Ayşe  Yıldız
Köşe Yazarı
Ayşe Yıldız
 

TOPLUMSAL ZEHİRLENME 

 Hala güvenebileceğimiz bir şey kaldı mı? "Güven" kelimesinin bedelini çok ağır ödedim. Üstü kaldıysa sadakam olsun," diye çok anlamlı bir söz vardır ya, tam da bu durumu yaşadığımız bir çağın içinden geçip gidiyoruz. Güven duyduğumuz birçok şeyden imtihan oluyoruz, bedeller ödüyoruz ve ödediğimiz bedeller sayesinde hem büyüyoruz hem de kötü deneyimlerden ötürü zihinsel, duygusal, ruhsal olarak zehirleniyoruz. Toplum olarak da bireysel olarak da hep iyi niyetlerin, inançların getirdiği "Güven" duygusunun bedelini ödemiyor mu insan? Güvenin olmadığı yerde kaos ve mutsuzluk olmuyor mu? İnsanın kendini mutlu ve huzurlu hissetmesinin en temel ögesi güvendir. Her insan, yaşadığı ülkenin sistemine, yöneticilerine, iletiştiği insanlara (genel, özel) güven duymak ister. Bunu sağlayamadığında ise; insanlar bireyselleşerek, yalnızlaşmaya başlar. Toplum olarak; git gide yalnızlaşmaya doğru gitmiyor muyuz? Dışarıda karşılaştığınız 10 kişiye sorun, 'güven'le ilgili bir sorun yaşadınız mı diye? 10 Kişiden en az 8'i bu konu ile ilgili mustarip olduğu bir hikayesini anlatacaktır. Hele ki sorgulayan biri iseniz, hayat daha bir zorlaşıyor, yüzleştiğiniz gerçekler neticesinde. "Hiçbir şey bilmemek, çok şey bilmekten çok çok daha iyidir," dedirtecek bir karamsarlığa itiyor çağın getirileri... Global bir menfaatçilik zincirinin içinde sıkışıp kalan hayatlar acı içinde iken, bu zincirin parçalarını oluşturanlar gerçekten mutlu mudur, diye hep düşünür dururum. SAHTE GERÇEKLER Yüzler sahte Gülümseyişler sahte Sözler sahte Duygular sahte Mutluluklar sahte İnsanlar türlü türlü roller içinde... Gerçek diye bir şey var mı? Ya da varsa o, bu hayatın neresinde? GÜVENSİZLİK HASTALIĞINA TUTULDUK   Millet güvensizlik hastalığına tutuldu, hastalıktan can çekişiyor. Güven ne mühim şey değil mi?  Olmadan olmuyor. İnsan ebette devletine güvenecek, milletine güvenecek, dostuna güvenecek, ilişki kurduğu birine, birilerine güvenecek. Peki, güvenmek için kim ne yapıyor? Güvensizliğin arttığı bu toplumda herkesin, hepimizin küçük ya da büyük, hiç katkımız yok mu? Her birimiz, kendimizi sorgulamamız gerekmiyor mu? "Kim neyi hak ediyorsa ona göre olurum" anlayışı almış başını gidiyor. Belki de bu fikri savunmayı bırakmakla bir şeyler değişebilir! Etrafımızdakilerin ne olduğu değil, bizim nasıl biri olduğumuz çok önemli. Bırakın onu bunu, kim nasıl olursa olsun biz, "Özümüz"ü bozmayalım yeter ki... Güven ile uyanacağımız, güven dolu günlere...
Ekleme Tarihi: 12 Ağustos 2021 - Perşembe
Ayşe  Yıldız

TOPLUMSAL ZEHİRLENME 

 Hala güvenebileceğimiz bir şey kaldı mı?

"Güven" kelimesinin bedelini çok ağır ödedim. Üstü kaldıysa sadakam olsun," diye çok anlamlı bir söz vardır ya, tam da bu durumu yaşadığımız bir çağın içinden geçip gidiyoruz.
Güven duyduğumuz birçok şeyden imtihan oluyoruz, bedeller ödüyoruz ve ödediğimiz bedeller sayesinde hem büyüyoruz hem de kötü deneyimlerden ötürü zihinsel, duygusal, ruhsal olarak zehirleniyoruz.
Toplum olarak da bireysel olarak da hep iyi niyetlerin, inançların getirdiği "Güven" duygusunun bedelini ödemiyor mu insan?
Güvenin olmadığı yerde kaos ve mutsuzluk olmuyor mu?
İnsanın kendini mutlu ve huzurlu hissetmesinin en temel ögesi güvendir. Her insan, yaşadığı ülkenin sistemine, yöneticilerine, iletiştiği insanlara (genel, özel) güven duymak ister. Bunu sağlayamadığında ise; insanlar bireyselleşerek, yalnızlaşmaya başlar. Toplum olarak; git gide yalnızlaşmaya doğru gitmiyor muyuz?
Dışarıda karşılaştığınız 10 kişiye sorun, 'güven'le ilgili bir sorun yaşadınız mı diye? 10 Kişiden en az 8'i bu konu ile ilgili mustarip olduğu bir hikayesini anlatacaktır.
Hele ki sorgulayan biri iseniz, hayat daha bir zorlaşıyor, yüzleştiğiniz gerçekler neticesinde. "Hiçbir şey bilmemek, çok şey bilmekten çok çok daha iyidir," dedirtecek bir karamsarlığa itiyor çağın getirileri...
Global bir menfaatçilik zincirinin içinde sıkışıp kalan hayatlar acı içinde iken, bu zincirin parçalarını oluşturanlar gerçekten mutlu mudur, diye hep düşünür dururum.

SAHTE GERÇEKLER

Yüzler sahte
Gülümseyişler sahte
Sözler sahte
Duygular sahte
Mutluluklar sahte
İnsanlar türlü türlü roller içinde...
Gerçek diye bir şey var mı?
Ya da varsa o, bu hayatın neresinde?

GÜVENSİZLİK HASTALIĞINA TUTULDUK
 
Millet güvensizlik hastalığına tutuldu, hastalıktan can çekişiyor. Güven ne mühim şey değil mi?  Olmadan olmuyor. İnsan ebette devletine güvenecek, milletine güvenecek, dostuna güvenecek, ilişki kurduğu birine, birilerine güvenecek.

Peki, güvenmek için kim ne yapıyor? Güvensizliğin arttığı bu toplumda herkesin, hepimizin küçük ya da büyük, hiç katkımız yok mu? Her birimiz, kendimizi sorgulamamız gerekmiyor mu?
"Kim neyi hak ediyorsa ona göre olurum" anlayışı almış başını gidiyor. Belki de bu fikri savunmayı bırakmakla bir şeyler değişebilir!
Etrafımızdakilerin ne olduğu değil, bizim nasıl biri olduğumuz çok önemli.
Bırakın onu bunu, kim nasıl olursa olsun biz, "Özümüz"ü bozmayalım yeter ki...

Güven ile uyanacağımız, güven dolu günlere...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.