Yeni bir sezona giriyoruz. İsterseniz güz deyin, isterseniz işlerin başlaması deyin. Dünya ile birlikte yepyeni bir sezona doğru yol almaya başladık. Okullar açılıyor, fuarlar başlıyor, yeni sözleşmeler yapılıyor. Kısacası artık yazın rehavetinden kurtulup kışın cefasını çekmeye hazır olun. Yeni öğretim yılında okullarda tatiller değişti. Eski sisteme dönüldü. 3 devre okuyacaklar ve 10 ar gün tatilleri olacak çocukların. Dinlenme toplanma açısından iyi çünkü her geçen yıl eğitim daha çok zorlaşıyor. Birçok yeni ilave bilgiler dahil oluyor ve belli sınavlarda başarı aranıyor. Kısacası yarış başladı.
Ekonomideki yönde oldukça önemli. Çünkü yeni seneye yaklaşıyoruz. 2020 senesinin planları yapılmaya başlandı. Kar mı zarar mı ettik belli olacak. Vergiler yine artacak. Enflasyonist baskı nasıl düşecek ve dolar, Euro ne olacak endişesi var. Paraya kul edildi insanlar aslında. Ekonomi haber ve tartışmaları genelde dolar, Euro, borsa ve altın. Üretimden ticaretten bahseden yok. Birçok sektör sıkıntıda ve batan batana ama para daha önemli gibi bir tavır var dünya genelinde. Kendi şehrimde hayretler içinde kaldığım iflas ve konkordatolar var. Bunlar için tedbirler alınması gerekiyor. Bakalım 2020 ye doğru nerelere gideceğiz.
Ayrıca okulların açılması ile birlikte bir sorunumuz daha var: Trafik. Çünkü servisler devreye giriyor. Buda trafikte sıkıntı demek. Olacakta çünkü artık araçlara yollar yetmiyor. Özellikle şehir içinde. Tedbir alınması gereken yerler var. Benim gördüğüm 2 yer var. Biri Mimar Sinan Bulvarındaki ticaret odası belediye kavşağı. Bazen trafik çok hızlı akınca tehlike arz ediyor. Neden tehlike arz ediyor? Kimse sabırlı değil de ondan. Birazda bunu egoistlikle süslersek ortaya tehlike çıkıveriyor. Benim için en tehlikeli yer ise – belki birçok kişi bilmez- Muhsin Yazıcıoğlu Bulvarının Menemen yolu kavşağı. Büyük bir kavşak ve ışık yok. Trafik ışığı yok. Otoyol tarafından ve Horozköy tarafından nasıl koparıp geliyorlar bir bilseniz. Hele burada çok sis oluyor ve okul servisleri ile sanayi bu yolu kullanıyor. Dev tehlike. Sabırsızlık ve egoistlik burada da etkin. Buraya trafik ışığı takılması için çok yazdım ama kimse sallamadı. Her yerde ışık var. En önemli yerde yok. Lütfen ilgililer ilgilensin diyorum.
Fuarlar dedik. 27 Eylül de kitap fuarı var Manisa da. Geçen sene pek ilgi görmedi. İzmir’e kıyasla. İnşallah bu sene görür. Kimse kitap okumuyor ki. Nasıl görecek. Öğrenciler ve oku yazar kesim ilgileniyor ama diğerleri merak edipte bakmıyorlar bile. Herkes gidip bir dolaşsa en azından fikri olur. İlgilendiği bir konuyu görür. Sanırım bu sene daha da olgunlaşacak bu fuar. İnanın tatilde bile yabancılarda artık pek kitap okumuyor. Herkesin elinde bir telefon. Bazen bakıyorum 3-4 arkadaş kahve içmek için bir yere oturuyorlar. Hop telefonlar fora. Sohbet mohbet yok. Kahve içip konuşmadan kalkanlar var. Para gibi bu telefonlara da kul olduk yahu.
Yeni sezon yeni olaylar ve yeni bir yaklaşım demek. Mesela Manisa da en çok konuşulan Volkswagen gelecek mi. herkes bunu konuşuyor çünkü bir potansiyel katacak. Ama Muradiye Fidanlığı gidecek. Sevinsek mi üzülsek mi? Açıkça o fidanlığa üzülürüm. Evet gelsin ama daha başka bir yere. Cumhuriyeti kuruluş yıllarından yadigar bir yer o. Sümerbank gibi orayı da harcamamak lazım. Bunlar Cumhuriyetin bize armağanları. Ağaç üretmek için Türkiye de birçok belediyeye faydalı oluyor ama gidecek gibi gözüküyor. Başka yere taşınacağı söyleniyor. İnşallah öyle olur. Yeni sezonda göreceğiz.
Saygılarımla...