Ayşe  Yıldız
Köşe Yazarı
Ayşe Yıldız
 

TOPLUMSAL BOZULMALAR, BİREYSEL BOZULMALARLA BAŞLAR

Birçok entelektüelin örnek aldığı Alman filozof ve bilimsel sosyalizmin kurucusu Karl Marx'ın çok anlamlı bir sözü ile başlamak istiyorum bu haftaki köşe yazıma. *** Marx diyor ki; "Eğer insan, karşılığında sevgi uyandırmadan severse (seven insan olarak kendini ortaya koyarken sevilen bir insan olmayı beceremiyorsa) o zaman o sevgi talihsiz ve aciz bir sevgidir." Yani sadece sevmek yetiyor mu? Sevilecek özelliklere sahip olmamız da gerekmiyor mu? Zorlu bir süreçten geçiyoruz elbette. İçinde bulunduğumuz zamanın dinamiğine bakıldığında, enflasyon, işsizlik, döviz artışı, ekonomik resesyon, doğanın değişimi, çevre kirliliği, göç̧, büyük devletlerin güç̧ savaşları, kapitalizm, azalan kaynaklar ve artan nüfusu göz önüne alırsak, çok da harika günler içinde olmadığımız aşikar. *** Dünyanın hali zaten ortada. İnsanoğlu maneviyatını tamamen kaybetmiş durumda. Diğer yandan dinsel inançların politik ve maddi çıkarlar için kullanılıyor olması daha büyük bir hezimet. Dünya böyle bir hal aldı ne yazık ki. PEKİ, NE YAPMAMIZ GEREKİYOR? Bireysel bozulmalar toplumsal bozulmaları beraberinde getiriyor. Her bireyin öncelikle kendisini eleştirmesi gerekmiyor mu, toplumu suçlamadan önce? Yaşanılan her olumsuzluğu topluma mal etmemiz sizce ne kadar doğru? İĞNEYİ ÖNCELİKLE KENDİMİZE BATIRMA ZAMANIMIZ GELMEDİ Mİ? Bireysel anlamda da toplumun geneline baktığımız zaman aynı dejenerasyonu görmemiz mümkün. Manevi boşluk içinde yok olanlar, mutsuzluğu, düşüncesizce yapılan eylemlerle gidermeye çalışanlar, haz ve şehvet pesinde koşanlar, açgözlülük, materyalizm, güce sahip olmak için hırslarına yenik düşenleri görmemiz de mümkün aslında. İnsanın, insan olma yolunda gidilmesi gereken yolun, tam aksi yönüne doğru hızlı bir çöküş yaşanmakta, ne yazık ki... *** Bu durumu idrak etmeden bu çağı anlamamıza imkan yok. Tam da bu noktada evrensel hümanizm akımını harekete geçirecek ve dünyaya yayacak eylemlere, bu yolda atılacak yeni adımlara ihtiyacımız var. Hiç̧bir dogma veya politik doktrin insanlığı kurtaramayacak. Bilmek gerekiyor ki; hümanizm felsefesi insanı dünyada tek ve en yüksek bir değer olarak görür. Bu felsefe yanlıları, insan üzerine yapılan yatırımın topluma yapılan bir yatırım olacağını bilir ve buna inanır ve de bu yönde ilerler. Bireysel olarak herkesin amacı bu olguyu ortaya çıkarmak, büyütmek olmalıdır. Ancak bu anlayışta olan kişiler, "Kendini kurtaran, toplumu kurtarır, ulusu ve dünyayı kurtarır" mantığındadır... ve tabii hümanistler ben demez, "biz" der. Çünkü hümanistlerde bencillik ve insanlardan çıkarım sağlama fikri olmaz. Ayrıca empatik özellikleri sayesinde, kimseye haksızlık yapmazlar. Yani anlayacağınız, ''EVRENSEL HÜMANİZM'', tüm insanlığı ve dünyayı kurtarır. Hümanistlik, öncelikle kendini sevmeyle başlar ve sonra tüm insanları... Bu konuda içsel verimliliğimizi arttırmak için yine efsane adam; Karl Marx'ın güzel bir sözü ile yazımı bitirmek esterim. "İnsan kendisinin efendisi olmadıkça, kendini bağımsız olarak kabul edemez ve sadece kendi varoluşunu kendine borçlu olduğunda, kendisinin efendisi olabilir. Başkasının desteği ile yaşayan insan, kendini 'bağımlı varlık' olarak görür." Kendimizi sevme yolu ile içsel verimliliğimizi arttırarak, tanıdık, tanımadık, herkesi sevmek dileklerim ile... Sevgiyle ve esenlikle kalın.
Ekleme Tarihi: 30 Eylül 2022 - Cuma
Ayşe  Yıldız

TOPLUMSAL BOZULMALAR, BİREYSEL BOZULMALARLA BAŞLAR

Birçok entelektüelin örnek aldığı Alman filozof ve bilimsel sosyalizmin kurucusu Karl Marx'ın çok anlamlı bir sözü ile başlamak istiyorum bu haftaki köşe yazıma.

***

Marx diyor ki; "Eğer insan, karşılığında sevgi uyandırmadan severse (seven insan olarak kendini ortaya koyarken sevilen bir insan olmayı beceremiyorsa) o zaman o sevgi talihsiz ve aciz bir sevgidir."

Yani sadece sevmek yetiyor mu? Sevilecek özelliklere sahip olmamız da gerekmiyor mu?

Zorlu bir süreçten geçiyoruz elbette. İçinde bulunduğumuz zamanın dinamiğine bakıldığında, enflasyon, işsizlik, döviz artışı, ekonomik resesyon, doğanın değişimi, çevre kirliliği, göç̧, büyük devletlerin güç̧ savaşları, kapitalizm, azalan kaynaklar ve artan nüfusu göz önüne alırsak, çok da harika günler içinde olmadığımız aşikar.

***

Dünyanın hali zaten ortada. İnsanoğlu maneviyatını tamamen kaybetmiş durumda. Diğer yandan dinsel inançların politik ve maddi çıkarlar için kullanılıyor olması daha büyük bir hezimet. Dünya böyle bir hal aldı ne yazık ki.

PEKİ, NE YAPMAMIZ GEREKİYOR?

Bireysel bozulmalar toplumsal bozulmaları beraberinde getiriyor. Her bireyin öncelikle kendisini eleştirmesi gerekmiyor mu, toplumu suçlamadan önce? Yaşanılan her olumsuzluğu topluma mal etmemiz sizce ne kadar doğru?

İĞNEYİ ÖNCELİKLE KENDİMİZE BATIRMA ZAMANIMIZ GELMEDİ Mİ?

Bireysel anlamda da toplumun geneline baktığımız zaman aynı dejenerasyonu görmemiz mümkün. Manevi boşluk içinde yok olanlar, mutsuzluğu, düşüncesizce yapılan eylemlerle gidermeye çalışanlar, haz ve şehvet pesinde koşanlar, açgözlülük, materyalizm, güce sahip olmak için hırslarına yenik düşenleri görmemiz de mümkün aslında. İnsanın, insan olma yolunda gidilmesi gereken yolun, tam aksi yönüne doğru hızlı bir çöküş yaşanmakta, ne yazık ki...

***

Bu durumu idrak etmeden bu çağı anlamamıza imkan yok.

Tam da bu noktada evrensel hümanizm akımını harekete geçirecek ve dünyaya yayacak eylemlere, bu yolda atılacak yeni adımlara ihtiyacımız var. Hiç̧bir dogma veya politik doktrin insanlığı kurtaramayacak.

Bilmek gerekiyor ki; hümanizm felsefesi insanı dünyada tek ve en yüksek bir değer olarak görür.

Bu felsefe yanlıları, insan üzerine yapılan yatırımın topluma yapılan bir yatırım olacağını bilir ve buna inanır ve de bu yönde ilerler.

Bireysel olarak herkesin amacı bu olguyu ortaya çıkarmak, büyütmek olmalıdır.

Ancak bu anlayışta olan kişiler, "Kendini kurtaran, toplumu kurtarır, ulusu ve dünyayı kurtarır" mantığındadır... ve tabii hümanistler ben demez, "biz" der. Çünkü hümanistlerde bencillik ve insanlardan çıkarım sağlama fikri olmaz. Ayrıca empatik özellikleri sayesinde, kimseye haksızlık yapmazlar.

Yani anlayacağınız, ''EVRENSEL HÜMANİZM'', tüm insanlığı ve dünyayı kurtarır.

Hümanistlik, öncelikle kendini sevmeyle başlar ve sonra tüm insanları...

Bu konuda içsel verimliliğimizi arttırmak için yine efsane adam; Karl Marx'ın güzel bir sözü ile yazımı bitirmek esterim.

"İnsan kendisinin efendisi olmadıkça, kendini bağımsız olarak kabul edemez ve sadece kendi varoluşunu kendine borçlu olduğunda, kendisinin efendisi olabilir. Başkasının desteği ile yaşayan insan, kendini 'bağımlı varlık' olarak görür."

Kendimizi sevme yolu ile içsel verimliliğimizi arttırarak, tanıdık, tanımadık, herkesi sevmek dileklerim ile...

Sevgiyle ve esenlikle kalın.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.