Mehmet ÇELİKEL
Köşe Yazarı
Mehmet ÇELİKEL
 

KIŞ GELDİ: HANİ YAĞMUR, HANİ KAR...

Ayın 21'i en uzun gece idi. Aslında kışın başlangıcı bu andan itibaren başlar. Soğuklarda geldi. Her taraf sis ve Manisa'nın dumanı başladı. Pazarlar kışlık ürünler ile doldu. Balık satışları arttı. Fiyatları av serbestisinden dolayı makul bir hale geldi. Marullar kocaman kocaman. Yeşillik gani. Güzel bereket var. fakat devam etmesi için yağış gerekiyor. Artık kış ayları eskilere göre çok farklı. Eskilerde her yıl mutlaka kar yağardı. Yerden kalkmazdı. 3-5 gün. En son 90 lı yılların başında bir kar yağmıştı ki İzmir yolunda 4 saat mahsur kalmıştım. Sabuncubeli'ndeki ağaçlar bile kardan kaybolmuştu. Onlar hep su oluyor. Hani nerede şimdi? Son yıllarda yağmur bile tam istenilen şekilde yağmıyor. Eskiye göre kuraklık arttı.   Küresel ısınmanın etkilerini bölgemizde çok iyi görebiliyoruz. Buna etki eden birçok etken var. özellikle ısıtma ve soğutma sistemleri. Hali ile havayı etkilediği için dolaylı yoldan tarımda etkileniyor. Tabi bunların önünü almamız kolay değil. Bölgedeki nüfus yoğunlaşması da esas etken. Eğer böyle giderse Gediz havzasında yaşayan nüfus birkaç yıl içinde ikiye katlayacak. Sonuçta bu insanlar gıda ile beslenecek. Alan aynı ama nüfus katlanmış gidiyor. Eğer ciddi kuraklık yaşarsak gıda üretimi de etkilenecek. Üretim düşünce fiyatlar artacak. Alım gücü desteklenmek zorunda kalacak. Yoksa halkın beslenmesi zorlaşacak. Yani sorunlar oluşacak. İyi bir felaket senaryosu değil mi? Ama olmayacak da değil. Senaryo kötü olabilir ama yıllara baktıkça sanki gerçekleşiyor gibi.   Peki ne yapmak gerek? Bu soruyu biraz da kendinize sorun. Herkesin üstüne düşen bir vazife vardır. Şimdi diyeceksiniz ki ne yapalım yağmur duasına mı çıkalım. İş o değil ama mevcut suyun kullanımı tabi ki baş etken. Ayrıca havasal kirlilik de etken. O kadar doğal gaz abonesi olmasına karşılık hala Güzelyurt tarafında duman isi var. bunların da denetlenmesi gerekiyor. İşte kentsel dönüşümün asıl etkisi, var olan eski yapıların daha modern bir hale sokularak modern iklim sistemlerine dönüşmesi. Ayrıca yüksek katlı yapılar ile yeşil alanları arttırmak. Bu konuların en güzel çözümü asıl denetimler ile uygulamaları hızlı devreye sokmak.   Arkamızda bir orman var ki 40 yılda büyüdü. Ben daha 12 yaşında iken bir yangın geçiren alanlara yeni ağaçlar dikildi ve büyümesi 40 yıl aldı. O zamanlar yağmur ve kar şimdiye göre daha fazla oranda yağıyordu. Allah korusun şimdi orman yansa 50 yılda büyümez. Çünkü yağış eskiye göre az. Yine bu bölgenin ciğeri denebilir. Orman idaresi de son derece iyi çalışıyor ve biz yeraltı sularını o ormanımıza borçluyuz. Çünkü şehre yağmasa da dağa karda yağmur da yağıyor. Havzaya büyük katkısı var. Fakat şehrin gerekli düzenlemeleri yapılmaz ise ve hızlı davranılmaz ise ormanın bize olan faydası ihtiyaca yetmeyecek. Asıl olan bizden sonrakileri de düşünmek. Atalarımız nasıl bizi düşündü ise bizlerde gelecek nesilleri düşünmeli ve tedbirleri almalıyız. Bunu gün geçirmekle değil hızlı müdahale ile yapmalıyız. İdare gibi insanlarda üstüne düşeni yapmalılar.   Artık eskisi kadar yağış olmuyor. Asıl konu bu. Ve sonra da nüfus artışı ve gıda tüketimi. Ekonomileri bozan etkilerden biride demoğrafik koşullar ve iklimlerdir. Saygılarımla...  
Ekleme Tarihi: 23 Aralık 2015 - Çarşamba
Mehmet ÇELİKEL

KIŞ GELDİ: HANİ YAĞMUR, HANİ KAR...

Ayın 21'i en uzun gece idi. Aslında kışın başlangıcı bu andan itibaren başlar. Soğuklarda geldi. Her taraf sis ve Manisa'nın dumanı başladı. Pazarlar kışlık ürünler ile doldu. Balık satışları arttı. Fiyatları av serbestisinden dolayı makul bir hale geldi. Marullar kocaman kocaman. Yeşillik gani. Güzel bereket var. fakat devam etmesi için yağış gerekiyor.

Artık kış ayları eskilere göre çok farklı. Eskilerde her yıl mutlaka kar yağardı. Yerden kalkmazdı. 3-5 gün. En son 90 lı yılların başında bir kar yağmıştı ki İzmir yolunda 4 saat mahsur kalmıştım. Sabuncubeli'ndeki ağaçlar bile kardan kaybolmuştu. Onlar hep su oluyor. Hani nerede şimdi? Son yıllarda yağmur bile tam istenilen şekilde yağmıyor. Eskiye göre kuraklık arttı.

 

Küresel ısınmanın etkilerini bölgemizde çok iyi görebiliyoruz. Buna etki eden birçok etken var. özellikle ısıtma ve soğutma sistemleri. Hali ile havayı etkilediği için dolaylı yoldan tarımda etkileniyor. Tabi bunların önünü almamız kolay değil. Bölgedeki nüfus yoğunlaşması da esas etken. Eğer böyle giderse Gediz havzasında yaşayan nüfus birkaç yıl içinde ikiye katlayacak. Sonuçta bu insanlar gıda ile beslenecek. Alan aynı ama nüfus katlanmış gidiyor. Eğer ciddi kuraklık yaşarsak gıda üretimi de etkilenecek. Üretim düşünce fiyatlar artacak. Alım gücü desteklenmek zorunda kalacak. Yoksa halkın beslenmesi zorlaşacak. Yani sorunlar oluşacak. İyi bir felaket senaryosu değil mi? Ama olmayacak da değil. Senaryo kötü olabilir ama yıllara baktıkça sanki gerçekleşiyor gibi.

 

Peki ne yapmak gerek? Bu soruyu biraz da kendinize sorun. Herkesin üstüne düşen bir vazife vardır. Şimdi diyeceksiniz ki ne yapalım yağmur duasına mı çıkalım. İş o değil ama mevcut suyun kullanımı tabi ki baş etken. Ayrıca havasal kirlilik de etken. O kadar doğal gaz abonesi olmasına karşılık hala Güzelyurt tarafında duman isi var. bunların da denetlenmesi gerekiyor. İşte kentsel dönüşümün asıl etkisi, var olan eski yapıların daha modern bir hale sokularak modern iklim sistemlerine dönüşmesi. Ayrıca yüksek katlı yapılar ile yeşil alanları arttırmak. Bu konuların en güzel çözümü asıl denetimler ile uygulamaları hızlı devreye sokmak.

 

Arkamızda bir orman var ki 40 yılda büyüdü. Ben daha 12 yaşında iken bir yangın geçiren alanlara yeni ağaçlar dikildi ve büyümesi 40 yıl aldı. O zamanlar yağmur ve kar şimdiye göre daha fazla oranda yağıyordu. Allah korusun şimdi orman yansa 50 yılda büyümez. Çünkü yağış eskiye göre az. Yine bu bölgenin ciğeri denebilir. Orman idaresi de son derece iyi çalışıyor ve biz yeraltı sularını o ormanımıza borçluyuz. Çünkü şehre yağmasa da dağa karda yağmur da yağıyor. Havzaya büyük katkısı var. Fakat şehrin gerekli düzenlemeleri yapılmaz ise ve hızlı davranılmaz ise ormanın bize olan faydası ihtiyaca yetmeyecek. Asıl olan bizden sonrakileri de düşünmek. Atalarımız nasıl bizi düşündü ise bizlerde gelecek nesilleri düşünmeli ve tedbirleri almalıyız. Bunu gün geçirmekle değil hızlı müdahale ile yapmalıyız. İdare gibi insanlarda üstüne düşeni yapmalılar.

 

Artık eskisi kadar yağış olmuyor. Asıl konu bu. Ve sonra da nüfus artışı ve gıda tüketimi. Ekonomileri bozan etkilerden biride demoğrafik koşullar ve iklimlerdir.

Saygılarımla...

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.