Ayşe  Yıldız
Köşe Yazarı
Ayşe Yıldız
 

YARINLARA SALDIRMAK MI? ANILARA SARILMAK MI?

Bitmek bilmeyen gelecek planları ve gelecek beklentileri ile yaşamaktan yorulmadık mı? Son zamanlarda gelecek planları yapmaktansa, geçmiş anılarımızı hatırlayarak: "Ben bu zamana kadar neler yaptım? Neleri başardım? Nelerle mutlu oldum? Nelere güldüm? ... " gibi bir zamanlar bize güzel duygular hissettiren anılarımızı yad etmek belki de iyi gelecektir, ne dersiniz? Yarınlara odaklandıkça ve yarınlar için mücadele ettikçe dünümüzü unuttuk. Onlarca yaşanılmış güzel anılar, hiç hatırlanmaz olmuş. Öyle kaptırmışız ki kendimizi, daha doğmamış bir günün üstüne çok büyük planları oturtmuşuz! Gelecek planları insanı daima beklentiye sokar. Beklentiler ise; "Olacak mı? Olmayacak mı?" gibi bir  dizi kaygılı soruların aklımızı meşgul etmesi sonucunda, kendimizi anksiyetenin anaforunda boğuşurken buluveririz bir anda. Elbette umutlarla yaşayacağız. Ancak; umut ve beklentileri birbirinden ayırt etmek gerekir. Umutlarla yaşamak insana huzur verir. Beklentiler ise insanı mutsuzluğa iter. Umutlu olalım ama yarınlara büyük planlar yapmaktan kaçınalım. İnsanı mutlu eden en güzel şey geçmiş anılarıdır. "İyi" ya da "Kötü" anılar, diye bir şey yok aslında. Her şeye anlam yüklemeye de gerek yok! Küçük bir tüyo vereyim; her gün bir ya da iki anınızı hatırlayın, story atın veya bir şekilde zihninizde geçmişten bir şeyleri imgeleyin. "Ne kadar güzel şeyler başarmışım ve ne güzel şeyler gelmiş geçmiş hayatımdan" dedirtecek ve yüzde tebessüm oluşturacak onlarca anıların sahibi iken, hiç bilmediğimiz bir geleceğin kaygısı ile de yaşamaya hiç gerek yok aslında.... Kimse sizi sizin kadar mutlu edemez veya kimse sizi sizin kadar mutsuz da edemez! Hiç beklentisiz, kaygısız sarılın mutluluklarınıza, anılarınıza ve kendinize. Yalnız geldik, yalnız gideceğiz bu Dünya'dan. Yalnız kalmaktan korkan insan, kendi ile yüzleşmekten de korkar. Kendi ile yüzleşmekten korkan insanların bilinçaltı çöpleri de kuvvetle muhtemel, öbek öbek biriktiği içindir... Bu süreci kendimize çekilerek iyi değerlendirmek için, aydınlanmak için, anılarımızı yeniden canlandırmak için, eksik ve kusurlarımızı gözden geçirerek, daha iyi olabilmek için, yani kısacası; hayatı revizyondan geçirmek için büyük bir fırsat! Bu fırsatı boş geçmeyin! Olumsuz gördüğümüz her şey, aslında bize çok şey öğretebilir. Bunun bilinci ile daha mutlu ve daha doğru yaşamak dileğim ile...
Ekleme Tarihi: 29 Nisan 2020 - Çarşamba
Ayşe  Yıldız

YARINLARA SALDIRMAK MI? ANILARA SARILMAK MI?

Bitmek bilmeyen gelecek planları ve gelecek beklentileri ile yaşamaktan yorulmadık mı?

Son zamanlarda gelecek planları yapmaktansa, geçmiş anılarımızı hatırlayarak: "Ben bu zamana kadar neler yaptım? Neleri başardım? Nelerle mutlu oldum? Nelere güldüm? ... " gibi bir zamanlar bize güzel duygular hissettiren anılarımızı yad etmek belki de iyi gelecektir, ne dersiniz?

Yarınlara odaklandıkça ve yarınlar için mücadele ettikçe dünümüzü unuttuk. Onlarca yaşanılmış güzel anılar, hiç hatırlanmaz olmuş. Öyle kaptırmışız ki kendimizi, daha doğmamış bir günün üstüne çok büyük planları oturtmuşuz!

Gelecek planları insanı daima beklentiye sokar. Beklentiler ise; "Olacak mı? Olmayacak mı?" gibi bir  dizi kaygılı soruların aklımızı meşgul etmesi sonucunda, kendimizi anksiyetenin anaforunda boğuşurken buluveririz bir anda.

Elbette umutlarla yaşayacağız. Ancak; umut ve beklentileri birbirinden ayırt etmek gerekir.

Umutlarla yaşamak insana huzur verir. Beklentiler ise insanı mutsuzluğa iter. Umutlu olalım ama yarınlara büyük planlar yapmaktan kaçınalım.

İnsanı mutlu eden en güzel şey geçmiş anılarıdır. "İyi" ya da "Kötü" anılar, diye bir şey yok aslında. Her şeye anlam yüklemeye de gerek yok!

Küçük bir tüyo vereyim; her gün bir ya da iki anınızı hatırlayın, story atın veya bir şekilde zihninizde geçmişten bir şeyleri imgeleyin.

"Ne kadar güzel şeyler başarmışım ve ne güzel şeyler gelmiş geçmiş hayatımdan" dedirtecek ve yüzde tebessüm oluşturacak onlarca anıların sahibi iken, hiç bilmediğimiz bir geleceğin kaygısı ile de yaşamaya hiç gerek yok aslında....

Kimse sizi sizin kadar mutlu edemez veya kimse sizi sizin kadar mutsuz da edemez!

Hiç beklentisiz, kaygısız sarılın mutluluklarınıza, anılarınıza ve kendinize.

Yalnız geldik, yalnız gideceğiz bu Dünya'dan. Yalnız kalmaktan korkan insan, kendi ile yüzleşmekten de korkar. Kendi ile yüzleşmekten korkan insanların bilinçaltı çöpleri de kuvvetle muhtemel, öbek öbek biriktiği içindir...

Bu süreci kendimize çekilerek iyi değerlendirmek için, aydınlanmak için, anılarımızı yeniden canlandırmak için, eksik ve kusurlarımızı gözden geçirerek, daha iyi olabilmek için, yani kısacası; hayatı revizyondan geçirmek için büyük bir fırsat!

Bu fırsatı boş geçmeyin!

Olumsuz gördüğümüz her şey, aslında bize çok şey öğretebilir. Bunun bilinci ile daha mutlu ve daha doğru yaşamak dileğim ile...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.