Mehmet ÇELİKEL
Köşe Yazarı
Mehmet ÇELİKEL
 

YANDIBAĞ TÜRKÜSÜ: İKLİM VE EKONOMİ..

Fizyokratları bilir misiniz? 18. yy da Fransa da ortaya çıkan dir ekonomik ekol veya okul. Dr Quesnay komutasında ortaya atılan bir iktisadi fikir. Fizyokratlara göre doğa ekonomiyi düzenler ve ona yön verir. Tabiat kanunları esastır. Ayrıca fizyokrasi mübadeleye değil üretime değer vermiş ve servetin yolunun buradan geçtiğini söylemişlerdir. Tarım üretiminide düşünce sisteminin merkezine koymuşlardır. Yani özetle doğanın tokadını hep enselerinde hissetmişlerdir. Hala daha ekonomik kuralları geçerlidir. Onlar hissetmiş ve biz de hiissediyoruz. Doğanın etkisini.    Manisa ilinin belli yerlerinde bağları soğuk vurdu. Üzümlerin bir kısmı yandı ve tüccar acaba üzümü kaça alacak da satacak düşünüyor. Fısıltı gazetesi çalışmaya başladı. Kolpa fiyatlar konuşuluyor. Elde üzümü olan da memnunlaştı. Çok miktarda olan da voliyi vurduk diyor herhalde. Ha birde stokçu kafalar mevcut. 3 e alıp 10 a satmaya ve kısa yoldan deveyi havudu ile götürmeye. Zaten bu kafalar halkı soymuyor mu? Vergide vermek taraftarı değiller. Ama milliyetçiliği de elden bırakmazlar. İşte böyle bir noktaya gidiyoruz üzümde. Rekolte yarı yarıya düştü. Elbette borsa endeksli olduğu için arz talepten fiyat yukarı gidecektir. Nerede durur onu insan tercihleri belirleyecektir. Kaynaklar kıtlaşırsa fiyatlar artar ve karaborsa başlar. Buna insanlar olduğu kadar doğal etkenlerde neden olabilir. Bunun adıda FİZYOKRASİdir. Soyut bir kavram gibidir. Birazda dinsel yanı vardır yani herşey Allah dan gibi. Ama Allah bile bize Yunus 100. ayette demiştir: Allah akılını işletmeyenin üzerine pislik yağdırır. Ders alınacak bir cümledir.    Eskiden bağlar yer bağı idi. Ürünleri daha kaliteli olmakla birlikte ve üretim daha tonajlı olmakla birlikte soğuk vurma ve hastalık olma ihtimali daha yüksekti. Daha sonra teknoloji geliştikçe askıda bağ sistemine geçildi ve toprağa göre asma çubuk üretilmeye başladı. Sergileri şekli bile değişti. Kurutma sırasında ani yağmurdan korumak için çeşitli uyğulamalar yapıldı. Kimi yapmadı ama bu teknolojiler mevcut. Bence bu soğuk vurma işinede bir önleme uygulaması varmış. Dedem söylerdi. Birisi bağlar erken uyanıp soğuk vurmasın diye belli aralıklar ile asmaların dibine buz kalıpları gömermiş. Belkide bağların erken uyanmasını önleyici çeşitli tedbirler olabilir, vardır ve araştırılması gerekir. Herhalde bağcılığı sırf Manisa yapmıyor. Çeşitli kuruüzüm üreticisi ülkeler mevcut. Özellikle teknik açıdan uygulamalar yapan firma ve üniversiteler de mevcut. Dibimizde Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi var. danışılabilir. Ama belli ki bu içten gelen bir olgu. Gayret gerekiyor veya teknolojiyi kabul etmek. Bunun için Ziraat Odası neler yapar. El ele verilirse hele neler olmaz. Seçimler olduğu zaman binbir kulis de bağlar yandığı zaman ne olacak şimdi demek gerekiyor. Çukurun içine adam düşmeden önce kapatmak gerek. Adam düştükten sonra kapatsan geçmiş ola. Madem iklim şartları son yıllarda değişik periyotlar gösteriyor, o zaman ani olaylara karşı ne gibi teknolojik tedbirler alabiliriz. Sanki olacakmış gibi.    Ayrıca herkesin bir aile hekimi var iken neden arazilerin bir ziraat hekimi veya mühendisi yok. Bu devletin eksiği efendim. Eyvallah. Ama herşeyi devletten beklemek de evla değil yani. Tescilli bir ziraat mühendisi. Bölgesi tarlası ve bağı belli. Huyunu suyunu bilen bir mühendis. Bunungibi her bölgede çalışan bir mühendis grubu ile daha iyi olmazmı işler. Eğer verimi artmış ve aksi olaylara yani soğuk don seylap sel gibi olaylara karşı gerekli tedbiri alınmış bir bölge oluturulabilirse Manisa sevinir. Ülke sevinir. Ama yahu bağlarıda soğuk vurmuş deyip geçiştirirsek ve vurdumduymaz olursak ağzımız açık bakakalırız.    İşte Fizyokrasi doğa ekonoımiye hakimdir der ve üretimi özellikle tarımsal üretimi merkezler ama bu günkü teknik ile Fizyorasiyi kısmen alt edebiliriz. Bu bir gerçek ancak isteyelim ve bu konuda yetkili ve ehliyetli kişiler oluşturulalım. Böyle bir don olayı kimi vurur? Sahibini halkı ve çarşı pazarı vurur. Ekonomiyi darmanduman eder. Elbette inançlı kişiler olalım ama Kuran da yazan Yunus 100ç ayetide unutmayalım.    Saygılarımla...
Ekleme Tarihi: 29 Nisan 2015 - Çarşamba
Mehmet ÇELİKEL

YANDIBAĞ TÜRKÜSÜ: İKLİM VE EKONOMİ..

Fizyokratları bilir misiniz? 18. yy da Fransa da ortaya çıkan dir ekonomik ekol veya okul. Dr Quesnay komutasında ortaya atılan bir iktisadi fikir. Fizyokratlara göre doğa ekonomiyi düzenler ve ona yön verir. Tabiat kanunları esastır. Ayrıca fizyokrasi mübadeleye değil üretime değer vermiş ve servetin yolunun buradan geçtiğini söylemişlerdir. Tarım üretiminide düşünce sisteminin merkezine koymuşlardır. Yani özetle doğanın tokadını hep enselerinde hissetmişlerdir. Hala daha ekonomik kuralları geçerlidir. Onlar hissetmiş ve biz de hiissediyoruz. Doğanın etkisini. 

  Manisa ilinin belli yerlerinde bağları soğuk vurdu. Üzümlerin bir kısmı yandı ve tüccar acaba üzümü kaça alacak da satacak düşünüyor. Fısıltı gazetesi çalışmaya başladı. Kolpa fiyatlar konuşuluyor. Elde üzümü olan da memnunlaştı. Çok miktarda olan da voliyi vurduk diyor herhalde. Ha birde stokçu kafalar mevcut. 3 e alıp 10 a satmaya ve kısa yoldan deveyi havudu ile götürmeye. Zaten bu kafalar halkı soymuyor mu? Vergide vermek taraftarı değiller. Ama milliyetçiliği de elden bırakmazlar. İşte böyle bir noktaya gidiyoruz üzümde. Rekolte yarı yarıya düştü. Elbette borsa endeksli olduğu için arz talepten fiyat yukarı gidecektir. Nerede durur onu insan tercihleri belirleyecektir. Kaynaklar kıtlaşırsa fiyatlar artar ve karaborsa başlar. Buna insanlar olduğu kadar doğal etkenlerde neden olabilir. Bunun adıda FİZYOKRASİdir. Soyut bir kavram gibidir. Birazda dinsel yanı vardır yani herşey Allah dan gibi. Ama Allah bile bize Yunus 100. ayette demiştir: Allah akılını işletmeyenin üzerine pislik yağdırır. Ders alınacak bir cümledir. 

  Eskiden bağlar yer bağı idi. Ürünleri daha kaliteli olmakla birlikte ve üretim daha tonajlı olmakla birlikte soğuk vurma ve hastalık olma ihtimali daha yüksekti. Daha sonra teknoloji geliştikçe askıda bağ sistemine geçildi ve toprağa göre asma çubuk üretilmeye başladı. Sergileri şekli bile değişti. Kurutma sırasında ani yağmurdan korumak için çeşitli uyğulamalar yapıldı. Kimi yapmadı ama bu teknolojiler mevcut. Bence bu soğuk vurma işinede bir önleme uygulaması varmış. Dedem söylerdi. Birisi bağlar erken uyanıp soğuk vurmasın diye belli aralıklar ile asmaların dibine buz kalıpları gömermiş. Belkide bağların erken uyanmasını önleyici çeşitli tedbirler olabilir, vardır ve araştırılması gerekir. Herhalde bağcılığı sırf Manisa yapmıyor. Çeşitli kuruüzüm üreticisi ülkeler mevcut. Özellikle teknik açıdan uygulamalar yapan firma ve üniversiteler de mevcut. Dibimizde Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi var. danışılabilir. Ama belli ki bu içten gelen bir olgu. Gayret gerekiyor veya teknolojiyi kabul etmek. Bunun için Ziraat Odası neler yapar. El ele verilirse hele neler olmaz. Seçimler olduğu zaman binbir kulis de bağlar yandığı zaman ne olacak şimdi demek gerekiyor. Çukurun içine adam düşmeden önce kapatmak gerek. Adam düştükten sonra kapatsan geçmiş ola. Madem iklim şartları son yıllarda değişik periyotlar gösteriyor, o zaman ani olaylara karşı ne gibi teknolojik tedbirler alabiliriz. Sanki olacakmış gibi. 

  Ayrıca herkesin bir aile hekimi var iken neden arazilerin bir ziraat hekimi veya mühendisi yok. Bu devletin eksiği efendim. Eyvallah. Ama herşeyi devletten beklemek de evla değil yani. Tescilli bir ziraat mühendisi. Bölgesi tarlası ve bağı belli. Huyunu suyunu bilen bir mühendis. Bunungibi her bölgede çalışan bir mühendis grubu ile daha iyi olmazmı işler. Eğer verimi artmış ve aksi olaylara yani soğuk don seylap sel gibi olaylara karşı gerekli tedbiri alınmış bir bölge oluturulabilirse Manisa sevinir. Ülke sevinir. Ama yahu bağlarıda soğuk vurmuş deyip geçiştirirsek ve vurdumduymaz olursak ağzımız açık bakakalırız. 

  İşte Fizyokrasi doğa ekonoımiye hakimdir der ve üretimi özellikle tarımsal üretimi merkezler ama bu günkü teknik ile Fizyorasiyi kısmen alt edebiliriz. Bu bir gerçek ancak isteyelim ve bu konuda yetkili ve ehliyetli kişiler oluşturulalım. Böyle bir don olayı kimi vurur? Sahibini halkı ve çarşı pazarı vurur. Ekonomiyi darmanduman eder. Elbette inançlı kişiler olalım ama Kuran da yazan Yunus 100ç ayetide unutmayalım. 

  Saygılarımla...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.