Mehmet ÇELİKEL
Köşe Yazarı
Mehmet ÇELİKEL
 

İŞ VE İMAR BEKLEYEN MANİSA…

  Sonbaharın içindeyiz. Okullar açılamadı. Uzaktan eğitim sürmeye çalışıyor. Bazen çöküyor, bazen hızlanıyor. Alışveriş olmadı. Millet elindekilerle idare ediyor. Çarşılarda iş yok. ‘Var’ diyen yalan söyler. Var olan şey zamlar ve pahalılık. Çünkü döviz altına endekse olmuş bir ekonominin çocukları olduk. Emekli yıllık yüzde 10 zam alıyor. Elektrik ve doğalgaz yüzde 35 arttı. Millet gaz lambası yakıp, odunla ısınacak neredeyse. Cebinizdeki para artık her geçen gün daha eriyecek. Yetmemeye başlayacak. Zenginde olsanız fakirde aynı psikolojide düşüneceksiniz gün geçtikçe.   Bitemeyen bir imar çalışması var. Yok 50 yıllık imar çalışması yapılacakmış, yok geleceğin Manisa’sı kurulacakmış. Daha bir şey yok. Ha geldi ha gelecek derken bu yılda bitti. Şehrin imarının ne olacağı daha belli değil. Hadi imar geldi. İnşaatlar belli yerlerde başladı. Kim alacak ve neyle? Böyle kaygan ve belirsiz bir ortamda kimse parası varsa dahi dövizden çözüp yatırmaz gayrimenkule. Dükkanlar kapanırken veya kiracılar kirayı ödemekte zorlanırken kimse dükkana para yatırmaz. Döviz ve altındaki yukarı hareketlilik bu işlerin önünü tıkıyor. Nereden bakarsan bak vaziyet vahim.   Ekonomik zorluklar herkesi tahdit etmeye başladı. Tabi çaresizlik ve sıkıntı insanlara yalanda söyletmeye başlıyor. İnsanların umutları yiterse işte o zaman facia. Pek de umutları kaldığı söylenemez. Herkes gün geçirmeye bakıyor. Güven indeksi oldukça düştü. Güven indeksi yüksek olsa açılacak kapılar olacak. Yani 80 yıl öncesi gibi. O zamanda kriz vardı. Ama güven ve ahlaki değerler yüksekti. Kişilerde saygı vardı ve bu işlerin dönmesini sağlıyordu. İnsanlar çalışınca ellerinde para birikiyordu. Şimdi halkın tasarrufu sıfır. Neden? Bir sürü yan gider varda ondan. Buna ‘modernizasyon’ diyorlar. Ben, ‘rezillik’ diyorum. Ödemesi bitmeyen faturalar doğdu. Cep telefonu, internet, doğalgaz, kredi kartı ödemeleri gibi. Bunlar elbette ödenebilir. Ama iş ve döngü yoksa ödenemez, kaykılır kalır.   Pandemi geçse de bu ekonomik zorluklar zor aşılacak. Her şeyden evvel halkın zengin, fakir güveninin yerine gelmesi ve halkın inanması gerekiyor. Şüphecilik her kişiyi terk etmeli ve güven devreye girmeli. Yoksa paralar atıl olarak ihtiyat saiki ile durur ve ne bir şey alınır, nede bir şey satılır. Devletin vergi gelirleri düşer. Zincirleme reaksiyon gibi her taraf daralır. Şu an öyle. Aşmanın yolu yeni bir ekonomi politikası oluşturmak. Fazla büyümeyen bir ekonomik model. Üretime destek veren bir ekonomi. Ama her şeyin ötesi halkın güveni ve inancı gerek. Saygılarımla…
Ekleme Tarihi: 05 Ekim 2020 - Pazartesi
Mehmet ÇELİKEL

İŞ VE İMAR BEKLEYEN MANİSA…

  Sonbaharın içindeyiz. Okullar açılamadı. Uzaktan eğitim sürmeye çalışıyor. Bazen çöküyor, bazen hızlanıyor. Alışveriş olmadı. Millet elindekilerle idare ediyor. Çarşılarda iş yok. ‘Var’ diyen yalan söyler. Var olan şey zamlar ve pahalılık. Çünkü döviz altına endekse olmuş bir ekonominin çocukları olduk. Emekli yıllık yüzde 10 zam alıyor. Elektrik ve doğalgaz yüzde 35 arttı. Millet gaz lambası yakıp, odunla ısınacak neredeyse. Cebinizdeki para artık her geçen gün daha eriyecek. Yetmemeye başlayacak. Zenginde olsanız fakirde aynı psikolojide düşüneceksiniz gün geçtikçe.

  Bitemeyen bir imar çalışması var. Yok 50 yıllık imar çalışması yapılacakmış, yok geleceğin Manisa’sı kurulacakmış. Daha bir şey yok. Ha geldi ha gelecek derken bu yılda bitti. Şehrin imarının ne olacağı daha belli değil. Hadi imar geldi. İnşaatlar belli yerlerde başladı. Kim alacak ve neyle? Böyle kaygan ve belirsiz bir ortamda kimse parası varsa dahi dövizden çözüp yatırmaz gayrimenkule. Dükkanlar kapanırken veya kiracılar kirayı ödemekte zorlanırken kimse dükkana para yatırmaz. Döviz ve altındaki yukarı hareketlilik bu işlerin önünü tıkıyor. Nereden bakarsan bak vaziyet vahim.

  Ekonomik zorluklar herkesi tahdit etmeye başladı. Tabi çaresizlik ve sıkıntı insanlara yalanda söyletmeye başlıyor. İnsanların umutları yiterse işte o zaman facia. Pek de umutları kaldığı söylenemez. Herkes gün geçirmeye bakıyor. Güven indeksi oldukça düştü. Güven indeksi yüksek olsa açılacak kapılar olacak. Yani 80 yıl öncesi gibi. O zamanda kriz vardı. Ama güven ve ahlaki değerler yüksekti. Kişilerde saygı vardı ve bu işlerin dönmesini sağlıyordu. İnsanlar çalışınca ellerinde para birikiyordu. Şimdi halkın tasarrufu sıfır. Neden? Bir sürü yan gider varda ondan. Buna ‘modernizasyon’ diyorlar. Ben, ‘rezillik’ diyorum. Ödemesi bitmeyen faturalar doğdu. Cep telefonu, internet, doğalgaz, kredi kartı ödemeleri gibi. Bunlar elbette ödenebilir. Ama iş ve döngü yoksa ödenemez, kaykılır kalır.

  Pandemi geçse de bu ekonomik zorluklar zor aşılacak. Her şeyden evvel halkın zengin, fakir güveninin yerine gelmesi ve halkın inanması gerekiyor. Şüphecilik her kişiyi terk etmeli ve güven devreye girmeli. Yoksa paralar atıl olarak ihtiyat saiki ile durur ve ne bir şey alınır, nede bir şey satılır. Devletin vergi gelirleri düşer. Zincirleme reaksiyon gibi her taraf daralır. Şu an öyle. Aşmanın yolu yeni bir ekonomi politikası oluşturmak. Fazla büyümeyen bir ekonomik model. Üretime destek veren bir ekonomi. Ama her şeyin ötesi halkın güveni ve inancı gerek. Saygılarımla…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.