Mehmet ÇELİKEL
Köşe Yazarı
Mehmet ÇELİKEL
 

PARA, FAİZ, MERKEZ: SIRF BUNLAR MI ETKEN?

Merkez bankasında görev değişimi yaklaşıyor. Bugün yani yazıyı yazdığım gün Merkez Bankası faiz koridorunu azıcık daralttı. Üst limiti 0.25 indirdi. Ne oldu? Faiz yüzde 10.50 oldu. Peki bir faydası olur mu? Olmaz. Hele ekonomide canlanmak için asla kafi gelmez. Neden mi? Buyurun izah edeyim. Para ile faiz ile bir ülkenin ekonomisi canlanmaz. Her zaman söylediğim gibi asıl olan üretimdir. Para araçtır. Faiz ise üremdir. Yani ekonomide şöylede anılabilir: Faiz=Kar=Artık Değer. Bir daha söyleyeyim ki mevduat kredi yaratmaz. Kredi mevduatı yaratır. Yani banka sattığı parayı büyütür ve plasmanı, dolayısıyla mevduatını da büyütür. Bunu para ile yapmak için işlerin olması, üretimin olması lazım. Özellikle bizim dayandığımız bir konu olan turizmin canlı olması lazım. Bu sene çok zor gibi. Kaos her tarafta. Siz faizi ne kadar düşürürseniz düşürün, işlerin açık olması veya açılması asla buna bağlı değil. Artık değer üretim ve satış ile oluşturulur. Ayrıca sermaye birikimi de yaratır. O zaman finansman kaynaklar büyür. Dışarı muhtaç olmazsınız. Öz kaynaklarınız büyür. Merkez Bankanızda ona buna bakmaz. Bakan değil bakılan bir Merkez Bankanız olur. Çünkü kuvvetli ve kudretli bir ekonominiz var demektir. Üretirsiniz, pazarlarsınız. Reklam bir ekonomi olursunuz. Sırf para ile bu olmaz yani. Asıl olan iş olmalıdır. Yok faiz düşecek veya işlerde açılacak. Bankalar kredi satacak. İyide, üretiminiz yoksa, turizminiz yoksa, pazarlama yolunda gitmiyor ve fiyatlar genel seviyesi yukarıda ise ki bizde oluyor, işiniz zor demektir. Gün geçiştirir faiz düşecekte daireler satılacaksa, ucuz para olacak üretim canlanacaksa. Ya arz enflasyonu varsa veya yaratılmış ise. Satıcı çok alıcı yoksa. Halk dibine kadar borçlu, takat ve nefes kalmamış ise. Faizi düşürseniz ne etki yapacak. Zaten dev olan işletmeler her şekilde işini yönetir. Peki halk kademesine ne etkisi olur. Hele gücü tükenmiş ise. İşte esas olan ekonominin motorlarına start vermek üretim ve pazarlama ile olur. Para bu konuda bir araçtır. 2008 krizinde sıfır faize rağmen Avrupa ve ABD de işler tıkalı gitmişti unutmayalım. Neden mi? İşte şimdi ona değinelim. Birde psiko etkileri asla ele almadan geçmeyelim. Son yıllarda ekonomi bilimini direkt olarak ilgilendiren ve aşılması zor bir konu. Moral ve inanç gerektiriyor. Para veya faizlen ilgisi bile yok. Üstüne üstlük direkt ve balyoz gibi etkisi var. Bizde ve en son olarak Brüksel deki canlı bomba olayları. Brüksel de halkın sokağa çıkması yasaklandı. Beyoğlu'nda canlı bomba paniğe yol açtı. Halk bir daha ne zaman çıkar Beyoğlu- İstiklal Caddesine bilinmez. 11 Eylül den sonra aylarca New York halkı bırakın çarşıyı yemeğe bile gitmedi. İnsan her yerde insan ama can güvenliği ekonomiyi de faizi de deler. Parası çok olana ucuzda satsan almaz. Bekler. Neden? Beklentisi yani ufku sislidir. Önünü görmez. Kalsın para hesapta der. Parası olmayan da evinden çıkmaz. Zaten harcayacak parası yoktur. Faiz artmış azalmış umuruna takmaz. Biraz geliri olanda böyle bir ortamda hiçbir işe girmemenin doğru olduğunu düşünür. Asayişsizlik ve belirsizlik ne faiz dinler, ne de ekonomi. Kim kime nasıl üretip neyi satacak asayişsizlik olursa. İşte ekonominin psiko boyutu. Bozuk ortam ekonomisi. İstediğini yap halkın kararı ve davranışları her şeyi etkiler. Her şey beklemede kalır. Psiko-ekonomi. Kısacası yalnızca para ve faiz tek başına etkili olmaz. Onlardan daha esas elemanlarda vardır. Üretim, pazarlama ve psikolojik etkenler gibi. Saygılarımla...
Ekleme Tarihi: 25 Mart 2016 - Cuma
Mehmet ÇELİKEL

PARA, FAİZ, MERKEZ: SIRF BUNLAR MI ETKEN?

Merkez bankasında görev değişimi yaklaşıyor. Bugün yani yazıyı yazdığım gün Merkez Bankası faiz koridorunu azıcık daralttı. Üst limiti 0.25 indirdi. Ne oldu? Faiz yüzde 10.50 oldu. Peki bir faydası olur mu? Olmaz. Hele ekonomide canlanmak için asla kafi gelmez. Neden mi? Buyurun izah edeyim.

Para ile faiz ile bir ülkenin ekonomisi canlanmaz. Her zaman söylediğim gibi asıl olan üretimdir. Para araçtır. Faiz ise üremdir. Yani ekonomide şöylede anılabilir: Faiz=Kar=Artık Değer. Bir daha söyleyeyim ki mevduat kredi yaratmaz. Kredi mevduatı yaratır. Yani banka sattığı parayı büyütür ve plasmanı, dolayısıyla mevduatını da büyütür. Bunu para ile yapmak için işlerin olması, üretimin olması lazım. Özellikle bizim dayandığımız bir konu olan turizmin canlı olması lazım. Bu sene çok zor gibi. Kaos her tarafta. Siz faizi ne kadar düşürürseniz düşürün, işlerin açık olması veya açılması asla buna bağlı değil. Artık değer üretim ve satış ile oluşturulur. Ayrıca sermaye birikimi de yaratır. O zaman finansman kaynaklar büyür. Dışarı muhtaç olmazsınız. Öz kaynaklarınız büyür. Merkez Bankanızda ona buna bakmaz. Bakan değil bakılan bir Merkez Bankanız olur. Çünkü kuvvetli ve kudretli bir ekonominiz var demektir. Üretirsiniz, pazarlarsınız. Reklam bir ekonomi olursunuz. Sırf para ile bu olmaz yani. Asıl olan iş olmalıdır. Yok faiz düşecek veya işlerde açılacak. Bankalar kredi satacak. İyide, üretiminiz yoksa, turizminiz yoksa, pazarlama yolunda gitmiyor ve fiyatlar genel seviyesi yukarıda ise ki bizde oluyor, işiniz zor demektir. Gün geçiştirir faiz düşecekte daireler satılacaksa, ucuz para olacak üretim canlanacaksa. Ya arz enflasyonu varsa veya yaratılmış ise. Satıcı çok alıcı yoksa. Halk dibine kadar borçlu, takat ve nefes kalmamış ise. Faizi düşürseniz ne etki yapacak. Zaten dev olan işletmeler her şekilde işini yönetir. Peki halk kademesine ne etkisi olur. Hele gücü tükenmiş ise. İşte esas olan ekonominin motorlarına start vermek üretim ve pazarlama ile olur. Para bu konuda bir araçtır. 2008 krizinde sıfır faize rağmen Avrupa ve ABD de işler tıkalı gitmişti unutmayalım. Neden mi? İşte şimdi ona değinelim.

Birde psiko etkileri asla ele almadan geçmeyelim. Son yıllarda ekonomi bilimini direkt olarak ilgilendiren ve aşılması zor bir konu. Moral ve inanç gerektiriyor. Para veya faizlen ilgisi bile yok. Üstüne üstlük direkt ve balyoz gibi etkisi var. Bizde ve en son olarak Brüksel deki canlı bomba olayları. Brüksel de halkın sokağa çıkması yasaklandı. Beyoğlu'nda canlı bomba paniğe yol açtı. Halk bir daha ne zaman çıkar Beyoğlu- İstiklal Caddesine bilinmez. 11 Eylül den sonra aylarca New York halkı bırakın çarşıyı yemeğe bile gitmedi. İnsan her yerde insan ama can güvenliği ekonomiyi de faizi de deler. Parası çok olana ucuzda satsan almaz. Bekler. Neden? Beklentisi yani ufku sislidir. Önünü görmez. Kalsın para hesapta der. Parası olmayan da evinden çıkmaz. Zaten harcayacak parası yoktur. Faiz artmış azalmış umuruna takmaz. Biraz geliri olanda böyle bir ortamda hiçbir işe girmemenin doğru olduğunu düşünür. Asayişsizlik ve belirsizlik ne faiz dinler, ne de ekonomi. Kim kime nasıl üretip neyi satacak asayişsizlik olursa. İşte ekonominin psiko boyutu. Bozuk ortam ekonomisi. İstediğini yap halkın kararı ve davranışları her şeyi etkiler. Her şey beklemede kalır. Psiko-ekonomi.

Kısacası yalnızca para ve faiz tek başına etkili olmaz. Onlardan daha esas elemanlarda vardır. Üretim, pazarlama ve psikolojik etkenler gibi.

Saygılarımla...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.