Mehmet ÇELİKEL
Köşe Yazarı
Mehmet ÇELİKEL
 

EKONOMİDE YAKINSAMA NEDİR? IRAKSAMA NEDİR?...

Kuznet eğrisi. Ekonomideki eşitlilik ve eşitsizlik göstergesidir. 1950'lerde ortaya atılan bir teori. eşitsizliklerin azalacağını iddia eder zaman içinde. Ama çok mu iyimserdir. O bilinmez. Ekonomide yakınsama eşitliliğe doğru, ıraksama eşitsizliğe doğru gidiştir. Yani bir ekonomi yakınsaktan ıraksak duruma veya tam tersine dönebilir. Peki ama bu nasıl olur ve kriterler nelerdir? Sonuçları neler doğurur. Bazıları için biraz sıkılgan bir konu olsada bilinmesi gereklidir. Okumanızı rica ederim. Tabi ki konu gelir konusu. Aslında ana sorun paylaşım sorunu ve onu ekonomi biliminin merkezine koymamız gerekiyor. Bütün kavgalar buradan çıkar. Savaşlar bile. Bilginin, becerini ve eğitimin kuvvetlenip yayılması yakınsamayı teşvik edecektir. Beyin sermayesinin artması. Ama ıraksama kuvveti yani parasal sermayenin hakimiyetinin artması da yakınsama kuvvetinin gücünü yok edebilir. Şöyle izah edeyim : Bir ekonomideki gelişmişlik ve eşitlilik düzeyi bilgi ve eğitimden geçer. Böyle kişiler  kolay kolay kül yutmaz yani kandırılamaz. Eğitim ve bilgi hakimdir bu durumlarda. Yeni icatlar ve teknolojik gelişim paraya hakimdir. Eşitlilik ilkesi devrededir. Beşeri sermaye kuvvetlidir. Demografik etkenler minimum düzeydedir. Ama tam tersinde ise ıraksama hakimdir. Eşitsizlik hakimdir. Sermayenin gücü emek üzerindeki baskısı tamdır. Yani paradan para kazanma vardır ve bölüşüm dengesizdir. Emeğin aldığı pay düşüktür.  Meseleyi şu şekilde de irdeleyebiliriz. Bir Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) vardır. Bunu nüfusa böldüğünüz takdirde kişi başına düşen milli gelir çıkar. Peki bu sizce tam bir gösterge midir? Hayır değildir. Çünkü ekonomide bin birim kazananda var on bin birim veya yüz bin birim. Kısacası kişinin tam gelirini ifade edemez bu kriter. Hele eşitsizlik yani ıraksama kuvveti hakimse. Yani milli gelir çok yüksek olabilir ama dağılımı önemli. Bir ekonomide paylaşımın dengeli olmasına bakacağız. Ortalamasına değil.  Bugünün dünyasında hep sermaye sahipleri ile emek üreticileri arasında çekişme ve bazen de çatışma hep süregelmiştir. Elbette sermaye sahipleri gelirin tamamını dağıtamaz. Çünkü yatırım ve ihtiyat akçesi ayırmak zorundadırlar. Yoksa yatırımlar nasıl olacak. Fakat bu çekişmenin de minimum düzeye inmesi eşitliliğin yani yakınsamanın hakim olması bir ülke açısından pozitif bir durumdur. Genellikle tarihe bakıldığında yakınsama yani eşitliliğin savaş veya kriz yıllarından sonraki yıllarda hakim olduğu, ama belli bir süre sonra yerini tekrardan ıraksamaya bıraktığı gerçeği de mevcuttur. Yani bir harmonik hareket gibi. Yaşanan krizlerden ve savaşlardan sonra dünyada genellikle sosyal açıdan yapılan yatırım ve iyileştirmelerin bunda etkisi vardır. Çünkü bu kaosları doğuran eğitim ve bilgi eksikliğinden veya toplumun bilinçli olması gerçeğinden söz edebiliriz. İşte o zaman eşitliliği sağlamak için uygulanan politikalar sonradan zamanla eşitsizliği tekrardan yarattığı tarihte görülür. Acaba bir soru olarak kendinize sorunuz: 2008 krizi sonrası ki kriz hala ucundan da olsa sürmekte, tekrardan bir yakınsanmış bir ortam yani eşitliliğin yaşanacağı bir ortam görebilir miyiz? Belki de olabilir.  Gelir bir akış, sermaye ise bir birikimdir. İşte bu gelir akışının ne şekilde sermayenin daha çok birikim yapacağı sorusu önemli. Kişilerin bu gelirden ne kadar pay alacağı ve sermaye sahiplerinin de ne kadarlık bir servet artışı yapacağı bence tamamen ekonominin tam orta noktasında olmalıdır. Beşeri sermaye soyuttur ama parasal servet veya sermaye ki ikisi birbirine eşittir, somuttur. Beşeri sermaye yani emek ve bilgi gücü ekonominin en önemli noktasını oluşturduğu süre   paylaşımda o noktada dengeli olacaktır bence. Dağıtılan gelirde alınan pay eşitten ziyade yeteri kadar olmalıdır. Bunun piyasalara etkisi de pozitif olacaktır inanın. Yorumunu sizler düşünerek yapabilirsiniz. Eşitsizliğe göre eşitlilik daha iyidir bence. Bu konuda çok kitaplar yazılır ve yazıldı da. Herkesin düşünmesi gereken bir konu. Bir ülkede sorunlar ve olaylar bu konudan dolayı başlar. Saygılarımla...
Ekleme Tarihi: 13 Nisan 2016 - Çarşamba
Mehmet ÇELİKEL

EKONOMİDE YAKINSAMA NEDİR? IRAKSAMA NEDİR?...

Kuznet eğrisi. Ekonomideki eşitlilik ve eşitsizlik göstergesidir. 1950'lerde ortaya atılan bir teori. eşitsizliklerin azalacağını iddia eder zaman içinde. Ama çok mu iyimserdir. O bilinmez. Ekonomide yakınsama eşitliliğe doğru, ıraksama eşitsizliğe doğru gidiştir. Yani bir ekonomi yakınsaktan ıraksak duruma veya tam tersine dönebilir. Peki ama bu nasıl olur ve kriterler nelerdir? Sonuçları neler doğurur. Bazıları için biraz sıkılgan bir konu olsada bilinmesi gereklidir. Okumanızı rica ederim. Tabi ki konu gelir konusu.
Aslında ana sorun paylaşım sorunu ve onu ekonomi biliminin merkezine koymamız gerekiyor. Bütün kavgalar buradan çıkar. Savaşlar bile. Bilginin, becerini ve eğitimin kuvvetlenip yayılması yakınsamayı teşvik edecektir. Beyin sermayesinin artması. Ama ıraksama kuvveti yani parasal sermayenin hakimiyetinin artması da yakınsama kuvvetinin gücünü yok edebilir. Şöyle izah edeyim : Bir ekonomideki gelişmişlik ve eşitlilik düzeyi bilgi ve eğitimden geçer. Böyle kişiler  kolay kolay kül yutmaz yani kandırılamaz. Eğitim ve bilgi hakimdir bu durumlarda. Yeni icatlar ve teknolojik gelişim paraya hakimdir. Eşitlilik ilkesi devrededir. Beşeri sermaye kuvvetlidir. Demografik etkenler minimum düzeydedir. Ama tam tersinde ise ıraksama hakimdir. Eşitsizlik hakimdir. Sermayenin gücü emek üzerindeki baskısı tamdır. Yani paradan para kazanma vardır ve bölüşüm dengesizdir. Emeğin aldığı pay düşüktür. 
Meseleyi şu şekilde de irdeleyebiliriz. Bir Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) vardır. Bunu nüfusa böldüğünüz takdirde kişi başına düşen milli gelir çıkar. Peki bu sizce tam bir gösterge midir? Hayır değildir. Çünkü ekonomide bin birim kazananda var on bin birim veya yüz bin birim. Kısacası kişinin tam gelirini ifade edemez bu kriter. Hele eşitsizlik yani ıraksama kuvveti hakimse. Yani milli gelir çok yüksek olabilir ama dağılımı önemli. Bir ekonomide paylaşımın dengeli olmasına bakacağız. Ortalamasına değil. 
Bugünün dünyasında hep sermaye sahipleri ile emek üreticileri arasında çekişme ve bazen de çatışma hep süregelmiştir. Elbette sermaye sahipleri gelirin tamamını dağıtamaz. Çünkü yatırım ve ihtiyat akçesi ayırmak zorundadırlar. Yoksa yatırımlar nasıl olacak. Fakat bu çekişmenin de minimum düzeye inmesi eşitliliğin yani yakınsamanın hakim olması bir ülke açısından pozitif bir durumdur. Genellikle tarihe bakıldığında yakınsama yani eşitliliğin savaş veya kriz yıllarından sonraki yıllarda hakim olduğu, ama belli bir süre sonra yerini tekrardan ıraksamaya bıraktığı gerçeği de mevcuttur. Yani bir harmonik hareket gibi. Yaşanan krizlerden ve savaşlardan sonra dünyada genellikle sosyal açıdan yapılan yatırım ve iyileştirmelerin bunda etkisi vardır. Çünkü bu kaosları doğuran eğitim ve bilgi eksikliğinden veya toplumun bilinçli olması gerçeğinden söz edebiliriz. İşte o zaman eşitliliği sağlamak için uygulanan politikalar sonradan zamanla eşitsizliği tekrardan yarattığı tarihte görülür. Acaba bir soru olarak kendinize sorunuz: 2008 krizi sonrası ki kriz hala ucundan da olsa sürmekte, tekrardan bir yakınsanmış bir ortam yani eşitliliğin yaşanacağı bir ortam görebilir miyiz? Belki de olabilir. 
Gelir bir akış, sermaye ise bir birikimdir. İşte bu gelir akışının ne şekilde sermayenin daha çok birikim yapacağı sorusu önemli. Kişilerin bu gelirden ne kadar pay alacağı ve sermaye sahiplerinin de ne kadarlık bir servet artışı yapacağı bence tamamen ekonominin tam orta noktasında olmalıdır. Beşeri sermaye soyuttur ama parasal servet veya sermaye ki ikisi birbirine eşittir, somuttur. Beşeri sermaye yani emek ve bilgi gücü ekonominin en önemli noktasını oluşturduğu süre   paylaşımda o noktada dengeli olacaktır bence. Dağıtılan gelirde alınan pay eşitten ziyade yeteri kadar olmalıdır. Bunun piyasalara etkisi de pozitif olacaktır inanın. Yorumunu sizler düşünerek yapabilirsiniz. Eşitsizliğe göre eşitlilik daha iyidir bence. Bu konuda çok kitaplar yazılır ve yazıldı da. Herkesin düşünmesi gereken bir konu. Bir ülkede sorunlar ve olaylar bu konudan dolayı başlar.
Saygılarımla...
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.