Ayşe  Yıldız
Köşe Yazarı
Ayşe Yıldız
 

ORTAK KÜLTÜR MİRASI AYASOFYA

Gündem konularımızın sık değiştiği bu günlerde, yeni konumuz; Ayasofya. Necip Fazıl Kısakürek'in güzel bir sözü ile başlamak istiyorum. Diyor ki; "Ayasofya’nın kapılarıyla beraber, ruhumuzu kilitlediler. Ayasofya açılmalıdır, Türk’ün bahtıyla beraber açılmalıdır." Ayasofya sadece İslam’a değil tüm dünyaya açılmalıdır. Çünkü Ayasofya, sadece İslam mabedi gibi görülerek, küçük kalıplara sığdırılacak bir değer değildir. Aksine tüm dünyaya mal olmuş, büyük bir uygarlık değeridir.... FATİH SULTAN MEHMET VE AYASOFYA 1453'te İstanbul'un fethinden sonra, Fatih Sultan Mehmet 'fethin sembolü' amaçlı ve cami ihtiyacını karşılamak için Ayasofya'yı kiliseden camiye çevirmişti. Çünkü o dönemlerde bugünkü gibi çok fazla cami yoktu ve gerçekten cami ihtiyacı vardı. Şimdi ülke geneline baktığımızda her yerde ihtiyacın dışında bir sürü cami var. Şundan eminim ki; dönemin entelektüel, yenilikçi, reformcu büyük lideri Fatih Sultan Mehmet bile bugün yaşıyor olsaydı, Ayasofya'nın cami değil, müze olarak kalmasını isterdi. Ülkemizde en çok ihtiyaç olan şey gerçekten cami mi, yoksa müzeler ve kütüphaneler mi? Gerçek olan şu ki, kültür ve medeniyetimizi tüm düyaya tanıtabileceğimiz, kültür ve medeniyet müzelerine ihtiyacımız var. Gelelim konunun özüne... AYASOFYA ORTAK KÜLTÜR MİRASIDIR! Ayasofya, 537-1453 arasında kilise, 1453-1934 arasında cami, 1934'ten beri de müze olarak kullanıldı. Dolayısıyla yaklaşık 1000 yıl kilise, 500 yıl ise cami olarak hizmet veren Ayasofya, toplamda yaklaşık 1500 yıllık, Hıristiyan-Müslüman ve Bizans-Osmanlı “ortak kültür mirası” durumundadır. Elbette ki camilerimiz olacak. Dinimizi, değerlerimizi yaşatacağız. Ancak şunu da göz ardı etmemek gerekir; Ayafosya’yı yılda yüz binlerce turist ziyaret eder. İstanbul’a gelen bilhassa Hristiyan bir turistin aklına gelen ilk ziyaretgah tabiatıyla Ayasofya olur. Hal böyle olunca, Ayasofya Müzesi’nden elde edilen gelir akıl almaz boyutlara ulaşır. Böyle bir durumda akla gelen en önemli soru şu: İstanbul, Ayasofya Müzesi'nden dolayı yüzbinlerce turisti çekiyorken ve dünyanın cazibe merkezi halinde iken, bu durum dış politikada kimleri rahatsız ediyor? İstanbul'un dünya genelinde ilgi odağı olması, kimlerin hazımsızlığına sebep oluyor... Kültürel bir bütünlüğü ile Ayasofya, cami ve kilise olmasının ötesinde “insanlığın ortak kültür mirası” iken, neden bir cami haline getiriliyor? Haydi cami haline getirildi, Ayasofya cami iken tüm dünyanın ziyaret merkezi olması hali devam edecek mi? Ayasofya'yı dinsel fanatizm haline dönüştürmeden, kayıp ve kazanç yönlerini bir düşünelim mi, hani şöyle aklı selim... Atatürk, tarih ve sanat değerini düşünerek Ayasofya'yı 1931-1934 yılları arasında 4 yıl devam eden bilimsel, sanatsal çalışmalar sonrasında müze haline dönüştürmeye karar verdi. Ayrıca Atatürk, 1929'da Sultanahmet Camii'ni restore ettiriyordu. Bu ayrıntılı bilgiye, biraz araştırma yapanlar muhakkak rastlayacaktır. Ayasofya'nın tamamıyla Bizans-Osmanlı Eserleri Müzesi olması kararında kültür ve uygarlık izdüşümleri vardır. İnsanlığın ortak kültür mirası olan Ayasofya'nın müze olarak kalması, ülkenin hem maddi hem de manevi bir kazancı olduğunu aklı selim her insan algılayabilir. Tabii aklı selim insan...
Ekleme Tarihi: 15 Temmuz 2020 - Çarşamba
Ayşe  Yıldız

ORTAK KÜLTÜR MİRASI AYASOFYA

Gündem konularımızın sık değiştiği bu günlerde, yeni konumuz; Ayasofya.

Necip Fazıl Kısakürek'in güzel bir sözü ile başlamak istiyorum.

Diyor ki;

"Ayasofya’nın kapılarıyla beraber, ruhumuzu kilitlediler. Ayasofya açılmalıdır, Türk’ün bahtıyla beraber açılmalıdır."

Ayasofya sadece İslam’a değil tüm dünyaya açılmalıdır. Çünkü Ayasofya, sadece İslam mabedi gibi görülerek, küçük kalıplara sığdırılacak bir değer değildir. Aksine tüm dünyaya mal olmuş, büyük bir uygarlık değeridir....

FATİH SULTAN MEHMET VE AYASOFYA

1453'te İstanbul'un fethinden sonra, Fatih Sultan Mehmet 'fethin sembolü' amaçlı ve cami ihtiyacını karşılamak için Ayasofya'yı kiliseden camiye çevirmişti.

Çünkü o dönemlerde bugünkü gibi çok fazla cami yoktu ve gerçekten cami ihtiyacı vardı.

Şimdi ülke geneline baktığımızda her yerde ihtiyacın dışında bir sürü cami var.

Şundan eminim ki; dönemin entelektüel, yenilikçi, reformcu büyük lideri Fatih Sultan Mehmet bile bugün yaşıyor olsaydı, Ayasofya'nın cami değil, müze olarak kalmasını isterdi.

Ülkemizde en çok ihtiyaç olan şey gerçekten cami mi, yoksa müzeler ve kütüphaneler mi?

Gerçek olan şu ki, kültür ve medeniyetimizi tüm düyaya tanıtabileceğimiz, kültür ve medeniyet müzelerine ihtiyacımız var.

Gelelim konunun özüne...

AYASOFYA ORTAK KÜLTÜR MİRASIDIR!

Ayasofya, 537-1453 arasında kilise, 1453-1934 arasında cami, 1934'ten beri de müze olarak kullanıldı. Dolayısıyla yaklaşık 1000 yıl kilise, 500 yıl ise cami olarak hizmet veren Ayasofya, toplamda yaklaşık 1500 yıllık, Hıristiyan-Müslüman ve Bizans-Osmanlı “ortak kültür mirası” durumundadır.

Elbette ki camilerimiz olacak. Dinimizi, değerlerimizi yaşatacağız. Ancak şunu da göz ardı etmemek gerekir; Ayafosya’yı yılda yüz binlerce turist ziyaret eder. İstanbul’a gelen bilhassa Hristiyan bir turistin aklına gelen ilk ziyaretgah tabiatıyla Ayasofya olur.

Hal böyle olunca, Ayasofya Müzesi’nden elde edilen gelir akıl almaz boyutlara ulaşır.

Böyle bir durumda akla gelen en önemli soru şu:

İstanbul, Ayasofya Müzesi'nden dolayı yüzbinlerce turisti çekiyorken ve dünyanın cazibe merkezi halinde iken, bu durum dış politikada kimleri rahatsız ediyor?

İstanbul'un dünya genelinde ilgi odağı olması, kimlerin hazımsızlığına sebep oluyor...

Kültürel bir bütünlüğü ile Ayasofya, cami ve kilise olmasının ötesinde “insanlığın ortak kültür mirası” iken, neden bir cami haline getiriliyor?

Haydi cami haline getirildi, Ayasofya cami iken tüm dünyanın ziyaret merkezi olması hali devam edecek mi?

Ayasofya'yı dinsel fanatizm haline dönüştürmeden, kayıp ve kazanç yönlerini bir düşünelim mi, hani şöyle aklı selim...

Atatürk, tarih ve sanat değerini düşünerek Ayasofya'yı 1931-1934 yılları arasında 4 yıl devam eden bilimsel, sanatsal çalışmalar sonrasında müze haline dönüştürmeye karar verdi.

Ayrıca Atatürk, 1929'da Sultanahmet Camii'ni restore ettiriyordu.

Bu ayrıntılı bilgiye, biraz araştırma yapanlar muhakkak rastlayacaktır.

Ayasofya'nın tamamıyla Bizans-Osmanlı Eserleri Müzesi olması kararında kültür ve uygarlık izdüşümleri vardır.

İnsanlığın ortak kültür mirası olan Ayasofya'nın müze olarak kalması, ülkenin hem maddi hem de manevi bir kazancı olduğunu aklı selim her insan algılayabilir. Tabii aklı selim insan...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.