Ayşe  Yıldız
Köşe Yazarı
Ayşe Yıldız
 

RUHUN CİNSİYETİ YOK! HER RUH, HEM ERKEK HEM DE KADINDIR

Ruhun cinsiyeti yoktur. Her ruh eşit yaratılmıştır. Ruh, sadece dünya yaşamını deneyimlemek için seçtiği beden kıyafeti ile dünyaya gelir ve de varlığını sürdürür. Bir erkek bedeninde dünyaya gelen bir ruhun, bir kadın bedeni ile dünyaya gelen ruhtan hiçbir farkı ve ayrıcalığı yoktur. Bilakis; farklı beden kıyafeti ile dünyaya gelen her ruh birbirinden ayrılamaz ve eşittir. İnsan, sadece bedenden oluşmuyor, bir ruhumuz var ve "Ruhun cinsiyeti" yok! Cinsiyet ayrımı yapan insan, sizce kendi içinde bölünmüyor mu? Bölündükçe de birçok konuda eksik yaşıyor mu? Ruhun doğasına uygun yaşamayan insanlara şöyle bir bakarsanız; hepsinin mutsuz ve tatminsizliğin pençesinde boğuştuğunu çok net görürsünüz. Bağnaz zihniyetli, gelişmemiş toplumlar kadının tüm yaşamını kısıtlıyor ve erkeğe her konuda, her türlü hakkı tanıyor ne yazık ki? Bir ülkenin gelişmiş ya da gelişmemiş olduğunu kadına verilen değerden anlayabilirsiniz. Unutmayalım ki; ayrımcılık zararlıdır ve eşitsizliği yerleşik hale getirir. Toplumsal cinsiyet körü veya ayrımcı dil, cinsiyetçi tutum ve davranışları da artırır. Bu başlık altında biraz da 'Kadınlar Günü'ne vurgu yapmak istedim. Kadınlar Günü diye dillendirilen bu gün bile içinde 'kadın' geçtiği için hiç iç açıcı bir algı oluşturmadığını düşünüyorum. Dünya Kadınlar Günü, ne yazık ki kadın hakları hareketinde bir odak noktası olarak tanımlanır. "Ne yazık ki," diyorum çünkü; 'kadın hakları' tamlamasındaki saçmalığa tahammül edemiyorum! Neden "Erkekler Günü" yok mesela? Ya da neden erkek hakları ile ilgili bir hareket yok da neden bu durum kadınlara özel bir bu durum olarak derin derin işleniyor toplum bilincine? NEDİR BU, HER ŞEYİ ÖZEL GÜNE BAĞLAMA MERAKI? Nedir bu, bayram havasında "Kadınlar Günü" kutlaması? Yıllar önce emekçi kadınların bir araya gelerek, daha iyi şartlarda çalışmak için başlattıkları grev sonrasında, onlarca kadının yanarak ölümünün ardından özel gün olarak kabul edilen bir günü coşku ile kutluyoruz! Doğum günü, evlilik yıl dönümü, yeni yıl gibi özel ve kişiye özel günlerin dışında kutlanan her günün saçma ve gereksiz olduğunu düşünüyorum. Kadınlar Günü'nde kadınların ezilmiş olduğunu, haksızlığa uğradığını, daha güçsüz olduğunu düşündüren bir gün daha olamaz herhalde! Aslında her 8 Mart'ta, bütün kadınlar bunları düşünerek kendini kötü hissediyor. Mesela; Çocuklar Günü! Yine saçma bir gün. Çünkü istismara uğrayan, şiddet gören bütün çocuklar o gün, yaşadıkları travmaları daha çok hatırlıyor. Anneler Günü-Babalar Günü! Yine bu kutlanan saçma günde; bakıma muhtaç, terk edilmiş, darülacezeye bırakılmış, düşkün onlarca anne ve baba, o gün, ne kadar aciz duruma düştüğünü daha derinden hissetmiyor mu sizce? Bir de 'Sevgililer Günü'müz var ki; bir ömre bedel! Hiç sevgi görmemiş, hiç ilgi görmemiş, kendini değerli hissetmemiş birçok insanın kabus günü! O gün herkes sevgi pıtırcığı oluveriyor... 364 gün boyunca duygudan yoksun, onlarca insan bile bir anda sevgi kelebeği oluveriyor! 364 günü anlamsız kılan, 'özel gün' kisvesi altında kutlanan her günü yok sayıyorum... ve 364 günü anlamsız kılan, sadece bir günü anlamlı kılmaya çalışan zihniyetleri de yok sayıyorum. 'Erkekliği' kendine verilmiş bir unvan olarak gören, kendi ezikliğini cinsiyeti ile kamufle etmeye çalışan, empati yoksunu birçok erkeğin; 'Kadınlar Günü' nedeni ile sergilediği şaklabanlıklara bol bol şahitlik ettik. Kadın-erkek ayrımı olmayan, insan merkezli, kadına şiddet, kadın cinayetleri, kadın hak ve hürriyetlerinin konuşulmayacağı güzel ve adil günler dileği ile....
Ekleme Tarihi: 12 Mart 2021 - Cuma
Ayşe  Yıldız

RUHUN CİNSİYETİ YOK! HER RUH, HEM ERKEK HEM DE KADINDIR

Ruhun cinsiyeti yoktur. Her ruh eşit yaratılmıştır. Ruh, sadece dünya yaşamını deneyimlemek için seçtiği beden kıyafeti ile dünyaya gelir ve de varlığını sürdürür. Bir erkek bedeninde dünyaya gelen bir ruhun, bir kadın bedeni ile dünyaya gelen ruhtan hiçbir farkı ve ayrıcalığı yoktur.

Bilakis; farklı beden kıyafeti ile dünyaya gelen her ruh birbirinden ayrılamaz ve eşittir.

İnsan, sadece bedenden oluşmuyor, bir ruhumuz var ve "Ruhun cinsiyeti" yok!

Cinsiyet ayrımı yapan insan, sizce kendi içinde bölünmüyor mu?

Bölündükçe de birçok konuda eksik yaşıyor mu?

Ruhun doğasına uygun yaşamayan insanlara şöyle bir bakarsanız; hepsinin mutsuz ve tatminsizliğin pençesinde boğuştuğunu çok net görürsünüz.

Bağnaz zihniyetli, gelişmemiş toplumlar kadının tüm yaşamını kısıtlıyor ve erkeğe her konuda, her türlü hakkı tanıyor ne yazık ki?

Bir ülkenin gelişmiş ya da gelişmemiş olduğunu kadına verilen değerden anlayabilirsiniz.

Unutmayalım ki; ayrımcılık zararlıdır ve eşitsizliği yerleşik hale getirir.

Toplumsal cinsiyet körü veya ayrımcı dil, cinsiyetçi tutum ve davranışları da artırır.

Bu başlık altında biraz da 'Kadınlar Günü'ne vurgu yapmak istedim.

Kadınlar Günü diye dillendirilen bu gün bile içinde 'kadın' geçtiği için hiç iç açıcı bir algı oluşturmadığını düşünüyorum.

Dünya Kadınlar Günü, ne yazık ki kadın hakları hareketinde bir odak noktası olarak tanımlanır.

"Ne yazık ki," diyorum çünkü; 'kadın hakları' tamlamasındaki saçmalığa tahammül edemiyorum!

Neden "Erkekler Günü" yok mesela? Ya da neden erkek hakları ile ilgili bir hareket yok da neden bu durum kadınlara özel bir bu durum olarak derin derin işleniyor toplum bilincine?

NEDİR BU, HER ŞEYİ ÖZEL GÜNE BAĞLAMA MERAKI?

Nedir bu, bayram havasında "Kadınlar Günü" kutlaması?

Yıllar önce emekçi kadınların bir araya gelerek, daha iyi şartlarda çalışmak için başlattıkları grev sonrasında, onlarca kadının yanarak ölümünün ardından özel gün olarak kabul edilen bir günü coşku ile kutluyoruz!

Doğum günü, evlilik yıl dönümü, yeni yıl gibi özel ve kişiye özel günlerin dışında kutlanan her günün saçma ve gereksiz olduğunu düşünüyorum.

Kadınlar Günü'nde kadınların ezilmiş olduğunu, haksızlığa uğradığını, daha güçsüz olduğunu düşündüren bir gün daha olamaz herhalde!

Aslında her 8 Mart'ta, bütün kadınlar bunları düşünerek kendini kötü hissediyor.

Mesela; Çocuklar Günü!

Yine saçma bir gün. Çünkü istismara uğrayan, şiddet gören bütün çocuklar o gün, yaşadıkları travmaları daha çok hatırlıyor.

Anneler Günü-Babalar Günü!

Yine bu kutlanan saçma günde; bakıma muhtaç, terk edilmiş, darülacezeye bırakılmış, düşkün onlarca anne ve baba, o gün, ne kadar aciz duruma düştüğünü daha derinden hissetmiyor mu sizce?

Bir de 'Sevgililer Günü'müz var ki; bir ömre bedel!

Hiç sevgi görmemiş, hiç ilgi görmemiş, kendini değerli hissetmemiş birçok insanın kabus günü! O gün herkes sevgi pıtırcığı oluveriyor... 364 gün boyunca duygudan yoksun, onlarca insan bile bir anda sevgi kelebeği oluveriyor!

364 günü anlamsız kılan, 'özel gün' kisvesi altında kutlanan her günü yok sayıyorum... ve 364 günü anlamsız kılan, sadece bir günü anlamlı kılmaya çalışan zihniyetleri de yok sayıyorum.

'Erkekliği' kendine verilmiş bir unvan olarak gören, kendi ezikliğini cinsiyeti ile kamufle etmeye çalışan, empati yoksunu birçok erkeğin; 'Kadınlar Günü' nedeni ile sergilediği şaklabanlıklara bol bol şahitlik ettik.

Kadın-erkek ayrımı olmayan, insan merkezli, kadına şiddet, kadın cinayetleri, kadın hak ve hürriyetlerinin konuşulmayacağı güzel ve adil günler dileği ile....

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.