devletinde alacağı bazı tedbirler var ki maaşlarda yılların verdiği bir gerileme var ki buna müdahale gerektiriyor. Maaş iyileştirmesi. Bunun enflasyonist baskıyı arttırması gibi bir bahane olamaz.   Bunlara karşı tedbirler almak ilk önce bizlerin sonrada devletin. Bizde kafalarımızı düzeltmeliyiz. Her şey devletten beklenmez. Bu nedenle canavarı bir hortlatırsak önüne geçmek zor olur. Yıllarca yok etmek için mücadele verdik. Devletinde denetim sistemini oluşturması gerekiyor. Maaş kadar fiyat denetim sisteminin kurulması gerek çünkü patatesi stoklayıp bir yerine beş TL ye satan bir toplumuz. Stokçumuz boldur bizim. Saygılarımla...  
Ekleme Tarihi: 03 Eylül 2015 - Perşembe
Mehmet ÇELİKEL

DİKKAT ENFLASYON VAR: ŞİŞİYORUZ

    Aslen şişme demek. Enflasyon lafı İngilizcede inflation olarak yazılıyor. Ekonomide bir virüs gibi görülse de bazı ekonomileri belli bir zaman aralığında çok hızlı büyütür. Fiyatlar genel seviyesi yukarı seyreder. Aşırı değişken fiyatlar sayesinde ekonomide yapay veya sanal bir hızlanma olur. 90 lı yıllardaki durum. Faiz düzeyi yüzde 100 ama iş var ve piyasalar hareketli. Doyasıyla bu hareket ekonomiyi büyümeye sevk eder. Genelde büyüme ve gelişme karıştırılır. Mesela bir ülke ekonomisindeki üretim araçlarındaki artış gelişme, üretimdeki artış büyümedir. Bunları hızlandırmanın yolu ise enflasyonist baskı yaratmakla olabilir. Yalnız bu arada artan üretim ve gelir ile finansal birikimi sağlamak gerekir. Yani su akarken testiyi doldurmak gerekir. Tasarruf yani. Yoksa işin oku ters tarafa döner. Bu ne zaman zikredilse de iş adamlarının hiç işine gelmedi. Durmadan yatırım ve büyüme bir yerde sorunları da beraberinde getirdi. Bazen stabil kalmak daha faydalıdır. Ama bunu gerçekleştirmek zor. Şu anda hammadde ithal edip mamül madde ihraç eden bir ülke olmamıza rağmen cari açıkları kapatamıyoruz. Geçmişten mi geliyor veya şu andan mı biraz düşünürseniz bulursunuz. Birikim sağlayamadık ki. Böyle demek daha doğru gibi geliyor bana. Şimdi gelelim şu aziz enflasyona. Bizlere neler yapar. İşlere ne yapar. Biraz irdeleyelim.

  Bir kere enflasyonist baskı talepten de olur arzdan da. Biri talep enflasyonudur. Biri arz enflasyonu. Yani fazlası. Bizim derdimiz fiyatlar ile. Yabancı paralardaki yükseliş bizi ters etkiler. Dedim ya hammadde ithal eden bir devletin girdi fiyatları yükselir. Firma bazında bakarsak eğer firma ithal ettiği girdiyi ihraç için kullanıyorsa ve para birimi aynı ise pek problem yok. TL bazında zenginleşir. Aslında bununda pek önemi yok. Çünkü esas kriter alınan dolar veya Euro ise onlar açısından bir şey değişmez. Yalnızca TL bazında zenginleşir. Ama artan döviz fiyatları genel piyasada etkisini sürdürüyor olduğu için pek bir şey değişmez. Yani bu kadar lafın sonunda şunu diyebiliriz ki şu andaki enflasyon ortamını yaratan döviz fiyatlarındaki yükseliş. Bağlı bir ekonomi ve habire fiyatlar ister endekse olsun ister olmasın yani bahane ile şişiyor.

  Ha birde fizyokrasi etkisi yani doğal etkiler vardır ki bu da önemlidir. Yani afetler, dolu, sel gibi. ters işleyen etkiler. Bu sene üzüm az. Neden. Soğuk ve aşırı sıcak vurdu. Zeytin az. Neden. Dolu vurdu sıcak kavurdu. Doğal olarak fiyatları yukarı çeker. Bu sene zeytinyağının 20 TL olacağı söyleniyor. Geçen sene kaçtı? 10TL. Yüzde yüz. Geçen yıl kıyma 26-27 TL iken bu yıl 36-37 TL. Yüzde 30. Peynir süt vesaire ana gıdalara bakın. Ortalamasını alın. Yüzde 40 enflasyonu görürsünüz.  Memur maaşına bakarsanız yüzde 5. Şeytan bunun neresinde. Valla ben neresinde olduğunu bilemiyorum ama ciddi bir enflasyonist baskı içindeyiz ve yıllar sonra tekrar cepleri kemirmeye başladı. Peki nasıl aşarız. Tasarruflu olmamız gerekiyor. O zaman ülkece bir finansal birikim sağlayabiliriz. Eski laf: İşten artmaz dişten artar. İdareli olmamız gerek. Devletinde alacağı bazı tedbirler var ki maaşlarda yılların verdiği bir gerileme var ki buna müdahale gerektiriyor. Maaş iyileştirmesi. Bunun enflasyonist baskıyı arttırması gibi bir bahane olamaz.

  Bunlara karşı tedbirler almak ilk önce bizlerin sonrada devletin. Bizde kafalarımızı düzeltmeliyiz. Her şey devletten beklenmez. Bu nedenle canavarı bir hortlatırsak önüne geçmek zor olur. Yıllarca yok etmek için mücadele verdik. Devletinde denetim sistemini oluşturması gerekiyor. Maaş kadar fiyat denetim sisteminin kurulması gerek çünkü patatesi stoklayıp bir yerine beş TL ye satan bir toplumuz. Stokçumuz boldur bizim.

Saygılarımla...

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.