Mehmet ÇELİKEL
Köşe Yazarı
Mehmet ÇELİKEL
 

KAZA GELİYORUM DİYOR… YOLLAR VE ARAÇLAR...

‘Kaza geliyorum demez’ lafını değiştirdim. Yollarda öyle garip araç kullananlar var ki hakikaten kaza geliyorum diyor. Toplumdaki bencil yapı aynen yollara da yansımış vaziyette. Her gün araçların üzerindeyiz. Eskisi gibi değil artık. Herkesin bir arabası var. Biraz parası olan biraz da kredi çekerek bir araç alabiliyor. Bu ister araba olsun, ister iki tekerlekli olsun. Mecburlar mı? Evet çünkü artık mesafeler çok uzadı. Şehir içinde toplu taşımı kullananların bile kenarda bir aracı mevcut. Çünkü bu işin şehir dışı da var. Belki bir pazar günü piknik yapmak istenebilir veya hafta içi İzmir’de işi olabilir. Araç kesinlikle buzdolabı, çamaşır makinesi gibi bir ihtiyaç maddesi. Ama pahalı oyuncak. Bunu herkes biliyor. Bakmadan olmaz. Yolarımız eskiye göre daha modern. Gerçekten de ülkede çok sayıda yol yapıldı. Şehirlerin arasındaki tüm yollar ekspres tabir edilen şekilde. Yani bir nevi otoyol gibi. Otoyollarında sayıları arttırıldı. İstanbul İzmir otoyolu bitince uçakla gitmek bile gereksiz hale gelecek. 5 saatte gideceksiniz. Ya otobüs veya aracınızla. Uçağa gidip, uçup, yere inip şehir içine girmek zaten 5 saat. Artık İstanbul bile kısa mesafe oluyor bir yerde. Yollar modernleştiği gibi artık arabalar da modernleşti. Yeni olanlarından bahsediyorum. Zaten eski araç yüzde olarak azaldı. Artık kendi kendine fren yapan, yol bilgisayarı olan araçlarda var. Çevreci Hybrid araçlar da sayı olarak artmaya başladı. Zamanla atmosferik motorların yerini elektrik motorları alacak. Şehrimizde otobüslerle bu başladı zaten. Bu kadar güzel yollar ve bu kadar modern araçları bir de kullanan kişiler var ki, bir kısmı ile sorunumuz var. Cezalar yetersiz diye düşünmeyin. Bu iş terbiye meselesi. Eğitim meselesi. Nasıl araçları vizeye sokuyorsak, kullananları da vizeye soksak ne olur. Yakında o noktaya geleceğiz. Şu Manisa’da kaza olmayan bir gün yok. Yeni araçlar daha güvenli olduğu için trafik zaiyatı az. Ama her gün kaza haberi duymaktan sıkıldım açıkçası. Elbette trafikte her şey olabilir. Freni patlayan kamyondan tutun da, lastiği yarılan araca kadar. Ama bunlarda bir bakım onarım meselesi. Türkiye deki vize sistemi eskiye göre daha sıkı denetim yapıyor. Ama kullananları denetlemiyoruz. Onlara ne yapmak gerek bilmiyoruz. Ehliyet ruhsat demekle olmuyor. Her yerde MOBESE kamerası yok elbette. Ama yollarda kendini bilmez birçok deli var. Bu bir gerçek. Başıma iki kere geldi. Hem de yakın zamanda. Evimin sokağına döneceğim. Sol sinyal verdim. Tam dönerken bir servis aracı beni solladı. Farkına varınca sağa kaçtım. Yine bir gün sokağıma döneceğim ve sol sinyal verdim. Bir kırmızı araç beni solladı. Korna çaldım ve adam bana el hareketi yaptı. Sövmüştür. Çünkü halkımızın ağzı her geçen gün pisleşiyor. Okula gidiyorum. Bir servis aracı üstüme çıkacak. Sola döneceğim. Sol sinyalim açık. Servisin bizim okula gideceğini biliyorum. Sola dönüp ikimizde kırmızı ışıkta durduk. Geç kalmış belli. Çünkü okul zili çalmıştı bile. Telaş, geç kaldım düşüncesi dikkati azaltıyor ve bencil düşünceyi devreye sokuyor. İşte o zaman hata yapılıyor. Ve bu hata nelere mal olabiliyor. Şehrimizdeki kazalarda ya inat, sen geçeceğim, ben geçeceğim için veya dikkat dağılmasından dolayı oluyor. Nasıl bu insanları vize yapacağız düşünün bakalım. Tecrübe sürücü ise eğitim de attır. Ben belki bir milyon kilometre araç kullandım. 1980 yılında ehliyetimi aldım ve 1984 yılından sonra arabanın üstünden inmedim. Araçlar konusunda merakımdan dolayı bilgim çoktur ama yıllarca da araç kullandım. Yeni teknolojileri takip ettim. Yine de dikkati elden bırakmadan ve acele etmeden araç kullanmaya gayret ediyorum. Belki benimde serseriliklerim oldu ama bu kadar çok araç yoktu. 1990 yıllarda özellikle hafta sonu İzmir-Manisa yolunda araç yoktu. Pek rastlamazdım. Ama şimdi yol çift olsa da araç çok. Yeni trafiğe çıkan acemiler de çok. Eskiden babam yanımda oturur ve hatalarımı söylerdi. Şimdi ise hata söylemeye vakit yok. Tecrübe zamanla kazanılır. Ama eğitimin de olması gerekiyor. Yeni yapılan Öğretmenler Evi Kavşağı’nda araba sollamaya çalışmak hem cahillik, hem de bencilliktir. İnsanları da vize yapmak gerekecek gelecekte. Saygılarımla...  
Ekleme Tarihi: 24 Mart 2019 - Pazar
Mehmet ÇELİKEL

KAZA GELİYORUM DİYOR… YOLLAR VE ARAÇLAR...

‘Kaza geliyorum demez’ lafını değiştirdim. Yollarda öyle garip araç kullananlar var ki hakikaten kaza geliyorum diyor. Toplumdaki bencil yapı aynen yollara da yansımış vaziyette. Her gün araçların üzerindeyiz. Eskisi gibi değil artık. Herkesin bir arabası var. Biraz parası olan biraz da kredi çekerek bir araç alabiliyor. Bu ister araba olsun, ister iki tekerlekli olsun. Mecburlar mı? Evet çünkü artık mesafeler çok uzadı. Şehir içinde toplu taşımı kullananların bile kenarda bir aracı mevcut. Çünkü bu işin şehir dışı da var. Belki bir pazar günü piknik yapmak istenebilir veya hafta içi İzmir’de işi olabilir. Araç kesinlikle buzdolabı, çamaşır makinesi gibi bir ihtiyaç maddesi. Ama pahalı oyuncak. Bunu herkes biliyor. Bakmadan olmaz.

Yolarımız eskiye göre daha modern. Gerçekten de ülkede çok sayıda yol yapıldı. Şehirlerin arasındaki tüm yollar ekspres tabir edilen şekilde. Yani bir nevi otoyol gibi. Otoyollarında sayıları arttırıldı. İstanbul İzmir otoyolu bitince uçakla gitmek bile gereksiz hale gelecek. 5 saatte gideceksiniz. Ya otobüs veya aracınızla. Uçağa gidip, uçup, yere inip şehir içine girmek zaten 5 saat. Artık İstanbul bile kısa mesafe oluyor bir yerde. Yollar modernleştiği gibi artık arabalar da modernleşti. Yeni olanlarından bahsediyorum. Zaten eski araç yüzde olarak azaldı. Artık kendi kendine fren yapan, yol bilgisayarı olan araçlarda var. Çevreci Hybrid araçlar da sayı olarak artmaya başladı. Zamanla atmosferik motorların yerini elektrik motorları alacak. Şehrimizde otobüslerle bu başladı zaten.

Bu kadar güzel yollar ve bu kadar modern araçları bir de kullanan kişiler var ki, bir kısmı ile sorunumuz var. Cezalar yetersiz diye düşünmeyin. Bu iş terbiye meselesi. Eğitim meselesi. Nasıl araçları vizeye sokuyorsak, kullananları da vizeye soksak ne olur. Yakında o noktaya geleceğiz. Şu Manisa’da kaza olmayan bir gün yok. Yeni araçlar daha güvenli olduğu için trafik zaiyatı az. Ama her gün kaza haberi duymaktan sıkıldım açıkçası. Elbette trafikte her şey olabilir. Freni patlayan kamyondan tutun da, lastiği yarılan araca kadar. Ama bunlarda bir bakım onarım meselesi. Türkiye deki vize sistemi eskiye göre daha sıkı denetim yapıyor. Ama kullananları denetlemiyoruz. Onlara ne yapmak gerek bilmiyoruz. Ehliyet ruhsat demekle olmuyor. Her yerde MOBESE kamerası yok elbette. Ama yollarda kendini bilmez birçok deli var. Bu bir gerçek.

Başıma iki kere geldi. Hem de yakın zamanda. Evimin sokağına döneceğim. Sol sinyal verdim. Tam dönerken bir servis aracı beni solladı. Farkına varınca sağa kaçtım. Yine bir gün sokağıma döneceğim ve sol sinyal verdim. Bir kırmızı araç beni solladı. Korna çaldım ve adam bana el hareketi yaptı. Sövmüştür. Çünkü halkımızın ağzı her geçen gün pisleşiyor. Okula gidiyorum. Bir servis aracı üstüme çıkacak. Sola döneceğim. Sol sinyalim açık. Servisin bizim okula gideceğini biliyorum. Sola dönüp ikimizde kırmızı ışıkta durduk. Geç kalmış belli. Çünkü okul zili çalmıştı bile. Telaş, geç kaldım düşüncesi dikkati azaltıyor ve bencil düşünceyi devreye sokuyor. İşte o zaman hata yapılıyor. Ve bu hata nelere mal olabiliyor. Şehrimizdeki kazalarda ya inat, sen geçeceğim, ben geçeceğim için veya dikkat dağılmasından dolayı oluyor. Nasıl bu insanları vize yapacağız düşünün bakalım.

Tecrübe sürücü ise eğitim de attır. Ben belki bir milyon kilometre araç kullandım. 1980 yılında ehliyetimi aldım ve 1984 yılından sonra arabanın üstünden inmedim. Araçlar konusunda merakımdan dolayı bilgim çoktur ama yıllarca da araç kullandım. Yeni teknolojileri takip ettim. Yine de dikkati elden bırakmadan ve acele etmeden araç kullanmaya gayret ediyorum. Belki benimde serseriliklerim oldu ama bu kadar çok araç yoktu. 1990 yıllarda özellikle hafta sonu İzmir-Manisa yolunda araç yoktu. Pek rastlamazdım. Ama şimdi yol çift olsa da araç çok. Yeni trafiğe çıkan acemiler de çok. Eskiden babam yanımda oturur ve hatalarımı söylerdi. Şimdi ise hata söylemeye vakit yok. Tecrübe zamanla kazanılır. Ama eğitimin de olması gerekiyor. Yeni yapılan Öğretmenler Evi Kavşağı’nda araba sollamaya çalışmak hem cahillik, hem de bencilliktir. İnsanları da vize yapmak gerekecek gelecekte. Saygılarımla...

 
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.