Ayşe  Yıldız
Köşe Yazarı
Ayşe Yıldız
 

ÖĞRENDİKÇE, HİÇBİR ŞEY BİLMEDİĞİNİ FARK EDİYOR İNSAN

İnsan öğrendikçe cahillik hissi mi artıyor acaba? Tabii bu durum herkes için değil, öğrenmeye açık ve bilgiye aç insanlar için geçerli bir durum. Öğrendikçe "Ne kadar da cahilmişiz" diyebilmek; öncelikle erdemli oluşun ve sonrasında ise farkındalığın, bilgeliğin timsalidir. Bir insan ne kadar çok bilgiye sahip olursa olsun her öğrendiği bilgide, "Ne kadar da cahilmişim" diye biliyor ise; kibirsiz ve "dolu başak" misali, bilgiyi ego için toplamayan ve de hem kendisine, hem de etrafına faydalı olabilmek amaçlı edinir. Her konuda bilgi edinmek, bilgili olmak tabii ki çok güzel bir özellik ancak; bilgiyi ne amaçlı alıyoruz? Kitap okuyoruz, öğrenmeye çalışıyoruz ancak; ne amaçlı bunu yapıyoruz? BİLGİLİ GÖRÜNME EGOSU MU? YOKSA FAYDALI OLMA AMACI MI? Temelinde farklı sebeplerden kaynaklı insanın bilgi edinme amaçları vardır. Kimileri ruhunu olgunlaştırmak amaçlı hem kendisini hem de etrafını aydınlatmak için dünyada güzel izler bırakmak için okur, araştırır, öğrenir hatta öğrendiklerini paylaşır. Kimileri ise; "Vay be, ne de bilgili" gibi söylemleri duymak ve sadece takdir görmek, onaylanmak, bu söylemlerle egosunu okşamak amaçlı bilgi edinmeye çalışır. Bu tıpkı şeytanın, Azazel (Azazil) adında bir melekken egosundan, kibrinden şeytana dönüşmesi gibi... AZAZEL'İN ŞEYTAN OLMA HİKAYESİ Azazel, yaratıcıya en çok ibadet eden, en geniş bilgiye, en yüksek ilime sahip bir melekti. Ta ki; yaratıcı Adem'i yaratana kadar... O kadar bilgiye ve geniş ilime sahipti ki; bütün melekler o'na gelir, bilgi alırdı. Yani meleklerin komutanı olarak bilinirdi. Ve sonra Adem yaratıldı ve yaratıcı, tüm meleklerin Adem'e secde etmesini istedi... Sınav tam da burada başlar. Yaratıcı, kimin kibre gireceğini bekler... MELEKLERDEN BİRİ KİBİRLENECEKTİ AMA KİM? Azazel (şeytan) kibre büründü ve dedi ki; "Rabim! Ben sana en çok ibadet eden bir meleğim, en bilgili olan meleğin benim, neden ihtiyaç duydun da çamurdan bir Adem yarattın? Benim gibi bilgili, sana hep ibadet eden, itaat eden bir melek nasıl olurda çamurdan yaratılan bir Adem'e secde eder"? Bu isyan sonrasında bir melek sınavı geçemez. Hem ismi hem de cismi ile bir anda değişime uğrar. Yaratıcı artık huzurundan da kovar... Bilgi eğer insanı kibre sokuyorsa, demek ki orada bir sınav var. BİLGİ VE FELSEFE Felsefeye merakı olanlar Sokrates'in, "Bildiğim tek şey hiç bir şey bilmediğimdir" aforizmasını iyi bilir. Tüm zamanların en iyi bilinen felsefi alıntılarından biridir. Sokrates aslında mutlak kesinlik ile hiçbir şeyin bilinemeyeceğini ama belirli şeyler hakkında emin hissedilebileceğini vurgular. Yani bu tıpkı şunun gibi; "Herkes her şeyi bilemez ve herkes farklı konularda cahildir". Farkındalığın, öğrenme mekanizmasını tetiklediğini biliyor muydunuz? Burası çok önemli! Bilinmeyeni yüzeye çıkarmanın anahtarı dikkat ve farkındalıktır. Farkındalığı yüksek insanlar bilgiye ulaşmaya çalışır ve sürekli bir şeyler öğrenerek kendisine ve toplumun gelişimine katkı sağlayacak bir misyon edinir. Albert Einstein'ın dediği gibi; "Öğrendikçe, ne kadar çok şey bilmediğimi fark ediyorum". Einstein'ın bu aforizmasına binaen ben de diyorum ki; "Bilmediğimi biliyorum". Tevazu ile herkesin bu bilinçte olması gerekmez mi? Ama ne yazık ki, günümüz insanları bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olabiliyor.Tavazu mu? Biraz unutulmaya başlandı sanki! BİLİMSEL OLARAK Bilinmeyen bilinçsiz yetersizlik alanı diye bir alan var her insanın beyninde. Bu alan sınırsız bir alan, ne yüklerseniz alır. Ancak bu alanı yine farkındalık ve dikkat sayesinde doldurabiliyoruz. Tabii biraz da gözlem, etkileşim, deneyim, tercihlerimiz ve ilgimiz de bu alanı doldurmaya etken unsurlar. Bu noktada "Açık" alana geçebiliriz, farkında olmazsak "Kör" alanda da kalmayı seçebiliriz. Bir anda rastgele bir uyarıcı farkındalık oluşturabilir ve oradan da öğrenme süreci başlar. Yani yaşam boyunca farkındalığımızı geliştirmemiz ve algılarımızı açmamız gerekiyor. Kısacası; Bilgi ve bilgi yönetimi gibi bir sorumluluğu elinde tutması için kişi öncelikle "Kendini bilmeli". Kendini bilen insan, bilginin yüceliğini de sorumluluğunu da gayet iyi bilir... Bilgi deryasında boğulmadan, yüzebilmeyi bilmek dileği ile...
Ekleme Tarihi: 31 Ocak 2020 - Cuma
Ayşe  Yıldız

ÖĞRENDİKÇE, HİÇBİR ŞEY BİLMEDİĞİNİ FARK EDİYOR İNSAN

İnsan öğrendikçe cahillik hissi mi artıyor acaba? Tabii bu durum herkes için değil, öğrenmeye açık ve bilgiye aç insanlar için geçerli bir durum.

Öğrendikçe "Ne kadar da cahilmişiz" diyebilmek; öncelikle erdemli oluşun ve sonrasında ise farkındalığın, bilgeliğin timsalidir.

Bir insan ne kadar çok bilgiye sahip olursa olsun her öğrendiği bilgide, "Ne kadar da cahilmişim" diye biliyor ise; kibirsiz ve "dolu başak" misali, bilgiyi ego için toplamayan ve de hem kendisine, hem de etrafına faydalı olabilmek amaçlı edinir.

Her konuda bilgi edinmek, bilgili olmak tabii ki çok güzel bir özellik ancak; bilgiyi ne amaçlı alıyoruz?

Kitap okuyoruz, öğrenmeye çalışıyoruz ancak; ne amaçlı bunu yapıyoruz?

BİLGİLİ GÖRÜNME EGOSU MU? YOKSA FAYDALI OLMA AMACI MI?

Temelinde farklı sebeplerden kaynaklı insanın bilgi edinme amaçları vardır.

Kimileri ruhunu olgunlaştırmak amaçlı hem kendisini hem de etrafını aydınlatmak için dünyada güzel izler bırakmak için okur, araştırır, öğrenir hatta öğrendiklerini paylaşır. Kimileri ise; "Vay be, ne de bilgili" gibi söylemleri duymak ve sadece takdir görmek, onaylanmak, bu söylemlerle egosunu okşamak amaçlı bilgi edinmeye çalışır.

Bu tıpkı şeytanın, Azazel (Azazil) adında bir melekken egosundan, kibrinden şeytana dönüşmesi gibi...

AZAZEL'İN ŞEYTAN OLMA HİKAYESİ

Azazel, yaratıcıya en çok ibadet eden, en geniş bilgiye, en yüksek ilime sahip bir melekti. Ta ki; yaratıcı Adem'i yaratana kadar...

O kadar bilgiye ve geniş ilime sahipti ki; bütün melekler o'na gelir, bilgi alırdı. Yani meleklerin komutanı olarak bilinirdi.

Ve sonra Adem yaratıldı ve yaratıcı, tüm meleklerin Adem'e secde etmesini istedi...

Sınav tam da burada başlar.

Yaratıcı, kimin kibre gireceğini bekler...

MELEKLERDEN BİRİ KİBİRLENECEKTİ AMA KİM?

Azazel (şeytan) kibre büründü ve dedi ki; "Rabim! Ben sana en çok ibadet eden bir meleğim, en bilgili olan meleğin benim, neden ihtiyaç duydun da çamurdan bir Adem yarattın? Benim gibi bilgili, sana hep ibadet eden, itaat eden bir melek nasıl olurda çamurdan yaratılan bir Adem'e secde eder"?

Bu isyan sonrasında bir melek sınavı geçemez. Hem ismi hem de cismi ile bir anda değişime uğrar. Yaratıcı artık huzurundan da kovar...

Bilgi eğer insanı kibre sokuyorsa, demek ki orada bir sınav var.

BİLGİ VE FELSEFE

Felsefeye merakı olanlar Sokrates'in, "Bildiğim tek şey hiç bir şey bilmediğimdir" aforizmasını iyi bilir. Tüm zamanların en iyi bilinen felsefi alıntılarından biridir. Sokrates aslında mutlak kesinlik ile hiçbir şeyin bilinemeyeceğini ama belirli şeyler hakkında emin hissedilebileceğini vurgular.

Yani bu tıpkı şunun gibi;

"Herkes her şeyi bilemez ve herkes farklı konularda cahildir".

Farkındalığın, öğrenme mekanizmasını tetiklediğini biliyor muydunuz? Burası çok önemli!

Bilinmeyeni yüzeye çıkarmanın anahtarı dikkat ve farkındalıktır.

Farkındalığı yüksek insanlar bilgiye ulaşmaya çalışır ve sürekli bir şeyler öğrenerek kendisine ve toplumun gelişimine katkı sağlayacak bir misyon edinir.

Albert Einstein'ın dediği gibi; "Öğrendikçe, ne kadar çok şey bilmediğimi fark ediyorum".

Einstein'ın bu aforizmasına binaen ben de diyorum ki; "Bilmediğimi biliyorum".

Tevazu ile herkesin bu bilinçte olması gerekmez mi?

Ama ne yazık ki, günümüz insanları bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olabiliyor.Tavazu mu? Biraz unutulmaya başlandı sanki!

BİLİMSEL OLARAK

Bilinmeyen bilinçsiz yetersizlik alanı diye bir alan var her insanın beyninde.

Bu alan sınırsız bir alan, ne yüklerseniz alır.

Ancak bu alanı yine farkındalık ve dikkat sayesinde doldurabiliyoruz. Tabii biraz da gözlem, etkileşim, deneyim, tercihlerimiz ve ilgimiz de bu alanı doldurmaya etken unsurlar.

Bu noktada "Açık" alana geçebiliriz, farkında olmazsak "Kör" alanda da kalmayı seçebiliriz. Bir anda rastgele bir uyarıcı farkındalık oluşturabilir ve oradan da öğrenme süreci başlar. Yani yaşam boyunca farkındalığımızı geliştirmemiz ve algılarımızı açmamız gerekiyor.

Kısacası;

Bilgi ve bilgi yönetimi gibi bir sorumluluğu elinde tutması için kişi öncelikle "Kendini bilmeli".

Kendini bilen insan, bilginin yüceliğini de sorumluluğunu da gayet iyi bilir...

Bilgi deryasında boğulmadan, yüzebilmeyi bilmek dileği ile...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.