Bülent Orakoğlu
Köşe Yazarı
Bülent Orakoğlu
 

BİZLER YENİ ACILI KUŞAKLAR MIYIZ?...

Cumhuriyetimizin kurulduğu ilk yıllarda doğanlarımız… … o yıllardaki havayı, suyu, coşkuyu az çok yaşayıp anımsıyorlardır… Sonraki yıllarımızda doğanlar ki; Bu bizim kuşak. Adım adım, geriye gidişin tanıklarıyız… Hele şimdiki nesillerimiz, ülkemizin bugünlerini görenlerimiz… Gerçekten tarihimizin derinliklerinden gelen bu yeni kuşaklarımız ACILI KUŞAKLAR değil midir? Bu gün ülkemiz nerelerden nerelere getirildi.  Cumhuriyetin ilk yıllarında doğanların, bugün bu ülkenin durumunu, gözlerinin önüne getirdiğinde. Bugünkü yaşayış biçimimize. Bazen üzülerek… Bazen karşı çıkıp ceza alarak… Bazen de canlarını vererek… Bu gün bile “ TÜRKİYE ATATÜRK CUMHURİYETİ ve TAM BAĞIMSIZ “ diyen insanlarımız nerede diyorum? Nasıl bir yazgıdır bu ?... TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİ kuranlar… Bu ülkeyi bıçak sırtından kurtarıp, Ankara Polatlı’ya kadar gelen düşman ordusuna bin bir zorluk içinde; Dişiyle tırnağı ile savaşarak yurttan kovup,  Özgür Türkiye Cumhuriyetini kuranlarımız… Özgür bir ulus olmak için çırpınanlarımız… Bu yolda en geçerli yolu bulup yürüyenlerimiz… Yüzyıllardır karanlıktaki halkı bir an önce LAİK, BİLİMSEL eğitimden geçirip çağdaş bir ülke yaratmayı amaçlayanlarımız… Bu yolda övünülecek parlak sonuçlar alanlarımız… Ama; Bir tarihten sonra gerici güçlerin ağır basması ile gidişimizin tersine dönmeye başlaması… Laik Eğitim Sistemi’mizden vazgeçilmesi, Öbür Dünya için eğitim sistemine dönülmesi… Bilimin yerine, tekrar eskiden olduğu gibi inançların alması… Atatürkçü Devrimci ilkelerden ödünler verilmesi… Tam Bağımsızlık ilkesinin rafa kaldırılması… Yabancı çıkarcı, sömürücü Emperyal güçlerin güdümüne girilmesi… Ne tarafa bakarsanız bakınız Cumhuriyetimizin ilk yıllarındaki tutumdan uzaklaşılması… … tüm bunları gören ve yaşayan acısını çeken kuşaklarımız ve insanlarımız… ACILI KUŞAK değil midirler? Gerçekten bunun acısını çeken insanlarımız var mıdır? Elbette vardır… Bu acılar bugün birden oluşmadı. Yavaş yavaş… Alıştıra alıştıra… Bu günlere gelindi öyle değil mi? Tam bir şark kurnazlığı için de yapıldı. Yapılmaya da devam ediliyor. Belki de onun için gerekli tepkiler gösterilemedi. Aslına bakarsanız halkımız küçümsenmeyecek kadar aziz ve sevecendir. Bu gün bu sistemle; Bir kısım Halk eğitimden yosun bırakıldı. Kültür düzeyimiz son derece kısıtlı bırakıldı. İşte böyle olunca da; Demokrasi, seçim sistemlerimiz ileri bir ortam yaratamadılar. Bugün ülkemiz de; En iyi yetişmiş, en bilinçli kadrolar bu sistemle seçilemiyorlar. Halkın hoşuna gidecek yalanlarla dolanlarla ve dümenlerle ilkel ve çıkarcı yalaka kişiler bu toplum da seçilip ülkeye yönetmeye çalışıyorlar. Türkiye’miz de yaşanmakta olan gerçek maalesef bugün budur. Yönetenlerimiz, yöneticilerimiz yanlışlıklar içindedirler. Ne tarafa bakarsanız bakınız yetersizlik almış başına gidiyor. Bu bir terslik değil midir? Tarım ülkesiyiz. Ama bugün dışarıdan arpa, buğday, pirinç, mercimek, fasulye ve çeşitli bakliyatlar alıyoruz. Sanayimiz büyük ölçüde dışarıya bağımlı. Elektronik cihazlarımız dışa bağımlı. Dünya kadar özel araçlarımız sokaklara, yollarımıza sığmaz duruma getirilmiş. Ülkemiz insanı da yoksullukta ve yoksul bir ülke olmaktan hala kurtulamamıştır. Halkımıza çok gerekli olan bir meslek sahibi olabilme veya edindirebilme ortamı yaratılamamıştır. Açık bulunan işyerlerimiz ekonomik nedenlerle yok edilme durumuna getirilmiştir. Ülkemiz de insanlarımız işsizlik nedeniyle her geçen gün zor duruma düşmektedirler. Tüm bu olumsuzluklar olunca; Plansızlık, İleriye düşünememek, Yanlış yönetimler, Yüzünden ülke bugün bu durumlara yaşamaktadır. Gerçek yönetimler, gerçek yöneticiler; Üç beş yıl sonraya değil, elli yıl, Yüz yıl sonraya görebilmelidirler. Oysa şimdi bizde olup bitenlere bir bakalım. Yüzlerce Eğitim Fakültesi kurulursa, Yüz binlerce Üniversite bitirmiş eğitimci olursa bu eğitimciler de açıkta bırakılırsa, İşsiz ordusu ülkede mutlaka olur. İşin özetine bakacak olursak; Kötü yönetimler, kötü yöneticiler, başarısız yönetimler; Çağdaş, aydın olma kültüründen uzaktırlar. Yetersiz yöneticiler ancak işi böyle yürütebilirler. Kişisel çıkarlarını hep böyle ön plana çıkarabilirler. Bu tür yöneticilerin doymak bilmeyen bir hırsları ve egoları vardır. İşlerini de sonuna kadar kullanmaktan asla vazgeçmezler. Oysa başta olan yöneticiler, halka örnek olacak kişiler olmayacak mıydı? Bunca yolsuzluklar, bunca haksızlıklar, bunca adam kayırmalar varken, Nasıl açıklayabiliriz bu gidişi. Bir Atasözümüz var.” BALIK BAŞTAN KOKAR” Cumhuriyetimizin kurulduğu ilk yıllarda Atatürk zamanın da hırsızlık, yolsuzluk, adam kayırma var mıydı? Toplum olarak şimdi biz bu hale nasıl getirildik? Bu vesile ile T.B.M.M’nin kurulduğu, çocuklarımıza armağan edilen ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI’MIZ tüm ülkem insanlarına kutlu olsun. Esen Kalınız Efendim.  
Ekleme Tarihi: 22 Nisan 2019 - Pazartesi
Bülent Orakoğlu

BİZLER YENİ ACILI KUŞAKLAR MIYIZ?...

Cumhuriyetimizin kurulduğu ilk yıllarda doğanlarımız…
… o yıllardaki havayı, suyu, coşkuyu az çok yaşayıp anımsıyorlardır…
Sonraki yıllarımızda doğanlar ki; Bu bizim kuşak. Adım adım, geriye gidişin tanıklarıyız…
Hele şimdiki nesillerimiz, ülkemizin bugünlerini görenlerimiz…
Gerçekten tarihimizin derinliklerinden gelen bu yeni kuşaklarımız ACILI KUŞAKLAR değil midir?
Bu gün ülkemiz nerelerden nerelere getirildi.
 Cumhuriyetin ilk yıllarında doğanların, bugün bu ülkenin durumunu, gözlerinin önüne getirdiğinde.
Bugünkü yaşayış biçimimize.
Bazen üzülerek…
Bazen karşı çıkıp ceza alarak…
Bazen de canlarını vererek…
Bu gün bile “ TÜRKİYE ATATÜRK CUMHURİYETİ ve TAM BAĞIMSIZ “ diyen insanlarımız nerede diyorum?
Nasıl bir yazgıdır bu ?...
TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİ kuranlar…
Bu ülkeyi bıçak sırtından kurtarıp, Ankara Polatlı’ya kadar gelen düşman ordusuna bin bir zorluk içinde; Dişiyle tırnağı ile savaşarak yurttan kovup,
 Özgür Türkiye Cumhuriyetini kuranlarımız…
Özgür bir ulus olmak için çırpınanlarımız…
Bu yolda en geçerli yolu bulup yürüyenlerimiz…
Yüzyıllardır karanlıktaki halkı bir an önce LAİK, BİLİMSEL eğitimden geçirip çağdaş bir ülke yaratmayı amaçlayanlarımız…
Bu yolda övünülecek parlak sonuçlar alanlarımız…
Ama;
Bir tarihten sonra gerici güçlerin ağır basması ile gidişimizin tersine dönmeye başlaması…
Laik Eğitim Sistemi’mizden vazgeçilmesi,
Öbür Dünya için eğitim sistemine dönülmesi…
Bilimin yerine, tekrar eskiden olduğu gibi inançların alması…
Atatürkçü Devrimci ilkelerden ödünler verilmesi…
Tam Bağımsızlık ilkesinin rafa kaldırılması…
Yabancı çıkarcı, sömürücü Emperyal güçlerin güdümüne girilmesi…
Ne tarafa bakarsanız bakınız Cumhuriyetimizin ilk yıllarındaki tutumdan uzaklaşılması…
… tüm bunları gören ve yaşayan acısını çeken kuşaklarımız ve insanlarımız…
ACILI KUŞAK değil midirler?
Gerçekten bunun acısını çeken insanlarımız var mıdır?
Elbette vardır…
Bu acılar bugün birden oluşmadı.
Yavaş yavaş…
Alıştıra alıştıra…
Bu günlere gelindi öyle değil mi?
Tam bir şark kurnazlığı için de yapıldı. Yapılmaya da devam ediliyor.
Belki de onun için gerekli tepkiler gösterilemedi.
Aslına bakarsanız halkımız küçümsenmeyecek kadar aziz ve sevecendir.
Bu gün bu sistemle;
Bir kısım Halk eğitimden yosun bırakıldı.
Kültür düzeyimiz son derece kısıtlı bırakıldı.
İşte böyle olunca da;
Demokrasi, seçim sistemlerimiz ileri bir ortam yaratamadılar.
Bugün ülkemiz de;
En iyi yetişmiş, en bilinçli kadrolar bu sistemle seçilemiyorlar.
Halkın hoşuna gidecek yalanlarla dolanlarla ve dümenlerle ilkel ve çıkarcı yalaka kişiler bu toplum da seçilip ülkeye yönetmeye çalışıyorlar.
Türkiye’miz de yaşanmakta olan gerçek maalesef bugün budur.
Yönetenlerimiz, yöneticilerimiz yanlışlıklar içindedirler.
Ne tarafa bakarsanız bakınız yetersizlik almış başına gidiyor.
Bu bir terslik değil midir?
Tarım ülkesiyiz.
Ama bugün dışarıdan arpa, buğday, pirinç, mercimek, fasulye ve çeşitli bakliyatlar alıyoruz.
Sanayimiz büyük ölçüde dışarıya bağımlı.
Elektronik cihazlarımız dışa bağımlı.
Dünya kadar özel araçlarımız sokaklara, yollarımıza sığmaz duruma getirilmiş.
Ülkemiz insanı da yoksullukta ve yoksul bir ülke olmaktan hala kurtulamamıştır.
Halkımıza çok gerekli olan bir meslek sahibi olabilme veya edindirebilme ortamı yaratılamamıştır.
Açık bulunan işyerlerimiz ekonomik nedenlerle yok edilme durumuna getirilmiştir.
Ülkemiz de insanlarımız işsizlik nedeniyle her geçen gün zor duruma düşmektedirler.
Tüm bu olumsuzluklar olunca;
Plansızlık,
İleriye düşünememek,
Yanlış yönetimler,
Yüzünden ülke bugün bu durumlara yaşamaktadır.
Gerçek yönetimler, gerçek yöneticiler;
Üç beş yıl sonraya değil, elli yıl, Yüz yıl sonraya görebilmelidirler.
Oysa şimdi bizde olup bitenlere bir bakalım.
Yüzlerce Eğitim Fakültesi kurulursa,
Yüz binlerce Üniversite bitirmiş eğitimci olursa bu eğitimciler de açıkta bırakılırsa,
İşsiz ordusu ülkede mutlaka olur.
İşin özetine bakacak olursak; Kötü yönetimler, kötü yöneticiler, başarısız yönetimler;
Çağdaş, aydın olma kültüründen uzaktırlar.
Yetersiz yöneticiler ancak işi böyle yürütebilirler.
Kişisel çıkarlarını hep böyle ön plana çıkarabilirler.
Bu tür yöneticilerin doymak bilmeyen bir hırsları ve egoları vardır.
İşlerini de sonuna kadar kullanmaktan asla vazgeçmezler.
Oysa başta olan yöneticiler, halka örnek olacak kişiler olmayacak mıydı?
Bunca yolsuzluklar, bunca haksızlıklar, bunca adam kayırmalar varken,
Nasıl açıklayabiliriz bu gidişi.
Bir Atasözümüz var.” BALIK BAŞTAN KOKAR”
Cumhuriyetimizin kurulduğu ilk yıllarda Atatürk zamanın da hırsızlık, yolsuzluk, adam kayırma var mıydı?
Toplum olarak şimdi biz bu hale nasıl getirildik?
Bu vesile ile T.B.M.M’nin kurulduğu, çocuklarımıza armağan edilen ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI’MIZ tüm ülkem insanlarına kutlu olsun.
Esen Kalınız Efendim.
 
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.