Mehmet ÇELİKEL
Köşe Yazarı
Mehmet ÇELİKEL
 

TRAFİK IŞIKLARI MI ? ALAADİNİN LAMBASI MI?....

Gerçekten de cevaplanması gereken bir soru. Trafik ne demek herşeyden önce bir kısaca ele alalım. Eski dilde seyr-i sefer. Havada, denizde ve karadaki araçların akışını veya intikalinin düzenlenmesi demek. Hava ve deniz trafiği zaten karadaki kadar yoğun olmasa da sıkı denetime sahip. Özellikle hava trafiğinde hataya yer yok ve hatanın da affı yok. Kara trafiği ise 3'e ayrılıyor. Araçlar, demiryolları ve yayalar. Demiryollarının yolu belli. Raylar üzerinde seyyahat. Affı yok. Ezerse tam eziyor. Konserveye çevirir. O nedenle geç yiğidim diyeceksiniz. Şimdi geriye kalan 2 şık araçlar ile yayalar. İşte asıl sorun burada.   Şimdi gelelim şehrimize. Manisa da araba çok yaya ondan çok ve şehir merkezinde yeterli otopark yok. Tabii konu bu değil. Konu şehrimizdeki trafik ışıklarına ne gözle bakılıyor. Gündüz fenerimi yoksa Alaadin'in lambası mı? Tabi sorun araçlardan çok yayalarda. İçinden çıkılamaz bir durum ve her geçen gün daha kötüye gidiyor. Mesela Manisa da motorsiklet sorunu çözüldü. Kask takmayan azaldı. Üstüne gidilip ilgilenildi mi olay yoluna giriyor. Sıkı denetimler ve cezalar ile halkın biraz daha bilinçli olması sağlanabiliyor. Motorsiklet kazalarında ciddi bir düşme var. Arabalarda bu konuda dikkatli ama yayalar hele merkezde ciddi sorun. Trafik ışıkları trafiği düzenler ve onun için dikilirler. Bazı yerlerde gereksiz olduğu konusunda hemfikirim. Mesela Sultanönü'nde hiç gerek yok. Trafiği tıkıyor. Zaten orada asıl bir kazada yıllarca  olmadı. Herkes bir uyum içinde kavşağı geçiyor ancak bunun gibi birçok yerde de olsa, eleştirsek de kırmızı yanınca durmalıyız. Çünkü kanun bu. Yol size kapalı. Ne derseniz deyin, isterseniz sövün ama durun. Kanuna saygı. İşte yayalarında bu şekil olması veya oldurulması gerek. Durmuyorsa durduracak biri olmalı. Yani bir ikazcı veya cezacı. Başka türlü önüne geçemezsiniz. Size yeşil ışık yanıyor, yayalar hala geçiyor ve birde ne var gibi sana bakıyor. Bu nerelerde mi? Merkezin hemen hemen her yerinde. Uluparkın orada, merkez önünde, devlet hastanesi kavşağında, öğretmen evi ve garaj kavşeğında, Malta da, Merkezefendi kavşağında, Kırmızı köprünün orada. Say say bitmez. Bir de yeni bir yer var ki büyük ve ani tehlike. Celal Byar Hastanesi yani Hafsa Sultanın orası. Anayol üzerinden karşıya geçme çabaları. Acil asansörlü üst veya alt geçit gerek. Yaşlılar bile kendini yola atıyor. Çok tehlikeli. Zaten hastaneye gidene kadar milletin canı çıkıyor. Çok derine yapılmış ve acil servis de hastanenin girişi ile ters. Bunlar ayrı konular ama anayol tehlike arzediyor.  Peki ne yapmak gerek? Şimdi bir örnekle anlatırsak İzmir de bu bir zaman ele alınan konu idi. Emniyet Müdürlüğü bunun üstüne gitti. Bilirim ki Alsancak'ta Gazi okulu ışıklarında hep bir trafik memuru durur ve kırmızıda geçenleri ikaz ederdi. Sonra kimlikleri alıp para cezasıda yazdılar. Ama memur ciddi olarak uyarıyordu ve hep aynı kişi duruyordu. Mezarlıkbaşı katlı otoparkında da öyle hep aynı memur durur ve hatta Alsancak taki ile selamlaşırdık. Adam herkesi iyi kötü bilir hale geldi. Acıkta sert gözüküyordu. Millet bir süre sonra çekindi ama saygıda duydu. Adam o mahhalleden biri oldu. Muhtar gibi. Fakat inanın bu gün bildiğim ve gözlediğim bu iki yerde eski kaos yok. Herkes kırmızı ışıkta kuzu gibi bekliyor. İnanın. İşte biraz da böyle yapmak gerek. Bu sorun olan yerlerde daim bir trafik memuru tutmak ve yetkilendirmek gerekiyor. Yoksa hem yayalardan trafik yürümez ve hemde kaos yaşanır. Halkı uyarmak yine halkın faydasınadır.  Özellikle medeni devletlerde bunu göremezsiniz. Her ülkede değişik kurallar vardır. Mesela Fransa da eğer kırmızı ışık yanıyor ise ve hiç geçen yaya yoksa sizde arabanızla geçebilirsiniz. Özellikle tarihi içeriği olan Avrupa şehirlerinde dar caddelerden dolayı trafik tıkanmasın diye konmuş bu kural. Fakat halkda, sürücüde bu konuda bilinçli. Eğer yoksa deniliyor. Bizde eğer yoksada geçerseniz kameralardan cezayı yersiniz. Onlarda şu prensip var. Bir sinyalizasyon noktasından ne kadar çok araç geçerse trafik o kadar az tıkanır.  Tabi bu arada sürücüleri seri ve yayalarında sabırlı olması koşulu var. İnanıyorum ki konuda gerekli tedbirler alınır.   Saygılarımla...
Ekleme Tarihi: 23 Mart 2015 - Pazartesi
Mehmet ÇELİKEL

TRAFİK IŞIKLARI MI ? ALAADİNİN LAMBASI MI?....

Gerçekten de cevaplanması gereken bir soru. Trafik ne demek herşeyden önce bir kısaca ele alalım. Eski dilde seyr-i sefer. Havada, denizde ve karadaki araçların akışını veya intikalinin düzenlenmesi demek. Hava ve deniz trafiği zaten karadaki kadar yoğun olmasa da sıkı denetime sahip. Özellikle hava trafiğinde hataya yer yok ve hatanın da affı yok. Kara trafiği ise 3'e ayrılıyor. Araçlar, demiryolları ve yayalar. Demiryollarının yolu belli. Raylar üzerinde seyyahat. Affı yok. Ezerse tam eziyor. Konserveye çevirir. O nedenle geç yiğidim diyeceksiniz. Şimdi geriye kalan 2 şık araçlar ile yayalar. İşte asıl sorun burada.

 
Şimdi gelelim şehrimize. Manisa da araba çok yaya ondan çok ve şehir merkezinde yeterli otopark yok. Tabii konu bu değil. Konu şehrimizdeki trafik ışıklarına ne gözle bakılıyor. Gündüz fenerimi yoksa Alaadin'in lambası mı? Tabi sorun araçlardan çok yayalarda. İçinden çıkılamaz bir durum ve her geçen gün daha kötüye gidiyor. Mesela Manisa da motorsiklet sorunu çözüldü. Kask takmayan azaldı. Üstüne gidilip ilgilenildi mi olay yoluna giriyor. Sıkı denetimler ve cezalar ile halkın biraz daha bilinçli olması sağlanabiliyor. Motorsiklet kazalarında ciddi bir düşme var. Arabalarda bu konuda dikkatli ama yayalar hele merkezde ciddi sorun.


Trafik ışıkları trafiği düzenler ve onun için dikilirler. Bazı yerlerde gereksiz olduğu konusunda hemfikirim. Mesela Sultanönü'nde hiç gerek yok. Trafiği tıkıyor. Zaten orada asıl bir kazada yıllarca  olmadı. Herkes bir uyum içinde kavşağı geçiyor ancak bunun gibi birçok yerde de olsa, eleştirsek de kırmızı yanınca durmalıyız. Çünkü kanun bu. Yol size kapalı. Ne derseniz deyin, isterseniz sövün ama durun. Kanuna saygı. İşte yayalarında bu şekil olması veya oldurulması gerek. Durmuyorsa durduracak biri olmalı. Yani bir ikazcı veya cezacı. Başka türlü önüne geçemezsiniz. Size yeşil ışık yanıyor, yayalar hala geçiyor ve birde ne var gibi sana bakıyor. Bu nerelerde mi? Merkezin hemen hemen her yerinde. Uluparkın orada, merkez önünde, devlet hastanesi kavşağında, öğretmen evi ve garaj kavşeğında, Malta da, Merkezefendi kavşağında, Kırmızı köprünün orada. Say say bitmez. Bir de yeni bir yer var ki büyük ve ani tehlike. Celal Byar Hastanesi yani Hafsa Sultanın orası. Anayol üzerinden karşıya geçme çabaları. Acil asansörlü üst veya alt geçit gerek. Yaşlılar bile kendini yola atıyor. Çok tehlikeli. Zaten hastaneye gidene kadar milletin canı çıkıyor. Çok derine yapılmış ve acil servis de hastanenin girişi ile ters. Bunlar ayrı konular ama anayol tehlike arzediyor.


 Peki ne yapmak gerek? Şimdi bir örnekle anlatırsak İzmir de bu bir zaman ele alınan konu idi. Emniyet Müdürlüğü bunun üstüne gitti. Bilirim ki Alsancak'ta Gazi okulu ışıklarında hep bir trafik memuru durur ve kırmızıda geçenleri ikaz ederdi. Sonra kimlikleri alıp para cezasıda yazdılar. Ama memur ciddi olarak uyarıyordu ve hep aynı kişi duruyordu. Mezarlıkbaşı katlı otoparkında da öyle hep aynı memur durur ve hatta Alsancak taki ile selamlaşırdık. Adam herkesi iyi kötü bilir hale geldi. Acıkta sert gözüküyordu. Millet bir süre sonra çekindi ama saygıda duydu. Adam o mahhalleden biri oldu. Muhtar gibi. Fakat inanın bu gün bildiğim ve gözlediğim bu iki yerde eski kaos yok. Herkes kırmızı ışıkta kuzu gibi bekliyor. İnanın. İşte biraz da böyle yapmak gerek. Bu sorun olan yerlerde daim bir trafik memuru tutmak ve yetkilendirmek gerekiyor. Yoksa hem yayalardan trafik yürümez ve hemde kaos yaşanır. Halkı uyarmak yine halkın faydasınadır. 


Özellikle medeni devletlerde bunu göremezsiniz. Her ülkede değişik kurallar vardır. Mesela Fransa da eğer kırmızı ışık yanıyor ise ve hiç geçen yaya yoksa sizde arabanızla geçebilirsiniz. Özellikle tarihi içeriği olan Avrupa şehirlerinde dar caddelerden dolayı trafik tıkanmasın diye konmuş bu kural. Fakat halkda, sürücüde bu konuda bilinçli. Eğer yoksa deniliyor. Bizde eğer yoksada geçerseniz kameralardan cezayı yersiniz. Onlarda şu prensip var. Bir sinyalizasyon noktasından ne kadar çok araç geçerse trafik o kadar az tıkanır.  Tabi bu arada sürücüleri seri ve yayalarında sabırlı olması koşulu var. İnanıyorum ki konuda gerekli tedbirler alınır.

  Saygılarımla...


Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.