En yüksek yargı vicdandır. Toplumsal sorunları bilerek ve görerek sessiz kalmak ve de ezilmeyi kabul etmek; gönüllü kölelik değil de nedir sizce?
Toplum ahlakının bozulduğu bir çağda, aydınlara, dürüst insanlara, akıllı insanlara çok daha fazla ihtiyaç var.
Aydın insan, öğrenim görmüş insan anlamına gelmesin sakın! Yüksek öğrenim görmüş nice cahil insanlarımız var ne yazık ki. Asıl bunlar daha çok korkutmalı insanı...
Öğrenim görmüş bu tür insanlar, her şeyi bildiğini sanır ve en büyük handikapları da her şeyi bildiklerini sanmalarıdır. Esas olan; eğitimdir...
Öğrenim sadece teorik bilgiye dayalıdır. Nitekim ders bilgisini, meslek bilgisini öğrenim sayesinde alırız. Oysa doğru bir eğitim, bir insanı ulvi bir noktaya taşıyan, hayata hazırlayan, toplumsal kurallardan tutun da aklınıza gelecek her konuda kişiyi, nitelikli bir yapıya eriştirir. Eğitim, insanı aydın kılar. Eğitimli kişi, toplumsal ve bireysel her türlü soruna çözümsel yaklaşımda bulunur. Toplum içinde birçok konuda öncülük eder... Bunlara örnek olarak sayacağımız birçok insan var aslında. Hatta eğitimli aydın kişi diye nitelendirilecek kişiler arasında, insanları aydınlatacak türden yapıtlar bırakan birçok yazar var ve bunların arasında dünya klasikleri yazarları var ki, kesinlikle okumanızı öneririm.
Bu dönemde bekli de en çok yapmamız gereken şey; bol bol okumak ve yeni fikirler geliştirmek olsa gerek.
Okumayı seven biri olarak, son günlerde benim de tutkuyla okuduğum dünya klasiklerinden; Rus yazar Dostoyevski'nin 'Suç ve Ceza' kitabı beni derinden etkiledi. Bireysel çıkarların topluma nasıl zarar verdiğini, çıkarlar yüzünden toplumun nasıl dejenerasyona uğradığını ve toplumsal sorunları çözmenin metotlarını en ince ayrıntısı ile anlatmış, düşünür yazar Dostoyevski. Konumuz eğitim olunca, insanın kendini eğitebileceği örnek yazarları ve eserlerini takip etmesinin de bu noktada bir katkısının olacağı fikrindeyim.
Her insanın dünya klasiklerini yazan yazarların, en az bir kitabını okumasının büyük önem taşıdığını düşünüyorum ayrıca.
Özellikle de Rus edebiyatçıları kitaplarında, toplumsal konuları ele aldıkları için Aleksandr Puşkin, Lev Tolstoy, Fyodor Dostoyevski'nin en az bir kitabını okumak, toplumsal konulara daha gerçekçi bir göz ile bakmayı sağlayacaktır. Tabii ki, diğer klasikleri de ve hatta daha fazlasını okuyabilsek keşke....
Eğitim zaten öncelikle merakla başlar ve sonra araştırmayla, gözlemlerle, anlamayla ve de anladıklarını sentezleyerek hayata yansıtmayla devam eder.
"DÜZELMEYİ, DÜZELTMEYİ İLKE EDİN!"
"İnsanlık dışı düzene, ahlaki çöküşe, kişilik yıkılmasına karşı koyacak aydın insanlardan biri de; neden sen olmayasın? Dünyaya gelme amacın ne? Sadece zevk için geldiysen, hayvanlardan farkın ne?" diye soruyorum insanlığa!
"Düşünebiliyorsan ve insansan eğer bozulmayı kabul etmek yerine, düzelmeyi, düzeltmeyi ilke edin," diyorum iyiden iyiye, kendi içimde herkese ve kendime. İnsanı yüce kılan unsurlar arasında insanlara faydalı olmak ve örnek olmak vardır. Kendi çıkarları uğruna bir başkasını hiçe saymak, en aşağılık insan olmak değil midir?
Oysa insan, en yüksek değerde yaratılan bir canlıdır. Tabii düşünebiliyorsa...
Ne yazık ki eğitim ve öğrenim konusunda yeterli bilgiye sahip olmayan bir toplumuz ve sadece öğrenim odaklı gidiyoruz. Ha! Onu da çok iyi yapabildiğimizi sanmıyorum. Öğrenim konusunda da çuvallıyoruz tabii.
BEN BUGÜN EĞİTİM BAKANI OLSAYDIM...
Ben bugün eğitim bakanı olsaydım eğer; ilk yapacağım şey, adı üstünde; 'Eğitim Bakanı' eğitimi, öğrenim süreci başlamadan önce tüm çocuklara vermek olurdu. Çünkü eğitim çocuk yaşta başlar, sonra da doğru yöntemlerle geliştirilerek devam eder.
Kim bilir, eğitim ve öğrenimi eşit ve doğru bir şekilde verseydik, belki de birçok şey daha farklı olurdu şu anda... Ama hala çok geç değil ve hala birçok şey yapılabilir.