Mehmet ÇELİKEL
Köşe Yazarı
Mehmet ÇELİKEL
 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ TESCİLİ: 29 EKİM 1923

Muhteşem bir fikir Cumhuriyet. Türkiye Cumhuriyeti de büyük bir fikirdir. Özgürlüktür, modernleşmedir, laik düşüncedir, devrimdir. Ne sayarsanız sayın, muhteşem bir olaydır cumhuriyetin ilanı. Adım adım bu noktaya gelinmiş ve 29 Ekim 1923’te onaylanmıştır. Yüzüncü yılına yaklaşıyoruz. Nereden nereye geldik. Bugün ne vaziyetteyiz, o zaman ne vaziyetteydik. Çok yol kat ettik. Modern Türkiye Cumhuriyeti’ni adım adım oluşturduk. Bu gün Türkiye Cumhuriyeti G20 denilen dünyanın ilk 20 ülkesi arasında. Artık hemen her kentimizde havaalanı bile var. Birçok sanayi bölgemiz var. Bugün havacılık sektörüne bile parça üreten tesislerimiz var. Silah sanayimiz tamamen yerli. Savunma sanayimizin yüzde 97’si yerli üretim. Sayılacak çok şey var. Türkiye Cumhuriyeti muhteşem oldu ve daha olacak. Yeni nesiller ile onu daha ileri götüreceğiz. Mustafa Kemal Atatürk’ün ve arkadaşlarının bize emanet ettikleri bu Cumhuriyeti çok daha yukarılara taşıyacağız. Buna mecburuz. Sağımıza solumuza baktığımızda parçalanan devletler, hala kabile kültürü ile yönetilen ülkeleri görüyoruz. Geri ve yoksul birçok ülkeyi görüyoruz. Peki, Türkiye Cumhuriyeti ilan edilmeden önce ne haldeydik bir bakalım. 29 Ekim 1923 günü sabahı Türkiye ne haldeydi? Yılmaz Özdil Mustafa Kemal kitabında çok güzel anlatıyor. Oradan anlatalım. Nüfusu 13 milyondu, 11 milyonu köyde yaşıyordu. 40 Bin köy vardı ve 38 bininde okul yoktu. 30 Bin köyde cami yoktu. Köylerde ne traktör ne biçerdöver yoktu. Bit ile başa çıkılamıyordu. Sığır vebası vardı. Ekmeklik un ithaldi, pirinç ithaldi. Yalnızca beş bin hektar alan sulanıyordu. Bir milyon kişi frengi idi. Bebek ölümleri yüzde kırk civarında idi. Anne ölümleri yüzde 18’di. Ortalama ömür 40 yaştı. Toplam 340 civarında doktor vardı. 60 eczacı vardı ve 8’i Türk’tü. Dört hemşire ve 136 ebe vardı. Yanmış bina sayısı 115 bin idi. Binin üstünde köy komple kül olmuştu. Ülkede ne kiremit, ne tuğla vardı. Limanlar, madenler, demiryolları yabancılara aitti. Toplam sermayenin yüzde 15’i Türk’tü. Osmanlı’dan dört fabrika ayakta kalmıştı. Feshane Yün, Hereke İpek, Bakırköy Bez, Beykoz Deri. Sanayilerin hemen hepsinde motor yoktu. 10’dan fazla işçi çalıştıran 280 işyeri vardı ve bunların 250 si yabancı idi. Kişi başı milli gelir 45 dolardı. Elektrik sadece İstanbul, İzmir ve Tarsus’ta vardı. Elektrik üretimi 50 kilowat saattı. Karayolu diye bir şey yoktu ve 1490 otomobil vardı. Kadın insan değildi. Kadın hakları diye bir şey yoktu. Tiyatro, müzik, resim, heykel, spor yoktu. Kimisi klasik saat kullanıyor, kimisi gurubi saat kullanıyor, kimisi ezan saatini esas alıyordu. Ortaçağ ölçülerini kullanıyorduk. Dünya ile alakasız ölçü sistemi kullanıyorduk. Osmanlıca denilen bir Arapça, Farsça karışımı bir dil konuşuluyordu. Fransızca İtalyanca kelimeler dilimize girmişti. Arapça harflerle Türkçe yazmaya çalışılıyordu. Topraklarımıza kitap gelene kadar Avrupa da 2.5 milyon kitap basılmış veya yazılmış ve 5 milyar adet satılmıştı. Gazete sadece İstanbul ve İzmir’de vardı. Erkeleri sadece yüzde 7’si, kadınların sadece binde 4’ü okuma yazma biliyordu. Okuryazar erkekler ya subay veya Gayri Müslim’di. Her 4 çocuğun 3 ü okula gidemiyordu. Toplam 4894 ilkokul, 72 ortaokul, 23 lise vardı. Tüm ülkede bir üniversite vardı. Darülfünun ve Türkçe yasaktı. 29 Ekimde Cumhuriyet ilan edildikten sonra 30 Ekim sabahı Cumhuriyetin ilk Cumhurbaşkanı, Cumhuriyetin ilk Başbakanına bir mektup yazdı. Aynen şöyle: Bize geri, borçlu, hastalıklı bir vatan miras kaldı. Yoksul ve esir ülkelere örnek olacağız. Kaderin bizim kuşağımıza yüklediği bir görev bu. Özgür bir toplum oluşturmak zorundayız. Çağdaşlaşmak, bu ideali gerçekleştirmek zorundayız. Bu görevin ağırlığını ve onurunu seninle paylaşmak istedim. Allah yardımcımız olsun. Mustafa Kemal Atatürk. Arkasından çalışmaya başladılar ve 49 tane dev fabrika yaptılar. Pamuk ipliği ithal ederken ihraç eder pozisyona geldiler. Karma ekonomik bir sistem geliştirdiler ki buna benzer bir sistemi 2. Dünya Savaşı sonrası Keynes ortaya attı ve “devletin ekonomiye müdahalesi” dedi. 3800 km demiryolu yaptılar ve Almanların yaptığı 3600 km’lik yolu satın aldırlar. 1947 yılında Osmanlı’nın tüm borçlarını ödediler. Yani bir Cumhuriyet yarattılar ve gelecek nesillere devrettiler. Bugün muhteşem bir Cumhuriyet olduk. Çevrenize bakarsanız ne kadar yol yürüdüğümüzü görürsünüz. Bana göre çok yol kat ettik ve daha kat edecek çok yolumuz var. Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi Cumhuriyet bir fazilettir ve onun yaşatıp gelecek nesillere aktaracak olanda bizleriz. Cumhuriyet bayramınız kutlu olsun. Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti. Saygılarımla...
Ekleme Tarihi: 27 Ekim 2019 - Pazar
Mehmet ÇELİKEL

TÜRKİYE CUMHURİYETİ TESCİLİ: 29 EKİM 1923

Muhteşem bir fikir Cumhuriyet. Türkiye Cumhuriyeti de büyük bir fikirdir. Özgürlüktür, modernleşmedir, laik düşüncedir, devrimdir. Ne sayarsanız sayın, muhteşem bir olaydır cumhuriyetin ilanı. Adım adım bu noktaya gelinmiş ve 29 Ekim 1923’te onaylanmıştır. Yüzüncü yılına yaklaşıyoruz. Nereden nereye geldik. Bugün ne vaziyetteyiz, o zaman ne vaziyetteydik. Çok yol kat ettik. Modern Türkiye Cumhuriyeti’ni adım adım oluşturduk. Bu gün Türkiye Cumhuriyeti G20 denilen dünyanın ilk 20 ülkesi arasında. Artık hemen her kentimizde havaalanı bile var. Birçok sanayi bölgemiz var. Bugün havacılık sektörüne bile parça üreten tesislerimiz var. Silah sanayimiz tamamen yerli. Savunma sanayimizin yüzde 97’si yerli üretim. Sayılacak çok şey var. Türkiye Cumhuriyeti muhteşem oldu ve daha olacak. Yeni nesiller ile onu daha ileri götüreceğiz. Mustafa Kemal Atatürk’ün ve arkadaşlarının bize emanet ettikleri bu Cumhuriyeti çok daha yukarılara taşıyacağız. Buna mecburuz. Sağımıza solumuza baktığımızda parçalanan devletler, hala kabile kültürü ile yönetilen ülkeleri görüyoruz. Geri ve yoksul birçok ülkeyi görüyoruz. Peki, Türkiye Cumhuriyeti ilan edilmeden önce ne haldeydik bir bakalım.

29 Ekim 1923 günü sabahı Türkiye ne haldeydi? Yılmaz Özdil Mustafa Kemal kitabında çok güzel anlatıyor. Oradan anlatalım. Nüfusu 13 milyondu, 11 milyonu köyde yaşıyordu. 40 Bin köy vardı ve 38 bininde okul yoktu. 30 Bin köyde cami yoktu. Köylerde ne traktör ne biçerdöver yoktu. Bit ile başa çıkılamıyordu. Sığır vebası vardı. Ekmeklik un ithaldi, pirinç ithaldi. Yalnızca beş bin hektar alan sulanıyordu. Bir milyon kişi frengi idi. Bebek ölümleri yüzde kırk civarında idi. Anne ölümleri yüzde 18’di. Ortalama ömür 40 yaştı. Toplam 340 civarında doktor vardı. 60 eczacı vardı ve 8’i Türk’tü. Dört hemşire ve 136 ebe vardı. Yanmış bina sayısı 115 bin idi. Binin üstünde köy komple kül olmuştu. Ülkede ne kiremit, ne tuğla vardı. Limanlar, madenler, demiryolları yabancılara aitti. Toplam sermayenin yüzde 15’i Türk’tü. Osmanlı’dan dört fabrika ayakta kalmıştı. Feshane Yün, Hereke İpek, Bakırköy Bez, Beykoz Deri. Sanayilerin hemen hepsinde motor yoktu. 10’dan fazla işçi çalıştıran 280 işyeri vardı ve bunların 250 si yabancı idi. Kişi başı milli gelir 45 dolardı. Elektrik sadece İstanbul, İzmir ve Tarsus’ta vardı. Elektrik üretimi 50 kilowat saattı. Karayolu diye bir şey yoktu ve 1490 otomobil vardı. Kadın insan değildi. Kadın hakları diye bir şey yoktu. Tiyatro, müzik, resim, heykel, spor yoktu. Kimisi klasik saat kullanıyor, kimisi gurubi saat kullanıyor, kimisi ezan saatini esas alıyordu. Ortaçağ ölçülerini kullanıyorduk. Dünya ile alakasız ölçü sistemi kullanıyorduk. Osmanlıca denilen bir Arapça, Farsça karışımı bir dil konuşuluyordu. Fransızca İtalyanca kelimeler dilimize girmişti. Arapça harflerle Türkçe yazmaya çalışılıyordu. Topraklarımıza kitap gelene kadar Avrupa da 2.5 milyon kitap basılmış veya yazılmış ve 5 milyar adet satılmıştı. Gazete sadece İstanbul ve İzmir’de vardı. Erkeleri sadece yüzde 7’si, kadınların sadece binde 4’ü okuma yazma biliyordu. Okuryazar erkekler ya subay veya Gayri Müslim’di. Her 4 çocuğun 3 ü okula gidemiyordu. Toplam 4894 ilkokul, 72 ortaokul, 23 lise vardı. Tüm ülkede bir üniversite vardı. Darülfünun ve Türkçe yasaktı.

29 Ekimde Cumhuriyet ilan edildikten sonra 30 Ekim sabahı Cumhuriyetin ilk Cumhurbaşkanı, Cumhuriyetin ilk Başbakanına bir mektup yazdı. Aynen şöyle:

Bize geri, borçlu, hastalıklı bir vatan miras kaldı.

Yoksul ve esir ülkelere örnek olacağız.

Kaderin bizim kuşağımıza yüklediği bir görev bu.

Özgür bir toplum oluşturmak zorundayız.

Çağdaşlaşmak, bu ideali gerçekleştirmek zorundayız.

Bu görevin ağırlığını ve onurunu seninle paylaşmak istedim.

Allah yardımcımız olsun.

Mustafa Kemal Atatürk.

Arkasından çalışmaya başladılar ve 49 tane dev fabrika yaptılar. Pamuk ipliği ithal ederken ihraç eder pozisyona geldiler. Karma ekonomik bir sistem geliştirdiler ki buna benzer bir sistemi 2. Dünya Savaşı sonrası Keynes ortaya attı ve “devletin ekonomiye müdahalesi” dedi. 3800 km demiryolu yaptılar ve Almanların yaptığı 3600 km’lik yolu satın aldırlar. 1947 yılında Osmanlı’nın tüm borçlarını ödediler. Yani bir Cumhuriyet yarattılar ve gelecek nesillere devrettiler. Bugün muhteşem bir Cumhuriyet olduk. Çevrenize bakarsanız ne kadar yol yürüdüğümüzü görürsünüz. Bana göre çok yol kat ettik ve daha kat edecek çok yolumuz var. Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi Cumhuriyet bir fazilettir ve onun yaşatıp gelecek nesillere aktaracak olanda bizleriz. Cumhuriyet bayramınız kutlu olsun. Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti.

Saygılarımla...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.