Bülent Orakoğlu
Köşe Yazarı
Bülent Orakoğlu
 

BİR YIL GİDİYOR YENİ BİR YIL GELİYOR

Evet, bir yıl daha gidiyor. Yeni bir yıla girmek üzereyiz… Acısıyla, tatlısıyla, neşesiyle, yaşanmışlığı ile 2019 yılı tarih sayfalarında yerini alıyor. Bu gün her ne kadar “iletişim çağında yaşıyoruz” desek de, iletişimsizlik, vurdumduymazlık açık ara bu çağda büyük 'zillet' haline getirilmedi mi? Biz yeni kuşaklarımızı geleceğimizin teminatı olarak görüyoruz. Bu yeni kuşaklarımız bize ve ülkemize ne gibi getirileri olacaktır diye şimdiden düşünmeye başladık. İşte yeni kuşaklarımızı, eritip, tüketip inanmazlık yapıyoruz dersek, yanılıyor olmuyor muyuz? Son çeyrek yüz yılda yeni kuşaklarımız için de 'çıkar' denilen bir duygu geliştirilmedi mi? Bu bağlamda, bireysellik düşünceleri aldı başına gidiyor. İnsanlar arasındaki kaynaşmayı bitirerek, insanlarımızı yozlaştırmaya doğru yol aldığımızı görüyoruz. Hâlbuki; 2019 yılı acıların, hüzünlerin, kalleşliklerin yaşandığı bizim ülkemizde, en büyük sermayenin ‘sevgi’ olduğunu anımsatmak görevimiz olmalıydı. İnsanlarımıza verebileceğimiz en büyük hediyelerden biri de sevgidir. Belki de dünyada en saf ayar derecesi olan, hiç yalanı olmayan güç 'hediye' duygusudur. Son günler ve saatlerini yaşadığımız 2019 yılı biterken, 2020 yılına gireceğiz. Bu yıl için şu sözlere yazmaya boynumuzun borcu olarak görüyorum. KULAĞIMIZI… dedi kodu yapanlardan, GÖZÜMÜZÜ… sahte gülücük atanlardan, KALBİMİZİ… iki yüzlü riyakar insanlardan, AKLIMIZI… kurnazlıkla geçinenlerden, ELİMİZİ… samimiyetsiz sıkanlardan, SOFRAMIZI… haram yiyenlerden, SIRTIMIZI… dost geçinen maskelilerden, EVİMİZİ… kötü gözle bakanlardan, YOLUMUZU… Laik, demokratik cumhuriyetten ayıranlardan, İYİLİĞİMİZİ… kötülükle karşılık verenlerden, SEVGİMİZİ... hak etmeyenlerden korumadıkça, ülke olarak, millet olarak geleceğimizi kurtaramayız. Yaşam, herkese eşit davranmayabiliyor! Kimine yaşam bol kepçe verirken, kiminin de elin de ne varsa, söke söke kanını sömürerek, hayallerini, sevdiklerini, yüzündeki gülüşlerini alıp, yaşama sevincini silkeleyip atıyor. Bu gün bu yaşam biçimi de, sömürenle, sömürülen arasında uzayıp gidiyor. Geride insanlarda yalnızlık ve gürültülü bir toplum kalıyor. Bugün sessiz insanların ve toplumun geçmişlerinde çok büyük yorgunlukların olduğunu görüyoruz. Asıl olan görev; İnsanlara “kıymetli“ olduklarını hissettirebilmektir. Bu da kültürlü toplumlar için geçerlidir. Bunun eğitimi de yoktur. Bunu kitaplar bile yazmaz. Bunun yolu insan olmaktan geçer. Onun için; Vatanseverlerin gönlüne kilit vurulmaz, vurulamaz. Vatanseverler diye de ellerine kelepçe takılamaz! Biz Türk’üz, Türk’ün önünde durulmaz. Türk’e zincir asla vurulmaz. Bu ülke de her olay çıktığında, ülkemizin kaosa, yıkıma, parçalanmaya, iç savaşa düşeceğini sananlar biliniz ki sizler yanılıyorsunuz… Bundan asırlarca önce bu güzel Anadolu’muzda; Ne Malazgirt Ovasında sağcı solcu vardı. Ne İstanbul’un surları dibinde Türk, Kürt vardı. Ne de Çanakkale’de o partili, bu partili vardı. Biz Türk Milleti idik. Hepsi bu değil mi? Öyleyse; Gelsin yaşam da 2020 yılı. Bildiği gibi. Elinde ne varsa yaşama dair… Ötesi hiçbir şey, ya da ve sair Hani demiş ya şair, “Mutluluğu sende bakan senindir” gerisi misafir. … Bu vesile ile tüm milletimizin, halkımızın yurttaşlarımızın yeni yıllarını kutlar, yeni yılda huzur, barış ve aydınca yarınlarımız olması dileklerimle. Esen kalınız efendim.
Ekleme Tarihi: 30 Aralık 2019 - Pazartesi
Bülent Orakoğlu

BİR YIL GİDİYOR YENİ BİR YIL GELİYOR

Evet, bir yıl daha gidiyor.

Yeni bir yıla girmek üzereyiz…

Acısıyla, tatlısıyla, neşesiyle, yaşanmışlığı ile 2019 yılı tarih sayfalarında yerini alıyor.

Bu gün her ne kadar “iletişim çağında yaşıyoruz” desek de, iletişimsizlik, vurdumduymazlık açık ara bu çağda büyük 'zillet' haline getirilmedi mi?

Biz yeni kuşaklarımızı geleceğimizin teminatı olarak görüyoruz.

Bu yeni kuşaklarımız bize ve ülkemize ne gibi getirileri olacaktır diye şimdiden düşünmeye başladık.

İşte yeni kuşaklarımızı, eritip, tüketip inanmazlık yapıyoruz dersek, yanılıyor olmuyor muyuz?

Son çeyrek yüz yılda yeni kuşaklarımız için de 'çıkar' denilen bir duygu geliştirilmedi mi?

Bu bağlamda, bireysellik düşünceleri aldı başına gidiyor.

İnsanlar arasındaki kaynaşmayı bitirerek, insanlarımızı yozlaştırmaya doğru yol aldığımızı görüyoruz.

Hâlbuki;

2019 yılı acıların, hüzünlerin, kalleşliklerin yaşandığı bizim ülkemizde, en büyük sermayenin ‘sevgi’ olduğunu anımsatmak görevimiz olmalıydı.

İnsanlarımıza verebileceğimiz en büyük hediyelerden biri de sevgidir.

Belki de dünyada en saf ayar derecesi olan, hiç yalanı olmayan güç 'hediye' duygusudur.

Son günler ve saatlerini yaşadığımız 2019 yılı biterken, 2020 yılına gireceğiz.

Bu yıl için şu sözlere yazmaya boynumuzun borcu olarak görüyorum.

KULAĞIMIZI… dedi kodu yapanlardan,

GÖZÜMÜZÜ… sahte gülücük atanlardan,

KALBİMİZİ… iki yüzlü riyakar insanlardan,

AKLIMIZI… kurnazlıkla geçinenlerden,

ELİMİZİ… samimiyetsiz sıkanlardan,

SOFRAMIZI… haram yiyenlerden,

SIRTIMIZI… dost geçinen maskelilerden,

EVİMİZİ… kötü gözle bakanlardan,

YOLUMUZU… Laik, demokratik cumhuriyetten ayıranlardan,

İYİLİĞİMİZİ… kötülükle karşılık verenlerden,

SEVGİMİZİ... hak etmeyenlerden korumadıkça, ülke olarak, millet olarak geleceğimizi kurtaramayız.

Yaşam, herkese eşit davranmayabiliyor!

Kimine yaşam bol kepçe verirken, kiminin de elin de ne varsa, söke söke kanını sömürerek, hayallerini, sevdiklerini, yüzündeki gülüşlerini alıp, yaşama sevincini silkeleyip atıyor.

Bu gün bu yaşam biçimi de, sömürenle, sömürülen arasında uzayıp gidiyor.

Geride insanlarda yalnızlık ve gürültülü bir toplum kalıyor.

Bugün sessiz insanların ve toplumun geçmişlerinde çok büyük yorgunlukların olduğunu görüyoruz.

Asıl olan görev;

İnsanlara “kıymetli“ olduklarını hissettirebilmektir.

Bu da kültürlü toplumlar için geçerlidir.

Bunun eğitimi de yoktur. Bunu kitaplar bile yazmaz. Bunun yolu insan olmaktan geçer.

Onun için; Vatanseverlerin gönlüne kilit vurulmaz, vurulamaz.

Vatanseverler diye de ellerine kelepçe takılamaz!

Biz Türk’üz, Türk’ün önünde durulmaz. Türk’e zincir asla vurulmaz.

Bu ülke de her olay çıktığında, ülkemizin kaosa, yıkıma, parçalanmaya, iç savaşa düşeceğini sananlar biliniz ki sizler yanılıyorsunuz…

Bundan asırlarca önce bu güzel Anadolu’muzda;

Ne Malazgirt Ovasında sağcı solcu vardı.

Ne İstanbul’un surları dibinde Türk, Kürt vardı.

Ne de Çanakkale’de o partili, bu partili vardı.

Biz Türk Milleti idik.

Hepsi bu değil mi?

Öyleyse; Gelsin yaşam da 2020 yılı. Bildiği gibi.

Elinde ne varsa yaşama dair…

Ötesi hiçbir şey, ya da ve sair

Hani demiş ya şair,

“Mutluluğu sende bakan senindir” gerisi misafir.

… Bu vesile ile tüm milletimizin, halkımızın yurttaşlarımızın yeni yıllarını kutlar, yeni yılda huzur, barış ve aydınca yarınlarımız olması dileklerimle.

Esen kalınız efendim.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.