CHP LİDERİ ÖZEL EKONOMİNİN RÖNTGENİNİ ÇEKTİ

SİYASET 08.12.2025 - 22:26, Güncelleme: 09.12.2025 - 09:47
 

CHP LİDERİ ÖZEL EKONOMİNİN RÖNTGENİNİ ÇEKTİ

CHP Genel Başkanı Özgür Özel TBMM’de yaptığı konuşmada “Mutfak tüpünden tırnak makasına ÖTV alınıyor. Ama pırlantadan, lüks kol saatinden alınmıyor. Bir arabasını kendisine alan vatandaş, bir araba da devlete alacak” dedi.
TBMM Genel Kurulu 2026 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi görüşmeleri devam ediyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisi ve grubu adına en kapsamlı değerlendirmeyi yapmak üzere kürsüdeki yerini aldı. "BÜTÇE, MECLİSTEN DOĞMADI" İşte CHP lideri Özel'in konuşmasından öne çıkanlar: Bütçeler, devletin aynasıdır. Bütçe hakkı, insanlık tarihinin en önemli kazanımlarından biridir. Eskiden krallar, padişahlar vardı. Milletten ne alınıp, ona ne verileceğine tek adamlar veya etraflarındaki dar bir zümre karar veriyordu. 12’nci yüzyılda ise ilk kez kralın vergiye tek başına karar vermeyeceği yazı altına alındı. 17’nci yüzyıla ‘Temsil yoksa vergi de yok’ itirazı damgasını vurdu. Ağır bedellerin sonunda bütçe hakkı, tek adamların elinden alındı ve bütçeler artık meclisler tarafından yapılır oldu. Şunu atlamamak ve unutmamak gerekir ki bütçe, meclisten doğmadı. Bütçe hakkından meclis ihtiyacı doğdu. Devletin parasını nasıl topladığı, ne için harcadığı ve bunun hesabını nasıl verdiği konusu rejimler için ayrım noktasıdır; rejimler için nasıl bir rejim olduğunun en önemli göstergesidir, aynasıdır. Bütçe, millet için yapılmıyorsa o zaman meclis sadece bir bina, genel kurul salonu adeta bir dekor, milletin varlığı sadece seyircilik, demokrasi de orada atılan repliklerden ve tiratlardan ileriye gitmez. O yüzden bugün burada konuştuğumuz şey sadece teknik bir metin, kalem kalem rakamlar, gelir ve gider tabloları değildir; öyle olmayacak. Bütçe kanunu, kimlerin servetinin büyüyeceğine, kimlerin ekmeğinin küçüleceğine, kimlerin aslan payını alacağına, kimlerin kemer sıkacağına karar verilen siyasi tercihlerin yansıdığı metinlerdir.” İKTİDARA BÜTÇE TEPKİSİ “Bütçeyi hazırlayarak milletin işi ve aşı üzerinde siyasi tercihlerde bulunan iktidar sahiplerinin bu bütçeyi sahiplenmeleri gerekir. Bu yönetim sistemi başladığında, ‘Bu tek kişilik hükümet sistemidir. Bakanlar artık atanmıştır. O yüzden Meclis’e karşı sorumluluğu yoktur. Meclis’e karşı tek sorumlu, Cumhurbaşkanı’dır’ yaklaşımını hatırlatırız. Cumhuriyet Halk Partisi, 1 Ekim’de uğradığı haksız saldırılardan dolayı bir günlüğüne bir konuşmayı dinlemeye gelmedi diye ‘Meclis’e saygısızlık yapıldı’ diyenlere bugün bütçenin gerçek ve tek sahibi, tek sorumlusunun Meclis’e gelip bütçesini anlatmak, savunmak, eleştirileri dinlemek yerine İstanbul’da olduğunu hatırlatırız. Meclis’e saygı olacaksa, bir ritüelin olduğu gün gelip bu kürsüden siyasi bir konuşma yapmakla değil; gelip bu millete bütçenin hesabını vermekle olur. Allah kimseyi yaptığı bütçenin hesabını millete vereceği yerde olma cesaretinden mahrum bırakmasın.” “CUMHURİYET TARİHİNİN REKOR AÇIĞI VE FAİZ GİDERİ…” “Değerli milletvekilleri, Türkiye bu yılı aslında 2018’den beri yaşanan çoklu krizlerin her anlamda ağırlaşan koşulları altında geçirdi. Ekonomide bir büyük propagandayla yaşananları örtmeye çalışanlar var. Evet, Türkiye’de kriz var ama dünyada da var. Bir dönüp baktığınızda Türkiye’de yaşananla dünyada yaşananlar arasında uçurum var. Bu rakamların hiçbiri yadsınamayacak ve her biri somut, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın da kabul edeceği gerçekler. Teker teker bakacağız. Türkiye, bugün yüksek enflasyonda Avrupa birincisidir. Ekim ayı enflasyonumuz yüzde 2,55, dünyadaki 70 ülkenin yıllık enflasyonundan fazladır. Yanlış duymadınız, ekimdeki enflasyonumuz dünyadaki 70 ülkenin yıllık enflasyonunun üzerindedir. Yoksullukta Avrupa birincisidir Türkiye. İşsizlikte Avrupa birincisidir. Yüksek faizde Avrupa birincisi, dünya ikincisidir. Gıda enflasyonunda dünya ortalamasının yedi katına sahiptir. Enflasyonun işsizliğin, yoksulluğun girdabında sürüklenen Türkiye, dünyada en çok suç işlenen ülkelerden biri haline gelmiştir. Yargıya güven yüzde 20’lere düşmüştür. Bu veriler ne kadar doğruysa, iktidarın yürüttüğü propaganda da maalesef o kadar gerçek dışıdır. 2025’te memleketin hali budur. 2026’nın da böyle geçmemesi için bu bütçenin bir çare üretmesi beklenir. Bütçe görüşmeleri devletin de milletin de yeni yılı konuştuğu, daha iyisinin umulduğu, vatandaşın da kulak kesildiği görüşmelerdir. Millet döner, bu Meclis’e bugünlerde bakar. Baktığında ne gördü biliyor musunuz? 16,3 trilyon geliri, 19 trilyon gideri olan, yani daha ilk sayfasında 2,7 trilyon bütçe açığı verilen bir bütçeyi gördü. Bu öyle böyle bir açık değil. Bu açık ekonomiyi şaha kaldıracağız diye yetkinin tek başına talep edildiği Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ilk bütçesinin tamamının tam iki katıdır. O bütçedeki açığın tam 22 katıdır. Bu rakamlar Cumhuriyet tarihinin rekorudur. Aynı şekilde faiz gideri, yüzde 40’lık artışla 2,7 trilyon liraya çıkıyor. Cumhuriyet tarihinin en yüksek faiz gideridir. 2017 yılında 100 liralık verginin 10 lirası faize giderken bu yıl 100 liranın 20 lirası faize ödenecek.” “12 MAAŞIN ÜÇÜ VERGİYE GİDİYOR” “Şimdi gelelim gelir vergisinden bir örneğe. Vatandaşlarımızın yaşadığı ama bu kürsülerde kayda geçirmemiz gereken bir gerçeklik var. Bu vatandaş, çok önemli bir üniversiteyi bitirmiş. Çabalamış, sınavlara, mülakatlara girmiş. 73 bin lira maaşla çalışmaya başlamış bir beyaz yakalı olsun. Yıllık maaşı, 876 bin lira. Ödediği gelir vergisi, 200 bin lira. Yani 12 aylık maaşının üçü gelir vergisine gidiyor. Eskiden bu genç, iş bulduğunda mahallesinde soruyorlardı. Ne kadara iş buldun? ‘Maaşı çok iyi değil ama yılda üç tane ikramiyesi var. 73 bin lira alacağım ama 15 maaş alacağım’ diyordu. Şimdi ikramiye mikramiye kalmadı. Ama 12 maaşın üçü vergiye gidiyor. Dokuz maaşla geçinmek zorunda yıl boyunca. Bugün gelir vergisinde ilk dilim, 158 bin lira. Aslında bu ilk dilim, her sene yeniden değerleme oranında artırılmalı. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarından önce böyleydi. Yeniden değerlemede virgülden sonrasını almamak diye bir oyun buldular. Sonuç, eğer yeniden değerleme tam olarak yansıtılsaydı ilk dilim 415 bin lira olacaktı. 24 yılın sonunda 158 bin lirada kaldı. Şöyle anlatayım; AK Parti iktidarının başladığı sene ilk dilim, 21’inci asgari ücretten sonra başlardı. Şimdi altı asgari ücret sonra ilk dilim başlıyor. O yüzden de 73 bin lira maaş alan bir beyaz yakalı, şubat ayı maaşını aldığında dilim değişiyor ve bir üst dilime geçmeye başlıyor.” “YOKSULLUĞU YOK ETMEYE GELİYORUZ” “Değerli milletvekilleri, sosyal devlet anlayışı ters yüz olmuş durumda. Devletin vergi toplayan sağ eliyle -ki tüm sertliğiyle üzerimizdedir- dağıtan şefkatli sol elinin dengesinin kurulması gerekiyor. Sağ el fevkalade aktif şekilde çalışırken sol el neredeyse hiç ortada yoktur. Bugün sosyal yardıma muhtaç kişi sayısı 20 milyona yükseldi. Genel sağlık sigortası primi 780 liradan bin 560 liraya çıktı. Ama primi devletçe karşılananların sayısı 9,4 milyondan 8,2 milyona düştü. Yoksullara elektrik desteği, bütün anketlerde “Gelecek yıl daha kötü geçecek” diyenlerin ortalamasını yüzde 64 “Aynı olur” diyenleri yüzde 20 “Fikrim yok” diyenlerin yüzde 10 “Daha iyi olur” diyenleri yüzde 5 gösterirken siz elektrik desteği vereceğiniz hane sayısını bu sene 4,1 milyondan 2,8 milyona düşürüyorsunuz. Asgari ücretin ve emekli maaşının düşüklüğünün yanında birkaç maaş daha hatırlatayım: Bu sene, bugün Türkiye'de dul aylığı 12 bin 600 liradır, bugün Türkiye'de yaşlı aylığı 5 bin 400 liradır, engelli aylığı 4 bin 300, yetim aylığı 4 bin 200 liradır. “2025'te yoksullaştım” diyenlerin oranı yüzde 64 “2026'da yoksullaşacağım” diyenlerin oranı yüzde 58'dir. “Durumum iyi olacak” diyenler sadece yüzde 10'dur gelecek sene için. Bu kara düzenin insanların umutlarını çaldığını görmek durumundayız. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak yoksulları birinin yakını oldukları için değil, bu ülkenin onurlu yurttaşları oldukları için yoksulluktan kurtaracağız. Biz yoksulluğu yönetmeye değil, yok etmeye geliyoruz. Bunun için uzun süredir çalıştığımız, dillendirdiğimiz temel vatandaşlık gelirini hayata geçireceğiz. Herkese belli bir gelir desteği sağlayan sosyal devleti kuracağız. Yardımlar sürekli kılınacak. Amaç, yoksulluktan tam bir çıkış olacak. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında Atatürk’ten emanet bu Cumhuriyet, yine kimsesizlerin kimsesi olacak.” “KENDİ BARIŞ PROJEMİZ HUZUR, REFAH, KALKINMA GETİRSİN İSTİYORUZ” “Komisyona katkı sunmaya devam edeceğiz. Bu ülkenin barış umutlarının birilerinin çıkar hesaplarına kurban edilmemesi için samimi ve ciddi bir sürecin içinde olacağız. Cumhuriyet Halk Partisi olarak kayyımlara itiraz ediyoruz. ‘AİHM kararları uygulansın’ diyoruz. ‘Anayasa Mahkemesi kararları uygulansın’ diyoruz. 29 maddelik demokratikleşme paketi önerdik. ‘Gelin, hep birlikte bunu geliştirelim, hayata geçirelim. Bu ülke hep birlikte kazansın’ diyoruz. Türkiye’de Kürtlerle Türklerin kardeşliğini ve barışını savunuyoruz. Bundan sonra bu bütçelere bu paraları silahlara, savaşa, terörle mücadeleye harcamak yerine Kürt’ün de Türk’ün de ortak geleceği için harcayalım’ diyoruz. Bunun için Türkiye’de son Kürt ‘Benim sorunum vardır’ demeyene kadar Kürt sorunu vardır. Son Alevi ‘Artık sorunum kalmadı’ diyene kadar Alevilerin sorunu vardır. Demokratik bir mücadelede tüm Kürtlerin ve Alevilerin kendilerini Türkler ve Sünniler kadar eşit hissedecekleri, bu devlete sahip çıkacakları yarınlar için her türlü mücadeleyi vermeye biz hazırız ve buradayız. Türkiye’deki Kürtlere de barış, huzur diliyoruz. Suriye’deki Kürtlere de barış ve huzur diliyoruz. Suriye’deki Kürtlerin de Arapların da Dürzilerin de Türkmenlerin de son günlerde gördükleri muameleyle yüreğimiz ağzımızda izlediğimiz Alevilerin de anayasal güvenceye sahip olmalarını, Suriye’de birlikte yaşamalarını, hiç birisinin ezilmemesini, katledilmemesini, Suriye’de de demokrasi olmasını ve barış olmasını istiyoruz. Suriye’deki Kürtlerin demokratik ve barış, huzur içerisinde olması Türkiye için büyük bir güvencedir. Sınırımızda kardeşlerimizle kardeşçe komşuluk yapmak istiyoruz. Türkiye’de de Suriye’de de Ortadoğu’da da dünyanın egemen devletlerinin birtakım planları, programları çerçevesinde bizlere biçilen rolleri oynamak, başkasının oyununda bir rol sahibi olmak, başkasının planının parçası olmak değil; kendi planımız, kendi hesabımız, kendi büyük kardeşlik ve barış projemiz Türkiye’ye de Orta Doğu’da huzur, refah ve kalkınma getirsin istiyoruz. Birtakım hesaplarla Türkiye’yi bambaşka yerlere sürüklemeye çalışanlara karşı bir arada durmanın, bu ülkenin menfaatleri için davranmanın, risk almanın gerekliliğinin farkındayız. Türkiye’nin üniter yapısının korunduğu, dostluk ve kardeşlik içinde eşit vatandaşlığın herkes tarafından iliklerine kadar hissedildiği demokratik bir Türkiye için buradayız. Kurucu irade olarak da buradayız. Bugün ülkenin ana muhalefet partisi, anketlerin birinci partisi, yarının iktidar partisi olarak da buradayız. Ülkenin kurucu partisi olarak buradayız. Son seçimlerin birinci partisi, tüm anketlerin birinci partisi, yarının iktidar partisi olarak buradayız. Kimseye kötülük yapmaya değil; 86 milyona elini uzatmaya, barışmak gerektiğinde barışmaya, birlikte mücadele gerektiğinde birlikte mücadele etmeye, bu ülkeyi kalkındırmaya, birlikte büyümeye, birlikte kazanmaya, kardeşçe paylaşmaya, kardeşçe yaşamaya geliyoruz. Hepinize saygıyla selamlıyorum. Sağ olun, var olun.” Kaynak: Cumhuriyet
CHP Genel Başkanı Özgür Özel TBMM’de yaptığı konuşmada “Mutfak tüpünden tırnak makasına ÖTV alınıyor. Ama pırlantadan, lüks kol saatinden alınmıyor. Bir arabasını kendisine alan vatandaş, bir araba da devlete alacak” dedi.

TBMM Genel Kurulu 2026 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi görüşmeleri devam ediyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisi ve grubu adına en kapsamlı değerlendirmeyi yapmak üzere kürsüdeki yerini aldı.

"BÜTÇE, MECLİSTEN DOĞMADI"

İşte CHP lideri Özel'in konuşmasından öne çıkanlar: Bütçeler, devletin aynasıdır. Bütçe hakkı, insanlık tarihinin en önemli kazanımlarından biridir. Eskiden krallar, padişahlar vardı. Milletten ne alınıp, ona ne verileceğine tek adamlar veya etraflarındaki dar bir zümre karar veriyordu. 12’nci yüzyılda ise ilk kez kralın vergiye tek başına karar vermeyeceği yazı altına alındı. 17’nci yüzyıla ‘Temsil yoksa vergi de yok’ itirazı damgasını vurdu. Ağır bedellerin sonunda bütçe hakkı, tek adamların elinden alındı ve bütçeler artık meclisler tarafından yapılır oldu. Şunu atlamamak ve unutmamak gerekir ki bütçe, meclisten doğmadı. Bütçe hakkından meclis ihtiyacı doğdu. Devletin parasını nasıl topladığı, ne için harcadığı ve bunun hesabını nasıl verdiği konusu rejimler için ayrım noktasıdır; rejimler için nasıl bir rejim olduğunun en önemli göstergesidir, aynasıdır. Bütçe, millet için yapılmıyorsa o zaman meclis sadece bir bina, genel kurul salonu adeta bir dekor, milletin varlığı sadece seyircilik, demokrasi de orada atılan repliklerden ve tiratlardan ileriye gitmez. O yüzden bugün burada konuştuğumuz şey sadece teknik bir metin, kalem kalem rakamlar, gelir ve gider tabloları değildir; öyle olmayacak. Bütçe kanunu, kimlerin servetinin büyüyeceğine, kimlerin ekmeğinin küçüleceğine, kimlerin aslan payını alacağına, kimlerin kemer sıkacağına karar verilen siyasi tercihlerin yansıdığı metinlerdir.”

İKTİDARA BÜTÇE TEPKİSİ

“Bütçeyi hazırlayarak milletin işi ve aşı üzerinde siyasi tercihlerde bulunan iktidar sahiplerinin bu bütçeyi sahiplenmeleri gerekir. Bu yönetim sistemi başladığında, ‘Bu tek kişilik hükümet sistemidir. Bakanlar artık atanmıştır. O yüzden Meclis’e karşı sorumluluğu yoktur. Meclis’e karşı tek sorumlu, Cumhurbaşkanı’dır’ yaklaşımını hatırlatırız. Cumhuriyet Halk Partisi, 1 Ekim’de uğradığı haksız saldırılardan dolayı bir günlüğüne bir konuşmayı dinlemeye gelmedi diye ‘Meclis’e saygısızlık yapıldı’ diyenlere bugün bütçenin gerçek ve tek sahibi, tek sorumlusunun Meclis’e gelip bütçesini anlatmak, savunmak, eleştirileri dinlemek yerine İstanbul’da olduğunu hatırlatırız. Meclis’e saygı olacaksa, bir ritüelin olduğu gün gelip bu kürsüden siyasi bir konuşma yapmakla değil; gelip bu millete bütçenin hesabını vermekle olur. Allah kimseyi yaptığı bütçenin hesabını millete vereceği yerde olma cesaretinden mahrum bırakmasın.”

“CUMHURİYET TARİHİNİN REKOR AÇIĞI VE FAİZ GİDERİ…”

“Değerli milletvekilleri, Türkiye bu yılı aslında 2018’den beri yaşanan çoklu krizlerin her anlamda ağırlaşan koşulları altında geçirdi. Ekonomide bir büyük propagandayla yaşananları örtmeye çalışanlar var. Evet, Türkiye’de kriz var ama dünyada da var. Bir dönüp baktığınızda Türkiye’de yaşananla dünyada yaşananlar arasında uçurum var. Bu rakamların hiçbiri yadsınamayacak ve her biri somut, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın da kabul edeceği gerçekler. Teker teker bakacağız. Türkiye, bugün yüksek enflasyonda Avrupa birincisidir. Ekim ayı enflasyonumuz yüzde 2,55, dünyadaki 70 ülkenin yıllık enflasyonundan fazladır. Yanlış duymadınız, ekimdeki enflasyonumuz dünyadaki 70 ülkenin yıllık enflasyonunun üzerindedir. Yoksullukta Avrupa birincisidir Türkiye. İşsizlikte Avrupa birincisidir. Yüksek faizde Avrupa birincisi, dünya ikincisidir. Gıda enflasyonunda dünya ortalamasının yedi katına sahiptir. Enflasyonun işsizliğin, yoksulluğun girdabında sürüklenen Türkiye, dünyada en çok suç işlenen ülkelerden biri haline gelmiştir. Yargıya güven yüzde 20’lere düşmüştür. Bu veriler ne kadar doğruysa, iktidarın yürüttüğü propaganda da maalesef o kadar gerçek dışıdır. 2025’te memleketin hali budur. 2026’nın da böyle geçmemesi için bu bütçenin bir çare üretmesi beklenir. Bütçe görüşmeleri devletin de milletin de yeni yılı konuştuğu, daha iyisinin umulduğu, vatandaşın da kulak kesildiği görüşmelerdir. Millet döner, bu Meclis’e bugünlerde bakar. Baktığında ne gördü biliyor musunuz? 16,3 trilyon geliri, 19 trilyon gideri olan, yani daha ilk sayfasında 2,7 trilyon bütçe açığı verilen bir bütçeyi gördü. Bu öyle böyle bir açık değil. Bu açık ekonomiyi şaha kaldıracağız diye yetkinin tek başına talep edildiği Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ilk bütçesinin tamamının tam iki katıdır. O bütçedeki açığın tam 22 katıdır. Bu rakamlar Cumhuriyet tarihinin rekorudur. Aynı şekilde faiz gideri, yüzde 40’lık artışla 2,7 trilyon liraya çıkıyor. Cumhuriyet tarihinin en yüksek faiz gideridir. 2017 yılında 100 liralık verginin 10 lirası faize giderken bu yıl 100 liranın 20 lirası faize ödenecek.”

“12 MAAŞIN ÜÇÜ VERGİYE GİDİYOR”

“Şimdi gelelim gelir vergisinden bir örneğe. Vatandaşlarımızın yaşadığı ama bu kürsülerde kayda geçirmemiz gereken bir gerçeklik var. Bu vatandaş, çok önemli bir üniversiteyi bitirmiş. Çabalamış, sınavlara, mülakatlara girmiş. 73 bin lira maaşla çalışmaya başlamış bir beyaz yakalı olsun. Yıllık maaşı, 876 bin lira. Ödediği gelir vergisi, 200 bin lira. Yani 12 aylık maaşının üçü gelir vergisine gidiyor. Eskiden bu genç, iş bulduğunda mahallesinde soruyorlardı. Ne kadara iş buldun? ‘Maaşı çok iyi değil ama yılda üç tane ikramiyesi var. 73 bin lira alacağım ama 15 maaş alacağım’ diyordu. Şimdi ikramiye mikramiye kalmadı. Ama 12 maaşın üçü vergiye gidiyor. Dokuz maaşla geçinmek zorunda yıl boyunca. Bugün gelir vergisinde ilk dilim, 158 bin lira. Aslında bu ilk dilim, her sene yeniden değerleme oranında artırılmalı. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarından önce böyleydi. Yeniden değerlemede virgülden sonrasını almamak diye bir oyun buldular. Sonuç, eğer yeniden değerleme tam olarak yansıtılsaydı ilk dilim 415 bin lira olacaktı. 24 yılın sonunda 158 bin lirada kaldı. Şöyle anlatayım; AK Parti iktidarının başladığı sene ilk dilim, 21’inci asgari ücretten sonra başlardı. Şimdi altı asgari ücret sonra ilk dilim başlıyor. O yüzden de 73 bin lira maaş alan bir beyaz yakalı, şubat ayı maaşını aldığında dilim değişiyor ve bir üst dilime geçmeye başlıyor.”

“YOKSULLUĞU YOK ETMEYE GELİYORUZ”

“Değerli milletvekilleri, sosyal devlet anlayışı ters yüz olmuş durumda. Devletin vergi toplayan sağ eliyle -ki tüm sertliğiyle üzerimizdedir- dağıtan şefkatli sol elinin dengesinin kurulması gerekiyor. Sağ el fevkalade aktif şekilde çalışırken sol el neredeyse hiç ortada yoktur. Bugün sosyal yardıma muhtaç kişi sayısı 20 milyona yükseldi. Genel sağlık sigortası primi 780 liradan bin 560 liraya çıktı. Ama primi devletçe karşılananların sayısı 9,4 milyondan 8,2 milyona düştü. Yoksullara elektrik desteği, bütün anketlerde “Gelecek yıl daha kötü geçecek” diyenlerin ortalamasını yüzde 64 “Aynı olur” diyenleri yüzde 20 “Fikrim yok” diyenlerin yüzde 10 “Daha iyi olur” diyenleri yüzde 5 gösterirken siz elektrik desteği vereceğiniz hane sayısını bu sene 4,1 milyondan 2,8 milyona düşürüyorsunuz. Asgari ücretin ve emekli maaşının düşüklüğünün yanında birkaç maaş daha hatırlatayım: Bu sene, bugün Türkiye'de dul aylığı 12 bin 600 liradır, bugün Türkiye'de yaşlı aylığı 5 bin 400 liradır, engelli aylığı 4 bin 300, yetim aylığı 4 bin 200 liradır. “2025'te yoksullaştım” diyenlerin oranı yüzde 64 “2026'da yoksullaşacağım” diyenlerin oranı yüzde 58'dir. “Durumum iyi olacak” diyenler sadece yüzde 10'dur gelecek sene için. Bu kara düzenin insanların umutlarını çaldığını görmek durumundayız. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak yoksulları birinin yakını oldukları için değil, bu ülkenin onurlu yurttaşları oldukları için yoksulluktan kurtaracağız. Biz yoksulluğu yönetmeye değil, yok etmeye geliyoruz. Bunun için uzun süredir çalıştığımız, dillendirdiğimiz temel vatandaşlık gelirini hayata geçireceğiz. Herkese belli bir gelir desteği sağlayan sosyal devleti kuracağız. Yardımlar sürekli kılınacak. Amaç, yoksulluktan tam bir çıkış olacak. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında Atatürk’ten emanet bu Cumhuriyet, yine kimsesizlerin kimsesi olacak.”

“KENDİ BARIŞ PROJEMİZ HUZUR, REFAH, KALKINMA GETİRSİN İSTİYORUZ”

“Komisyona katkı sunmaya devam edeceğiz. Bu ülkenin barış umutlarının birilerinin çıkar hesaplarına kurban edilmemesi için samimi ve ciddi bir sürecin içinde olacağız. Cumhuriyet Halk Partisi olarak kayyımlara itiraz ediyoruz. ‘AİHM kararları uygulansın’ diyoruz. ‘Anayasa Mahkemesi kararları uygulansın’ diyoruz. 29 maddelik demokratikleşme paketi önerdik. ‘Gelin, hep birlikte bunu geliştirelim, hayata geçirelim. Bu ülke hep birlikte kazansın’ diyoruz. Türkiye’de Kürtlerle Türklerin kardeşliğini ve barışını savunuyoruz. Bundan sonra bu bütçelere bu paraları silahlara, savaşa, terörle mücadeleye harcamak yerine Kürt’ün de Türk’ün de ortak geleceği için harcayalım’ diyoruz. Bunun için Türkiye’de son Kürt ‘Benim sorunum vardır’ demeyene kadar Kürt sorunu vardır. Son Alevi ‘Artık sorunum kalmadı’ diyene kadar Alevilerin sorunu vardır. Demokratik bir mücadelede tüm Kürtlerin ve Alevilerin kendilerini Türkler ve Sünniler kadar eşit hissedecekleri, bu devlete sahip çıkacakları yarınlar için her türlü mücadeleyi vermeye biz hazırız ve buradayız. Türkiye’deki Kürtlere de barış, huzur diliyoruz. Suriye’deki Kürtlere de barış ve huzur diliyoruz. Suriye’deki Kürtlerin de Arapların da Dürzilerin de Türkmenlerin de son günlerde gördükleri muameleyle yüreğimiz ağzımızda izlediğimiz Alevilerin de anayasal güvenceye sahip olmalarını, Suriye’de birlikte yaşamalarını, hiç birisinin ezilmemesini, katledilmemesini, Suriye’de de demokrasi olmasını ve barış olmasını istiyoruz. Suriye’deki Kürtlerin demokratik ve barış, huzur içerisinde olması Türkiye için büyük bir güvencedir. Sınırımızda kardeşlerimizle kardeşçe komşuluk yapmak istiyoruz. Türkiye’de de Suriye’de de Ortadoğu’da da dünyanın egemen devletlerinin birtakım planları, programları çerçevesinde bizlere biçilen rolleri oynamak, başkasının oyununda bir rol sahibi olmak, başkasının planının parçası olmak değil; kendi planımız, kendi hesabımız, kendi büyük kardeşlik ve barış projemiz Türkiye’ye de Orta Doğu’da huzur, refah ve kalkınma getirsin istiyoruz. Birtakım hesaplarla Türkiye’yi bambaşka yerlere sürüklemeye çalışanlara karşı bir arada durmanın, bu ülkenin menfaatleri için davranmanın, risk almanın gerekliliğinin farkındayız. Türkiye’nin üniter yapısının korunduğu, dostluk ve kardeşlik içinde eşit vatandaşlığın herkes tarafından iliklerine kadar hissedildiği demokratik bir Türkiye için buradayız. Kurucu irade olarak da buradayız. Bugün ülkenin ana muhalefet partisi, anketlerin birinci partisi, yarının iktidar partisi olarak da buradayız. Ülkenin kurucu partisi olarak buradayız. Son seçimlerin birinci partisi, tüm anketlerin birinci partisi, yarının iktidar partisi olarak buradayız. Kimseye kötülük yapmaya değil; 86 milyona elini uzatmaya, barışmak gerektiğinde barışmaya, birlikte mücadele gerektiğinde birlikte mücadele etmeye, bu ülkeyi kalkındırmaya, birlikte büyümeye, birlikte kazanmaya, kardeşçe paylaşmaya, kardeşçe yaşamaya geliyoruz. Hepinize saygıyla selamlıyorum. Sağ olun, var olun.”

Kaynak: Cumhuriyet

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve siteye yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.