Ayşe  Yıldız
Köşe Yazarı
Ayşe Yıldız
 

CAHİLLER Mİ YOKSA BİLGİLİ OLANLAR MI DAHA MUTLU YAŞAR?

İnsanı paradoksa sürükleyen düşünceler ve sorular sanki... Bu öyle bir şey ki; cahil, cahil olduğunu bilmez ve bildiğini sandığı şey onun kafasında doğrudur ve tabii kendince bilgilidir. Bir de bilgiyi sadece egoları için kullanan, bilgisi ile caka satmaktan mutlu olanlar var ki; bunlar insanı en çok yoran grup içerisindedir. En makulü ise; engin bir bilgiye sahip olup da,bilgelik seviyesine ulaşmış ve "Bildiklerim, bilmediklerimin yanında zerre bile değil," diyecek kadar nahif kişilerdir. İşte bu grup insanlar, örnek alınacak türden... Aslında ne kadar bilgili olup olmadığımızı da bile bilemeyiz. Çünkü mutlak doğru ya da mutlak yanlış diye bir şey yok... Gorgias'ın da dediği gibi; "Hiçbir şey yoktur, olsaydı bile bilemezdik; bilseydik bile başkalarına iletemezdik." Karneades ise daha ileri giderek, Sokrates'in; ''Tek bildiğim şey, hiçbir şey bilmediğimdir.'' sözüne karşılık, "Hiçbir şey bilmediğimi de kesin olarak bilemem." dediği gibi... MUTLU OLMAK İÇİN… Gelelim mutluluk konusuna. Bilgi arttıkça mutsuzluk mu artıyor acaba? Teknoloji gelişiyor, bilgiye erişim kolaylaşıyor, her şeyi çok çabuk öğreniyoruz ve buna paralel olarak da isteklerimiz, beklentilerimiz git gide artıyor sanki... Aslında beklentiler arttıkça mutsuzluk artıyor. O halde şöyle diyebiliriz; İnsanı bilgi veya bilgisizlik değil, artan beklentiler mutsuz ediyor. Düşünüyorum da; eskiden yani çocukluğumuzda teknoloji bu kadar gelişmemişti. Televizyonda sadece birkaç TV kanalı vardı ve her şey sınırlıydı. Aile büyüklerimiz geçim derdinde, sadece ailesi için çalışarak, üreterek hayatını yaşamaya çalışıyor ve hiçbir şeyden de şikayet etmeyen, isyan etmeyen hatta her şeye şükran duyarak mutlu yaşıyordu. Bilginin öneminin bile kimse farkında değildi. Tabii ki bilgisiz yaşamak doğru bir seçim değil ancak öyle bir dünya düzeni içinde yaşıyoruz ki; sürekli yeni bilgi edinmek ve her şeyi bilmek zorundaymışız gibi bir dayatma hissediyor hale geldik. Böyle bir dünya düzeninde toplumla iç içe yaşıyorsanız, bilgisiz olmak, eksik hissetmek gibi bir duygu durumuna bile yol açabiliyor. Konuya bu açıdan bakınca bilgisiz olmak mutsuzluk diyebiliriz. Bilgiye hiç ihtiyaç duymadan, köyünde tarlasıyla, hayvanlarıyla uğraşarak, sadece geçimini sağlamak için yaşayan onlarca mutlu insanlar da var ve gerçekten kentte yasayan birçok insandan daha mutlular. Onların hayatına bakıp da gıpta etmemek mümkün mü?  Bilgi ağır bir sorumluluktur aslında. İyi taşımak lazım. Bilgisi ile bilgeliğe evrilmiş insanlar, hiçbir şeyden şikayet etmez. Hayatın her türlü yönünü olduğu gibi kabul eder. Bilgisi ile övünmeden, hem kendisine hem de etrafına faydalı olur. Edindiği bilgi, farkındalığını da arttırdığı için mutsuz olmayı tercih etmez. Çok şey bilip, hiçbir şey bilmiyormuş gibi hayatını eğlenceye çevirir. BİLGİYE ULAŞMA MUTLULUĞU  Her insanın mutlu olma anlayışı farklıdır. Birçok insan da ulaşmak istediği bilgiyi aldığı anda, o saniyede mutlu olabiliyor. Ben de kendimi bu grup içinde görüyorum açıkçası. Bu ayrı bir mutlu olma sebebi diye düşünüyorum. Bilmemiz gereken şey şu aslında; her insanın mutlu olma anlayışı çok farklı. Mutluluğun bile bir seçim olduğunu düşünecek olursak, 'bilgili olmak mı, bilgisiz olmak mı mutluluk getirir?' Sorusunun cevabı: -Her şey bir seçimdir. Benim fikrim; "Yüzeysel bilgi ve yüksek beklentiler insanı mutsuz eder."  Bilginin derinliği insanı olgunlaştırır. Olgun insan kendini bilir. Kendini bilen insan ne istediğini bilir. Ne istediğini bilen insan ise nasıl mutlu olacağını iyi bilir... Hayatın matematiğini bu formül ile çözebiliyorsak, mutlu olmak da kolay olur. Mutlu ve esen kalın.
Ekleme Tarihi: 04 Eylül 2020 - Cuma
Ayşe  Yıldız

CAHİLLER Mİ YOKSA BİLGİLİ OLANLAR MI DAHA MUTLU YAŞAR?

İnsanı paradoksa sürükleyen düşünceler ve sorular sanki... Bu öyle bir şey ki; cahil, cahil olduğunu bilmez ve bildiğini sandığı şey onun kafasında doğrudur ve tabii kendince bilgilidir. Bir de bilgiyi sadece egoları için kullanan, bilgisi ile caka satmaktan mutlu olanlar var ki; bunlar insanı en çok yoran grup içerisindedir. En makulü ise; engin bir bilgiye sahip olup da,bilgelik seviyesine ulaşmış ve "Bildiklerim, bilmediklerimin yanında zerre bile değil," diyecek kadar nahif kişilerdir. İşte bu grup insanlar, örnek alınacak türden...

Aslında ne kadar bilgili olup olmadığımızı da bile bilemeyiz. Çünkü mutlak doğru ya da mutlak yanlış diye bir şey yok... Gorgias'ın da dediği gibi; "Hiçbir şey yoktur, olsaydı bile bilemezdik; bilseydik bile başkalarına iletemezdik." Karneades ise daha ileri giderek, Sokrates'in; ''Tek bildiğim şey, hiçbir şey bilmediğimdir.'' sözüne karşılık, "Hiçbir şey bilmediğimi de kesin olarak bilemem." dediği gibi...

MUTLU OLMAK İÇİN…

Gelelim mutluluk konusuna. Bilgi arttıkça mutsuzluk mu artıyor acaba? Teknoloji gelişiyor, bilgiye erişim kolaylaşıyor, her şeyi çok çabuk öğreniyoruz ve buna paralel olarak da isteklerimiz, beklentilerimiz git gide artıyor sanki... Aslında beklentiler arttıkça mutsuzluk artıyor. O halde şöyle diyebiliriz; İnsanı bilgi veya bilgisizlik değil, artan beklentiler mutsuz ediyor. Düşünüyorum da; eskiden yani çocukluğumuzda teknoloji bu kadar gelişmemişti. Televizyonda sadece birkaç TV kanalı vardı ve her şey sınırlıydı. Aile büyüklerimiz geçim derdinde, sadece ailesi için çalışarak, üreterek hayatını yaşamaya çalışıyor ve hiçbir şeyden de şikayet etmeyen, isyan etmeyen hatta her şeye şükran duyarak mutlu yaşıyordu. Bilginin öneminin bile kimse farkında değildi.

Tabii ki bilgisiz yaşamak doğru bir seçim değil ancak öyle bir dünya düzeni içinde yaşıyoruz ki; sürekli yeni bilgi edinmek ve her şeyi bilmek zorundaymışız gibi bir dayatma hissediyor hale geldik. Böyle bir dünya düzeninde toplumla iç içe yaşıyorsanız, bilgisiz olmak, eksik hissetmek gibi bir duygu durumuna bile yol açabiliyor. Konuya bu açıdan bakınca bilgisiz olmak mutsuzluk diyebiliriz. Bilgiye hiç ihtiyaç duymadan, köyünde tarlasıyla, hayvanlarıyla uğraşarak, sadece geçimini sağlamak için yaşayan onlarca mutlu insanlar da var ve gerçekten kentte yasayan birçok insandan daha mutlular. Onların hayatına bakıp da gıpta etmemek mümkün mü? 

Bilgi ağır bir sorumluluktur aslında. İyi taşımak lazım. Bilgisi ile bilgeliğe evrilmiş insanlar, hiçbir şeyden şikayet etmez. Hayatın her türlü yönünü olduğu gibi kabul eder. Bilgisi ile övünmeden, hem kendisine hem de etrafına faydalı olur. Edindiği bilgi, farkındalığını da arttırdığı için mutsuz olmayı tercih etmez. Çok şey bilip, hiçbir şey bilmiyormuş gibi hayatını eğlenceye çevirir.

BİLGİYE ULAŞMA MUTLULUĞU

 Her insanın mutlu olma anlayışı farklıdır. Birçok insan da ulaşmak istediği bilgiyi aldığı anda, o saniyede mutlu olabiliyor. Ben de kendimi bu grup içinde görüyorum açıkçası. Bu ayrı bir mutlu olma sebebi diye düşünüyorum. Bilmemiz gereken şey şu aslında; her insanın mutlu olma anlayışı çok farklı. Mutluluğun bile bir seçim olduğunu düşünecek olursak, 'bilgili olmak mı, bilgisiz olmak mı mutluluk getirir?' Sorusunun cevabı: -Her şey bir seçimdir. Benim fikrim; "Yüzeysel bilgi ve yüksek beklentiler insanı mutsuz eder." 

Bilginin derinliği insanı olgunlaştırır. Olgun insan kendini bilir. Kendini bilen insan ne istediğini bilir. Ne istediğini bilen insan ise nasıl mutlu olacağını iyi bilir... Hayatın matematiğini bu formül ile çözebiliyorsak, mutlu olmak da kolay olur.

Mutlu ve esen kalın.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.