Mehmet ÇELİKEL
Köşe Yazarı
Mehmet ÇELİKEL
 

EĞİTİMDE BİR DUAYEN: BAHÇEŞEHİR MANİSA...

Mustafa Kemal Atatürk Kurtuluş Savaşı sonrası bir toplantıda öğretmenlere şunları söylemişti: Öğretmenlerimiz. Aramızda bulunan komutanlarımızın kazandığı zafer sizlere zemin hazırlamak içindir. Esas zaferi cehaleti yenerek sizler kazanacaksınız. Çocuklarımızı ellerinize emanet ediyoruz. İşte Atatürk daha Cumhuriyet bile kurulmadan bunları söylemişti. Hatta bir anekdot daha: Paşa öğretmenlerle toplantıda ve bir asker geliyor ve cephenin yarıldığını söylüyor. Paşa bekle çocuk dediği halde durumun çok ciddi olduğunu söyleyince şöyle diyor: Cehaletle savaş düşmanla savaştan çok daha zordur. İşte büyük liderden laflar ve eğitime ve öğretmenlere verdiği önem.   2015 yılı bu aylar gibiydi. Eve gidiyoruz. Kenan Evren bulvarından aşağıya doğru Bankalar Caddesi'nden akşam üstü; Eşim dur da şurada Bahçeşehir Koleji'nin ofisinde randevumuz var, bir konuşalım dedi. Yürü gidelim boşver şimdi dedim ama hanımların ısrarı oldu mu siz nesiniz ki. Durdum. İçeri girdik. Bir görevli ki sonra sahiplerinden biri olduğunu öğrendik, geldi başladı anlatmaya. Bitince kayıt yapalım mı dedi. Yahu dedim acelesi yok hem para meselesi. Olsun siz tamam derseniz ben ön kayıdı yapayım dedi. Ben ödemekte zorlanırız dedim o kolay dedi. Allem kullem ön kayıdı yaptırdık. Hatta o yaz bedava yaz okuluna aldılar. Zamanla Fırat Beyi, eşi Dilan hanımı ve benim yerine başkasını koyamayacağım değerli müdürümüz Nurdan hanımı tanıdık. Yerine koyamayacağım diyorum çünkü bir başka örneği olmayan gerçek eğitimci. Sabah tüm okulu karşılar, akşam uğurlar, hemen hepsinin adını bilir. Öğrenci sayısı kaç mı? 600.Toplantılarda oradadır. Kısacası işine aşık biri. Evveliyatında da benim bir hocam hatta müdürümle ilk yıllarında birlikte çalışmış İzmir'de.   Bir eğitim kurumu kurmak, büyütmek ve entegre hale getirmek fabrika kurmaya benzemez. O gönül işidir ve asıl hammadde insandır. Robot kollar değil. Hele üst seviyelerde bir eğitime soyunursanız yatırımın bedeli sonsuza doğru kayar. Ama karşınıza zırzop ailelerde çıkabilir. Ben bu okula deli para veriyorum neden böyle oluyor gibi. Var mı var.  karşı olduğum bir durum ki Atatürk'ün dediği gibi çocuklarımız HER DURUMDA onlara emanet. Bizlere yalnızca seyretmek düşüyor. İşte bu zor şartlarda bu işi yapmak yalnız ve yalnızca gönül işi. Eskilerin dediği gibi bir bulaşıcı hastalık gibi ben eğitimciyim ve bu yola baş koydum denilerek yapılacak bir iş. Hatta kutsal bir vazife.   Bugün oğlum Nedim 1. sınıfı bitiriyor ve okulunu çok seviyor. Gelecekle ilgili beklentilerim gerçekleşmek üzere ve inanın 4 yılı peşin ödeyip başka bir yere gitmesini istemiyorum. Çünkü hasta olduğu halde ben niye okuluma gidemedim diye ağlıyor. Muhteşem bir arkadaşlık kurdular. Ayrıca biz de eşimle muhteşem kalite insanlar tanıdık. Bazen hafta sonu gece sohbetlerimizde acayip konuları konuşuyoruz. Çocuklar arasındaki sevgi muhteşem. Peki bunları bu hale getiren ne? Okulun kalitesi ve eğitimin kalitesi. Yaş günü kutlamaları dehşet güzel oluyor . Hem çocuklar hem veliler için. Demek ki okul kalitesi insan kalitesini tetikliyor ve yalnızca çocuklar için değil, veliler içinde farklı dünyalar yaratıyor. Ben bu kadar güzel olabileceğini tahmin bile etmezdim.   Aslında yazılacak çok şeyler var. Daha binası bile yeni başlamışken kaydettirdik Nedim'i. Bitmez bu bina dedim, yetişmez dedim. Bitti. Başlamaz dedim bu eğitim. Başladı. İki yıl oldu. Büyümeye devam eden bir okul oldu Manisa Bahçeşehir. Artık tam kurumsal oldu. Herkes kendi seksiyonundan sorumlu. Aslında üniversitesinden mezun olan tanıdıkların çocuklarından biliyorum. Çok güzel bir entegrasyona gidiyor ve amaç dünya vatandaşı yetiştirmek. Bu konuda bir doçent bir şey söyledi: Çocukları ilk önce dünya vatandaşı olarak yetiştirin ve sonra milli duyguları aşılayıp milli ve ulusalcı olmayı öğretin. Düşündüm ki doğru. İyi bir nesil yetiştirip milli duyguları aşılamak için dünyayı tanımaları gerekiyor. Bahçeşehir sisteminin asıl amacı bu. Enteresandır ki çocukların kullandıkları IPOD programı bile yerli bir firma tarafından yapılıyor. Kullandıkları tüm argümanlar milli içerikli. Demek ki doğru yolda gidiyorlar. Bu nedenle  MANİSA BAHÇEŞEHİR kadrosunu ve tüm Bahçeşehir sitemini tebrik ederim. Başarılar birliktelikle gelecektir. Artık dünya normlarında bir eğitim kurumu. Dışarıdan bakanlar için öyle gözüküyor. Bu kişi yurt dışında yaşayan eşimin kuzeni. Saygılarımla...     
Ekleme Tarihi: 02 Nisan 2017 - Pazar
Mehmet ÇELİKEL

EĞİTİMDE BİR DUAYEN: BAHÇEŞEHİR MANİSA...

Mustafa Kemal Atatürk Kurtuluş Savaşı sonrası bir toplantıda öğretmenlere şunları söylemişti: Öğretmenlerimiz. Aramızda bulunan komutanlarımızın kazandığı zafer sizlere zemin hazırlamak içindir. Esas zaferi cehaleti yenerek sizler kazanacaksınız. Çocuklarımızı ellerinize emanet ediyoruz. İşte Atatürk daha Cumhuriyet bile kurulmadan bunları söylemişti. Hatta bir anekdot daha: Paşa öğretmenlerle toplantıda ve bir asker geliyor ve cephenin yarıldığını söylüyor. Paşa bekle çocuk dediği halde durumun çok ciddi olduğunu söyleyince şöyle diyor: Cehaletle savaş düşmanla savaştan çok daha zordur. İşte büyük liderden laflar ve eğitime ve öğretmenlere verdiği önem.
 
2015 yılı bu aylar gibiydi. Eve gidiyoruz. Kenan Evren bulvarından aşağıya doğru Bankalar Caddesi'nden akşam üstü; Eşim dur da şurada Bahçeşehir Koleji'nin ofisinde randevumuz var, bir konuşalım dedi. Yürü gidelim boşver şimdi dedim ama hanımların ısrarı oldu mu siz nesiniz ki. Durdum. İçeri girdik. Bir görevli ki sonra sahiplerinden biri olduğunu öğrendik, geldi başladı anlatmaya. Bitince kayıt yapalım mı dedi. Yahu dedim acelesi yok hem para meselesi. Olsun siz tamam derseniz ben ön kayıdı yapayım dedi. Ben ödemekte zorlanırız dedim o kolay dedi. Allem kullem ön kayıdı yaptırdık. Hatta o yaz bedava yaz okuluna aldılar. Zamanla Fırat Beyi, eşi Dilan hanımı ve benim yerine başkasını koyamayacağım değerli müdürümüz Nurdan hanımı tanıdık. Yerine koyamayacağım diyorum çünkü bir başka örneği olmayan gerçek eğitimci. Sabah tüm okulu karşılar, akşam uğurlar, hemen hepsinin adını bilir. Öğrenci sayısı kaç mı? 600.Toplantılarda oradadır. Kısacası işine aşık biri. Evveliyatında da benim bir hocam hatta müdürümle ilk yıllarında birlikte çalışmış İzmir'de.
 
Bir eğitim kurumu kurmak, büyütmek ve entegre hale getirmek fabrika kurmaya benzemez. O gönül işidir ve asıl hammadde insandır. Robot kollar değil. Hele üst seviyelerde bir eğitime soyunursanız yatırımın bedeli sonsuza doğru kayar. Ama karşınıza zırzop ailelerde çıkabilir. Ben bu okula deli para veriyorum neden böyle oluyor gibi. Var mı var.  karşı olduğum bir durum ki Atatürk'ün dediği gibi çocuklarımız HER DURUMDA onlara emanet. Bizlere yalnızca seyretmek düşüyor. İşte bu zor şartlarda bu işi yapmak yalnız ve yalnızca gönül işi. Eskilerin dediği gibi bir bulaşıcı hastalık gibi ben eğitimciyim ve bu yola baş koydum denilerek yapılacak bir iş. Hatta kutsal bir vazife.
 
Bugün oğlum Nedim 1. sınıfı bitiriyor ve okulunu çok seviyor. Gelecekle ilgili beklentilerim gerçekleşmek üzere ve inanın 4 yılı peşin ödeyip başka bir yere gitmesini istemiyorum. Çünkü hasta olduğu halde ben niye okuluma gidemedim diye ağlıyor. Muhteşem bir arkadaşlık kurdular. Ayrıca biz de eşimle muhteşem kalite insanlar tanıdık. Bazen hafta sonu gece sohbetlerimizde acayip konuları konuşuyoruz. Çocuklar arasındaki sevgi muhteşem. Peki bunları bu hale getiren ne? Okulun kalitesi ve eğitimin kalitesi. Yaş günü kutlamaları dehşet güzel oluyor . Hem çocuklar hem veliler için. Demek ki okul kalitesi insan kalitesini tetikliyor ve yalnızca çocuklar için değil, veliler içinde farklı dünyalar yaratıyor. Ben bu kadar güzel olabileceğini tahmin bile etmezdim.
 
Aslında yazılacak çok şeyler var. Daha binası bile yeni başlamışken kaydettirdik Nedim'i. Bitmez bu bina dedim, yetişmez dedim. Bitti. Başlamaz dedim bu eğitim. Başladı. İki yıl oldu. Büyümeye devam eden bir okul oldu Manisa Bahçeşehir. Artık tam kurumsal oldu. Herkes kendi seksiyonundan sorumlu. Aslında üniversitesinden mezun olan tanıdıkların çocuklarından biliyorum. Çok güzel bir entegrasyona gidiyor ve amaç dünya vatandaşı yetiştirmek. Bu konuda bir doçent bir şey söyledi: Çocukları ilk önce dünya vatandaşı olarak yetiştirin ve sonra milli duyguları aşılayıp milli ve ulusalcı olmayı öğretin. Düşündüm ki doğru. İyi bir nesil yetiştirip milli duyguları aşılamak için dünyayı tanımaları gerekiyor. Bahçeşehir sisteminin asıl amacı bu. Enteresandır ki çocukların kullandıkları IPOD programı bile yerli bir firma tarafından yapılıyor. Kullandıkları tüm argümanlar milli içerikli. Demek ki doğru yolda gidiyorlar. Bu nedenle  MANİSA BAHÇEŞEHİR kadrosunu ve tüm Bahçeşehir sitemini tebrik ederim. Başarılar birliktelikle gelecektir. Artık dünya normlarında bir eğitim kurumu. Dışarıdan bakanlar için öyle gözüküyor. Bu kişi yurt dışında yaşayan eşimin kuzeni.
Saygılarımla... 
 
 
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.